İBN ŞENEBÛZ

(ابن شنبوذ)

Ebü’l-Hasen Muhammed b. Ahmed b. Eyyûb el-Bağdâdî (ö. 328/939)

Şâz kıraatleriyle tanınan âlim.

248 (862) yılı civarında doğdu. Üçüncü ceddi Şenebûz’a nisbetle İbn Şenebûz künyesiyle meşhur oldu, ayrıca Şenebûzî nisbesiyle de anıldı. Kıraat ve hadis tahsili için Humus, Dımaşk ve Mısır gibi yerlere seyahatler yaptı (İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, II, 52-53); mücâvir olarak iki yıl Mekke’de kaldı (Yâkūt, XVII, 18). Hârûn b. Mûsâ el-Ahfeş ed-Dımaşkī, Kunbül, İdrîs b. Abdülkerîm, Muhammed b. Şâzân el-Cevherî, Ahmed b. Beşşâr el-Enbârî gibi âlimlerden arz yoluyla kıraat öğrendi. Ebû Müslim İbrâhim b. Abdullah el-Keccî, İshak b. İbrâhim ed-Deberî, Muhammed b. Hüseyin el-Humeynî, Abdurrahman b. Muhammed el-Hârisî gibi âlimlerden hadis dinledi. Kendisinden Ebû Bekir Ahmed b. Nasr eş-Şezâî, Ebü’l-Ferec Muhammed b. Ahmed eş-Şenebûzî, Ali b. Hüseyin el-Gadâirî, Muâfâ en-Nehrevânî kıraat tahsil ederken, Ebû Bekir İbn Şâzân, Ebû Tâhir b. Ebû Hâşim, Ebû Hafs İbn Şâhin ve diğerleri hadis rivayet ettiler.

İbn Şenebûz, Übey b. Kâ‘b ile Abdullah b. Mes‘ûd’a isnad edilen ve Hz. Osman’ın Mushaf’ına aykırı olan okuyuşları yüzünden bir heyet önünde sorgulanması


dolayısıyla meşhur olmuştur. Mâide sûresinin 118. âyetinin sonundaki “el-azîzü’l-hakîm” terkibini “el-gafûru’r-rahîm” diye okuması itirazlara yol açmış (Yâkūt, XVII, 173), ayrıca bazı şâz kıraatleri namazda okumaya devam etmesi üzerine Irak şeyhülkurrâsı Ebû Bekir İbn Mücâhid durumu Vezir İbn Mukle’ye bildirmişti (İbn Şenebûz’un okuduğu şâz kıraatler için bk. Ebû Şâme, s. 190-191; İbn Hallikân, III, 427; Zehebî, MaǾrifetü’l-ķurrâǿ, II, 549-552). İbn Mukle’nin 1 Rebîülâhir 323’te (10 Mart 935) hapse attığı İbn Şenebûz, bir hafta sonra içlerinde Ebû Bekir İbn Mücâhid’in de bulunduğu bir heyet önünde yapılan sorgulaması sırasında (İbn Hallikân, III, 426) önce yaptığı işi savunarak veziri ve İbn Mücâhid’i tahkir edici sözler söyledi, tahsil için Bağdat dışına çıkmadıklarını belirterek orada bulunanları cehaletle suçladı. Fakat İbn Mukle’nin emriyle kamçılanmaya başlanınca bundan böyle şâz kıraatleri okumayacağına dair söz verip tövbe etti; durum bir tutanakla tesbit edilerek orada bulunanlar tarafından imzalandı. Buna göre İbn Şenebûz, Hz. Osman’ın Mushaf’ına muhalefet etmesi halinde kanının emîrü’l-mü’minîne helâl olacağını beyan etmiştir. İbn Mukle, İbn Şenebûz’un serbest bırakılıp evine gönderilmesi halinde halkın saldırısına uğrayabileceği şeklindeki uyarıyı dikkate alarak onu geceleyin gizlice Medâin’e gönderdi (İbn Hallikân, III, 428); Basra’ya gönderildiği de söylenmiştir (Zehebî, MaǾrifetü’l-ķurrâǿ, II, 552). Öte yandan pek çok kişi İbn Şenebûz’a zulmedildiğini düşünmüş, gerek onun gerekse İbn Miksem’in okuyuşlarının mesnedi bulunduğunu ileri sürmüştür (Ebû Hayyân et-Tevhîdî, VIII, 65). İbnü’l-Enbârî ve diğer bazı müellifler ise İbn Şenebûz’un kıraatleri için reddiyeler yazmışlardır (Yâkūt, XVII, 168). Ebû Saîd es-Sîrâfî, onun dilde ve ilimde yetersiz kabul edildiğini söyledikten sonra dindar, ancak saf bir kişi olduğunu iddia etmiştir (a.g.e., a.y.). Ebû Şâme, İbn Şenebûz’un resm-i hatta aykırı olan kıraatini doğru bulmamakla birlikte kendisine reva görülen muameleyi de onaylamamıştır. Zehebî de onun re’yi ve ictihadı yüzünden kınanıp cezalandırıldığını belirtmiş, ictihadda hata yapmanın normal karşılanması gerektiğine işaret etmiştir. Zehebî ayrıca Muhammed b. Yûsuf el-Hâfız’dan naklen, İbn Şenebûz’un kendisine gelen talebelere Ebû Bekir İbn Mücâhid’den okuyup okumadıklarını sorduğunu ve ondan okuyanlara ders vermediğini zikretmiştir (Târîħu’l-İslâm, s. 235). Ahmed b. Muhammed el-Kastallânî’ye göre ise şâz kıraatleri okuyanlar kendi haline bırakılmamalı, İbn Şenebûz’un cezalandırıldığı gibi bu konudaki alışkanlıklarını sürdürenler de cezalandırılmalıdır.

İbn Şenebûz 3 Safer 328’de (19 Kasım 939) Bağdat’ta vefat etti. Ebû Bekir es-Sûlî ve İbnü’n-Nedîm onun hapiste öldüğünü yazmışlardır. Ebû Amr ed-Dânî et-Teysîr’inde, Ahvâzî ve diğer bazı müellifler kıraate dair eserlerinde İbn Şenebûz’un rivayetlerine güvenmiş, Zehebî onu “şeyhülmukriîn, sika, sadûk, emin” gibi ifadelerle nitelendirmiştir. İbn Şenebûz’un kaynaklarda Kitâbü Mâ ħâlefe fîhi İbn Keŝîr Ebâ ǾAmr, ĶırâǾatü ǾAlî, İħtilâfü’l-ķurrâǿ, Şevâźźü’l-ķırâǾât ve Kitâbü İnfirâdâtih adlı eserleri zikredilmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

Sûlî, Aħbârü’r-Râżî-Billâh ve’l-Müttaķī-Lillâh (nşr. J. Heywarth Dunne), Beyrut 1403/1983, s. 62-63, 84-85, 139; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Şüveymî), s. 154-157; Ebû Hayyân et-Tevhîdî, el-Beśâǿir ve’ź-źeħâǿir (nşr. Vedâd el-Kādî), Beyrut 1408/1988, VIII, 65-66; Hatîb, Târîħu Baġdâd, I, 280-281; Sem‘ânî, el-Ensâb (Bârûdî), III, 461; İbnü’l-Cevzî, el-Muntažam (Atâ), XIII, 392-393; Yâkūt, MuǾcemü’l-üdebâǿ, XVII, 18, 167-173; İbnü’l-Esîr, el-Lübâb, II, 211; Ebû Şâme, el-Mürşidü’l-vecîz, s. 186-192; İbn Hallikân, Vefeyât, III, 426-428; Zehebî, Târîħu’l-İslâm: sene 321-330, s. 233-235; a.mlf., AǾlâmü’n-nübelâǿ, XV, 264-266; a.mlf., MaǾrifetü’l-ķurrâǿ (Altıkulaç), II, 546-553; Safedî, el-Vâfî, II, 37-38; İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, II, 52-56; a.mlf., en-Neşr, I, 122-123; Kastallânî, Leŧâǿifü’l-işârât (nşr. Âmir es-Seyyid Osman - Abdüssabûr Şâhin), Kahire 1392/1972, I, 74; İbnü’l-İmâd, Şeźerât, II, 313-314; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II, 34-35; Brockelmann, GAL Suppl., I, 328-329; R. Paret, “Ibn Ѕћanabūғћ”, EI² (İng.), III, 935-936; Ali Ekber Ziyâî, “İbn Şenebûź”, DMBİ, IV, 88-89.

Tayyar Altıkulaç