KİTÂBÜ’s-SINÂATEYN

(كتاب الصناعتين)

Ebû Hilâl el-Askerî’nin (ö. 400/1009’dan sonra) Arap belâgatına dair eseri.

Şiir ve nesir sanatlarıyla ilgili olan eser on bölüm (bab) ve elli üç alt bölümden (fasıl) oluşur. Mukaddimede belâgat ve fesahatin önemi, değeri, zarureti, i‘câzü’l-Kur’an’la alâkası ve üslûp çeşitleri üzerinde durulmuş, belâgat konusunda yazılan eserlerin azlığına temas edilmiş, bu bağlamda Câhiz’in el-Beyân ve’t-tebyîn’inde çeşitli belâgat konularının dağınık şekilde yer aldığı ifade edilmiştir. Bu eksikliği gidermek için bütün belâgat ve fesahat konularını içeren eksiksiz bir eser yazma vaadinde bulunulmuştur.

Eserin birinci bölümünde belâgat ve fesahatin sözlük ve terim anlamları, tanımları ve farkları üzerinde durulmuştur. Ebû Hilâl’e göre belâgat düşünceyi dinleyiciye açık, anlaşılır ve çarpıcı bir biçimde aktarabilmektir. İkinci bölümde iyi ve kötü sözün nitelikleri ve farkları, doğru ve yanlış ifadeler örneklerle açıklanmıştır. Daha sonraki bölümlerde şiir ve nesrin ilkeleriyle iyi şiir ve nesrin vasıfları, nazım güzelliği ve tertip mükemmelliği bakımından risâle, hutbe ve şiirler üzerinde durulmuş, îcâz ve ıtnâbın tanım ve türleri örneklerle açıklanmıştır. Müellif, îcâz konusunda Rummânî’nin en-Nüket fî iǾcâzi’l-Ķurǿân’ından, ıtnâbda ise Kudâme b. Ca‘fer’in Nakdü’ş-şiǾr’inden yararlanmıştır. Serikāt-ı şi‘riyye konusu güzel alıntı (hüsnü’l-ahz) ve çirkin alıntı (kubhu’l-ahz) olarak iki kategori halinde örneklerle açıklanmıştır. Ebû Hilâl, bu bölümde dayısı ve hocası Ebû Ahmed Hasan el-Askerî’nin Risâle fi’t-tafżîl beyne belâġateyi’l-ǾArab ve’l-Ǿacem (İstanbul 1302, et-Tuĥfetü’l-behiyye içinde, s. 213-221) adlı eserinden faydalanmıştır.

Teşbih konusunu ele aldığı yedinci bölümde müellif, teşbihin tanımını verdikten sonra kusurlu ve kusursuz teşbihleri nesir ve nazım örnekleriyle izah etmiştir. Rummânî’den etkilenerek teşbihi soyutun somuta, mûtat olmayanın olana, benzeme yönü zayıf olanın kuvvetliye, kolayca bilinmeyenin bilinene teşbihi kısımlarına ayırmış, Ebü’l-Hasan İbn Tabâtabâ’nın Ǿİyârü’ş-şiǾr’inin tesiriyle teşbihi biçim, renk, hareket ve biçim-renk yönlerinden değerlendirmiştir. Seci ve izdivâc (iki unsurlu seci) konularını âyet, hadis, Arap nesir ve şiirinden örneklerle açıklamış, seci ve izdivâc nevileriyle kusurlarını Kudâme’den (Naķdü’ş-şiǾr) etkilenerek izah etmiştir.

Eserin yaklaşık üçte birini oluşturan dokuzuncu bölümde otuz beş bedî‘ türü tanıtılmıştır. Ebû Hilâl bunlardan taştîr, mücâveret, tatrîz, istişhâd, muzâaf, telattuf nevileriyle bunlara dahil olmayan müştak, hüsn-i red, tahayyül, el-haber ve’l-vasf bi-lafzi’l-istifhâm türü olmak üzere toplam on türü kendisinin icat ettiğini söylemektedir. Ancak bunlardan sadece tatrîz türünden ilk defa Ebû Hilâl’in bahsettiği tesbit edilmiştir.

Son bölümde sözün başlangıç ve hâtime kısımlarıyla fasıl ve vasıl konusu, kasidelerde nesîbden methe geçiş (tahallus) meselesi ele alınmış, kafiye güzelliğinden, nesîbden methe geçiş inceliklerinden söz edilmiştir. Müellifin bütün bu konularda İbn Tabâtabâ’dan etkilendiği görülmektedir.

Ebû Hilâl, İbn Sellâm’ın Ŧabaķātü fuĥûli’ş-şuǾarâ’sı, İbn Kuteybe’nin el-MeǾâni’l-kebîr’i, Âmidî’nin el-Muvâzene’si, Kādî el-Cürcânî’nin el-Vesâŧa’sı gibi birçok kaynaktan yararlanmıştır. Câhiz ve Kudâme dışında alıntı yaptığı kaynakların müelliflerini zikretmediği gibi Mütenebbî’ye karşı da ön yargılı davranarak genellikle ondan kötü şiire örnekler vermiş, iyi şiire verdiği örneklerde adını zikretmemiştir. Çeşitli eserlerde dağınık vaziyette bulunan Arap belâgatı ve edebî tenkit konularının bir araya toplanarak belli bir plan ve yönteme göre tasnif edilmiş olması, güzel ve zengin örnek seçimi eserin orijinal tarafını teşkil etmektedir.

Eserinin hâtimesinde belâgata dair bütün konuları kapsayan bir kitap yazdığını söyleyen Ebû Hilâl’e göre belâgatı öğrenmenin temel amaçlarından biri Kur’an’ın îcâzına vâkıf olmaktır. Bu sebeple Kitâbü’ś-ŚınâǾateyn, nazım ve nesir sanatlarına dair olduğu kadar Kur’an’ın îcâzını ispat etmek için kaleme alınmış eserler arasında sayılır.

İlk defa 1320 (1902) yılında İstanbul’da basılan eser, daha sonra Ali Muhammed el-Bicâvî ve M. Ebü’l-Fazl İbrâhim tarafından İstanbul baskısı ve değişik yazmalarına dayanılarak neşredilmiştir (Kahire 1952, 1971). Eseri Müfîd Kumeyha da yayımlamıştır (Beyrut 1401/1981, 1404/1984).


BİBLİYOGRAFYA:

Ebû Hilâl el-Askerî, Kitâbü’ś-ŚınâǾateyn (nşr. Ali M. el-Bicâvî - M. Ebü’l-Fazl İbrâhim), Kahire 1371/1952; C. Avvâd, Aķdemü’l-maħŧûŧâti’l-ǾArabiyye fî mektebâti’l-Ǿâlem, Bağdad 1982, s. 166; Şevkī Dayf, el-Belâġa teŧavvür ve târîħ, Kahire 1983, s. 140-146; Abdülvehhâb İbrâhim Ebû Süleyman, Kitâbetü’l-baĥŝi’l-Ǿilmî, Cidde 1403/1983, s. 541; M. Ajami, The Alchemy of Glory, Washington 1988, s. 41-47; G. Kanazi, Studies in the Kitāb aś-ŚināǾatayn of Abū Hilāl al-ǾAskarī, Leiden 1989; a.mlf., “Abu Hilal al-Askari’s Attitude Towards Poetry and Poets”, JSS, XX (1975), s. 73-81; M. Tâhir el-Ceblâvî, “Kitâbü’ś-ŚınâǾateyn”, Tİ, II, 493-508.

Hüseyin Elmalı