MECMAU’l-BEYÂN

(مجمع البيان)

Şiî âlimi Tabersî’nin (ö. 548/1153) Kur’ân-ı Kerîm tefsiri.

Tam adı MecmaǾu’l-beyân fî tefsîri’l-Ķurǿân olan eserin mukaddimesinde müellif i‘rab, lugat, müşkil hususlar, meânî, esbâbü’n-nüzûl, haberler, kıssalar, helâl, haram, Şîa’nın diğer fırkalardan farklı olarak ortaya koyduğu görüşlerin doğruluğunun ispatı, aklî ve naklî ilimlere işaret ve Kur’an’a dil uzatanların itirazlarını cevaplandırma gibi birçok konuyu ele aldığını belirtir (I, 76-77).

Bazı kaynaklarda (meselâ bk. AǾyânü’ş-ŞîǾa, VIII, 400) eserin yazılış sebebine dair anlatılan garip hikâyeler bir tarafa bırakılırsa Tabersî gençliğinden beri bir tefsir yazmak istediğini, fakat bazı engeller yüzünden bunun geciktiğini belirtmiş, arzusunu gerçekleştirmek için altmış yaşının üstünde iken MecmaǾu’l-beyân’ı yazmaya başladığını ifade etmiş, eserinin ortaya çıkmasında kendisine her türlü desteği veren Sebzevâr Emini Ebû Mansûr Muhammed b. Yahyâ b. Hibetullah el-Hüseynî’yi övgüyle anmıştır (I, 75-77). Ehl-i sünnet âlimi Taberî’nin CâmiǾu’l-beyân’ına karşılık olmak üzere Tabersî’nin eserine MecmaǾu’l-beyân adının verilmiş olabileceği ileri sürülmüştür (Hüseyin Kerîmân, II, 20). Gerek Ehl-i sünnet gerek Ehl-i beyt haberlerine yer verilmişse de eser daha çok bir dirayet tefsiri niteliğindedir. Müellif Kur’an’ın re’y ile tefsir edilmesini yasaklayan rivayetin metrûk olduğunu, Arap dilinin inceliklerine vâkıf olan herkesin Kur’an’ın mücmel olmayan lafızlarını anlayabileceğini belirtir.

Sûrelerin başında Mekkî ve Medenî âyetlerin sayısına ve konuyla ilgili ihtilâflara yer verilen eserde Kur’an’ın Kur’an’la ve sünnetle tefsirinin gereği üzerinde durulmuş, ayrıca sahâbe ve tâbiînin sözlerinin tefsir için önemi vurgulanmış, âyetlerin kıraatine ve kıraatlerin delillerine dair bilgi verilmiştir. Müellif, İmâmiyye’ye göre mütevâtir olmayan kıraatlerin muteber sayılmayacağını belirtiyorsa da bazan şâz kıraatlere yer vermiştir. Âyetlerin nüzûl sebeplerine dair rivayetler incelenmiş, lugat, sarf, iştikak, nahiv ve i‘rabla ilgili açıklamalar yapılmıştır. Daha sonra âyetlerin anlamına geçilmiş, önce İmâmiyye’nin görüşlerine yer verilmeksizin daha çok sahâbe ve tâbiîn tefsirlerinden istifade edilerek âyetin mânası izah edilmiştir. Konu Ehl-i beyt ve dolayısıyla Şîa itikadıyla ilgili ise, “Mezhep âlimlerimiz şöyle istidlâl ederler” denilerek İmâmiyye’nin görüşleri sıralanmıştır.

MecmaǾu’l-beyân’da üzerinde durulan hususlardan biri de Kur’an’ın i‘caz ve belâgat yönüdür. Müellif, Kur’an kelimelerinin lafız ve mâna üstünlüklerinden söz ederek âyetlerdeki edebî sanatları bütün incelikleriyle göstermeye çalışmıştır; ona göre Kur’an Hz. Peygamber’in nübüvvetini ispat eden en büyük mûcizedir. Ahkâm âyetlerini yorumlarken Ca‘feriyye mezhebinin görüşlerini ispat etmeye gayret göstermiş ve İmâmiyye’ye dair konularda mâsum kabul edilen imamların sözlerine bağlı kalmışsa da diğer mezheplerin fikirlerine de yer vermiştir. Özellikle itikadî meselelerde ortaya koyduğu görüşlerden birini tercih ederken karşı görüşleri eleştirmiş, doğrudan Şîa’yı ilgilendirmeyen âyetlerde kendi görüşlerini ortaya koymuştur. Kur’an’da neshin bulunduğunu kabul eden Tabersî, Kur’an’ın sünnetle de neshinin câiz olduğunu ileri sürmüştür ( I, 347). Bu arada onun Abdullah b. Abbas, Kâ‘bü’l-Ahbâr, Vehb b. Münebbih ve Ehl-i beyt’e dayanan İsrâiliyyât’a yer verdiği de olmuştur.

Tabersî, Ebû Ca‘fer et-Tûsî’nin et-Tibyân fî Ǿulûmi’l-Ķurǿân’ına atıfta bulunarak tefsirin kendisi için örnek teşkil ettiğini ifade ederse de bu eserin nahiv ve i‘rab konularında doğru ile yanlışı birbirine karıştırdığını, iyi bir tertipten yoksun olduğunu, kelimelere verilen mânaların kastedilen mânalardan uzak bulunduğunu belirtmekten de geri kalmamıştır. Kendisinden on yıl önce vefat eden Zemahşerî’nin el-Keşşâf’ındaki güzelliklerin kendi kitabında yer almadığını itiraf eden müellif el-Keşşâf’ı MecmaǾu’l-beyân’ı yazdıktan sonra gördüğünü, onun bedîî mânalarını bir kitapta özetlemek istediğini ifade etmiştir (Hüseyin Kerîmân, II, 43). Genellikle Şiî müellifler MecmaǾu’l-beyân’da Ehl-i beyt haberlerine yeteri kadar yer verilmediğinden yakınmakta olup onlara göre Tabersî, Ayyâşî ve İbrâhim el-Kummî gibi Şiî müfessirler dışında ehl-i beyt kaynaklarına iltifat etmemiştir.

MecmaǾu’l-beyân üzerinde Zeynüddin Ali b. Yûnus Zübdetü’l-beyâni’l-müntezaǾ min MecmaǾi’l-beyân, İbrâhim Kutubşah diye bilinen Hocegî-i Şîrâzî Muħtaśaru MecmaǾi’l-beyân, Takıyyüddin İbrâhim el-Kef‘amî Ķırâđatü’n-nažîr ve ħulâsatü’t-tefsîr adıyla ihtisar çalışması yapmış, Molla Âgā-yı Tahrânî eseri Mufaśśalü’l-beyân fî Ǿilmi’l-Ķurǿân ismiyle Farsça’ya çevirmiştir. Muhammed Hüseyin b. Mûsâ el-Kazvînî, Şerĥu Şevâhidi MecmaǾi’l-beyân’ında (Tahran 1338 hş./1959) Tabersî’nin tefsirinde örnek olarak kullandığı şiirleri tahlil etmiştir. MecmaǾu’l-beyân’ın Kahire baskısı için Mahmûd Şeltût’un yazdığı, daha sonra müstakil makale olarak yayımlanan takdim yazısı (Risâletü’l-İslâm, X [1958], s. 229-241), Tabersî’nin ilmî kişiliğinin ve metodunun anlaşılması açısından önemlidir. Muhammed ez-Zehebî et-Tefsîr ve’l-müfessirûn’da Tabersî’ye ve MecmaǾu’l-beyân’ına geniş yer vermiş, tefsir metodunu ve mezhebî etkilerini incelemiştir. Tabersî ve MecmaǾu’l-beyân hakkında yapılan en kapsamlı çalışma Hüseyin Kerîmân tarafından gerçekleştirilmiş olup Tabersî ve MecmaǾu’l-beyân adını taşımaktadır. Bu iki ciltlik araştırmanın ilk cildinde Tabersî, II. cildinde eseri ele alınarak telif sebebi, metodu ve kaynakları incelenmiş, diğer tefsirlerle mukayesesi yapılmıştır.

MecmaǾu’l-beyân ilk defa 1268 (1852), ikinci defa 1306 (1889) yılında iki cilt olarak İran’da basılmıştır. Beş ciltlik diğer bir baskısı uzun sürede gerçekleştirilebilmiş (Sayda 1333-1356), bu baskının benzeri bir neşir de Tahran’da yapılmıştır (1373-1374). Dârü’t-takrîb beyne’l-mezâhibi’l-İslâmiyye tarafından gerçekleştirilen yayımı ise on iki cilt olup (Kahire 1378/1958) bilinen en son neşri Seyyid Hâşimî er-Resûlî el-Mahallâtî ve Seyyid Fazlullah el-Yezdî et-Tabâtabâî tarafından yapılmıştır (Beyrut 1406/1986).

BİBLİYOGRAFYA:

Tabersî, MecmaǾu’l-beyân fî tefsîri’l-Ķurǿân (nşr. Hâşim Mahallâtî - Fazlullah et-Tabâtabâî), Beyrut 1406/1986, I, 75-77, 347; M. Hüseyin b. Mirzâ Tâhir el-Kazvînî, Şerĥu şevâhidi MecmaǾi’l-beyân, Tahran 1338 hş./1959; Keşfü’ž-žunûn, I, 386; Musa O. A. Abdul, Shaykh Tabarsi’s Commentary, Lahor 1977, s. 21-82; a.mlf., “The Majma’ al-Bayan of Tabarsi”, IQ, XV/2-3 (1971), s. 106-120; AǾyânü’ş-ŞîǾa, VIII, 398-401; Kays Âl-i Kays, el-Îrâniyyûn, III, 285-286; M. Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn, Kahire 1405/1985, II, 93-136; Hüseyin Kerîmân, Ŧabersî ve MecmaǾu’l-beyân, Tahran, ts., II, 20-44; Mahmûd Şeltût, “Taķdîm li-kitâbi MecmaǾi’l-beyân”, Risâletü’l-İslâm, X, Kahire 1958, s. 229-241; Sabîh Hammûd eş-Şâtî, “Menhecü’ŧ-Ŧabersî fî tefsîri’l-elfâž”, Âdâbü’r-râfideyn, XIII, Musul 1981, s. 97-140.

Musa Kâzım Yılmaz