İBNÜ’l-AHMER

(ابن الأحمر)

Ebü’l-Velîd İsmâîl b. Yûsuf b. Muhammed el-Kāim-Biemrillâh b. Ferec en-Nasrî (ö. 807/1404 [?])

Nasrîler hânedanına mensup tarihçi, edip ve şair.

725-727 (1325-1327) yılları arasında Gırnata’da (Granada) doğduğu tahmin edilmektedir. Dedesi Muhammed b. Ferec, Gırnata’da hüküm süren Nasrîler’den (Benî Ahmer) Sultan I. İsmâil’in kardeşiydi ve onunla anlaşmazlığa düşmesi sebebiyle Kuzey Afrika’ya geçmiş, tahta yeğeni IV. Muhammed çıkınca da geri gelip Kāim-Biemrillâh unvanıyla taraftarlarından biat almıştı. Ancak başarı şansını kaybedince tekrar Kuzey Afrika’ya dönmek zorunda kalmıştı (727/1327). Büyük ihtimalle onun başarısızlığının hemen ardından ailesinin diğer fertleri de Endülüs’ten göç etmiş ve bir süre Cezayir’in Bicâye (Bougie) şehrinde oturduktan sonra Merînîler’in başşehri Fas şehrine gitmişlerdir. İbnü’l-Ahmer, bölgenin en önemli kültür ve ilim merkezlerinden Fas’ta öğrenim gördü; çok sayıda hocadan fıkıh, hadis, ensâb, nahiv ve tarih dersleri alarak özellikle tarih ve edebiyat alanında temayüz etti. Onun yetişmesinde etkili olan âlimlerin başında İbnü’l-Hafîd künyesiyle tanınan Abdurrahman b. Rüşd, Mindîl İbn Âcurrûm, Fas şehri kadısı Muhammed b. Ahmed el-Fiştâlî, Muhammed b. Saîd er-Ruaynî ve Ebü’l-Kāsım b. Rıdvân’ın isimleri sayılmaktadır. İbnü’l-Ahmer hakkında bir kitap yazan Abdülkādir Zimâme’nin onun hocalarının sayısını otuz dörde kadar çıkardığı görülür (Ebü’l-Velîd İbnü’l-Aĥmer, s. 116-126).

İbnü’l-Ahmer erken yaşlarda Merînî sarayının himayesine girdi. Ailesiyle birlikte bu ülkeye geldiğinde tahtta bulunan Sultan Ebü’l-Hasan’la (1331-1348) görüşmediği sanılmaktadır. Çünkü Fas tarihi üzerine yazdığı Ravżatü’n-nisrîn adlı eserinde onunla ilgili haberleri başka kişilerden naklen vermektedir. Merînî sara-yının himayesine büyük ihtimalle Ebü’l-Hasan’ın oğlu Ebû İnân zamanında (1348-1359) giren İbnü’l-Ahmer, kısa süre sonra sultan nezdinde büyük bir değer ve itibar kazandı. Onun maiyet erkânı arasında Cezayir ve Tunus seferlerine katıldığı, ayrıca sarayda devrin önde gelen âlim, şair ve edipleriyle yapılan sohbet meclislerinde hazır bulunduğu bilinmektedir. Fakat saraydaki görevinin ne olduğu hususunda bilgi yoktur. Ebû İnân’ın ölümünden sonra Merînîler’in siyasî kriz içine düşmesi ve yönetimin vezirlerin eline geçmesi, İbnü’l-Ahmer’in saraydaki itibarını giderek kaybetmesine ve maddî durumunun kötüleşmesine yol açtı. Sonunda başşehir Fas’ı terkederek saraya muhalif Merînî emîrlerinin merkezi haline gelen Sicilmâse’ye gitti ve şehrin hâkimi Abdülhalîm b. Ebû Ali’den iltica talebinde bulundu. Onun bu şehirde ne kadar kaldığı tesbit edilememektedir; ancak Bicâye’nin II. Ebû Zeyyân tarafından işgal edilip Abdülhalîm’in idaresine son verildiği 764 (1363) yılında Fas’a döndüğü sanılmaktadır. İbnü’l-Ahmer’in bundan sonra Merînî sultanlarına ne derece ya-kınlaşabildiği bilinmemekle beraber başta MüstevdaǾu’l-Ǿalâme adlı eserini ithaf ettiği kâtip Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Ebû Dülâme olmak üzere vezir ve kâtiplerle çok iyi ilişkiler kurduğu görülmektedir. Hayatının sonuna doğru Sultan Ebû Saîd Osman zamanında (1398-1420) bir süre de kadılık yapan İbnü’l-Ahmer 807 (1404) veya 810 (1407) yılında Fas şehrinde vefat etti.

İbnü’l-Ahmer’in eserleri daha çok Endülüs ve Mağrib tarihleri, biyografiler ve şiirlerden oluşmaktadır. Kitaplarında


Gırnata Benî Ahmer Emirliği’ni, himayelerine mazhar olduğu Merînîler’i ve komşuları Abdülvâdîler’i ele almış ve bu devletlerin tarihlerinden başka önde gelen siyaset adamları ile şair ve ediplerini de tanıtarak çağdaşları İbn Haldûn, İbn Merzûk el-Hatîb ve Lisânüddin İbnü’l-Hatîb gibi Endülüs ve Kuzey Afrika’nın tarih ve kültürüne önemli katkılarda bulunmuştur. Şiirlerinde birçok şairle yarıştığından bahseder ve kendisini Abbâsî Buhtürî ile Ebû Temmâm’ın seviyesinde gördüğünü söyler (Neŝîru ferâǿidi’l-cümân, s. 377, 382, 386, 389). Çeşitli eserlerinde, özellikle Neŝîrü’l-cümân’ında (AǾlâmü’l-Maġrib ve’l-Endelüs, s. 77-95) 470 beyit tutarında şiiri bulunmaktadır. Bunlar Hz. Peygamber için birkaç mevlidiye kasidesi, bazı Gırnata ve Merînî hükümdarları ile onların kâtip ve hâciblerine yazılmış methiyeler, müstakil veya mevlidiyelerin girişlerinde yer alan gazellerle kendi ilim ve edebî yetenekleriyle övündüğü fahriyyelerden ibarettir. Ayrıca takriz, tebrik, ta‘ziye ve şifa dileği gibi gündelik münasebetlere dair bazı parçalarla lugaz, muamma, cinas, tıbâk, tekrar, reddü’l-acüz ale’s-sadr, tevriye gibi edebî sanatların icra edildiği beyit ve kıtaları da bulunmaktadır. Başta Merînî kâtip ve hâcibi Ahmed el-Kabâilî ve fakih Ali el-Akīlî olmak üzere devrin ileri gelen ricâline sanatlı nesirle yazdığı mektupları da günümüze ulaşmıştır. Bunların içinde özellikle çeşitli ilimlere dair kitap adlarını tevriyeli biçimde saydığı uzunca bir mektubu (Neŝîru ferâǿidi’l-cümân, s. 227-232) edebiyat açısından orijinal bir örnektir. Onun şiirlerde ve diğer edebî eserlerinde sanat yüklü ağdalı bir üslûp kullanmasına karşılık hal tercümeleri ve tarih kitaplarında sade bir anlatım tercih ettiği görülür.

Eserleri. 1. Neŝîrü’l-cümân fî şiǾri men nažamenî ve iyyâhü’z-zamân. Endülüs ve Mağrib’den çoğu görüşüp tanıştığı hükümdar, vezir, emîr, kâtip ve kadı gibi yüksek tabakaya mensup yetmiş kadar şair ve edibin hal tercümeleriyle şiir ve nesirlerinden örnekler ihtiva eder. 776 (1374-75) yılında yazılan ve VIII. (XIV.) yüzyıl Batı İslâm edebiyatı hakkındaki önemli kitaplardan biri olan eserin girişinde şiirin dinî açıdan hükmü, fazileti, camilerde okunmasının mubah olduğu belirtilmekte, güzelliğinin şartları ve yazımında kullanılan başlıca edebî sanatlar anlatılmaktadır. Eser AǾlâmü’l-Maġrib ve’l-Endelüs (fi’l-ķarni’ŝ-ŝâmin) adıyla neşredilmiştir (nşr. Muhammed Rıdvân ed-Dâye, Beyrut 1967). 2. Neŝîru ferâǿidi’l-cümân fî nažmi fuĥûli’z-zamân. 799’da (1397) yazılan ve 1967’de Muhammed Rıdvân ed-Dâye tarafından yüksek lisans tezi olarak hazırlanıp Beyrut’ta yayımla-nan eserde, VIII. (XIV.) yüzyılda Doğu ve Batı İslâm dünyalarında yaşayan otuz bir şair ve edibin hal tercümesiyle şiir ve nesirlerinden örnekler bulunmaktadır; müellif eserin sonuna kendi hal tercümesini de eklemiştir. M. Rıdvân ed-Dâye yazarın hayatını, edebî kişiliğini ve yetiştiği çevreyi geniş bir şekilde incelemiş (s. 7-213), daha sonra bunları çıkararak kitabı Meşâhirü’ş-şuǾarâǿ ve’l-küttâb fi’l-Meşrıķ ve’l-Endelüs ve’l-Maġrib adıyla tekrar yayımlamıştır (Beyrut 1406/1986). 3. MüstevdaǾu’l-Ǿalâme ve müstebdiǾu’l-Ǿallâme. Hükümdar mektuplarının başına konulan tuğra ile (alâme) tuğra görevlisi kâtiplerden bahseden eser 796’dan (1394) az önce yazılmış ve Merînî kâtibi Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Ebû Dülâme’ye sunulmuştur (nşr. Muhammed et-Türkî et-Tûnisî - Muhammed b. Tâvît et-Tıtvânî, Rabat 1933). 4. Ravżatü’n-nisrîn fî aħbâri (Benî ǾAbdi’l-Vâd ve) Benî Merîn. Merînî Hükümdarı Ebû Saîd el-Asgar Osman b. Ahmed’e takdim edilen eserde Merînîler övülmekte, onların hasımları olan Abdülvâdîler yerilmektedir. İlk defa Fransızca tercümesiyle birlikte bir bölümü Bû Ali Gavsî - Georges Marçais (Paris 1917), daha sonra tamamı E. Lévi-Provençal tarafından yayımlanmış (“Deux nouveaux manuscrits de la Rawdat an-nisrîn d’Ibn al-Ahmar”, JA, sy. 203 [1923], s. 219-255), bunları Abdülvehhâb b. Mansûr’un neşriyle (Rabat 1382/1962) Miguel Angél Manzano’nun İspanyolca tercümeli yeni neşri (Madrid 1989) takip etmiştir. Eseri Muhammed b. Kāsım b. Zâkûr (ö. 1120/1708), İbn Ebû Zer‘in el-Enîsü’l-Muŧrib’iyle birlikte el-MuǾribü’l-mübîn Ǿammâ tażammenehü’l-Enîsü’l-muŧrib ve Ravżatü’n-nisrîn adıyla ihtisar etmiştir. 5. en-Nefĥatü’n-nisrîniyye ve’l-lemĥatü’l-Merîniyye. Abdülazîz el-Melzûz’un Nažmü’s-sülûk fi’l-enbiyâǿ ve’l-ħulefâǿ ve’l-mülûk’üne nazîre olmak üzere kaleme alınmıştır. Merînî Sultanı Ebü’l-Abbas Ahmed b. Ebû Sâlim’e sunulan eser, Merînî hükümdar ailesinin ve diğer devlet adamlarının geçmişini anlatan 112 beyitlik bir ürcûze ile şerhidir (nşr. Adnân M. et-Tu‘me, Dımaşk 1992). 6. Büyûtâtü Fâsi’l-kübrâ (Meşâhîru büyûtâti Fâs, Źikru baǾżı meşâhîri Fâs fi’l-ķadîm). Yazımı İbnü’l-Ahmer tarafından başlatılan ve Fas’ın meşhur aileleriyle eşrafına ait biyografileri içeren kitaba daha sonraları isimleri bilinmeyen bazı müellifler de ilâvede bulunmuştur. Bu kolektif eseri son olarak Ebû Zeyd Abdurrahman b. Abdülkādir el-Fâsî (ö. 1096/1685) ihtisar ve ikmal etmiş, Abdülkādir Zimâme de bu son şekliyle yayımlamıştır (Mecelletü’l-Baĥŝi’l-Ǿilmî, sy. 3, 4, 5 [1964-1965]). Kitap daha sonra tekrar neşredilmiştir (Rabat 1972, 1975). 7. Şerĥu Bürdeti’l-Bûśîrî. Fas Hamzâviyye Kütüphanesi’nde eksik bir nüshası bulunmaktadır (Hizânetü’l-Karaviyyîn, nr. 40/463). Ebû Zeyd Abdurrahman el-Câdirî (ö. 818/1415) tarafından ihtisar edilmiştir.

İbnü’l-Ahmer’in kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Fehrese, Teǿnîsü’n-nüfûs fî tekmîli naķŧı’l-Ǿarûs, Arâǿisü’l-ümerâǿ ve nefâǿisü’l-vüzerâǿ, Ferîdü’l-Ǿaśr fî (min) şiǾri Benî Naśr, el-Münteħab min düreri’s-sülûk fî şuǾarâǿi’l-ħalîfeti’l-erbaǾati ve’l-mülûk, Ĥadîķatü’n-nisrîn fî aħbâri Benî Merîn, AǾyânü Medîneti Fâs, Źikru yâķūteti’l-ġāliye fi’d-devleti’s-SaǾîdiyyeti’l-Merîniyye.

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Ahmer, Neŝîru ferâǿidi’l-cümân fî nažmi fuĥûli’z-zamân (nşr. Muhammed Rıdvân ed-Dâye), Beyrut 1967, neşredenin girişi, s. 7-213; a.mlf., Meşâhîrü’ş-şuǾarâǿ (nşr. Muhammed Rıdvân ed-Dâye), Beyrut 1406/1986, neşredenin girişi, s. 5-13; a.mlf., AǾlâmü’l-Maġrib ve’l-Endelüs (nşr. Muhammed Rıdvân ed-Dâye), Beyrut 1407/1987, neşredenin girişi, s. 5-13; a.mlf., MüstevdaǾu’l-Ǿalâme (nşr. Muhammed et-Türkî et-Tûnisî - Muhammed b. Tâvît et-Tıtvânî), Rabat 1933, neşredenlerin girişi, s. 3-16; İbnü’l-Hatîb, el-Lemĥatü’l-bedriyye fi’d-devleti’n-Naśriyye, Beyrut 1400/1980, s. 36; İbn Ferhûn, ed-Dîbâcü’l-müźheb, Kahire 1329-30 → Beyrut, ts. (Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye), s. 99; İbnü’l-Kādî, Ceźvetü’l-iķtibâs, Rabat 1973-74, I, 137, 166-167, 197, 201; II, 404; a.mlf., Dürretü’l-ĥicâl, I, 213; Mahlûf, Şeceretü’n-nûr, s. 232; Brockelmann, GAL, II, 241; Suppl., II, 340, 370; Abdüsselâm b. Abdülkādir İbn Sûde, Delîlü müǿerriħi’l-Maġribi’l-aķśâ, Dârülbeyzâ 1960, I, 39-40, 153, 258, 273-274; II, 310; M. Abdullah İnân, ǾAśrü’l-Murâbıŧîn ve’l-Muvaĥĥidîn fi’l-Maġrib ve’l-Endelüs, Kahire 1384/1964, II, 410-436; M. B. A. Benchekroun, La vie intellectuelle marocaine sous les Mérinides et les Wattāsides (XIIIe, XIVe, XVe, XVIe siècles), Ra-bat 1974, s. 329-337; Abdülkādir Zimâme, Ebü’l-Velîd İbnü’l-Aĥmer, Dârülbeyzâ 1399/1979; M. Shatzmiller, L’historiographie merinide Ibn Khaldun et ses contemporains, Leiden 1982, s. 93-105; Muhammed el-Menûnî, el-Meśâdirü’l-ǾArabiyye li-târîħi’l-Maġrib, Dârülbeyzâ 1404/1983, I, 94-95; Abdülvehhâb es-Sâbûnî, ǾUyûnü’l-müǿellefât (nşr. Mahmûd Fâhûrî), Halep 1413/1992, I, 207-208; Ramazan Şeşen, Müslümanlarda Tarih-Coğrafya Yazıcılığı, İstanbul 1998, s. 158-159; “İbnü’l-Aĥmer, İsmâǾîl b. Yûsuf”, MaǾlemetü’l-Maġrib, Rabat 1410/1989, I, 179-180; İbrâhim Harekât, “Fâsî, Abdurrahman b. Abdülkādir”, DİA, XII, 210-211.

Mıguel Angel Manzano Rodrıguez