İMÂDÜ’l-İSLÂM

(عماد الإسلام)

Abdurrahman b. Yûsuf Aksarâyî (ö. 950/1543’ten sonra) tarafından kaleme alınan Türkçe ilmihal.

Hayatı hakkında çok az bilgi bulunabilen Abdurrahman b. Yûsuf Aksaray’da yetişmiştir. Osmanlı Müellifleri’nde 800 (1398) yılı âlimlerinden gösterilmekle birlikte (I, 265) İmâdü’l-İslâm’ın bazı nüshalarında eserin tamamlanma tarihi 950 (1543) olarak kaydedildiğine göre (MÜİF Ktp., Ali Rıza Hakses, nr. 202, Yazmalar, nr. 92; krş. Keşfü’ž-žunûn, II, 1165) vefatı bu tarihten sonra olmalıdır. Aksarâyî kitabının mukaddimesinde, Mevlânâ Abdülazîz Fârisî’nin ǾUmdetü’l-İslâm adlı Farsça kitabını halk için yazmayı tasarladığı ilmihale uygun bulduğunu belirtmektedir. İlmihali Türkçe’ye çevirirken diğer kaynaklardan yararlanarak yaptığı ilâveler onu tercüme-telif karışımı yeni bir eser haline getirmiştir. Müellif, yadırganacağı endişesiyle eserin girişinde dil konusu üzerinde de durmuş, peygamberlerin, ümmetlerine kendi dilleriyle hitap ettiklerine dair âyetten hareketle (İbrâhîm 14/4) Türkçe konuşan halk için Türkçe kitaplar yazılmasının gereğine dikkat çekmiştir.

İmâdü’l-İslâm inanç, ibadet ve ahlâk konularından oluşur. Eserin başında, dönemin dinî ve içtimaî özelliklerini yansıtıcı nitelikte bilgiler içeren iman, küfür ve


elfâz-ı küfür konularının yanı sıra Kafdağı’na dair bazı asılsız nakiller de aktarılır. İbadetlere ilişkin bölümde konular ayrıntılı biçimde anlatılır. Burada özellikle namaz ve orucun faziletleri, müstehapları, mekruhlarına ve nâfile ibadetlere ayrılan kısımla bunlara uymanın önemine yapılan vurgu dikkat çeker; hatta nâfile ibadetlerin faziletlerine verilen değerin farzları gölgede bıraktığı söylenebilir. Müellif, ǾUmdetü’l-İslâm’da yer almayan birçok nâfile namazı kitabına eklediğini belirtir. İbadetlere teşvik amacının öne çıktığı eserde hadis olarak nakledilen bazı rivayetlerin zayıf veya uydurma olduğu görülür (a.g.e., II, 1165). Aynı zamanda bir dua mecmuasını andıracak şekilde hemen her konuya dair dualar zikredildikten sonra bunların mükâfatı abartılarak anlatılır. İbadetler bahsinin tamamlanmasıyla ǾUmdetü’l-İslâm’ın tercümesi de sona erer. Eserin geri kalan kısmı Abdurrahman Aksarâyî’nin telifi olup burada insanlar arasındaki haklar ve görevler, görgü kuralları, âhiret hayatı, özellikle kıyametin kopması, cennet ve cehennem gibi konulara yer verilir.

Kitabın sonunda ǾUmdetü’l-İslâm’a ait yetmiş üç, İmâdü’l-İslâm’a ait elli altı kaynağın bir liste halinde verilmesi, eserin Türkçe yazılmasından dolayı eleştirilme endişesine karşı savunma ihtiyacının duyulması ve bunun o dönemin din diline ilişkin anlayışı yansıtması, daha sonra kaleme alınan ilmihallere nisbetle konuların dağınık olması, ayrıca Hanefîler’e yönelik bir kitap olmasına rağmen diğer mezheplerin kaynaklarına da başvurulması ilmihalin dikkat çeken özellikleri arasında sayılabilir.

İmâdü’l-İslâm’ın yetmişten fazla nüshası tesbit edilmiştir (meselâ bk. Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 2740, Lâleli, nr. 1102; Kayseri Râşid Efendi Ktp., nr. 25398). Harekeli olarak taşbaskıları yapılan eser (İstanbul 1290; İstanbul, ts.), İslâm’ın Temel Kitabı Büyük İslâm İlmihali adıyla M. Rahmi tarafından sadeleştirilerek yayımlanmıştır (İstanbul 1976).

BİBLİYOGRAFYA:

Abdurrahman b. Yûsuf Aksarâyî, İmâdü’l-İslâm, MÜİF Ktp., Ali Rıza Hakses, nr. 202; Keşfü’ž-žunûn, II, 1165; Osmanlı Müellifleri, I, 265; Karatay, Türkçe Basmalar, I, 6; Recep Cici, Kuruluştan Fatih Devrinin Sonuna Kadar Osmanlılarda Fıkıh Çalışmaları (doktora tezi, 1994), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 162; Hatice Kelpetin, Yaygın İslâm Anlayışı: Klasik Dönem Osmanlı Geleneği (doktora tezi, 2000), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 11-12.

Hatice Kelpetin