KUMUKLAR

Dağıstan’da yaşayan müslüman bir Türk kavmi.

Etnik menşeleri konusunda farklı görüşler ileri sürülmekle birlikte genelde Oğuz ve Kıpçak Türkleri’nin karışmasıyla ortaya çıkan bir kol olduğu kabul edilir. Kumık, Kumıh, Kumuh, Gumık ve Gumuh şekillerinde de yazıldığı görülen ismin geçtiği en eski kaynak bir bey adı olarak kaydedildiği Dîvânü Lugāti’t-Türk’tür (Dîvânü Lugāti’t-Türk Tercümesi, III, 339). Bazı araştırmacılar, Kumuk adının Kazı (Gazi) Kumuklar’ın (Lekler) yoğun biçimde bulundukları Kumuk kasabasından geldiğini söylemişlerse de bu mesele henüz bir çözüme kavuşturulamamıştır. Kumuklar, Dağıstan Cumhuriyeti’nin kuzeydoğusunda Hazar denizi sahili boyunca yüksek kesimlerde yaşamaktadır. Bir kısmının Sovyetler Birliği döneminde Türkiye, Çeçenistan, Kuzey Osetya, Suriye ve İran topraklarına göç ettiği bilinmektedir. Kumuklar, Dağıstan’da başta Mahaçkale olmak üzere Temürhan-Şura, İzberbaş, Kaspiysk, Kızılyurt, Hasavyurt ve Kızılyar gibi şehirlerde otururlar; bunların nüfusu 251.000 (1996), Dağıstan dışındakilerin nüfusu ise 100.000 civarındadır.

Kumuk tarihi Kafkasya’da bulunan birçok etnik grubun tarihiyle iç içedir. Mîlâdî VII. yüzyılda bölgenin Hazar Devleti sınırları içinde kalmasıyla birlikte Oğuz-Kıpçak boylarının kaynaşması sonucunda teşekkül eden Kumuklar’ın XII. yüzyılda, buranın önceki sakinleri olan Kazı Kumuklar’ı dağlara sıkıştırarak bu toprakları kendilerine yurt edindikleri söylenmektedir. Hazarlar’ın yıkılmasından sonra Kumuklar’ın kurduğu ilk siyasî birlik “şam-hallık” denilen feodal bir beylik hüviyetindeydi ve sınırları güneyde Derbend’den kuzeyde Kabartay’a kadar uzanıyordu. Evliya Çelebi bu beyliğin toprakları için “Kumuğistan” ve “Dağıstân-ı Kumuk” tabirlerini kullanmıştır (Seyahatnâme, II, 305). Şamhal dağlık bölgede ikamet ederdi. Şamhal Çoban’ın 986’da (1578) ölümü üzerine yerine geçen oğlu Sultan But zamanında idare merkezi Temürhan-Şura’ya nakledildi. Bu beyliğin Dağıstan’ın en kuzeyinde yer alması, Kazan ve Astarhan hanlıklarının yıkılmasının ardından daha güneye inme fırsatı bulan Ruslar’la Kumuklar’ın karşı karşıya gelmesine yol açtı. Kumuklar, 1586 yılından itibaren başlayan Rus saldırılarına ve işgal hareketlerine karşı, diğer müslüman Kafkas kavimleriyle birlikte XVI-XVIII. yüzyıllar arasında Osmanlılar’ın da desteğini alarak XIX. yüzyılın ikinci yarısına kadar sürekli karşı koydular.

İran, Rusya ve Osmanlı Devleti’nin menfaat çatışmalarına sahne olan Kumuk Şamhallığı bu mücadeleler sırasında sürekli biçimde toprak kaybetti ve sonuçta Ruslar şamhalların bağımsız yönetimlerine son verdiler (1725). 1765’te Kumuklar’ın hâkimiyetindeki topraklar Hazar denizi sahilinde yer alan çok dar bir bölgeden ibaretti. Şeyh Şâmil’in Ruslar’a karşı verdiği mücadelenin netice itibariyle başarısızlığa uğramasının (1859) ardından Kumuklar ve diğer Dağıstan kavimleri 1867 yılına kadar Çarlık Rusyası’nın hâkimiyeti altına girdiler.

Kumuklar, 1917 Bolşevik İhtilâli yıllarında Kuzey Kafkasya halklarının bağımsızlık mücadelelerine aktif bir şekilde katılarak Kuzey Kafkasya Demokratik Cumhuriyeti, Tersk Dağıstan ve Güneydoğu Birliği’nin önemli bir unsuru oldular ve İslâm ittihadı taraftarı muhafazakâr çevrelere karşı Türkleşmiş bir Dağıstan idealini savundular. Bu sıralarda 1918 işgal harekâtını başlatan Ruslar Dağıstan’ı ele geçirdiler ve 1921’de özerk bir cumhuriyet haline getirdiler; Kumukça bu cumhuriyetin yedi resmî dilinden biri oldu. Sovyetler, özellikle Kumuklar üzerinde büyük bir baskı uygulayarak bağımsızlık yanlısı birçok Dağıstanlı aydını saf dışı ettiler. Ancak onların bu tutumuna rağmen Kumuklar millî kimliklerini muhafaza etme-yi başardılar. Nitekim Sovyet rejiminin dağılmasının ardından Dağıstan’da ilk millî teşkilât Kumuklar tarafından kuruldu.

Sovyetler’in dağılmasından sonra Salav Aliyev liderliğinde kültürel, siyasî ve ekonomik hakların savunulması amacıyla kurulan Tenglik (teklik, birlik) adındaki millî teşkilâtın etrafında toplanan Kumuklar, 1991 yılında üzerlerinde baskı kurmaya çalışan Avarlar’a karşı silâhlanarak yer yer çatışmalara girdiler; çatışmalar ancak özerk hükümetin çabaları ile büyümeden önlenebildi. Daha sonra gerek merkezî hükümetin gerekse özerk hükümetin Tenglik’in Türkçü faaliyetlerinden rahatsızlık duyması üzerine 1994’te Kumuk Halk Komitesi adıyla bir teşkilât kurulduysa da Kumuk halkı ve aydınları Tenglik etrafında toplanmaya ve faaliyetlerini desteklemeye devam ettiler. Halen bu faaliyetleri duyurmak için bir de bülten çıkarılmaktadır.


Şamanizm, Hıristiyanlık ve Yahudilik’ten sonra Altın Orda Hanlığı zamanında Müslümanlığı benimseyen Kumuklar’ın bugün çoğunluğunun mezhebi Hanefîlik’tir; Derbend ve Mahaçkale’de oturan bir kısım halk ise İmâmiyye’ye mensuptur. 1992’de yapılan nüfus sayımına göre Kumuklar yerleşik çiftçiliğe geçmiştir. Geleneksel tarım alanları olan hububat, meyvecilik ve bağcılıkla uğraşırlar. Kumuklar’ın yerleşik olduğu bölgeler Dağıstan’ın sanayileşmiş ve tarıma en elverişli olan alanlarıdır.

Kumuklar’ın dili, sayılarının azlığına rağmen bütün Dağıstan’da Avarca’dan sonra en yaygın biçimde konuşulan ikinci dil olma özelliğini taşır; birbirinin dilinden anlamayan Kafkasya kavimleri kendi aralarında Kumuk Türkçesi ile anlaşırlar. Dil bilimi uzmanları, genellikle Kumukça’yı Kıpçak Türkçesi’nin Kıpçak-Oğuz alt grubu içerisinde incelemiş ve onu gösterdiği fonetik özellikler sebebiyle Osmanlıca ile Kazak Türkçesi arasında bir yere koymuştur; ayrıca coğrafî durumu ve yakın ilişkisi dolayısıyla Azerî Türkçesi’ne yakın olması da dikkat çeker. Önceleri Arap alfabesini kullanan Kumuklar 1927’de Latin, 1938’de Kiril alfabesine geçtiler. 1848’de T. Makarow’un Kavkaz Dialekti Tatar Grammatikası adlı Kumukça grameri, 1911’de Muhammad Efendi Osmanov’un Kumuk-Balkar Sözlüğü, Moskova’da 1940’ta Nikolai Konstantinovich Dimitriyev’in Grammatika Kumikskogo Yazika adlı eseri ve 1991’de de ünlü Altayist G. J. Ramsted’in Kumukça üzerine yıllar önce yaptığı çalışma Emine Gürsoy Naskali tarafından İngilizce çevirisiyle birlikte yayımlanmıştır (Cumucica and Nogaica, Helsinki 1991).

Belirgin edebî çalışmaları her ne kadar XVIII. yüzyılda başlasa da Kumuklar, kendilerini Hazarlar’ın ve Timur İmparatorluğu’nun mirasçısı kabul ettiklerinden bu tarihi IX. yüzyıla kadar indirmekte ve İshak b. Kündacık el-Hazerî (ö. 279/892), Süleyman b. Dâvûd Sekûnî (XII. yüzyıl), Ümmü Kemal (XV. yüzyıl) gibi isimleri ilk edebiyatçıları arasında saymaktadırlar. Modern Kumuk edebiyatının kurucusu olarak Yîrçi Kazak bilinir (ö. 1880). Muhammed Mirza Magarayef, XX. yüzyılın başlarında Temürhan-Şura’da (bugünkü Buynaksk) kurduğu bir basımeviyle Kumuk edebiyatının gelişmesine katkıda bulundu. 1913’te Mirza Muhammed Mavaraev Kumuk gazati adlı bir gazete çıkardı. Nogay Batirmurzayev’in (ö. 1919) hikâyeleri Kumuklar’ın çağdaş durumlarını konu alan ilk eserlerdir. 1917 Bolşevik İhtilâli’nin ardından Batirmurzayev ve oğlu Zeynelâbîd, Tan Çolpan ismiyle bir edebî dernek kurdular. Dernek, millî edebiyatın geliştirilmesi yönünde Kumuk-Hasavyurt diyalektinin kullanıldığı aynı isimde bir de dergi çıkardı (Ağustos 1917). Az önce Temürhan-Şura’da Müsâvât adlı gazetenin yayımına başlanmıştı (Haziran 1917). Shakespeare ve Schiller’den tercümeler yapan Temirbulat Baybulatoğlu, Kumuk edebiyatının önde gelen isimlerinden biridir. İhtilâlden sonra yetişen şairlerden Abtulla Muhamatoğlu Megomedov şiirlerinde sosyalizmi işlediğinden “Dağıstan halk şairi” unvanını almıştır. Bir diğer sosyalist şair de Ulubek Boynakski’dir. 1930-1936 yılları arasında şiirleri yayımlanan Abdülvahap Süleymanoğlu da Sovyet döneminde yetişen şairlerdendir. Bugün çağdaş Kumuk edebiyatçılarını bir arada tutan Yoldaş gazetesi yayımlanmakta, ayrıca şair Şeyit Hanım Alişeva tarafından Dağıstanlı Katıllar (kadınlar) adlı cemiyetin yayın organı ile Kargıça adlı bir çocuk dergisi çıkarılmaktadır. Hanım Alişeva’nın Kumuk Türkçesi ile yazılmış altı şiir kitabı bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Dîvânü Lugāti’t-Türk Tercümesi, III, 339; R. Karatini, Dictionnaire des nationalités et des minorités de l’ex-URSS, Paris 1992, s. 118-119; Evliya Çelebi, Seyahatnâme, II, 305; Şerafeddin Erel, Dağıstan ve Dağıstanlılar, İstanbul 1961, s. 48-50; K. H. Menges, The Turkic Languages and Peoples, Wiesbaden 1968, s. 39, 42, 43, 54, 60; Ahmet Caferoğlu, Türk Kavimleri, İstanbul 1988, s. 51-54; Osmanlı Devleti ile Kafkasya, Türkistan ve Kırım Hanlıkları Arasındaki Münâsebetlere Dâir Arşiv Belgeleri (haz. Yusuf İhsan Genç v.dğr.), Ankara 1992, s. 61-63; Chantal Lemercier-Quelquejay, “Cooptation of the Elites of Kabarda and Daghestan in the Sixteenth Century”, The North Caucasus Barrier (ed. M. B. Broxup), London 1992, s. 30-35, 38-41; Mehmet Emin Resülzade, Kafkasya Türkleri, İstanbul 1993, s. 91; Shirin Akiner, Sovyet Müslümanları (trc. Tufan Buzpınar - Ahmet Mutlu), İstanbul 1995, s. 129-132; Nevzat Özkan, Türk Dünyası, Kayseri 1997, s. 191-194; A. Grigoriantz, Kafkasya Halkları Tarihi ve Etnografik Bir Sentez (trc. Doğan Yurdakul), İstanbul 1999, s. 191-194; Reşit Rahmeti Arat, “Şivelerin Tasnifi”, TM, X (1953), s. 59-139; J. Benzing, “Kumuk Türkçesi” (trc. İlhan Çeneli), TDED, XXVI (1993), s. 167; Kamil Aliyev, “Kumukların Tarihi ve Günümüzdeki Sorunları”, Avrasya Etüdleri, II/2, Ankara 1995, s. 69, 70, 71; Çetin Pekacar, “Kumuk Türkleri”, Yeni Türkiye, III/16, Ankara 1997, s. 2062-2066; Mirza Bala, “Kumuk”, İA, VI, 986-990; W. Barthold - David K. Kermani, “Ķumuķ”, EI² (İng.), V, 381-384; M. N. Shahrani, “Kumuk”, Encyclopaedia of the World Muslims, Delhi 2001, II, 767-771.

Rıza Kurtuluş