İNAK et-TÜRKÎ

((ايناق التركي

(ö. 235/849)

Türk asıllı Abbâsî kumandanı.

İslâm kaynaklarında adı Îtâp (Eytâh, ايتاخ) şeklinde geçmekteyse de bunun nun (ن) harfinin tâ (ت) biçiminde okunmasından kaynaklandığı ve kelimenin aslının inak olduğu anlaşılmaktadır (bk. İNAK). İnak et-Türkî Hazar Türkleri’ndendir ve Halife Mehdî-Billâh’ın hâcibi Sellâm el-Ebreş’in kölesi iken Mu‘tasım-Billâh tarafından henüz hilâfete gelmeden önce satın alınarak 199 (814-15) yılında âzat edilmiştir. Muhtemelen Halife Ebû Ca‘fer el-Mansur zamanında (754-775) Hazarlar’la yapılan savaşta esir düşmüş ve İslâm ülkesine getirilmesinden sonra müslüman olmuştur. İslâm devletine hizmet veren ilk Türk kumandanlardan biridir. Mu‘tasım-Billâh’ın halifeliği sırasında (833-842) Abbâsî ordusundaki Türkler’in sayısı daha da artmış ve Sâmerrâ şehri kurularak hilâfet merkezi Türk birlikleriyle beraber oraya nakledilmiştir. Bu yeni şehirde Türk birliklerine geldikleri bölgelere göre ayrı mahalleler tahsis ediliyordu. İnak da muhtemelen emrindeki Hazarlar’la birlikte böyle bir mahalleye yerleştirilmiştir.

Halife Mu‘tasım devrinde İnak’ın kumandan olarak yavaş yavaş ön saflara geçtiği görülmektedir. Onun bilinen ilk görevi, 222 (837) yılında Bâbek ile uğraşan Afşin’e (Haydar b. Kâvûs) Ca‘fer b. Dînâr ile birlikte yardımcı kuvvet götürmesidir. Bu isyanın bastırılmasından sonra Bizans’a karşı yapılan Ammûriye (Amorion) seferine ordunun sağ kanat kumandanı olarak katıldı ve şehrin fethinde önemli rol oynadı. Sefer dönüşünde ortaya çıkarılan, Mu‘tasım’ı öldürüp Abbas b. Me’mûn’u hilâfete geçirmeye yönelik suikast hazırlığının elebaşılarından Uceyf b. Anbese, İnak’a teslim edildi ve bir süre sonra onun tarafından öldürüldü. İnak 225 (840) yılında Yemen valiliğine tayin edildiyse de gitmeyip yerine vekilini gönderdi ve Musul’da çıkan bir isyanı bastırarak liderini esir alıp öldürdü. İnak’ın Mu‘tasım devrindeki son görevi Sâmerrâ’nın asayişinden sorumlu merkez kumandanlığıdır. Afşin, mahkemesinden sonra onun nezâretinde hapse atılmış ve orada ölmüştür (226/841).

Halife Vâsik-Billâh döneminde de (842-847) itibarını sürdüren İnak, Eşnâs et-Türkî’nin ölümü üzerine hilâfet ordularının başkumandanlığına getirildi; aynı zamanda Eşnâs’ın uhdesinde bulunan Mısır valiliği de ona verildi (230/844). Ölümüne kadar bu görevde kalan İnak, yine yerine gitmeyerek vilâyetini vekilleri vasıtasıyla idare etmiş, bu arada merkezde bir süre Halife Vâsik’ın hâcibliğini de yürütmüştür.

İnak, Mütevekkil-Alellah’ın halife olmasında (847) ve Mu‘tezile ileri gelenlerini bertaraf etmesinde diğer Türk kumandanlarıyla birlikte önemli rol oynadı. Bu dönem onun Mısır valiliği, başkumandanlık, berîd teşkilâtının başkanlığı, hâciblik ve hilâfet sarayının bir nevi vekilharçlığı görevlerini uhdesinde topladığı en kudretli ve en nüfuzlu günleridir. Fakat Mütevekkil ile arasındaki iyi münasebetler fazla uzun sürmedi. Halife Türk birliklerinin baskısını kırmak istiyordu ve hedef olarak da başkumandan sıfatıyla onu seçmişti; 234 (849) yılında araları iyice açıldı. İnak’ın kuvveti hilâfet merkezinde bulunan Türk birliklerinden kaynaklanıyordu. Bu sebeple Mütevekkil onu merkezden uzaklaştırmak için kendisine Kûfe, Mekke ve Medine valiliklerini de verdi. İnak’ın aynı yıl hacca gitmek için izin istemesi halifeye beklediği fırsatı verdi ve onu Irak hac emîri olarak görevlendirdi; Sâmerrâ’dan ayrılmasından hemen sonra da hâcibliği Türk kumandanlarından Vasîf et-Türkî’ye verdi. Böylece kendisine bir destek bulan halife, Bağdat şahnesi İshak b. İbrâhim b. Mus‘ab’a da bir mektup göndererek İnak’ın hac dönüşünde Sâmerrâ’ya gelmesine engel olmasını emretti.


Bunun üzerine kafileyi yolda karşılayan İshak, onu Bağdat’a götürerek Huzeyme b. Hâzim’in kasrına hapsetti. Burada susuz bırakılan İnak 5 Cemâziyelâhir 235 (25 Aralık 849) tarihinde öldü; 233 veya 234 yılında öldüğü de rivayet edilir. Daha sonra bütün mallarına el konuldu ve ona vekâleten çeşitli şehirlerde valilik yapan adamları görevlerinden alındı; çocukları Mansur ve Muzaffer de Müntasır-Billâh’ın hilâfetine kadar (861) hapiste tutuldu.

BİBLİYOGRAFYA:

Ya‘kūbî, Târîħ, II, 587, 591, 593; a.mlf., Kitâbü’l-Büldân, s. 262; Taberî, Târîħ (de Goeje), III, 1181, 1195, 1236, 1256, 1303, 1317, 1322, 1335, 1383, 1384; Mes‘ûdî, Mürûcü’ź-źeheb (Meynard), VII, 118, 119, 135, 136, 137; Kindî, el-Vülât ve’l-ķuđât (Guest), s. 196-197; İbnü’l-Cevzî, el-Muntažam (Atâ), XI, 208-209; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, VII, 46-47; ayrıca bk. İndeks; İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, II, 255, 256, 275, 276; Mahmut Kırkpınar, Abbâsî Halîfesi Mütevekkil ve Dönemi: 232-247/847-861 (doktora tezi, 1996), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 152-157; Hakkı Dursun Yıldız, “Abbâsiler Devrinde Türk Kumandanları II: Inak et-Türkî”, TED, sy. 2 (1971), s. 51-58; “Aytāқћ al-Turkī”, EI² Suppl. (İng.), s. 106.

Hakkı Dursun Yıldız