İBN ŞEHRÂŞÛB

(ابن شهراشوب)

Ebû Ca‘fer Reşîdüddîn Muhammed b. Alî b. Şehrâşûb et-Tabersî el-Mâzenderânî es-Serevî (ö. 588/1192)

Tefsir, hadis ve nahiv alanındaki çalışmalarıyla tanınan Şiî âlim.

489 (1096) yılında İran’ın Mâzenderan bölgesindeki Sârî şehrinde doğdu. Ebû Abdullah künyesiyle ve Zeynüddin lakabıyla da anılır. Kur’an’ı ezberledikten sonra babası ve dedesinden ders okudu. Tahsiline devam etmek üzere ilmî seyahatlere çıktı. 508’de (1114) gittiği Horasan’da Fettâl en-Nîsâbûrî’nin rivayetlerini dinledi, Nîşâbur’da Şahhâmî’den Ebû Ya‘lâ’nın el-Müsnedü’l-kebîr’ini dinleyip rivayet etti. 528-538 (1133-1143) yılları arasında Hârizm’de Zemahşerî’nin, Sebzevâr’da Şiî müfessiri Tabersî’nin derslerine katıldı, ardından Meşhed ve Beyhak’a gitti. Rey, Kâşân ve Hemedan gibi merkezleri dolaşıp bu yörelerdeki âlimlerden faydalandı. Hocaları arasında Ebü’l-Fütûh er-Râzî, Ziyâeddin Seyyid Fazlullah er-Râvendî, Ebû Şükr es-Saffâr, Ebü’l-Alâ el-Hemedânî gibi âlimler vardır. B. Scarcia Amoretti, Nasîrüddîn-i Tûsî’nin, dedesi Şehrâşûb vasıtasıyla İbn Şehrâşûb’un dolaylı olarak hocası sayılması gerektiğini ileri sürerse de (EI2 [İng.], III, 935) Nasîrüddîn-i Tûsî, İbn Şehrâşûb’un ölümünden dokuz yıl sonra dünyaya gelmiştir. Bu hata, Nasîrüddîn-i Tûsî ile Ebû Ca‘fer et-Tûsî’nin aynı kişi zannedilmesinden kaynaklanmış olmalıdır. İbn Şehrâşûb, muhtemelen 552’de (1157) Bağdat’a giderek Ebü’l-Vakt es-Siczî’nin rivayetlerini dinledi. Bağdat’ta bulunduğu sırada ilmî şahsiyetiyle, ayrıca etkili vaazlarıyla halifenin teveccühünü kazandı ve kendisine Reşîdüddin lakabı verilerek çeşitli mezheplere mensup çevrelerde itibar edilen bir âlim konumuna geldi. Halife Müstencid-Billâh devrinde de Bağdat’ta kaldıktan sonra Halife Müstazî-Biemrillâh’ın Hanbelî akaidini hâkim kılma çabalarından dolayı burayı terketti ve Hille’ye gitti (567/1171). Dört yıl sonra Musul’a geçti; Vezir Ebü’l-Hasan Ali b. Muhammed’in azledilmesi üzerine Hamdânîler devrinde Şîa’nın sığınağı olan Halep’e gitti. Daha çok tefsir, rivayet ilimleri ve nahiv konularında meşhur olan İbn Şehrâşûb hayatının özellikle son on beş yılını ders vermekle geçirdi. Ebû Hâmid Muhammed b. Ebü’l-Kāsım el-Halebî ve Ebü’l-Hasan Ali el-Hillî yetiştirdiği meşhur öğrencilerdendir. İbn Şehrâşûb 22 Şâban 588’de (2 Eylül 1192) Ha-lep’te vefat etti ve Cebelülcevşen’de Meşhed-i Hüseyin diye bilinen kabristana defnedildi.

Eserleri. 1. Müteşâbihü’l-Ķurǿân ve muħtelifüh (Teǿvîlü müteşâbihi’l-Ķurǿân). 570’te (1174-75) tamamlanan eser Hasan el-Mustafavî’nin hâşiyesiyle birlikte basılmıştır (Tahran 1369/1950). 2. MeǾâlimü’l-Ǿulemâǿ. Ebû Ca‘fer et-Tûsî’ye ait el-Fihrist adlı eseri tamamlayıcı mahiyette bir kitaptır. 1021 biyografi ihtiva eden eser Abbas İkbal (Tahran 1353) ve Seyyid Muhammed Sâdık Âl-i Bahrülulûm (Beyrut, ts. [Dârü’l-edvâ]) tarafından yayımlanmıştır. 3. Menâķıbü Âli Ebî Ŧâlib. Başta Hz. Peygamber olmak üzere Hz. Ali’ye, evlâtlarına, bazı sahâbî ve tâbiîlere dair rivayetleri derleyen bir eser olup çeşitli baskıları yapılmıştır (Bombay 1313; Beyrut 1405/1985). 4. Meŝâlibü’n-nevâśıb. Şîa’ya muhalif grupları eleştirmek amacıyla yazılan eserin Tahran Seyyid Muhammed el-Muhît Kütüphanesi’nde bir nüshası mevcuttur (MeǾâlimü’l-Ǿulemâǿ, neşredenin girişi, s. 27). İbn Şehrâşûb’un kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Beyânü’t-tenzîl, Esbâbü’n-nüzûl Ǿalâ meźhebi âli’r-Resûl, el-Miŝâl fi’l-emŝâl, el-Ĥâvî, el-AǾlâm ve’ŧ-ŧarâǿiķ, el-Minhâc, ErbaǾûne ĥadîŝ fî menâķıbi seyyideti’n-nisâǿ Fâŧımate’z-zehrâǿ, Nuĥabü’l-aħbâr, el-İnśâf, el-Mevâlid, Şerĥu Kitâbi’l-Fuśûl, Mâǿidetü’l-fâǿide.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Şehrâşûb, MeǾâlimü’l-Ǿulemâǿ (nşr. M. Sâdık Âl-i Bahrülulûm), Beyrut, ts. (Dârü’l-edvâ), neşredenin girişi, s. 2-36; Safedî, el-Vâfî, IV, 164; Fîrûzâbâdî, el-Bülġa (nşr. Muhammed el-Mısrî), Küveyt 1407/1987, s. 208-209; İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, V, 310; Süyûtî, Buġyetü’l-vuǾât, I, 181; Keşfü’ž-žunûn, II, 1269; Hânsârî, Ravżâtü’l-cennât (nşr. Esedullah İsmâiliyyân), Kum 1392/1972, VI, 290-293; Muhammed b. Süleyman et-Tünükâbünî, Ķıśaśü’l-Ǿulemâǿ, Tahran 1396, s. 428-429; Serkîs, MuǾcem, II, 1607; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 669; II, 102; Îżâĥu’l-meknûn, I, 69, 103; II, 288, 421, 427, 452, 560; Brockelmann, GAL Suppl., I, 710; Tebrîzî, Reyĥânetü’l-edeb, VIII, 58-60; Abbas el-Kummî, el-Künâ ve’l-elķāb, Beyrut 1983, I, 332-333; a.mlf., Sefînetü’l-biĥâr, Beyrut, ts. (Dârü’l-Murtazâ), I, 726; Âgā Büzürg-i Tahrânî, eź-ŹerîǾa ilâ teśânîfi’ş-ŞîǾa, Beyrut 1403/1983, I, 426; II, 12, 239, 378, 395, 476; III, 177, 306; V, 91; VI, 236; X, 86; XIX, 10, 62, 73, 76; XX, 231; XXI, 98, 301; XXII, 318; XXIII, 154, 233; AǾyânü’ş-ŞîǾa, I, 82-83; II, 267; B. Scarcia Amoretti, “Ibn Ѕћahrāѕћūb”, EI² (İng.), III, 935; Ahmed Pâketçî, “İbn Şehrâşûb”, DMBİ, IV, 90-92.

Mustafa Öz