LEVÂTE

(لواتة)

Bir Berberî kabilesi.

Bütün Berberî kabileleri gibi asılları konusunda ilk tarihî kaynaklarda ve destan kültüründe farklı rivayetler bulunan Levâte (Lüvâte) Hevvâre, Nefûse ve Zenâte kabileleri gibi Butr kolundan olup Libya’nın doğusunu yurt edinmişti. Milâttan önce XIII. yüzyıl Mısır kaynaklarındaki Lebu, İncil’deki Libum (Lehabim), eski Yunanlılar’ın Libues dedikleri, Antik dönemde Libuarkhae, Libuaegyptii, Laguantan ve Leuathae gibi isimlerle bilinen toplumların Levâte’nin ataları olduğu, Libya isminin de bu kelimeden geldiği ileri sürülmektedir. Bunlar, Mısır’ın batısında bulunan Buhayre vahalarından Libya’nın doğusundaki Berka bölgesine kadar uzanan geniş alanda yaşıyorlardı. Ya‘kūbî, Ebû Ubeyd el-Bekrî, Şerîf el-İdrîsî, İbn Haldûn ve Hasan el-Vezzân gibi müslüman tarihçileri ve soy bilimcilerinin çoğunluğuna göre Levâte’nin de dahil olduğu Berberîler’in bir kısmı Hz. Dâvûd zamanında Filistin’den buraya göç etmişlerdi. Ancak Levâte ile Hevvâre’nin Araplar’la birlikte yaşamaya başladıktan sonra soy itibariyle Yemen’deki Himyerîler’e dayandığını iddia edenler de bulunmaktadır. Yine Yukarı Nil bölgesinden III. yüzyılda Libya’ya göçtükleri de rivayet edilmektedir. Ya‘kūbî ve İbn Haldûn, Levâte’nin diğer Berberî kabileleri gibi farklı isimler altında çok sayıda alt kola ayrıldığını, doğu ile batı istikametinde devamlı göç ettiğini ve zamanla her birinin ayrı kabile özelliği taşıdığını belirtir.

Fenike, Kartaca, Roma ve Bizans’ın Libya’daki hâkimiyeti sırasında Levâte kabilesinin zaman zaman bunlara itaat ettiği, bazan da direniş gösterdiği bilinmektedir. 543 yılında Leptis Magna’yı işgal eden Sergius tarafından Levâte ileri gelenleri öldürülünce geride kalanların bir kısmı Tunus’a göç etti. İbn Haldûn’a göre Tunus’ta Kābis ve Sefâküs şehirlerinin güneyinde Cebelilevâte isimli bir dağ bulunmaktaydı. XX. yüzyılda bile bölgede Levâte asıllı kimselere rastlanmaktadır. Yine Bizans valilerinden Solomon 546’da Levâte’ye karşı yaptığı bir savaşta öldürüldü. Bunun üzerine İmparator Iustinianos’un buraya tayin ettiği vali diğer Berberîler’in desteğiyle Levâte’nin güçlenmesini engelledi.

Mısır üzerinden batıya doğru başlayan ilk İslâm fetihleri öncesinde Levâte kabilesi Berka, Trablusgarp, Tunus ve Cezayir’de dağınık halde yaşıyordu. Bunlar, Hz. Ömer’in Amr b. Âs kumandasında 22 (643) yılında gönderdiği ordunun Berka’yı fethini Hevvâre ile birlikte engellemeye çalıştılarsa da yenildiler. Amr b. Âs’ın 13.000 dinar cizye vermeleri karşılığında onlarla anlaşma yaptığı bilinmektedir. Daha önce hıristiyan, yahudi veya putperest olan Levâte kabilesi, Ukbe b. Nâfi‘in


ikinci Kuzey Afrika seferi sırasında İslâmiyet’i benimseyince Ukbe bunlardan asker alarak düzenlediği ordu ile Fas’a kadar yeni fetihlerde bulundu.

Levâte, Hevvâre, Miknâse ve Matmâta gibi Berberî kabileleri, İbâzîler’in imamı Abdurrahman b. Rüstem ile birlikte Trablusgarp ve Tunus’u terkederek Tâhert’te 160 (777) yılında Rüstemîler Devleti’ni kurup bu çevreye yerleştiler. II-III. (VIII-IX.) yüzyıllar arasında Levâte devamlı olarak yönetime karşı tavır almakla birlikte içlerinden önemli görevlere tayin edilenler vardı. VIII. yüzyılda Doğu Trablusgarp’taki Levâte reisi Selâm b. Amr, İbâzî imamı Ebü’l-Hattâb el-Meâfirî’nin Sirte valisi idi ve ordusunda Levâte kabilesinden bir muhafız bulunuyordu.

II. (VIII.) yüzyılda Abbâsî orduları önünde direnemeyen Levâte’den bir grup Trablusgarp ve Tunus civarından Fas’a doğru göç etti. İdrîs b. Abdullah’ın 172’de (788) kurduğu İdrîsîler Devleti’ne yardımcı olan bu grup Fas şehrinin güneyi ile batısında yaşıyordu ve Sicilmâse’yi Fas’a bağlayan Sebu mevkiinde Levâte Medyen adıyla bir kaleleri vardı. Kuzeybatı Fas’taki Erzile şehri de bunlara aitti. Moritanya’nın güneyindeki Evdegost şehri tüccarları arasında bulunan Levâteliler, Tâhert veya Güney Tunus’tan buraya göç etmişlerdi. Sicilya’daki İslâm idaresi döneminde müslümanlar arasında bu kabile mensuplarına rastlanmaktaydı. Diğer bir Levâte kolu ise Kayrevan’da Abbâsî kumandanlarından Muhammed b. Eş‘as’ın önünden kaçarak Fas’a göçtü ve 335 (946-47) yılında Fâtımîler’e karşı ayaklanan İbâzî lideri Ebû Yezîd en-Nükkârî ile birlikte hareket etti.

Zîrî Sultanı Muiz b. Bâdîs tarafından 437’de (1046) Kayrevan’daki Levâte kabilesi üzerine yapılan seferde bunların çoğu öldürüldü ve mallarına el kondu. İfrîkıye’de güçlenen Zîrî hânedanının XI. yüzyılın ortalarında Abbâsîler’e bağlanması üzerine Fâtımîler, daha önce Yukarı Mısır’a yerleştirdikleri Benî Hilâl ve Benî Süleym bedevî Arap kabilelerini bunları cezalandırmak için o tarafa sevketti. Önce Berka’ya ulaşan bedevî Araplar burada Levâte, Hevvâre ve Nefûse’nin yurtlarını ele geçirdiler. Benî Hilâl Trablusgarp, Tunus, Cezayir ve Fas’a doğru ilerlerken Benî Süleym Berka’da kaldı. XI. yüzyıldaki bedevî Arap göçü, Berberîler’in tarih boyunca muhafaza etmeye çalıştıkları belli bölgelerdeki kendilerine has müstakil kabile hâkimiyetine son verdi.

Libya’nın kuzeydoğusunda VII-X. yüzyıllar arasında yaşayan ve ülkedeki dört büyük Berberî kabilesinden biri olan Levâte birçok alt kola ayrılmıştı. Bunlar özellikle IX. yüzyılda Ecdâbiye şehri civarında bulunuyorlardı. Son dönemlere kadar Mislâte ve Tavurga bölgelerinde Levâte adıyla birer kabile mevcuttu. İbn Haldûn’a göre önemli bir Levâte kolu Cezayir’deki Evrâs dağlarında Hevvâre ve Ketâme ile birlikte yaşıyordu ve burada diğer Berberî kabileleri gibi yarı göçer, yarı yerleşik halde hayvancılık ve çiftçilikle geçiniyordu. Ebû Ubeyd el-Bekrî’ye göre bunların bölgedeki varlıkları XI. yüzyıla kadar gidiyordu. İbn Haldûn’un belirttiği üzere başlangıçta Fâtımîler’in kurucusu Ubeydullah el-Mehdî’ye destek verdilerse de daha sonra Mansûr’a baş kaldırınca yenildiler ve çöle çekildiler. İbâzîler’in Vehbî kolunun önemli âlimlerinden Ebû Muhammed el-Levâtî bu kabileye mensuptur.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sellâm el-İbâzî, el-İslâm ve târîħuh min vicheti nažari İbâżıyye (nşr. R. W. Schwartz - Sâlim b. Ya‘kūb), Beyrut 1405/1985, s. 39-43; Bekrî, el-Muġrib, s. 14-18, 38, 42, 139, 220, 278, 282, 300; İdrîsî, Śıfatü’l-Maġrib, s. 51, 57; İbn Müyesser, Aħbâru Mıśr (nşr. Eymen Fuâd Seyyid), Kahire 1981, s. 93, 139; İbn Haldun, Histoire des berbères et des dynasties musulmanes de l’Afrique septentrionale (trc. de Slane), Paris 1982, I, 185, 220, 231-236; G. Marçais, Les arabes en Berbérie du XIe au XIVe siècle, Paris 1913, s. 597, 633, 674; a.mlf., La Berbérie musulmane et l’orient au moyen âge, Casablanca 1991, s. 101-102; Mehmed Nuri - Mahmud Naci, Trablusgarb, İstanbul 1914, s. 96-97, 110, 123; K. Jongeling, “Materials Furnished by the Arab Geographers for the History of Some Berber Tribes in the Provincia Barca”, Actes du premier congrès d’études des cultures méditerranéennes d’influence arabobérbère, Alger 1973, s. 209-211; Abdallah Laroui, The History of the Maghrib, Princeton 1977, s. 70-71; Muhammed et-Talbî, ed-Devletü’l-Aġlebiyye (trc. Müncî es-Sayyâdî), Beyrut 1985, s. 31-36, 242, 313-315; J. M. Abu’n-Nasr, A History of the Maghrib in the Islamic Period, Cambridge 1987, s. 34, 45; Hâdî Rûcî İdrîs, ed-Devletü’ś-Śanhâciyye (trc. Hammâdî es-Sâhilî), Beyrut 1992, I, 33, 138, 433; II, 64, 66, 68; T. Lewicki, “Lawāta”, EI² (Fr.), V, 699-702.

Ahmet Kavas