İSMÂİL b. NÛH

(إسماعيل بن نوح)

Ebû İbrâhîm İsmâîl b. Nûh b. Mansûr el-Muntasır (ö. 395/1005)

Sâmânî hükümdarı (1000-1005).

Hayatı hakkında bilinenler, Karahanlı İlig Han Nasr’ın başşehir Buhara’ya girerek Sâmânî Devleti’ne fiilen son verdiği Zilkade 389’dan (Ekim 999) sonraki tarihlere aittir. Sâmânî Emîri Abdülmelik b. Nûh’un kardeşi olan İsmâil ailenin diğer üyeleriyle birlikte Özkent’te hapsedildi. İsmâil bir süre sonra hapisten kaçmayı başardı ve önce Buhara’ya, oradan Hârizm’e giderek etrafına kalabalık bir taraftar kitlesi topladı. Topladığı ordunun başına getirdiği hâcib, Karahanlılar’ın Buhara’ya vali tayin ettiği Câfer Tegin’i şehirden çıkardı. Muzaffer bir şekilde Buhara’ya giren İsmâil (390/1000[?]) halk tarafından sevinçle karşılandı ve “Muntasır” unvanını aldı. Ancak İlig Han Nasr’ın esas kuvvetlerinin yaklaşması üzerine Horasan’da bir üs bulabilmek ümidiyle Ceyhun’u geçip Ebîverd’i zaptetti, daha sonra Nîşâbur’a girdi. 391 yılı Rebîülevvel ayı sonunda (Şubat 1001 sonu) yapılan bir savaşta Gazneli Mahmud’un kardeşi ve Horasan sipehsâlârı Nasr b. Sebük Tegin’i yenilgiye uğrattı. Sultan Mahmud’un büyük bir orduyla harekete geçmesi üzerine İsferâyin’e, oradan Cürcân’a, Ziyârî Emîri Kābûs b. Veşmgîr’in yanına gitti. Kābûs kendi durumunu tehlikeye sokmamak için ona pek yardımcı olmadı. İsmâil bu sırada Rey Kalesi’ni ele geçirdiyse de kumandanlarının uyarısı üzerine tekrar Nîşâbûr’a döndü. Nasr b. Sebük Tegin, Herat Valisi Altuntaş el-Hâcib’e yardım ederek şehri geri alınca İsmâil önce Ebîverd’e, oradan Cürcân’a kaçmak zorunda kaldı. Serahs hâkiminin yanına giderken önüne çıkan Nasr b. Sebük Tegin’e mağlûp oldu; kumandanları Ebü’l-Kāsım ile Hâcib Tuztaş esir alındı.

İsmâil bu mağlûbiyet üzerine 393 (1003) yılında Mâverâünnehir’e geri döndü ve Selçuklu Oğuzları’ndan yardım istedi. Arslan b. Selçuk’un kumandasındaki Selçuklu Oğuzları ile İsmâil’e bağlı kuvvetler Kûhek’e kadar gelip Subaşı Tegin’i, daha sonra Semerkant yakınında İlig Han Nasr’ın birliklerini yenilgiye uğrattılar (Şevval 393 / Ağustos 1003). Oğuzlar, Karahanlı ordusunun büyük bir kısmını yağmaladılar, on sekiz büyük kumandanı esir aldılar. Oğuzlar’ın İlig Han Nasr’a yakınlaşarak dostluğunu kazanmak için esirleri serbest bırakabileceklerinden endişe eden İsmâil, 700 adamıyla birlikte donmuş nehir üzerine toprak serperek Dargan Geçidi’nden Ceyhun’u geçti ve Âmül’e, oradan da Merv’e gitti. Horasan şehirlerinden Nesâ ve Ebîverd’e yerleşmek için teşebbüs ettiyse de başarılı olamadı. Gazneli Mahmud ile yeniden dostluk kurma çabaları başarısızlıkla sonuçlandı ve üçüncü defa Mâverâünnehir’e geri döndü. Burada Buhara valisine karşı verdiği mücadelede yenildi. Ancak bir süre sonra Debûsiye’de bulunan düşmana saldırarak galip geldi. Onun bu zaferi Sâmânîler’in kendilerini toparlamasına yardımcı oldu. Semerkant ayyârlarının reisi İbn Alemdâr 3000 kişiyle ona katıldı. Oğuzlar da tekrar yardıma geldiler. Bu yardımların da desteğiyle İsmâil, Şâban 394’te (Haziran 1004) Semerkant civarında İlig Han Nasr’ı tekrar yenmeyi başardı. Ancak İlig Han Nasr bir süre sonra topladığı yeni kuvvetlerle geri geldi. Bu arada Oğuzlar’ın ele geçirdikleri ganimetlerle yetinerek ordudan ayrılmaları ve kumandanlarından Tak oğlu Hasan’ın da 5000 kişiyle Karahanlı tarafına geçmesi üzerine İsmâil cepheyi terketmek zorunda kaldı. Tekrar Horasan’a kaçan İsmâil, İlig Han Nasr ile gizlice anlaşan bir akrabasının tavsiyesine uyarak yeniden Mâverâünnehir’e döndü. Buhara’ya giderken askerleri kendisini terkedip karşı tarafa geçtiler. Etrafı kuşatılan İsmâil sadece sekiz kişi ile birlikte kaçmayı başardı ve Arap kabile reislerinden birinin Merv’deki evine sığındı. Burada tavsiyesine uyduğu kişi tarafından Gazneli Mahmud’un âmili Mâhrûy’un tahrikleriyle öldürüldü ve Rûdbâr’da Murg suyunun yakınındaki bir köyde gömüldü. Sâmânîler’in son temsilcisi olan İsmâil’in gayretleri de başarısızlıkla sonuçlanınca bütün Mâverâünnehir ve Oğuzlar’ın yaşadığı bölgeler


Karahanlılar ve Gazneliler tarafından paylaşıldı. Cesareti ve kahramanlığı övülen İsmâil’in aynı zamanda iyi bir şair olduğu kaydedilmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

Nerşahî, Târîħ-i Buħârâ (nşr. Ch. Schefer), Paris 1892, s. 216-228; Muhammed b. Abdülcebbâr el-Utbî, et-Târîħu’l-Yemînî (Ahmed el-Menînî, Fetĥu’l-vehbî Ǿalâ Târîħi Ebî Naśr el-ǾUtbî içinde), Kahire 1286, I, 320-347; Gerdîzî, Zeynü’l-aħbâr (nşr. Abdülhay Habîbî), Tahran 1347 hş., s. 175; Beyhakī, Târîħ (Behmenyâr), s. 70; Avfî, Lübâb (nşr. Saîd Nefîsî), Tahran 1361 hş., s. 22-25; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil (trc. Abdülkerim Özaydın), İstanbul 1987, IX, 124, 130-132; Muhammad Nāzım, The Life and Times of Sulŧān Maĥmūd of Ghazna, Cambridge 1931, s. 45-47, 183; Safâ, Edebiyyât, I, 206-207; Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti, Ankara 1965, s. 74-75, 87-89; C. E. Bosworth, The Ghaznavids, Their Empire in Afghanistan and Eastern Iran: 994-1040, Beirut 1973, s. 46, 112, 221; a.mlf., “İsmail”, İA, V/2, s. 1112; a.mlf., “IsmāǾīl b. Nūĥ”, EI² (İng.), IV, 189; R. N. Frye, “The Sāmānids”, CHIr., IV, 159-160; V. V. Barthold, Moğol İstilâsına Kadar Türkistan (haz. Hakkı Dursun Yıldız), Ankara 1990, s. 125, 228, 289-291; Mehmet Altay Köymen, Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi, Ankara 1993, I, 43-61, 66; O. Pritsak, “Oğuz Yabgu Devletinin Yıkılışı” (trc. Eşref Bengi Özbilen), TDA, sy. 104 (1996), s. 100-101; Ebü’l-Fazl Hatîbî, “İsmâǾîl b. Nûĥ”, DMBİ, VIII, 654-655.

Sadi S. Kucur