KÂSÂNÎ, Ahmed

(أحمد الكاساني)

Ahmed b. Celâliddîn el-Kâsânî (ö. 949/1542)

Nakşibendî şeyhi.

866’da (1461) Fergana bölgesinde yer alan Ahsîkes’in Kâsân kasabasında dünyaya geldi. Bir seyyid ailesine mensup olduğundan “mahdûm-ı a‘zam” diye anılır. Gençliğinde medrese tahsili yaparken mânevî bir cezbe ile ruhî sıkıntıya düştüğü kaydedilen Kâsânî, çevresindeki insanlardan derdine çare bulamayınca bir tavsiye üzerine Taşkent’e gidip Nakşibendî şeyhi Hâce Ubeydullah Ahrâr’ın halifelerinden Muhammed Kādî’ye intisap etti. On iki yıl şeyhinin sohbetlerine katılıp kendisine hizmet ettikten sonra icâzet alarak memleketine döndü. Fakat Kâsân’daki kargaşadan usandığı için Semerkant’a göç edip şehrin yakınlarındaki Dehbîd köyüne yerleşti. Zaman zaman Buhara, Ahsîkes ve Semerkant’a gidip gelmekle birlikte genellikle Dehbîd’de oturdu. 21 Muharrem 949’da (7 Mayıs 1542) burada vefat etti.

O dönemde bölgeye hâkim olan Şeybânî hanları ile sıkı ilişkiler içine giren Ahmed el-Kâsânî, Risâle fî beyâni Silsile-i Naķşibendiyye adlı eserini Şeybânîler’den Canı Beg’in isteği üzerine kaleme aldı. İskender ve İsfendiyâr hanlardan himaye gördü. Kendisine intisap eden Ubeydullah Han onunla daha sık


görüşebilmek için evinin yanında ona bir ev tahsis etti. Kâsânî de Ubeydullah Han’ın bazı rubâîlerini şerhetti. Ayrıca Bâbür’ün yazdığı birkaç beyti Kâsânî’ye gönderdiği, Kâsânî’nin bunları şerhettiği ve “Risâle-i Bâbüriyye” adını vererek Bâbür’e iade ettiği belirtilmektedir.

Nakşibendiyye tarikatının Kâsâniyye kolunun kurucusu olan Kâsânî, Nakşibendî geleneğine aykırı tavır ve tercihleri sebebiyle zaman zaman tenkide uğramışsa da bu tercihlerinden vazgeçmemiş, cehrî zikre ve semâa izin vermiştir. Başı açık olarak dolaşmak, sohbetlerde kasideler okuyup vecde gelmek, teheccüd namazlarını cemaatle kılmak, ikindi namazından sonra istiğfarı cehrî olarak yapmak Kâsânî’nin eleştiriye uğrayan uygulamalarındandır. Müridlerin kabiliyetlerine göre eğitilmeleri gerektiğini savunmuş, bu sebeple bazılarını hafî, bazılarını cehrî zikirle yetiştirmiştir. İlk dönem Nakşibendî şeyhlerinin çoğu gibi vahdet-i vücûdu benimsemiş, eserlerinde Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin Meŝnevî’sinden sık sık alıntılar yapmıştır.

Aynı dönemde yaşayan diğer bazı Nakşibendî şeyhleri hakkındaki bilgiler sınırlı olduğu halde Kâsânî’nin sözlerini ve menkıbelerini ihtiva eden beş ayrı eserin yazılmış olması onun şöhret ve etkisini gösteren önemli bir husustur. Bunda seyyid ailesine mensup olmasının yanında Hâce Ubeydullah Ahrâr’dan sonra Orta Asya’nın en mühim tarikatı olma sürecine giren Nakşibendiyye’nin bir temsilcisi oluşunun da etkisi vardır. Hakkındaki Farsça menâkıbnâmeler şunlardır: Dost Muhammed Ahsîkesî, Silsiletü’ś-śıddîķīn ve enîsü’l-Ǿâşıķīn (İÜ Ktp., FY, nr. 691, vr. 1b-93a); Kāsım b. Muhammed Safâyî Kâtib, Enîsü’ŧ-ŧâlibîn (Tahran Üniversitesi Ktp., Mikrofilm Arşivi, nr. 1106, s. 168-403); Muhammed Saîd Buhârî, Cemerâtü’ş-şevķ (Gencbahş Ktp. [İslâmâbâd], nr. 12528, vr. 1b-227b); Ebü’l-Bekā b. Hâce Bahâeddin b. Mahdûm-ı A‘zam, CâmiǾu’l-maķāmât (Beyazıt Devlet Ktp., Bayezid, nr. 9339, vr. 1b-205a); Hâfız İbrâhim, Menâķıb-ı Maħdûm-ı AǾžam.

Ahmed el-Kâsânî tasavvufî konular üzerine otuz civarında Farsça risâle kaleme almıştır. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’ndeki bir mecmua (FY, nr. 649, vr. 1b-250b) sırasıyla şu eserlerini ihtiva etmektedir: Esrârü’n-nikâĥ, Risâle der SemâǾ, Risâle-i Vücûdiyye, Âdâbü’s-sâlikîn, Âdâbü’ś-śıddîķīn, Gencnâme, Bükâǿiyye, Naśîĥatü’s-sâlikîn, Sevâdü’l-vech fi’d-dâreyn, Tenbîhü’s-selâŧîn, el-Veledü sırru ebîhi, Nefaĥâtü’s-sâlikîn, Risâle-i Źikr, Şerĥ-i RubâǾiyyât-ı ǾUbeydullāh Ħân, Risâle fî beyâni Silsile-i Naķşibendiyye, Şerĥ-i Çehâr Kelime, Silsiletü’ś-śıddîķīn, Risâle-i Bıŧŧîħıyye, Mirǿâtü’ś-śafâ, Zübdetü’s-sâlikîn ve tenbîhü’s-selâŧîn, Gül-i Nevrûz, MiǾrâcü’l-kâmilîn, Mürşidü’s-sâlikîn, VâkıǾa-i Ĥaķķāniyye, Risâle-i Bâbüriyye. Özbekistan Fenler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Kütüphanesi’ndeki (Taşkent) mecmuada (nr. 10626) yukarıdakilerin yanında Risâle-i Ǿİlmiyye, Tenbîhü’l-Ǿulemâǿ, Risâle-i Fenâǿiyye ve Risâle-i Şeybiyye adlı eserleri bulunmaktadır. Aynı kütüphanedeki Risâle der Menâķıb-ı Ħâce ǾAbdülħâliķ-ı Ġucdüvânî de ona nisbet edilmektedir. Bunlardan Gül-i Nevrûz ve Gencnâme yayımlanmıştır (bk. bibl.). Sachiko Murata Esrârü’n-nikâĥ’ı tanıtan bir makale yazmıştır (bk. bibl.).

BİBLİYOGRAFYA:

Ahmed el-Kâsânî, Gül-i Nevrûz (nşr. Leyla Pijûhende, Maķālât ve Berresîhâ içinde), sy. 63, Tahran 1377 hş./1998-99, s. 197-237; a.mlf., Gencnâme (nşr. Seyyid Sirâceddin, Dâniş içinde), sy. 53, İslâmâbâd 1377/1998, s. 9-37; a.mlf., Risâle-i Bâbüriyye, İÜ Ktp., FY, nr. 649, vr. 239b-240a; a.mlf., Tenbîhü’s-selâŧîn, İÜ Ktp., FY, nr. 649, vr. 119a-120b; Risâle der Nesl-i Maħdûm-ı AǾžam, Özbekistan Fenler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Ktp., nr. 1606, vr. 1b-4a; Muînüddin b. Hâvend Mahmûd, Kenzü’s-saǾâdet, Gencbahş Ktp., nr. 739, s. 732-734; Muhammed Sâdık-ı Dihlevî, Ŧabaķāt-ı Şâhcihânî, British Museum, MS Or. 1673, vr. 165b; Abdülmecîd el-Hânî, el-Ĥadâǿiķu’l-verdiyye, Kahire 1308, s. 176; Nefîsî, Târîħ-i Nažm u Neŝr, I, 400-401; Hasan-ı Nisârî, Müźekkir-i Aĥbâb (nşr. Muhammed Fazlullah), Delhi 1969, s. 26-27, 92; A. Vámbéry, History of Bokhara, Nendeln 1979, s. 299-300; Münzevî, Fihrist-i Nüsħahâ-yi Ħaŧŧî-yi Kitâbħâne-i Gencbaħş, İslâmâbâd 1979, II, 662-675; Sachiko Murata, “Mysteries of Merriage: Notes on a Sufi Text”, The Legacy of Mediaeval Persian Sufism (ed. L. Lewisohn), London 1992, s. 343-351; Ş. Z. Babahanov - Abdülaziz Mansur, Nakşbendîya Tarikatıga Âid Kolyazmalar Fihristi, Taşkent 1993, s. 45-59, 107; Kâmilhan Kattaev, Maħdûm-ı AǾžam ve Dehbîd, Semerkant 1994, s. 19-20, 24-57; Ârif Nevşâhî, “Ahmed Kâsânî”, Dânişnâme-i Edeb-i Fârsî der Âsyâ-i Merkezî, Tahran 1375 hş./1996, s. 55-56; Abdüşşekûr Reşâd, “Dû Nükte-i Şâyân-ı Teveccüh ve Taśĥîĥ”, Âryânâ, XXIX/6, Kâbil 1350, s. 67-76; A. F. Buehler, “The Naqshbandiyya in Tīmūrid India: The Central Asian Legacy”, Journal of Islamic Studies, VII/2, Oxford 1996, s. 210; J. Fletcher, “Aĥmad Kāsānī”, EIr., I, 649.

Necdet Tosun