İBNÜ’l-LEBBÂN

(ابن اللبّان)

Ebû Abdillâh Şemsüddîn Muhammed b. Ahmed b. Abdilmü’min el-İs‘ırdî ed-Dımaşkī (ö. 749/1349)

Şâfiî fakihi, muhaddis, müfessir ve sûfî.

29 Şevval 679’da (21 Şubat 1281) Dımaşk’ta doğdu. Aslen Siirtli bir aileden gelmektedir. İlk öğrenimini sûfî ve şeyhülkurrâ olan babasının gözetiminde yaptı. Kur’an okumayı ve kıraat ilmini babasından öğrendi. Arap diline dair ilimleri, Dımaşk’taki Hanbelîler’in reisi olan nahivci Ebû Abdullah Şemseddin Muhammed b. Ebü’l-Feth el-Ba‘lî’den okudu. Ebû Bekir Cemâleddin İbn Sücmân eş-Şerîşî, Kemâleddin İbnü’z-Zemelkânî ve Sadreddin İbnü’l-Vekîl gibi âlimlerden fıkıh dersi aldı. Ali b. Muhammed el-Yûnînî, Ebû Hafs İbnü’l-Kavvâs ve İbrâhim b. Abdurrahman el-Fezârî’den hadis dinledi. Daha sonra İskenderiye’ye giderek Şâzelî tarikatı şeyhi Yâkūt el-Arşî’ye intisap etti, ondan tasavvuf terbiyesi aldı ve kızıyla evlendi.


Aynı şehirde Nübeyhiyye Dârülhadis Medresesi’nde Tâceddin Ali b. Ahmed el-Garrâfî’den hadis dinleyen İbnü’l-Lebbân daha sonra Kahire’ye yerleşti. Kahire’de muhtesib ve aynı zamanda Muizziyye Medresesi’nde müderris olan Şâfiî fakihi Necmeddin İbnü’r-Rif‘a’dan yakın ilgi gördü, ondan fıkıh dersleri aldı. Abdülmü’min b. Halef ed-Dimyâtî ve Zeynüddin Sıbtu Ziyâde el-Gumârî gibi muhaddislerden hadis dinledi.

Kur’an, hadis, fıkıh, Arap dili alanlarında kendini iyi yetiştiren İbnü’l-Lebbân, Şuaybiyye Köprüsü yakınındaki Efrem Camii’ne hatip oldu (bu cami daha sonra onun adıyla anılmaya başlanmıştır; bk. Makrîzî, el-Ħıŧaŧ, II, 303). Ayrıca Amr b. Âs Camii yanındaki Sulûhiyye-i Mecdiyye Zâviyesi’nde Şâzelî tarikatı üzere irşad dersleri verdi. Halkın ve ileri gelenlerin ilgisini çeken konuşmalarıyla ün yaptı; fakat vahdet-i vücûda dair konuşmalarından dolayı 736’da (1336) İbnü’l-Kâtib el-Mâlikî’nin şikâyeti sonucu Mısır Başkadısı Hatîb el-Kazvînî tarafından yargılandı. Hatta Mâlikî Kadısı Îsâ b. Mes‘ûd ez-Zevâvî kendisini tekfir etti. Sâlihiyye Medresesi’nde büyük bir kalabalık huzurunda yapılan yargılamada kadı İbn Fazlullah el-Ömerî, Dımaşk nâibi Seyfeddin Tenkiz’in devâdârı Nâsırüddin Muhammed b. Gündük ve diğer taraftarlarının sultan nezdindeki aracılığıyla idama mahkûm edilmekten kurtulduysa da konuşmaları bir müddet yasaklandı. Zamanın edip ve tarihçilerinden Ca‘fer b. Sa‘leb el-Üdfüvî’nin bu olayla ilgili bir makāme yazdığı bilinmektedir.

İbnü’l-Lebbân bu olaydan sonra Eşrefiyye Dârülhadisi’nde kıraat şeyhliği yaptı ve Hüsâmiyye Medresesi’yle (“Haşşâbiyye” olmamalı, bk. Makrîzî, el-Ħıŧaŧ, II, 386; Dâvûdî, II, 77) 744’ten (1343) itibaren Karâfe’deki İmam Şâfiî Medresesi’nde ders verdi. Kendisinden Necmeddin Mahmûd b. Ahmed b. Rüstem el-Horasânî, Şerefeddin Muhammed b. Şerefşah, Muhammed b. Muhammed b. Meymûn el-Belevî el-Gırnâtî, Şerefeddin Mûsâ b. Nâsır b. Halîfe en-Nâsırî el-Bâûnî ve Şemseddin Muhammed b. Mekkî el-Âmülî el-Cezzînî (Şîa âlimlerinden Şehîd-i Evvel) gibi şahsiyetler kırâat-i seb‘a okudu. Aralarında Zeynüddin el-Irâkī, Takıyyüddin Muhammed İbnü’l-Bibâî, İbn Ümmü Kāsım ve Şehâbeddin Ahmed b. Aybek ed-Dimyâtî’nin bulunduğu âlimler de hadis ve Şâfiî fıkhı konularında istifade ettiler. 19 Receb 748’de (25 Ekim 1347) Kahire’nin en büyük mescidi olarak ibadete açılan Aksungur Camii hatipliğine getirilen İbnü’l-Lebbân bu görevde iken 25 Şevval 749 (16 Ocak 1349) tarihinde vebadan öldü.

Hayatı boyunca ilim öğrenmek, talebe yetiştirmek, fetva vermek ve halkı irşad etmekle uğraşmış sûfî bir âlim olan İbnü’l-Lebbân, kendisine yapılan isnadların aksine tasavvuf erbabının bid‘at ve aşırılıklarına karşı koymuş, şeriatta aslı olmayan uygulamaları eleştirmiştir. Eserleri arasında görülen bir fetvası ile kazâ ve meşîet konusundaki el-Ķaśîdetü’t-tâǿiyye’si bunun açık delilidir. Sübkî, İbnü’l-Lebbân’a isnat edilen suçlamaların asılsız olduğunu söylemiş (Ŧabaķāt, IX, 94), Harem-i şerif’te kendisini gören Sadreddin Muhammed b. Abdurrahman el-Osmânî de (Kādî Safed) onun şefkati, samimiyeti ve hakkı savunmadaki ciddiyetinden söz etmiştir.

Eserleri. 1. Tefsîrü’l-Ķurǿâni’l-Kerîm. Dâvûdî’nin bildirdiğine göre müellif, Kur’an’ın başından Bakara sûresinin sonuna kadar olan bu eserini tamamlayamamıştır. İki cilt halindeki tefsirin Kahire’de Dârü’l-kütübi’l-kavmiyye’de bulunan (nr. 9) baş tarafı eksik I. cildi Bakara sûresinin 15-196. âyetlerinin tefsirini ihtiva etmektedir (Fihristü’l-kütübi’l-ǾArabiyyeti’l-maĥfûža, I, 141). İstanbul’da Süleymaniye Kütüphanesi’nde kayıtlı bir nüsha (Süleymaniye, nr. 188) İbnü’l-Lebbân’a nisbet edilmişse de XI. (XVII.) yüzyıla ait olan ve Kur’ân-ı Kerîm’de yer alan kelimelerin anlamlarını açıklamak üzere kaleme alınan bu eser “müfredâtü’l-Kur’ân” diye adlandırılabilecek bir çalışma olup nüshanın alt kenarına yazılmış “Tefsîru İbn Lebbân” kaydı ile kütüphane defterindeki tanıtım (Defter-i Kütübhâne-i Süleymâniyye, s. 16), eserin İbnü’l-Lebbân’a aidiyeti konusunda yeterli delil sayılmamalıdır. 2. İzâletü’ş-şübühât Ǿani’l-âyât ve’l-eĥâdîŝi’l-müteşâbihât (Müteşâbihü’l-Ķurǿân ve’l-ĥadîŝ, Müteşâbihü’l-Ķurǿân, Reddü [MeǾâni’l-]âyâti’l-müteşâbihât ilâ [meǾâni’l-] âyâti’l-muĥkemât, Reddü’l-müteşâbih ile’l-muĥkem). Türkiye kütüphanelerinde on civarında yazma nüshası bulunan eser, Hâfız Vehbe’nin niteliksiz bir nüshaya istinaden yaptığı ilk baskısından sonra (Beyrut, ts.) Abdurrahman Hasan Mahmûd tarafından diğer bir nüshaya dayanarak ve sübjektif sebeplerle Muhyiddin İbnü’l-Arabî’ye nisbeti tercih edilerek notlar ilâvesiyle yeniden yayımlanmıştır (Kahire 1415/1994). İbnü’l-Lebbân’ın tasavvufun etkisinde kaldığını gösteren bu eserinden istifade etmiş olan İbn Arrâk ed-Dımaşkī (ö. 933/1526), Cevheretü’l-ġavvâś isimli eserinin girişinde bu kitabın İbnü’l-Cevzî’nin aynı konudaki DefǾu şübheti’t-teşbîh adlı eserinden daha güzel olduğunu belirtmiştir (Ahlwardt, I, 161). 3. Cevâbü suǿâlin Ǿammâ yefǾalühü’l-mutaśavvife min aħźi’l-Ǿahdi ve’l-intisâb ve ilbâsi’l-ħırķa. Şeyhin müridlerinden ahid ve inâbe alıp hırka giydirmesi ve müridlerin de ona iktidâya mecbur olmasının dinen câiz olup olmadığının tartışıldığı risâlenin bir nüshası Köprülü Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (I. Ks., nr. 1601/3, vr. 63b-64b). İbnü’l-Lebbân bu risâlesinde yaratılmışlardan birine ahid verilemeyeceği, şeyhin ancak zikir telkin edebileceği ve bu ilişkinin bir iman bağı ve irfan sırrı olduğu görüşünü delillerle ortaya koymuştur. 4. el-Ķaśîdetü’t-tâǿiyye fi’l-każâǿ ve’l-meşîǿe. Metni Sübkî tarafından nakledilen yirmi sekiz beyitlik bu kaside, İbnü’l-Bakakī isminde bir Mu‘tezilî’nin kazâ ve irâde-i ilâhiyye konusunda zimmîlerin ağzından yazdığı bir kasideye devrin Sünnî âlimlerince verilen cevaplardan biridir. 5. Tertîbü’l-Üm. İmam Şâfiî’nin el-Üm adlı eserinin kısaltılarak Nevevî’nin Ravżatü’ŧ-ŧâlibîn’inin konu ve meselelerine göre düzene konulmuş


bir şekli olup temize çekilemediği için tanınmadığı anlaşılmaktadır. Eserin Terbiyetü’l-Üm adıyla zikredilmesi (Keşfü’ž-žunûn, I, 395) baskı hatası olmalıdır. 6. Muħtaśarü’r-Ravża. Nevevî’nin Ravżatü’ŧ-ŧâlibîn adlı eserinin muhtasarıdır. 7. Muħtaśaru ǾUlûmi’l-ĥadîŝ (Kitâb fî Ǿulûmi’l-ĥadîŝ). İbn Hacer el-Askalânî’nin verdiği bilgiye göre İbnü’s-Salâh’ın hadis ilimleri ve ıstılahlarına dair kitabının bir özetidir (ed-Dürerü’l-kâmine, III, 331). 8. Şerĥu’l-Elfiyye fi’n-naĥv. İbn Mâlik’in el-Elfiyye’sinin şerhidir (Keşfü’ž-žunûn, I, 153). 9. Dîvânü’l-ħuŧab. Dâvûdî’nin zikrettiği eser İbnü’l-Lebbân’ın konuşmalarının toplandığı bir mecmua olmalıdır.

Dâvûdî, İbnü’l-Lebbân’ın Kitâb fi’n-naĥv adlı bir eserinden söz etmiş ve bunun İbn Mâlik’in et-Teshîl’i ile Müberred’in el-Muķarrib’inden daha geniş olduğunu, ayrıca kendisi tarafından sonradan şerhedilmiş bir elfiyyesinin bulunduğunu belirtmişse de bunların Şerĥu’l-Elfiyye fi’n-naĥv’den ayrı eserler olmadığı sanılmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Fazlullah el-Ömerî, Mesâlik, VIII, 276-277; Mûsâ b. Muhammed el-Yûsufî, Nüzhetü’n-nâžır fî sîreti’l-Meliki’n-Nâśır (nşr. Ahmed Hutayt), Beyrut 1406/1986, s. 338-340; Safedî, el-Vâfî, II, 168; Yâfiî, Mirǿâtü’l-cenân, IV, 333; Sübkî, Ŧabaķāt, IX, 94-96; X, 352-359; İsnevî, Ŧabaķātü’ş-ŞâfiǾiyye, II, 370; İbn Râfi‘, el-Vefeyât (nşr. Sâlih Mehdî Abbas - Beşşâr Avvâd Ma‘rûf), Beyrut 1402/1982, II, 103-104; İbnü’l-Mülakkın, Ŧabaķātü’l-evliyâǿ (nşr. Nûreddin Şerîbe), Kahire 1393/1973, s. 569; İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, II, 255, 265; Makrîzî, es-Sülûk, II/3, s. 796; a.mlf., el-Ħıŧaŧ, II, 303, 309, 386; İbn Kādî Şühbe, et-Târîħ (nşr. Adnân Dervîş), Dımaşk 1994, I, 40, 151, 261, 413, 455, 515, 532; II, 629-630, 649; İbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine, III, 330-331; Süyûtî, Ĥüsnü’l-muĥâđara, I, 428; Dâvûdî, Ŧabaķātü’l-müfessirîn, II, 76-79; Şa‘rânî, eŧ-Ŧabaķāt, II, 19; Keşfü’ž-žunûn, I, 72, 153, 395, 837-838; II, 1397, 1584; İbnü’l-İmâd, Şeźerât, VI, 163-164; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II, 155; Fihristü’l-kütübi’l - ǾArabiyyeti’l - maĥfûža bi’l - Kütübħâneti’l - Ħidîviyye, Kahire 1308, I, 141; VII, 137; Defter-i Kütübhâne-i Süleymâniyye, İstanbul 1310, s. 16; Ahlwardt, Verzeichnis, I, 161-162, 282-283; Serkîs, MuǾcem, I, 229-230; Brockelmann, GAL, II, 135; Suppl., II, 137; Fuâd Seyyid, Fihrisü’l-maħŧûŧât bi-Dâri’l - kütübi’l - Mıśriyye, Kahire 1375/1956, I, 37; III, 4; Ziriklî, el-AǾlâm, VI, 223; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, VIII, 286; R. Mach, Catalogue of Arabic Manuscripts Garrett Collection Princeton University Library, Princeton-New Jersey 1977, s. 16, nr. 160; Âdil Nüveyhiz, MuǾcemü muśannefâti’l - Ķurǿâni’l - Kerîm, Riyad 1403/1983, I, 31; II, 109; IV, 200; Ramazan Şeşen v.dğr., Fihrisü maħŧûŧâti Mektebeti Köprülü, İstanbul 1406/1986, II, 309; Fuâd Sâlih es-Seyyid, MuǾcemü’l-elķāb ve’l-esmâǿi’l-müsteǾâre, Beyrut 1990, s. 276.

Cemil Akpınar