MEHMED SÜREYYÂ

(1845-1909)

Sicill-i Osmânî adlı eseriyle tanınan Osmanlı tarih ve biyografi uzmanı.

İstanbul’da doğdu. Çeşitli yerlerde kaymakamlık yapan, İstanbul’da komisyon üyeliklerinde ve çeşitli devlet hizmetlerinde bulunan Hüsnü Mehmed Bey’in ikinci


oğludur. İlk öğreniminden sonra Dârülmaârif’ten mezun oldu. Bu arada özel hocalardan Arapça, Farsça ve Fransızca dersleri aldı. 1863’te Bâbıâli Tercüme Odası’na girdi ve burada sâniye rütbesine kadar yükseldi. İlk Osmanlı özel gazetesi olan Cerîde-i Havâdis’in yazı kuruluna girdi ve 1876 yılından itibaren fasiküller halinde Nuhbetü’l-vekāyi‘ adlı biyografik eserinin yayımına başladı. II. Abdülhamid’in takdirine mazhar olan bu çalışmasına karşılık padişah tarafından Meclis-i Kebîr-i Maârif üyeliğine getirildi. Bu görevinde ûlâ sınıf-ı sânîsine terfi etti. İki yıl kadar süren bir hastalık neticesinde 11 Ocak 1909 tarihinde İstanbul’da vefat etti ve Karacaahmet Mezarlığı’nda babasının yanına defnedildi.

Mehmed Süreyyâ, devlet görevleri dışında hemen bütün mesaisini Osmanlı döneminin ünlü şahsiyetlerinin biyografilerinin ortaya çıkarılmasına ayırmıştır. Kendisinin açıkça belirtmemesine rağmen bu çalışmasında başlıca kaynakları arşiv belgeleri, yazma ve matbu eserlerle mezar kitâbeleri olmuştur. Biyografi türünde İbnülemin Mahmud Kemal tarafından Tekmiletü’ş-Şekāik müellifi Fındıklılı İsmet Efendi, Abdurrahman Şeref tarafından Kāmûsü’l-a‘lâm müellifi Şemseddin Sâmi ile kıyaslanan Mehmed Süreyyâ Bey bunlardan ilkinin takdirine, ikincisinin biraz insafsız eleştirilerine hedef olmuştur (Târih Musahabeleri, s. 339-340). En önemli eseri Tezkire-i Meşâhîr-i Osmâniyye adıyla da anılan Sicill-i Osmânî’dir. 3000 sayfayı bulan bu eserin ilk üç cildi İstanbul’da 1308-1311 (1890-1893) yılları arasında, IV. cildi tarihsiz olarak yayımlanmış, faksimile neşri ise Avrupa’da gerçekleştirilmiştir (I-IV, Heppenheim-Bergstrasse 1971). Sadece I. cildi Gültekin Oransoy tarafından Osmanlı Devleti’nde Kim Kimdir? başlığıyla 1969’da yeni harflerle basılan eserin tamamının sadeleştirilmiş neşirleri 1996’da İstanbul’da Tarih Vakfı ve Sebil yayınevleri tarafından ayrı ayrı yapılmıştır. Eserin, 1965-1978 yılları arasında farklı zaman dilimleri içinde İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü’nde mezuniyet tezi olarak harf harf indeksi hazırlanmıştır.

Kısmen Osmanlı öncesi Türk-İslâm ve İslâm büyüklerine de yer verilen Sicill-i Osmânî’nin asıl konusu Osmanlı dönemi ricâlidir. Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan 1899 yılı sonuna kadar yaşamış çeşitli meslek erbabının biyografilerini ihtiva eden bu ansiklopedik eser Osmanlı tarih araştırmacılarının başlıca müracaat kitaplarından biri olmuştur. Arşiv belgeleri, hususi ve resmî vekāyi‘nâmeler başta olmak üzere diğer ana kaynaklara ve biyografi araştırmacıları için büyük önemi olan mezar taşı kitâbelerine dayanması esere orijinal bir nitelik kazandırırken hayatları hakkındaki bilgiler sınırlı olan ikinci, üçüncü ve dördüncü derecedeki kişilerden de söz etmesi Sicill-i Osmânî’nin önemini arttıran bir başka sebeptir. Bazı yanlışlıklara, iltibas ve tekrarlarla bol miktardaki matbaa hatalarına ve düzensizliğine rağmen tek kişi tarafından büyük emekle hazırlanan bu tarih kaynağı henüz aşılamamıştır. Basımından sonra müellifinin tesbit ettiği yanlışlıkların tashihi ikinci bir baskısı yapılamadığından gerçekleştirilememiş, sadece IV. cildin sonuna on beş sayfalık bir hata-savap cetveli konulabilmiştir. Eserde önce Osmanlı hânedanının erkek ve kadın bütün fertlerinden bahsedilmiş, ardından özel isimlere ve ölüm tarihlerine göre alfabetik olarak yüksek rütbeli devlet görevlileri, tarikat şeyhleri, âlimler, tarihçiler, coğrafyacılar, kurralar, hattatlar, mühendisler ve matematikçilerle diğer şahsiyetlere ait 20.000 civarında biyografi sıralanmıştır.

IV. ciltte 679’dan sonra gelen sayfalarda kuruluştan itibaren zâdegân denilen ünlü ailelerin alfabetik listesi; 713 sayfadan itibaren “Tezyîl” başlığı altında bölümler ve alt başlıklar halinde padişah damatlarının, padişah hocalarının, imâm-ı sultânîlerin ve hekimbaşıların listeleri yer alır. Daha sonra Dârüssaâde ağalarından, silâhdar ağalardan ve bunun devamı niteliğinde olan mâbeyn müşirlerinden, serkurenâ denilen yâverlerden, mâbeyin başkâtiplerinden ve büyük mîrâhurlardan söz edilir; ardından vüzerâ, kazasker, Bâbıâli ve Tanzimat ricâlinin, şeyhülislâmların, yeniçeri ağalarının, seraskerlerin, topçubaşı ve tophane nâzırlarının, kaptan-ı deryâların; Mühendishane, Harbiye ve Bahriye mekteplerinden yetişmiş müşirlerin listeleri bulunur. Daha sonra kalemiyye sınıfına geçilerek nişancıların, reîsülküttâbların ve hâriciye nâzırlarının, sadâret kethüdâları ve dâhiliye nâzırları ile sadâret müsteşarlarının, çavuşbaşıların ve deâvî nâzırlarının, başdefterdarların ve maliye nâzırlarının, rüsûmât eminlerinin, Evkāf-ı Hümâyun nâzırlarının, darphâne nâzırlarının listeleri verilir. Son kısımda yine alt başlıklar halinde Kırım hanlarının, Mısır ve Budin (Macaristan) valilerinin, tarikat pîrlerinin listeleri sıralandıktan sonra eserin basımı esnasında vefat eden önemli kişilerin yine alfabetik olarak kısaca hayat hikâyeleri anlatılır. Bu arada kitabın basımı sırasında devlet hizmetinde bulunan gayri müslim ricâle ayrıca lakabı ve şöhreti isminden daha çok bilinen kişilerin listesine de yer verilir. Müellif eserine aldığı kişilerin önce adını, lakabını, şöhretini veya nisbesini zikreder, daha sonra resmî hayatına geçerek eserleri hakkında kısaca bilgi verir; ardından ölüm yılını, mezarının bulunduğu yeri belirtir, evlât ve torunlarından söz eder.

Mehmed Süreyyâ’nın ömür boyu topladığı notların sadece bir kısmını ihtiva eden bu çalışmasını daha mükemmel hale getirmek ve bazı yanlışlarını düzeltmek istediği, bu amaçla Tekmile-i Sicill-i Osmânî ve Zeylü’z-zeyl adı altında ilâveler yaptığı, ancak bunları neşredemediği bilinmektedir. Mehmed Zeki Pakalın tarafından Sicill-i Osmânî Zeyli (Son Osmanlı Büyükleri) adıyla yapılan on dokuz ciltlik zeyil ise müellifin hattıyla yazma halinde Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi’nde bulunmaktadır.

Mehmed Süreyyâ’nın ilk eseri olan ve 1831-1875 yılları arasında bazı Osmanlı devlet adamlarının tayin, azil ve ölüm tarihlerini veren iki ciltlik Nuhbetü’l-vekāyi‘in yalnız 1853 yılı sonuna kadar gelen I. cildi yayımlanmıştır. Zikredilen tarihler


arasında Osmanlı teşkilât ve müesseselerindeki değişiklikleri de belirtme amacı güden eserin başlıca kaynakları Takvîm-i Vekāyi‘ ve Cerîde-i Havâdis gibi dönemin ilk gazeteleridir. Esere tevcihatla ilgili bazı hatt-ı hümâyunlar da eklenmiştir. Nuhbetü’l-vekāyi‘in basılmayan kısmının bir kopyası Osman Ferit Sağlam’ın Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi’ne intikal eden kitapları arasında yer almaktadır.

Bursalı Mehmed Tâhir, müellifin ailesinden naklen Târîh-i Mehmed Süreyyâ isminde dokuz ciltlik bir XIX. yüzyıl tarihinden; Mir’ât-ı Târîh-i İslâm adında dört ciltlik İslâm tarihinden; Arapça, Farsça, Osmanlı ve Çağatay Türkçeleri ile diğer Türk lehçelerini ihtiva eden Burhânü’ş-şeref (Lugat-ı Hamse) isminde otuz cüzden (yedi cilt) oluşan bir sözlüğü ile Hamiyet veyahud Merak, Sefihler, Gece Kuşu ve Çiftlik Âlemi adlarında dört romanından; Kur’an ve İslâmiyet’le ilgili birkaç eserinden de söz etmektedir (Osmanlı Müellifleri, III, 36-37). Ayrıca gerek yukarıdaki basılmamış çalışmalarının gerekse İstanbul mezarlıklarından toplanmış çuvallar dolusu evrakın 1916 Cihangir yangınında yok olduğu nakledilir.

BİBLİYOGRAFYA:

BA, Mülga Dâhiliye Nezâreti, Sicill-i Umûmî Defterleri, nr. 113, s. 41; Sicill-i Osmânî, II, 178; Osmanlı Müellifleri, III, 36-37; Abdurrahman Şeref, Târih Musâhabeleri, İstanbul 1339, s. 339-340; Gövsa, Türk Meşhurları, s. 361; Babinger (Üçok), s. 419-421; a.mlf., “Turaiyā Meĥemmed”, EI (Fr.), IV, 778-779; Agâh Sırrı Levend, Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara 1973, s. 468-470; Abdülkadir Özcan, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Tezleri, İstanbul 1984, s. 192; a.mlf., “İsmet Efendi, Fındıklılı”, DİA, XXIII, 139; Halil Edib, “Ziyâ-i Elîm”, Beyânülhak, sy. 17-18, İstanbul 1324-26, s. 386 vd., 396 vd.; Ömer Faruk Akün, “Süreyyâ”, İA, XI, 247-249; İsmet Parmaksızoğlu, “Süreyya Bey, Mehmed”, TA, XXX, 145-146; C. Woodhead, “Türeyyā”, EI² (İng.), X, 450; “Mehmed Süreyya”, TDEA, VI, 219; İsmail Kara, “Sicill-i Osmanî”, a.e., VIII, 11; Ayhan Aykut, “Ansiklopedi”, DİA, III, 223.

Abdülkadir Özcan