MEHMED EMİN VAHÎD PAŞA

(ö. 1828)

Osmanlı devlet adamı ve sefiri.

Kilisli olup doğum tarihi belli değildir. Bazı kaynaklarda babasının Kilisli bir Nusayrî olduğu belirtilir. Kütahya’da kurduğu kütüphanenin 1226 (1811) tarihli vakfiyesinde babasının Ali Ağa oğlu Osman Efendi olduğu açıkça kaydedilmiştir (Kütahya Vahîd Paşa Ktp., Yazma, nr. 1230). Muhtemelen küçük yaşta iken babasının ölümü üzerine annesiyle İstanbul’a geldi. Annesi bir baltacıyla evlendiğinden kendisi “Şehrî” (İstanbullu) diye anıldı. Eğitim gördükten sonra önce Maliye Kalemi’ne girdi. Zecriye Muhassılı ve Galata Voyvodası Topal Halil Efendi’nin himayesini gördü. Zecriye başkâtibi ve muhassılı oldu. Aralık 1806’da mevkufatçı olarak elçilikle Fransa’ya gönderildi. İki defa Napolyon ile görüştü. Siyasî bir başarı kazanamadı. Sefâreti Aralık 1807 sonuna kadar sürdü. Elçilik göreviyle ilgili bir sefâretnâme hazırlayarak saraya sundu. Fransa dönüşü defter eminliğine tayin edildi. Haziran 1809’da reîsülküttâb vekili oldu. 6 Ekim 1809’dan itibaren Kütahya’da mecburi ikamete tâbi tutuldu ve bir buçuk yıl sonra serbest bırakıldı. 1811’de Tophane nazırlığı, Ekim 1812’de Tersane eminliği görevlerine tayin edildi. İki sene sonra Tekelioğulları’nın bıraktığı mirasa devlet adına el koymakla vazifelendirildi. 20 Eylül 1814’te kendisine vezirlik rütbesi verildi. Önce Teke-Hamîd, 1816’da Hanya mutasarrıfı oldu. 1820’de vezirlik rütbesi kaldırılıp Sakız adasında oturmaya mecbur tutuldu. Ocak 1821’de vezirlik rütbesi iade edilerek Sakız adasına muhafız tayin edildi. 1821 Sakız adası olayları sırasında Mahrukî Ali Paşa’ya gereken yardımı yapmamakla suçlandı. Bir süre sonra görevinden istifa etti. Urla’da otururken vezirliği tekrar kaldırılıp Alâiye’ye sürüldü. 16 Temmuz 1824’te vezirliği iade edilip Halep valiliğine gönderildi. 1827’de ihmalkârlık gösterdiği ileri sürülerek vezirlik rütbesi alındı ve Konya’ya sürüldü. Ardından Bursa’ya nakledildi. Aynı yıl vezirliği dördüncü defa iade edilip İstanbul muhafızı tayin edildi. 1828’de Bosna valiliğine gönderildi. Bu göreve giderken 2 Safer 1244’te (14 Ağustos 1828) Çanakkale’de vefat etti ve Geyikli köyüne gömüldü. Kaynaklarda geçimsiz, fazla gururlu, bencil ve cimri olduğu belirtilen Mehmed Emin Vahîd Paşa’nın 4000 kese civarında para biriktirdiği rivayet edilir. İki hanımından başka vârisi yoktu. Ayvansaray’da annesinin yalısında oturduğundan “Çingene Vahîd” lakabı ile anılmıştı.

Kütahya’da kurduğu, varlığını günümüzde de sürdüren kütüphaneyi, bir buçuk yıl sürgün kaldığı bu şehirde talebenin ve ulemânın kitap bulmaktaki sıkıntısını gördükten sonra yaptırdığı belirtilir. Tophâne-i Âmire nâzırı iken kütüphanenin 19 Zilkade 1226 (5 Aralık 1811: tescili 21 Şevval 1228 / 17 Ekim 1813) tarihli vakfiyenâmesini düzenlemiştir. Yıldırım Bayezid Camii bitişiğindeki kütüphaneye zengin vakıflar tahsis etmiştir. Kütüphanenin çeşitli hizmetleri ve bakımı için kendi malından 12.000 esedî kuruş ayırmış, Gümüş nahiyesi Atine köyü Kar deresinde bir su değirmeninin (tescil belgesinde Gökçimen mahallesinde Söğütlü değirmen) gelirini de vakfetmiştir.

Eserleri. Mehmed Emin Vahîd Paşa’nın Sefaretnâme-i Fransa adlı eseri (İstanbul 1283) Türkçe ve yabancı dillerde birkaç defa basılmış olup burada XIX. yüzyıl başlangıcında bir Osmanlı devlet adamı ve aydınının güzergâhında gördüğü Polonya, Macaristan, Avusturya ve Fransa şehirlerinin, köylerinin, limanlarının anlatımına da yer verilmiştir. İfadesi sade ve açıktır. Siyasî meselelerde Fransız devlet adamlarının kendisini oyalamış olmasından duyduğu kuşkuyu dile getirir. Bunun dışında Vahîd Paşa’nın Minhâc-ı Rumât adlı okçuluk sanatıyla ilgili basılmamış bir eseri (Flügel, II, 480) ve İngiltere’nin İstanbul elçisi Robert Adair ile kendisi arasında 1223’te (1809) Çanakkale’de akdedilen İngiliz-Türk barışı hakkında Risâle-i Vahîd Efendi başlıklı bir risâlesi (Flügel, II, 320) bilinmektedir. 1822 yılı Sakız adası olaylarına dair Vak’a-i Sakız (Târîh-i Vak’a-i Cezîre-i Sakız) adlı anonim eserin (İstanbul 1290), o sırada Sakız muhafızı bulunduğu için bir müdâfaanâme niteliği taşıması dolayısıyla ona ait olması muhtemeldir.

BİBLİYOGRAFYA:

BA, HH, nr. 25593, 31502, 38587/A, 38834, 40198; BA, Tahvil Defteri, nr. 10, s. 55; Kütahya Vahîd Paşa Ktp., Yazma, nr. 1230; Zinkeisen,


Geschichte, VII, 536, 594-613; Flügel, Handschriften, II, 320, 480; Cevdet, Târih, VIII, 228; IX, 76, 122, 183; Sicill-i Osmânî, IV, 605; Babinger, GOW, s. 377-378; Osmanlı Müellifleri, III, 160; Faik Reşit Unat, Osmanlı Sefirleri ve Sefâretnâmeleri, Ankara 1968, s. 201-203; Azmi Süslü, “Sefaretnâme de Seyyid Mehmed Emin Vahîd Efendi”, TTK Belleten, L/196 (1986), s. 127-167; Yavuz Ercan, “Seyyid Mehmed Emin Vahid Efendi’nin Fransa Sefaretnâmesi”, AÜ Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi: OTAM, sy. 2, Ankara 1991, s. 73-125.

Atilla Çetin