İBNÜ’l-MÜSLİME, Reîsürrüesâ

(رئيس الرؤساء ابن المسلمة)

Ebü’l-Kāsım Reîsü’r-rüesâ Alî b. el-Hasen b. Ahmed b. Muhammed (ö. 450/1059)

Abbâsî veziri.

Şâban 397’de (Mayıs 1007) doğdu. Abbâsî Devleti hizmetinde bulunan İbnü’l-Müslime ailesine mensuptur. İsmâil b. Hasan b. Hişâm es-Sarsarî ve Ebû Ahmed el-Farazî gibi âlimlerden hadis tahsil etti. Fıkıh, ferâiz, nahiv ve aruz okudu. Hatîb el-Bağdâdî ondan kitâbet yoluyla hadis almıştır. 437’de (1045-46) Abbâsî Halifesi Kāim-Biemrillâh tarafından vezir tayin edilen İbnü’l-Müslime’ye “reîsür-rüesâ, şerefü’l-vüzerâ, cemâlü’l-verâ” lakapları verildi. Halife, ayrıca 20 Cemâziyelevvel 446’da (27 Ağustos 1054) düzenlenen bir törende ona bir hil‘at giydirdi ve hakkında övgü dolu ifadelerin yer aldığı bir yazıyı ayakta okudu.

Büyük Selçuklu Devleti kurulmadan önce Şiî Büveyhî hükümdarları, Abbâsî hilâfetinin başşehri Bağdat’a askerî valiler tayin ediyorlardı. Büveyhîler’in son dönemlerinde Bağdat valiliğine getirilen Türk asıllı Ebü’l-Hâris Arslan el-Besâsîrî, Mısır Fâtımî halifeliğiyle iş birliği yaparak askerî ve malî bakımdan gücünü daha da arttırmıştı. Halife Kāim-Biemrillâh ile veziri İbnü’l-Müslime’nin bütün kararları onun kontrolünden geçtikten sonra yürürlüğe giriyordu. İbnü’l-Müslime, halifeliği Arslan el-Besâsîrî’nin tahakkümünden kurtarmak amacıyla harekete geçti. Önce Musul Arap Emîri Kureyş b. Bedrân ile Arslan el-Besâsîrî aleyhine iş birliği yaptı, ardından Bağdat ve civarındaki Oğuzlar’ı ona karşı kışkırtmaya başladı. İbnü’l-Müslime’nin bu faaliyetleri üzerine Arslan el-Besâsîrî, halife ve devlet erkanına darphâneden her ay verilmekte olan tahsisatı kestirdi. Böylece Arslan ile Abbâsî halifesi arasında şiddetli bir mücadele başlamış oldu. Mahallî Arap emîrleri ve Şiî-Türkler’le ittifak yapan Arslan el-Besâsîrî, Irak Büveyhî Devleti’nin hükümdarı durumuna gelmişti. Bu sırada Bağdat’ta bulunan son Irak Büveyhî hükümdarı el-Melikürrahîm Hüsrev Fîrûz halife ile Arslan arasındaki bu mücadeleye seyirci kalmaktaydı. Arslan el-Besâsîrî’ye karşı âciz kalan Halife Kāim-Biemrillâh ve İbnü’l-Müslime, Büyük Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey’den yardım talebinde bulundular. Tuğrul Bey’in, ordusuyla Bağdat’a hareket ettiğini haber alan Arslan el-Besâsîrî Bağdat’tan kaçmak zorunda kaldı. 25 Ramazan 447’de (18 Aralık 1055) Bağdat’a giren Tuğrul Bey, Büveyhî askerlerinin Selçuklular’a karşı saldırıya geçmesi üzerine Büveyhî Hükümdarı el-Melikürrahîm’i yakalatıp hapse attırdı; böylece Büveyhîler’in Irak kolu tarihe karıştı (447/1055). Halife Kāim-Biemrillâh ile veziri İbnü’l-Müslime, Arslan el-Besâsîrî’nin tahakkümünden kurtulmuş oldular. Bu olaydan sonra Tuğrul Bey, saltanat iddiasıyla isyan eden İbrâhim Yinal’ı bertaraf etmek için Bağdat’tan ayrıldı. Şehrin savunmasız kalmasını fırsat bilen Arslan el-Besâsîrî müttefiki Kureyş b. Bedrân ile birlikte Bağdat’a girdi (6 Zilkade 450 / 25 Aralık 1058). Başta Mansûr Camii olmak üzere bütün Bağdat camilerinde hutbeyi Mısır Fâtımîleri adına okuttu. Bunun üzerine İbnü’l-Müslime savaştan hiç anlamadığı halde Türk, Deylemli ve bazı Bağdatlılar’dan oluşturduğu kuvvetlerle Arslan’a karşı saldırıya geçti, fakat büyük bir yenilgiye uğradı. Bu durumda Arap geleneğine göre Halife Kāim-Biemrillâh ile Vezir İbnü’l-Müslime’nin Arslan el-Besâsîrî’nin müttefiki Kureyş b. Bedrân’ın himayesine girmeleri gerekiyordu.


Ancak Kureyş, Arslan’ın itirazı üzerine geleneği bozarak İbnü’l-Müslime’yi kendisine teslim etti. Arslan el-Besâsîrî de İbnü’l-Müslime ve Kādılkudât Ebû Abdullah ed-Dâmegānî’yi Harîmüttâhirî’de hapsetti. Halife ise Kureyş’in amcasının oğlu Muhâriş b. Mücellâ tarafından Fırat kıyısındaki Hadîsetü Âne Kalesi’ne götürüldü. Arslan el-Besâsîrî, İbnü’l-Müslime’yi ağır işkencelerden sonra Hallâc-ı Mansûr’un öldürüldüğü yerde idam ettirdi (28 Zilhicce 450 / 15 Şubat 1059). Kādılkudât Ebû Abdullah ed-Dâmegānî ise para karşılığında serbest bırakıldı. Bu olaylar üzerine Tuğrul Bey ordusuyla Bağdat’a hareket etti. Arslan el-Besâsîrî Bağdat’tan Vâsıt’a kaçmak zorunda kaldı. Tuğrul Bey, Halife Kāim-Biemrillâh’ı Bağdat’a getirtip makamına iade etti. Arslan el-Besâsîrî’yi, bir baskın düzenleyerek beraberindekilerle birlikte yakalatıp öldürttü.

İbnü’l-Müslime başta nahiv ve hadis olmak üzere çeşitli alanlarda bilgi sahibiydi. Sünnî Abbâsî halifeliğinin Şiî Fâtımî hâkimiyeti altına düşmemesi için büyük gayret sarfetmiş, bu amaçla Büyük Selçuklu Devleti ile Fâtımîler aleyhine bir ittifak ve dayanışma sağlamaya çalışmıştır. Oğlu Ebü’l-Feth Muzaffer ile torunlarından Adudüddin İbnü’l-Müslime de Abbâsîler’e vezir olarak hizmet etmişlerdir.

BİBLİYOGRAFYA:

Hatîb, Târîħu Baġdâd, IX, 402-403; XI, 391-392; İbnü’l-Cevzî, el-Muntažam, VIII, 160, 162-164, 173, 190-197, 200-201; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IX, X, bk. İndeks.; Bündârî, Zübdetü’n-Nusra (Burslan), s. 6, 9, 12; Sıbt İbnü’l-Cevzî, Mirǿâtü’z-zamân (nşr. Ali Sevim), Ankara 1968, s. 39-41, 45-46, 49-51, 55, 57, 72-73; İbnü’l-Adîm, Buġyetü’ŧ-ŧaleb, s. 9-10; Ebü’l-Ferec, Târih, I, 313-314; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XVIII, 216-218; Mafizullah Kabir, The Buwayhid Dynasty of Baghdad, Calcutta 1964, s. 113-115, 192, 199, 211; Mehmet Altay Köymen, Tuğrul Bey ve Zamanı, İstanbul 1976, s. 47, 52; Faruk Sümer, “Arslan el-Besâsirî”, TDA, sy. 42 (1986), s. 112-114; Cl. Cahen, “Ibn al-Muslima”, EI² (İng.), III, 891-892.

Ali Sevim