KUS b. SÂİDE

(قس بن ساعدة)

Kus b. Sâide b. Amr el-İyâdî (ö. 600)

Câhiliye döneminde Hz. Peygamber’in kendisini dinlediği, tevhid inancına bağlı hatip ve şair.

Yetiştirdiği hatiplerle tanınan Necran çevresindeki İyâd kabilesine mensuptur. Hayatı hakkında fazla bilgi bulunmamakta, ancak kaynaklarda iyi bir hatip ve şair olduğu, insanlara nasihat etmek üzere Irak ve Suriye dahil birçok yeri gezdiği, hatta bu arada Bizans imparatoruyla dostluk kurup onunla ilim, akıl, edep, mürüvvet, mal ve mülk konularında sohbet ettiği belirtilmektedir. Resûl-i Ekrem’in, risâletinden önce adı Hanîfler arasında zikredilen Kus b. Sâide’nin Ukâz panayırında verdiği hutbeyi dinlediği, İslâm’a girmek üzere Cârûd b. Abdullah başkanlığında Medine’ye gelen İyâd kabilesi heyetine onu sorduğu ve kendisinin ölmüş olduğunu öğrendiği rivayetler arasında yer alır. Tevhid inancına vurgu yapması sebebiyle Hz. Peygamber’in çok beğendiği, ancak ezberlemediği bu hutbeyi orada bulunan Hz. Ebû Bekir’in ezbere tekrarladığı rivayet edilir. Kus b. Sâide bu meşhur hutbesinde şöyle der: “Ey insanlar! Dinleyiniz ve belleyiniz; bir şeyi bellediniz mi ondan faydalanınız. Gerçek şudur ki yaşayan ölür, ölen yok olur. Gelmekte olan şey elbet bir gün gelecektir. Gökte haber, yerde ibretler vardır. Kapkaranlık gece, burçlar, sema, vadilerle yarılmış yer ve dalgalı denizler ... Bana ne oluyor ki insanların daima gittiklerini, fakat geri dönmediklerini görüyorum. Gaflet sahiplerine, geçmiş milletlere ve eski asırların halklarına yazıklar olsun! Ey İyâd halkı! Hani babalarınız ve dedeleriniz? Hani hastalar ve ziyaretçileri? Nerede o zorba firavunlar? Hani o bina kurup da yükselten, yaldızlayıp süsleyenler? Hani mal ve evlâd? Nerede o haddi aşıp azan, servet toplayıp yığan ve ‘Ben sizin en büyük tanrınızım’ diye haykıranlar? Onlar sizden daha çok servete sahip ve uzun ömürlü değil miydiler ? ...” Hz. Peygamber tekrar dinlediği bu hutbeyi tasvip etmiş ve Kus hakkında, “Allah Kus’a rahmet eylesin, kıyamet gününde onun ayrı bir ümmet halinde diriltileceğini umarım” demiştir.

Kus b. Sâide’nin Câhiliye Arapları içinde öldükten sonra dirilmeye inanan ilk kişi olduğu, yalnız Allah’a inandığı, Araplar’ı putlardan uzak durmaya, Allah’a ibadet etmeye çağırdığı ve onlara yakında bir peygamberin geleceğini haber verdiği nakledilir. Kısa ve öz konuşması yanında etkileyici ve secili ifadeler kullanmasından dolayı belâgatı “Kus’tan daha beliğ” ifadesiyle darbımesel haline geldiği gibi onun Araplar’ın hakîm ve hakemi diye anılmasına da yol açmıştır. “Necran papazı gibi belâgat sahibi” denilerek örnek getirilmesinden dolayı da yanlışlıkla Necranlı bir hıristiyan rahibi olduğu sanılmıştır. Mektupların başında yer alan “min fülân ilâ fülân” ibaresiyle “ammâ ba‘dü” şeklindeki başlangıç sözünü (faslü’l-hitâb) ilk defa onun kullandığı ve yine ilk defa onun konuşma sırasında yüksek bir yere çıkmak, kılıç veya asâya dayanmak gibi âdetleri başlattığı ileri sürülür. Aynı zamanda tabip, kâhin ve şair olan, kendisine nisbet edilmiş şiirler bulunan Kus b. Sâide’nin davalara da baktığı ve, “Delil getirmek davacıya, yemin etmek davalıya düşer” prensibine göre hüküm verdiği söylenir.

Muammerûn*dan olan ve seksen üç yaşında iken 600 yılı civarında öldüğü belirtilen Kus b. Sâide’nin 180, 350 ve hatta 700 yıl yaşadığı da rivayet edilir. Halep yakınında Ravhîn’de bulunan bir adak ve ziyaret yerinin onun kabri olduğu kabul edilmektedir.

Kus b. Sâide’nin adının “kas” veya “kıssîs” kelimesiyle ilgisi üzerine birçok tartışma yapılmış (Sezgin, II/2, s. 126-129), kendisine nisbet edilen konuşmalar birçok kaynakta yer almasının yanında hayatıyla ilgili bazı bilgileri de içeren müstakil bir risâlede toplanmıştır (Hâşim Mennâ‘, “Ĥadîşü Ķus b. SâǾide el-İyâdî”, Mecelletü Külliyyeti’d-dirâsâti’l-İslâmiyye ve’l-ǾArabiyye, Dubâi 1991, II, 199-231). İbn Dürüsteveyh Ħaberu Ķus b. SâǾide ve tefsîruh adlı bir eser telif etmiş, Marek M. Dziekan da Kus b. Sâide’nin hayatını ve hakkındaki efsanevî rivayetleri ele alan Quss Ibn SâǾida al-Iyādī: Legenda życia i twórczosci adıyla bir çalışma yapmıştır (Warszawa 1996).

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, I, 315; Câhiz, el-Beyân ve’t-tebyîn, I, 52; Yâkūt, MuǾcemü’l-büldân (Cündî), III, 87; İbn Kesîr, el-Bidâye, Beyrut, ts., II, 230-237; Süyûtî, el-Leǿâli’l-maśnûǾa fi’l-eĥâdîŝi’l-mevžûǾa (nşr. Ebû Abdurrahman Uveyza), Beyrut 1417/1996, I, 166-169; Mahmûd Şükrî el-Âlûsî, Bulûġu’l-ereb, Beyrut, ts., II, 245-246; Cevâd Ali, el-Mufaśśal, VI, 463-468; Sezgin, GAS (Ar.), II/2, s. 126-130; Aboubakr Chraibi, “Modèles et apocryphes: Les khutbas d’Aktham et de Quss Ibn SāǾida”, JAL, XXII/2 (1991), s. 87-114; H. Lammens, “Kuss İbn Sâide”, İA, VI, 1031; Ch. Pellat, “Ķuss b. SāǾida”, EI² (Fr.), V, 532-533.

Mehmet Ali Kapar