MEHDÎLER

1159-1174 yılları arasında Yemen’de hüküm süren bir İslâm hânedanı.

Hânedanın kurucusu Ali b. Mehdî, sonradan başşehirleri olan Zebîd’in Anbere köyünde doğdu; babasından İslâmî ilimleri öğrendi. Hac maksadıyla gittiği Hicaz’da İslâm dünyasının çeşitli yerlerinden gelen âlimlerle tanıştı ve onlardan ilim tahsil etti. Yemen’e döndüğünde uzlete çekilerek zühd ve takvâ yolunu seçip halka dinî öğütlerde bulundu. Mehdîler’le ilgili başlıca kaynak olan Târîħu’l-Yemen’in müellifi çağdaşları Umâre el-Yemenî’ye göre Ali b. Mehdî, 531 (1137) yılından itibaren Zebîd sahilindeki faaliyetleri ve konuşmalarıyla dikkat çekti. Onun ileride olacaklarla ilgili söylediklerinin gerçekleştiğini gören halk kendisine gönülden bağlanmaya başladı. Daha sonra şöhretinin gittikçe artması üzerine Zebîd’de hüküm süren Necâhî Emîresi Ümmü Fâtik Alem’in emriyle ailesi, akrabaları ve himayesi altında olanlarla birlikte vergiden muaf tutuldu (536/1141-42). Umâre el-Yemenî, bu sayede onların kısa bir süre içinde imtiyazlı bir konuma geldiklerini ve durumlarının çok iyileştiğini söyler.

Ali b. Mehdî, Necâhîler’e karşı eyleme geçecek güce sahip olduğu kanaatine varınca etrafına topladığı 40.000 yeminli adamıyla birlikte Kedrâ şehri üzerine yürüdü. Ancak Necâhî kumandanı İshak b. Merzûk’a yenildi ve çok sayıda askeri öldürüldü. Sonuçta dağlık bölgeye çekilerek 541 (1146) yılında Ümmü Fâtik Alem’in, devlet adamlarına ve dönemin fakihlerine rağmen etrafındakilerle birlikte Tihâme’ye dönmesine izin vermesine kadar orada ikamet etmek zorunda kaldı. Ardından birkaç yıl vergiden muaf olarak topraklarını işletmeye devam etti; bir taraftan da hutbelerinde taraftarlarına hurûc vaktinin geldiğini söylüyordu.

Ümmü Fâtik Alem öldüğünde (545/1150) Ali b. Mehdî ve taraftarları dağlık bölgelerden Zebîd şehrine ve Tihâme çevresindeki topraklara yönelik amansız bir mücadele başlattılar. Kendisiyle Tihâme’den gelenleri “muhâcirîn” ve yöre halkını “ensar” diye isimlendiren Ali b. Mehdî, Zû Cible şehrinde yaşayan Aden hâkimi Dâî Muhammed b. Sebe’nin yanına giderek Zebîdliler’e karşı yardım talebinde bulunduysa da olumlu cevap alamadı. Ancak Zû Cible’den döndüğünde Necâhî reislerinden Sürûr el-Fâtikî’yi ortadan kaldırmaya muvaffak oldu (551/1156); arkasından da Zebîd’i kuşattı. Zebîdliler kuşatma karşısında şiddetle direndiler ve Sa‘de hâkimi Zeydî İmamı Mütevekkil-Alellah Ahmed b. Süleyman’dan yardım istediler. Mütevekkil-Alellâh da reisleri Fâtik b. Muhammed b. Fâtik’i öldürmeleri ve kendisini hükümdar yapmaları şartıyla isteklerini kabul etti. Zebîdliler 553 (1158) yılında Fâtik’i öldürdüler, ancak Mütevekkil-Alellah onlara yardımcı olamadı. Bunun üzerine Ali b. Mehdî, 14 Receb 554’te (1 Ağustos 1159) Zebîd’e girmeyi ve Necâhî (Benî Necâh) Devleti’ne son vermeyi başardı. Fakat kendisi de iki ay sonra Şevval 554’te (Ekim-Kasım 1159) vefat etti.

Ali b. Mehdî’nin ölümünden sonra meydana gelen olaylar hakkındaki bilgilerde açıklık yoktur. Umâre el-Yemenî yerini babası Mehdî’nin aldığını söylerse de bu kişi onun babası değil oğlu olmalıdır (EI² [İng.], V, 1244). Mehdî’den sonra yönetim 559 (1164) yılında Ali’nin oğlu Abdünnebî’nin eline geçti. Abdünnebî, hâkimleri Zürey‘îler’le yıllık vergi karşılığında barış anlaşması imzaladığı Aden dışında Yemen’in hemen hemen tamamını hükmü altına aldı. Umâre el-Yemenî’nin tabiriyle bütün Yemen krallarının mülk ve hazineleri ona intikal etti. Abdünnebî 561’de (1166) Taiz ve İb şehirlerini de aldıktan sonra Aden’i kuşattı. Zor durumda kalan Aden hâkimi Hâtim b. Ali ez-Zürey‘î, kendisi gibi İsmâilî olan San‘a hâkimi Ali b. Hâtim el-Hemdânî’den yardım istedi. Böylece oluşturulan Zürey‘î-Hemdânî ittifakı 569’da (1173-74) Abdünnebî’yi kuşatmayı kaldırarak Zebîd’e çekilmeye mecbur etti. Bunun üzerine o sıralarda bu karışık durumları izleyen Selâhaddîn-i Eyyûbî, kardeşi Turan Şah’ın emrinde gönderdiği orduyla Mehdîler’in hâkimiyetine son verdi ve Yemen topraklarının tamamını ülkesine kattı (569/1173-74).

Umâre el-Yemenî, Mehdîler’in mezhep ve itikadları hakkında müsbet kanaat sahibidir ve onların fürû‘da Hanefî olduğunu söyler. Fakat onun günah işleyeni tekfir edip öldürmeleri, itikadlarına uymayan ehl-i kıblenin dahi öldürülmesine fetva vermeleri, esirlerin ırzlarını mubah saymaları ve çocuklarını köleleştirmeleri gibi hususlarda yazdıkları dikkate alınırsa Mehdîler’in Hâricî mezhebine mensup oldukları söylenebilir. Ali b. Mehdî askerlerinden içki içen, müzik dinleyen, zina eden, cuma namazına ve kendisinin vaaz meclislerine katılmayanların da öldürülmesini emretmekteydi. Umâre el-Yemenî’nin dediği gibi taraftarlarının ona verdiği mevki Hz. Peygamber’inkinden daha yüksekti. Ali b. Mehdî, bütün arazilerin beytülmâle ait olduğu ve kendisi tarafından halka dağıtılması gerektiği kanaatindeydi. Aynı şekilde at ve silâhlar da devlete ait ahır ve depolarda tutulmakta, ihtiyaç halinde yine kendisi tarafından askerlere verilmekteydi. Başka kaynaklar ise Ali b. Mehdî’yi siyasetini gasp ve yağma üzerine kuran mutaassıp ve kötü bir kişi olarak gösterir. Bundan dolayıdır ki Selâhaddîn-i Eyyûbî onun Yemen’de kurduğu iktidarın ortadan kaldırılmasını zorunlu görmüştür.

BİBLİYOGRAFYA:

Umâre el-Yemenî, Târîħu’l-Yemen (nşr. Hasan Süleyman Mahmûd), Kahire 1957; a.e. (nşr. Muhammed b. Ali el-Ekva‘), Kahire 1965; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, XI, 261; ayrıca bk. İndeks; Ebû Şâme, Kitâbü’r-Ravżateyn, I, 552; İbn Vâsıl, Müferricü’l-kürûb, I, 238; Muhammed b. Yûsuf el-Cenedî,


es-Sülûk fî ŧabaķāti’l-Ǿulemâǿ ve’l-mülûk (nşr. Muhammed b. Ali el-Ekva‘), San‘a 1993; Abdülbâkī b. Abdülmecîd el-Yemânî, Târîħu’l-Yemen (nşr. Mustafa Hicâzî), Beyrut 1985, s. 20 vd.; Ali b. Hasan el-Hazrecî, el-Kifâye ve’l-iǾlâm, Patna Hudâbahş Ktp., nr. 2883; a.mlf., Ŧırâžü aǾlâmi’z-zemen fî Ŧabaķāti aǾyâni’l-Yemen, Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, Teymûriyye, Tarih, nr. 783; İbnü’d-Deyba‘, Ķurretü’l-Ǿuyûn fî aħbâri’l-Yemeni’l-Meymûn (nşr. Muhammed b. Ali el-Ekva‘), Kahire 1971-77, I-II; Yahyâ b. Hüseyin es-San‘ânî, Ġāyetü’l-emânî fî aħbâri’l-ķuŧri’l-Yemânî (nşr. Saîd Abdülfettâh Âşûr), Kahire 1388/1968; Zambaur, Manuel, s. 118; M. Abdülâl Ahmed, “Dirâse ĥavle aķvâli’l-müǿerriħîn Ǿan esbâbi’l-fetĥi’l-Eyyûbî li’l-Yemen”, MMMA (Kahire), XIII (1967), s. 319-338; M. Emîn Sâlih, “Devletü’l-Ħavâric fi’l-Yemen Benû Mehdî fî Zebîd (554-569 h.)”, el-Mecelletü’t-Târîħiyyetü’l-Mıśriyye, XXV, Kahire 1978, s. 127-148; G. R. Smith, “The Ayyūbids and Early Rasūlids in the Yemen”, GMS, XXVI/2 (1978), s. 56-62; a.mlf., “Mahdids”, EI² (İng.), V, 1244-1245.

Eymen Fuâd Seyyid


MEHDÎ-LİDÎNİLLÂH,

(bk. İBNÜ’l-MURTAZÂ).