MECİDİYE

(مجيديه)

Osmanlılar’da bir tür altın ve gümüş para.

Osmanlı Padişahı Abdülmecid’in tahta çıkışının altıncı yılı dolayısıyla 1260’ta (1844) onun adına basılan altın ve gümüş paraların genel adıdır. Bu tabir, daha çok 20 kuruş değerindeki gümüş sikkeleri belirtmek üzere yaygın olarak kullanılmıştır. Paranın basılma sebebi, Abdülmecid’in cülûsunun ilk yıllarında piyasada bol miktarda değişik türde ve bir kısmı mağşuş sikkelerin bulunmasıdır. Karışıklığı gidermek için 26 Safer 1256’da (29 Nisan 1840) çıkan bir fermanla paraların toplanıp yeni bir paranın basılması kararlaştırıldı. Fakat bunun için darphânenin teknik imkânlarının yetersiz kalması üzerine Londra’dan gerekli aletler sipariş edildi. Böylece yenilenen darphâne para basmaya hazır hale geldi. 25 Cemâziyelâhir 1259’da (23 Temmuz 1843) eski paralar kesin olarak tedavülden kaldırıldı, yenileri çıktığından eskilerin peyderpey darphâneye teslim edilmesi 4 Cemâziyelevvel 1260’ta (22 Mayıs 1844) gazete ile duyuruldu. İlk mecidiye 22 Nisan, yarım mecidiye 18 Mayıs, çeyrek mecidiye 19 Mayıs 1844’te basıldı.

Yeni darbedilen altın paralar 11 dirhem 4 kırat ağırlığında 500 kuruşluk (beş yüzlük / beşibirlik), 2 dirhem 4 kırat ağırlığında 100 kuruşluk (yüzlük) ve cülûsun dokuzuncu yılında basılan 5 dirhem 10 kırat ağırlığında 250 kuruşluk olup bunlara mecidiye deniyordu. Ayrıca 50’lik (yarım) ve 25’lik (çeyrek) altın mecidiyeler basılmıştı. Altın mecidiyeler yanında yine cülûsun altıncı yılında gümüşten 7 dirhem 8 kırat ayarında 1 mecidiye (20 kuruşluk) ve bunun alt birimleri olarak 3 dirhem 12 kırat ağırlığında 1/2 mecidiye (10 kuruşluk), 1 dirhem 14 kırat ağırlığında 1/4 mecidiye (5 kuruşluk) hazırlandı. Özellikle bu gümüş paralar için mecidiye adı genelleşti ve daha sonra basılan bu tür paralara da mecidiye dendi. Bunların 10 kuruşluğuna halk arasında yarım, 5 kuruşluğuna çeyrek adı veriliyordu. Daha küçük birimleri ise ikilik (12 kırat), kuruşluk (6 kırat) ve 20 paralıktı (3 kırat). Gümüş mecidiyeler halk arasında “beyaz mecidiye, sim mecidiye” olarak anılmıştır. İlk basımından Abdülmecid’in ölümüne kadar geçen süre zarfında 15.312.329 adet altın, 54.987.960 adet gümüş mecidiye darbedilmiştir.

Mecidiyelerin bir yüzünde Abdülmecid’in tuğrası ile cülûsunun kaçıncı yılında basıldığını gösteren kayıtlar, diğer yüzünde darp yeriyle cülûs tarihi olan 1255 rakamı bulunur. Mecidiye altınında tuğranın üstünde yedi yıldız, altında yıl, sağ ve sol taraflarında aşağıdan yay ve ok kesesiyle bağlı defne dalları vardır. Beş yüzlük ve iki yüzlükte söz konusu bağın altında rakamla kuruş değeri yazılıdır. Bu ise daha önceki altın sikkelerde görülmeyen bir yeniliktir. Diğer yüzde yazıların etrafında defne dalı yer alır, bunlar altta bir kurdela ile birbirine bağlıdır, üstte de bir yıldız bulunur. Gümüş mecidiyede tuğra ve yazıların etrafında daire şeklinde on iki adet ay ve yıldız, bunların dış tarafında on iki çiçek motifi vardır. Mecidiyelerin İstanbul dışında Edirne, Mısır ve Tunus’ta basılmış örnekleri de mevcuttur.

BİBLİYOGRAFYA:

İsmâil Galib, Takvîm-i Meskûkât-ı Osmâniyye, İstanbul 1307, s. 426-429, 436-442; Lutfî, Târih (nşr. Yücel Demirel), İstanbul 1999, VI, 1056; VII, 1150-1151; VIII, 1216; Nuri Pere, Osmanlılarda Madenî Paralar, İstanbul 1968, s. 257-261; Cüneyt Ölçer, Sultan Abdülmecid Devri Osmanlı Madeni Paraları, İstanbul 1978, tür.yer.; Takvîm-i Vekāyi‘, sy. 259, 265, 270; Pakalın, II, 428; İ. H. Uzunçarşılı, “Mecidiye”, İA, VII, 439; Nezihi Aykut, “Çeyrek”, DİA, VIII, 298-299.

DİA