İBN RÜŞEYD

(ابن رشيد)

Ebû Abdillâh Muhibbüddîn Muhammed b. Ömer b. Muhammed el-Hatîb el-Fihrî es-Sebtî (ö. 721/1321)

Muhaddis, fakih, edip ve seyyah.

Cemâziyelevvel 657’de (Mayıs 1259; bazı kaynaklara göre bu yılın ramazan [eylül] ayında) Sebte’de (Ceuta) doğdu. Tahsilinin ilk döneminde dil ve edebiyatla meşgul oldu. Nahiv ve kıraat âlimi Ebü’l-Hüseyin İbn Ebü’r-Rebî’den Sîbeveyhi’nin el-Kitâb’ı ile kırâat-i seb‘ayı, İbnü’l-Haddâr diye bilinen Ebü’l-Hasan Ali b. Muhammed el-Kütâmî’den yine kırâat-i seb‘ayı, Abdüla-zîz el-Gāfikī’den Śaĥîĥ-i Buħârî’yi okudu. Fas’a giderek Mâlikî fıkhını öğrendi. Tunus’ta İbn Zeytûn diye anılan Kadı Ebü’l-Kāsım b. Ebû Bekir el-Yemenî’den kelâm ve usûl-i fıkıh okudu. Daha sonra hadis ilmine ağırlık veren İbn Rüşeyd, bu alanda tahsilini ilerletmek ve âlî isnad elde etmek amacıyla Endülüslü edip ve şair Ebû Abdullah Muhammed b. Abdurrahman b. Hakîm er-Rundî el-Lahmî ile birlikte seyahate çıktı. 683’te (1284) İskenderiye’ye, ertesi yıl Mısır ve Suriye’ye gitti; Medine ve Mekke’ye geçerek hac görevini ifa etti. Dört ay kaldığı Hicaz’da muhtelif âlimlerden faydalandı; hadis rivayet etti. Hicaz’da ve seyahat ettiği diğer ilim merkezlerinde Ebü’l-Yümn İbn Asâkir, Muhammed b. Ahmed el-Kastallânî, İbn Dakīkul‘îd, Abdülmü’min b. Halef ed-Dimyâtî gibi âlimlerden rivayette bulundu. Üç yıl süren bu yolculukta onu yalnız bırakmayan Ebû Abdullah İbnü’l-Hakîm ile birlikte Mısır, İskenderiye, Trablusgarp ve Tunus yoluyla memleketine dönerken de bazı âlimlerden faydalandı. 686’da (1287) Sebte’ye geldiğinde oldukça sağlam rivayetleri ve âlî isnadları ile akranından, hatta bazı hocalarından daha üstün bir seviye kazanmıştı. Ayrıca fıkıh, kelâm, kıraat, Arap dili ve edebiyatı, lugat, aruz, tarih ve tefsir konularında kendini yetiştirdi. Memleketinde hadis okutmakla ve bu sahada eser yazmakla meşgulken Gırnata Nasrî Emîri Ebû Abdullah Muhammed el-Mahlû‘un (III. Muhammed) sır kâtibi ve veziri olan seyahat arkadaşı Ebû Abdullah İbnü’l-Hakîm’in daveti üzerine 692’de (1293) Gırnata’ya gitti. Gırnata Ulucamii’nin imam ve hatipliğine tayin edilen ve bundan dolayı “hatîb” unvanıyla da anılan İbn Rüşeyd burada hadis ve çeşitli ilimlere dair eserler okuttu. Onun Abdülvâhid b. Tîn es-Sefâkusî’nin el-Muĥabberü’l-faśîĥ fî şerĥi’l-Buħâriyyi’ś-śaĥîĥ’inden faydalandığı belirtilmektedir (Makkarî, II, 350). İbn Rüşeyd sonraları evlenme ve boşanma davalarına bakmak üzere kadı (kādı’l-menâkih) olarak görevlendirildi. Şevval 708’de (Mart 1309) Ebû Abdullah İbnü’l-Hakîm’in öldürülmesi üzerine hayatının tehlikede olduğunu anlayınca Gırnata’yı terkedip Merakeş’e (veya Sebte) geçti. Mağrib Sultanı Ebû Saîd el-Merînî’nin daveti üzerine Fas’a gitti ve Merakeş’e yerleşerek el-Câmiu’l-Atîk’te imam ve hatiplik yapmaya, aynı zamanda talebe okutmaya başladı. Daha sonraki yıllarda sultanın onu devamlı olarak yanında kalması için davet ettiği Fas’a gitti ve hayatının sonuna kadar burada yaşadı


Çeşitli âlimlerden hem kendisi hem oğlu Ebü’l-Kāsım Muhammed için icâzet aldığı görülen, mütevazi, doğru bildiğini her yerde söylemekten çekinmeyen ve son derece merhametli olduğu belirtilen İbn Rüşeyd 23 Muharrem 721’de (22 Şubat 1321, bazı kaynaklara göre 8 veya 24 Muharrem’de [7 veya 23 Şubat]) Fas’ta vefat etti ve Bâbülfütûh Kabristanı’ndaki Matrahulcenne’de defnedildi.

Allah’ın sıfatları konusunda ehl-i hadîs gibi düşünen İbn Rüşeyd’in te’vili uygun görmediği, gerek bu tutumu gerekse namazın edâsıyla ilgili bazı farklı uygulamaları sebebiyle muhaliflerinin onu Mâlikî mezhebine mensup olmamakla itham ettiği, hatta bu yüzden kendisini mahkemeye celbetmek isteyen kadının âni ölümü sebebiyle muhâkeme edilmediği onun hakkında verilen bilgiler arasındadır (İbn Hacer, IV, 112; Muhammed el-Fâsî, V/1 [1378], s. 36). Ayrıca İbn Rüşeyd’in Zâhiriyye mezhebine mensubiyetinden söz edilmişse de onun Mâlikî olduğu belirtilmiş (Makkarî, II, 350), zaman zaman şiir yazmasına rağmen aruz veznini iyi kullanamadığı için şiirlerinin başarılı sayılmadığı söylenmiştir (İbnü’l-Hatîb, Evśâfü’n-nâs, s. 102; şiirlerinden örnekler için bk. Safedî, IV, 285-286; İbnü’l-Hatîb, el-İĥâŧa, III, 138-142).

Eserleri. 1. Milǿü’l-Ǿaybe bimâ cümiǾa bi-ŧûli’l-ġaybe fi’l-vicheti’l-vecîhe ile’l-Ĥaremeyn Mekke ve Ŧaybe (er-Riĥletü’l-meşriķıyye, er-Riĥletü’l-Ĥicâziyye). İbn Rüşeyd’in en önemli çalışması olup seyahat sırasında kaleme alınan kitapta, Mağrib’de ve Doğu İslâm dünyasında müellifin kendilerinden faydalandığı hocala-rın hayatı ve eserlerine dair kısa, onlardan okuduğu kitaplarla bu kitapları nerede, ne zaman ve nasıl okuduğu hakkında geniş bilgi verilmektedir. İbn Rüşeyd’in gittiği yerlerde, özellikle Mekke ve Medine’de yaygın olan âdetleri, hatta hurafe ve bid‘atları da tesbit ettiği görülmektedir. Bir tür fehrese (er-rahalâtü’l-fehresiyye) niteliği taşıyan eser aynı zamanda yazıldığı dönemin ilim, kültür ve edebiyat kaynaklarından biri kabul edilmektedir. Yedi ciltten meydana geldiği anlaşılan (Muhammed el-Fâsî, V/1 [1378], s. 41) ve İbn Rüşeyd’in seyahate çıkışından Tunus’a vardığı zamana kadar olan devreyi ihtiva eden I. cildi mevcut olmayan eserin diğer ciltleri hacca giderken uğradığı Tunus, İskenderiye, Kahire, Mekke, Medine ve hac dönüşü uğradığı yerlerle ilgili bilgiler ihtiva etmektedir. İbn Hacer el-Askalânî eserden büyük ölçüde faydalandığını söylemektedir (ed-Dürerü’l-kâmine, IV, 111). Kitabın Madrid’de Escurial Library’de bulunan (nr. 1680, 1735, 1736, 1737, 1739) ve bazı kısımları eksik olan beş ciltlik nüshası Muhammed Habîb b. Hoca tarafından yayımlanmıştır (II, 1402/1982; III, Tunus 1981; V, Beyrut 1408/1988). Ebü’l-Hasan İbn Arrâk, Milǿü’l-Ǿaybe’yi Muħtaśaru Riĥleti İbn Rüşeyd adıyla ihtisar etmiştir. 2. es-Senenü’l-ebyen ve’l-mevridü’l-emǾan fi’l-muĥâkeme beyne’l-imâmeyn fi’s-senedi’l-muǾanǾan. 21 Cemâziyelevvel 695’te (27 Mart 1296) Sebte Medresesi’n-de tamamlanan eserin Madrid Escurial Library’de bulunan nüshasını (nr. 1806) Muhammed Habîb b. Hoca (Tunus 1397/1977) ve Ebû Abdurrahman Salâh b. Sâlim el-Mısrâtî (Medine 1417/1996) neşretmiştir. 3. İfâdetü’n-naśîĥ bi’t-taǾrîf bi-isnâdi’l-CâmiǾi’ś-śaĥîĥ (İfâdetü’n-naśîĥ fî meşhûri ruvâti’ś-Śaĥîĥ, İfâdetü’n-naśîĥ fî rivâyeti’ś-Śaĥîĥ, İfâdetü’t-taśĥîĥ fî rivâyeti’ś-Śaĥîĥ). Madrid Escurial Library’de mevcut nüshası (nr. 1732, 1785) Muhammed Habîb b. Hoca tarafından yayımlanmıştır (Tunus 1394/1974). 4. Cüzǿü’l-Muħtaśar fi’l-Ǿarûż. Bir nüshası Madrid Escurial Library’de Milǿü’l-Ǿaybe’nin bir cildinin (nr. 1737) baş tarafında bulunmaktadır. 5. Teźkiretü’l-fevâǿid. Kaynaklarda zikredilmeyen ve herhangi bir yerinde İbn Rüşeyd’e aidiyetine dair bilgi bulunmayan eserin Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki nüshası (Cârullah Efendi, nr. 992) ona nisbet edilmektedir. Mantık, kelâm, fıkıh, tasavvuf ve mezhepler tarihi gibi konulara dair meselelerin, bazı âyet ve hadislerdeki ifadelerin 205 “fâide” halinde açıklandığı kitabın sonuncu fâidesi (vr. 317b-404a) Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin Fuśûśü’l-ĥikem’indeki bazı kısımların şerhiyle ilgilidir.

İbn Rüşeyd’in kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Tercümânü’t-terâcim Ǿalâ ebvâbi’l-Buħârî, eś-Śırâŧü’s-sevî fi’ŧŧiśâli CâmiǾi’t-Tirmiźî, Îżâĥu’l-meźâhib (meźheb) fî men yenŧaliķu (yuŧlaķu) Ǿaleyhi ismü śâĥib (eś-śâĥib) (Îżâĥu’l-meźâhib fî taǾyîni men yenŧa-liķu Ǿaleyhi ismü śâĥib, Safedî, IV, 285), el-Muķaddimetü’l-muǾarrife (maǾrûfe) li-(fî) Ǿulüvvi’l-mesâfe ve’ś-śıfa, el-Muĥâkeme beyne’l-Buħârî ve’l-Müslim (el-Muĥâkeme beyne’l-imâmeyn), İĥkâmü’t-teǿsîs fî aĥkâmi’t-tecnîs, Şerĥu Cüzǿi’t-tecnîs li-Ĥâzim b. Ĥâzim el-İşbîlî, Îrâdü’l-mertaǾi’l-mürîǾ li-râǿidi’t-tescîǾ ve’t-tarśîǾ (el-İżâǾât ve’l-inârât), Cüzǿ fîhi ĥükmü rüǿyeti hilâli şevvâl ve ramażân, Telħîśü’l-Ķavânîn (Telħîśu Kitâbi’l-Ķavânîn fi’n-naĥv), Vaślü’l-ķavâdim bi’l-ħavâfî fî źikri emŝileti’l-ķavâfî (hocası Ebü’l-Hasan el-Kartâcennî’nin Kitâbü’l-Ķavâfî adlı eserinin şerhidir), Ĥükmü’l-istiǾâre, et-Taķyîdât Ǿalâ Kitâbi Sîbeveyhi. Onun ayrıca hutbeleri,


Hz. Peygamber’e dair kasideleri ve küçük hacimli başka eserleri bulunduğu da zikredilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Rüşeyd, Milǿü’l-Ǿaybe fî mâ cümiǾa bi-ŧûli’l-ġaybe fi’l-vicheteyni’l-kerîmeteyn ilâ Mekke ve Ŧaybe (nşr. M. Habîb İbnü’l-Hoca), Tunus 1402/1982, neşredenin girişi, II, 21-26; Takıyyüddin İbn Fehd, Laĥžü’l-elĥâž (Źeylü Teźkireti’l-ĥuffâž li’ź-Źehebî içinde, nşr. M. Zâhid el-Kevserî), Dımaşk 1347/1928, s. 97-99; Safedî, el-Vâfî, IV, 284-286; İbnü’l-Hatîb, el-İĥâŧa, III, 135-143; a.mlf., Evśâfü’n-nâs fi’t-tevârîħ ve’ś-śılât (nşr. Muhammed Kemâl Şebâne), Mağrib 1397/1977, s. 100-102; İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, II, 219; İbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine, IV, 111-113; Süyûtî, Buġyetü’l-vuǾât, I, 199-200; a.mlf., Źeylü Ŧabaķāti’l-ĥuffâž (Zeylü Teźkireti’l-ĥuffâž li’ź-Źehebî içinde), Dımaşk 1347/1928, s. 355-356; İbnü’l-Kādî, Dürretü’l-ĥicâl, II, 96-100; a.mlf., Ceźvetü’l-iķtibâs, Rabat 1973, I, 289-291; Makkarî, Ezhârü’r-riyâż fî aħbâri Ǿİyâż (nşr. Mustafa es-Sekkā v.dğr.), Kahire 1939, II, 340-353; Keşfü’ž-žunûn, I, 209, 551; II, 1297, 1813; Şevkânî, el-Bedrü’ŧ-ŧâliǾ, s. 234; Abdülhay el-Kettânî, Fihrisü’l-fehâris, I, 443-444; ayrıca bk. İndeks; H. Derenburg, Les manuscrits arabes de l’Escurial, Paris 1928, III, 244-245, 247-249, 282-284, 299; Brockelmann, GAL, II, 317; Suppl., II, 344; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, XI, 93-94; Ziriklî, el-AǾlâm (Fethullah), VI, 314; Cezzâr, Medâħilü’l-müǿellifîn, s. 547; Avâtıf Muhammed Yûsuf Nüvvâb, er-Raĥalâtü’l-Maġribiyye ve’l-Endelüsiyye, Riyad 1417/1996, s.110-116; Ahmed Ramazan Ahmed, er-Riĥle ve’r-raĥĥâletü’l-müslimûn, Cidde, ts. (Dârü’l-beyâni’l-Arabî), s. 343-345; Abdullah Kennûn, İbn Rüşeyd (MevsûǾatü meşâhîri ricâli’l-Maġrib içinde), Beyrut, ts. (Mektebetü’l-medresiyye); Muhammed el-Fâsî, “İbn Rüşeyd el-Fihrî”, Mecelletü MaǾhedi’l-maħŧûŧâti’l-ǾArabiyye, V/1, Kahire 1378/1959, s. 31-42; Abdülkādir Zimâme, “er-Raĥĥâletân es-Sebtiyyân İbn Rüşeyd ve’t-Tücîbî”, el-Menâhil, XXII, Rabat 1982, s. 544-563; Muhammed Habîb İbnü’l-Hoca, “Riĥletü İbn Rüşeyd târîħun ĥâfilün li’ş-şeķāfe ve’l-fikr fi’l-ķarni’s-sâbiǾ”, el-Aķademiyye, sy. 1, Rabat 1984, s. 153-171; R. Arie, “Ibn Ruѕћayd”, EI² (Fr.), III, 933-934; Ca‘fer-i Şiâr - Mehdî Selmâsî, “İbn Rüşeyd”, DMBİ, III, 585-586.

M. Yaşar Kandemir