İSKENDER AFRODİSÎ

(ö. III. yüzyılın ilk yarısı)

Aristo yorumcusu, filozof.

Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Caria bölgesindeki (Batı Anadolu) Afrodisias kasabasında doğduğu sanılmaktadır. Bazı İslâm kaynaklarında, Afrodisî nisbesinden sonra Dımaşkī şeklinde ikinci bir nisbeyle anılarak onun Şam’la da bir ilişkisinin bulunduğuna dikkat çekilir (İbn Fâtik, s. 291; İbn Ebû Usaybia, s. 106). Latinler’in Alexander Aphrodisous olarak tanıdıkları İskender II. yüzyılın ikinci yarısı ile III. yüzyılın ilk yarısında yaşamış, dönemin önde gelen filozoflarından Herminus ve Aristocles’ten felsefe okumuştur. Roma imparatorlarından Septimus Severus ile oğlu Caracalla, İskender’i peripatetik felsefeyi okutmak üzere görevlendirmişlerdi. Ancak derslerini Atina’da mı İskenderiye’de mi yoksa Roma’da mı verdiği hususu tartışmalıdır. Mübeşşir b. Fâtik’in naklettiği bilgiye göre Galen Roma’ya gidince, peripatetisyen bir filozof olan Eudemos ve Atina’da peripatetik felsefeyi okutmakla görevlendirilen İskender onunla birlikte olurlar; bu toplantılara İmparator Marcus Aurelius da katılır (Muħtârü’l-ĥikem, s. 291). Bu bilgi, onun 163’te Roma’ya gittiğine dair rivayeti teyit ettiği gibi Atina’da Aristo’nun kurmuş olduğu Lykeion’da (lise) 197-211 yılları arasında bu okulun başkanı olarak ders verdiği görüşünü de destekler mahiyettedir (Abdurrahman Bedevî, MevsûǾatü’l-felsefe, I, 153). Gerek Helenistik dönemde gerekse Ortaçağ İslâm ve hıristiyan felsefesi literatüründe İskender’den daima “yorumcu” (şârih-commentateur) olarak söz edilmiştir. Çünkü Aristo külliyatının tamamına yakınına şerh yazmış, sonraki dönemlerde bu şerhlerin önemli bir kısmı Arapça ve Latince’ye çevrilmiştir. Daha sonraki Yeni Eflâtuncu şârihlerin aksine İskender, Aristo felsefesini özüne uygun bir şekilde yorumladığı için bu konuda büyük otorite olarak ün yapmıştır. İslâm Meşşâîleri de Aristo’nun bazı eserlerini bu şerhlerle birlikte okuma imkânına sahip olduklarından onun bu filozoflar üzerindeki etkisinden söz edilmektedir. İskender özellikle, insan aklının somuttan soyuta doğru ilerlerken nasıl soyutlama yapıp bilgi ürettiğini ve onun faal akılla olan ilişkisini konu alan Risâle fi’l-Ǿaķl ve Aristo’nun Metafizika adlı eserinin on ikinci bölümüne (Lamda) yazdığı şerhiyle İslâm filozoflarının ilgisini çekmiştir. Meselâ İbn Rüşd’ün, Grek filozofunun sözü edilen eserine yazdığı Tefsîru Mâ baǾde’ŧ-ŧabîǾa adlı eserinde İskender’e elli iki defa atıfta bulunduğu dikkate alınırsa İslâm filozoflarının bu şârihe ne kadar çok değer verdikleri daha iyi anlaşılır. İslâm kaynakları daha ziyade İskender’in ünlü hekim Câlînûs’la (Galen) çağdaş olduğuna ve aralarında düşmanlığa yol açan tartışmalar geçtiğine, bu tartışmalarda Câlînûs büyük bir direnç gösterdiği için İskender’in ona “katır kafalı” lakabını verdiğine dikkat çekerler (İbnü’n-Nedîm, s. 353-354; İbnü’l-Kıftî, s. 54; İbn Ebû Usaybia, s. 106).

İskender Afrodisî, dirâyetli bir şârih olduğu kadar aynı zamanda kendine has fikirleri bulunan bir filozoftur. Meselâ Aristo’nun, aklı aktif ve pasif olmak üzere ikili tasnifine mukabil heyûlânî, müstefâd ve faal akıl şeklinde üçlü bir tasnif yapar ve faal aklın ilk sebep olduğunu söyler. Ayrıca Aristo zamanı hareketin ölçüsü sayarken İskender sükûnun da zamanın ölçüsü olabileceğini belirtir. Öte yandan insanın mutlak anlamda irade ve seçme özgürlüğüne sahip olduğunu, aksi takdirde insan olmanın hiçbir anlam ifade etmeyeceğini savunur. Ölümden sonra insan nefsinin ne olacağı meselesi Aristo felsefesinde pek açık olmadığı halde İskender bedenle birlikte nefsin de öleceğini iddia eder.

Eserleri. İskender Afrodisî’nin eserlerinin tamamı günümüze kadar gelmediğinden bunların sayısı hakkında kesin bir şey söylemek zordur. İbn Ebû Usaybia kırk dokuz eserin ismini zikretmekte, bunlardan dokuzunun şerh, kırkının telif çalışması olduğunu belirtmektedir (ǾUyûnü’l-enbâǿ, s. 106-107). Abdurrahman Bedevî önce, Grekçe asılları kaybolup Arapçalar’ı günümüze intikal eden dokuz eseri Arisŧo Ǿinde’l-ǾArab’da yayımlamış (s. 278-308), bunları, La transmission de la philosophie grecque au monde Ǿarabe başlığıyla Fransızca’ya çevirdiği eser içinde de neşretmiştir (Paris 1968, s. 121-165). Daha sonra bulduğu on eserle birlikte hepsini Şürûĥ Ǿalâ Arisŧo mefķūde fi’l-Yûnâniyye ve resâǿil uħrâ adlı kitabında tekrar yayımlamıştır (s. 19-82). Bazısı bir veya birkaç sayfayı geçmeyen bu eserlerin, İskender’in yazdığı şerhlerde yer alan önemli meselelerin sonradan makale veya risâle haline getirilmesinden ibaret olduğu sanılmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist, s. 353-354; İbn Fâtik, Muħtârü’l-ĥikem ve meĥâsinü’l-kelim (nşr. Abdurrahman Bedevî), Beyrut 1980, s. 291; İbnü’l-Kıftî, İħbârü’l-Ǿulemâǿ (Lippert), s. 54-55; İbn Ebû Usaybia, ǾUyûnü’l-enbâǿ, s. 106-107; P. Moraux, Alexandre d’Aphrodise, Paris 1942; Abdurrahman Bedevî, Arisŧo Ǿinde’l-ǾArab, Kahire 1947, s. 278-308; a.mlf., Şürûĥ Ǿalâ Arisŧo, Beyrut 1971, s. 19-82; a.mlf., MevsûǾatü’l-felsefe, Beyrut 1984, I, 153-154; David Santillana, Meźâhibü’l-Yûnâniyyeti’l-felsefiyye fi’l-Ǿâlemi’l-İslâmî (trc. M. Celâl Şeref), Beyrut 1981, s. 218-220; Frederic M. Schroeder - Robert B. Todd, Two Greek Aristotelian Commentators of the Intellect, Toronto 1990; G. Strohmaier, “al-Iskandar al-Afrūdīsī”, EI² (İng.), IV, 129-130; Şerefeddin Horâsânî, “İskender-i Efrûdîsî”, DMBİ, VIII, 354-359.

Mahmut Kaya