İBN NÜBÂTE el-MISRÎ

(ابن نباتة المصري)

Ebû Bekr Cemâlüddîn Muhammed b. Şemsiddîn Muhammed b. Nübâte el-Fârikī el-Mısrî (ö. 768/1366)

Şair ve edip.

Rebîülevvel 686’da (Mayıs 1287) Kahire’de doğdu. Aslen Meyyâfârikīnli olup Seyfüddevle’nin saray hatibi İbn Nübâte el-Hatîb’in (ö. 374/984) soyundandır. Çocukluk ve gençlik yıllarını Kahire’de geçirdi. Babası Şemseddin Muhammed hadis âlimi olduğundan ilmî bir çevrede yetişti. Takıyyüddin İbn Dakīkul‘îd, Bahâeddin İbnü’n-Nehhâs en-Nahvî, Alemüddin Kays b. Sultân ed-Darîr gibi âlimlerden başta hadis, fıkıh ve edebiyat olmak üzere çeşitli ilimler tahsil etti ve onlardan icâzet aldı.

İbn Nübâte, öğrenimini tamamladıktan sonra Eyyûbîler’in Mısır’daki ileri gelen devlet adamlarına birçok methiye yazdı. Ancak beklediği ilgi ve itibarı göremeyince 716 (1316) yılı başlarında Suriye’ye giderek Dımaşk’a yerleşti. Buradaki ikameti esnasında sık sık Hama’ya gidip Eyyûbî Emîri el-Melikü’l-Müeyyed Ebü’l-Fidâ’yı ziyaret etti; Emîr ile aralarında bir dostluk kuruldu. Onun için methiyeler yazdı ve adına çeşitli eserler kaleme aldı. Bunların karşılığında kendisinden büyük maddî yardım ve destek gördü. Ayrıca Suriye’nin diğer şehirlerini de ziyaret ederek buralardaki devlet adamlarına methiyeler yazdı ve ihsanlara nâil oldu. 735’te (1335) Vezir Emînüddevle Abdullah el-Emînî tarafından, Kudüs’ün temizlik işlerine ve hıristiyanlarca mukaddes sayılan Kıyamet Kilisesi’ne nâzır tayin edildi. 743 (1342) yılına kadar her yıl ziyaret mevsiminde Kudüs’e giderek bu görevini yürüttü. Aynı yılın başlarında divan kâtipliğine getirildi; iki yıl sonra azledildiyse de 748’de (1347) görevine iade edildi.

761’de (1360), Memlüklü Sultanı el-Melikü’n-Nâsır Hasan b. Muhammed’in daveti üzerine elli yıllık bir aradan sonra Kahire’ye dönen İbn Nübâte’ye sultan büyük ilgi göstererek divanda sır kâtipliği görevi verdi. İbn Nübâte, yaşının hayli ilerlemiş olması sebebiyle bu göreve devamdan muaf tutulmuş, ancak kendisine maaşı ödenmeye devam edilmiştir. Sultana birçok methiye yazan İbn Nübâte, ayrıca onun adına hatiplerin cuma hutbelerinde okumaları için bir kitap telif etti. Fakat 762’de (1361) Sultan el-Melikü’n-Nâsır’ın öldürülmesi üzerine İbn Nübâte’nin hayatının seyri değişti ve 768 (1366) sonbaharında Kahire’de vefat edinceye kadar sıkıntı içinde yaşadı.

Küçüklüğünden itibaren edebiyata yönelen İbn Nübâte nazım, nesir ve kitâbette meşhur olmuştur. İbn Hacer, onun bu sahalarda hem akranlarını hem de önceki edipleri geride bıraktığını kaydeder (ed-Dürerü’l-kâmine, IV, 340). Tâceddin es-Sübkî de İbn Nübâte’nin edebî kişiliğinden bahsederken zamanında şairlerin bayraktarlığını yaptığını, şiirde, nesirde, hat sanatında ve kitâbette ondan daha üstün olan bir kimseyi tanımadığını söyler (Ŧabaķāt, IX, 273). İbn Nübâte’nin talebeleri arasından tanınmış edip ve şairler yetişmiştir. Selâhaddin es-Safedî, Zeynüddin İbnü’l-Verdî, Burhâneddin el-Kîrâtî, İbnü’s-Sâiğ ez-Zümürrüdî, İbn Habîb el-Halebî, Bedreddin İbnü’s-Sâhib, Yahyâ el-Habbâz el-Hamevî, Şehâbeddin el-Hâcib ve Fîrûzâbâdî bunlar arasında sayılabilir. Şiirlerinde genellikle övgü ve mersiyeye yönelen şarap, aşk, gazel ve tabiat tasviri gibi temaları işleyen İbn Nübâte şairliğiyle meşhur olmakla birlikte nesirleri, özellikle mektup tarzındaki edebî yazılarıyla da temayüz etmiştir. Eserlerinde edebî sanatlara ve bilhassa tevriye, cinas, teşbih ve istiareye oldukça fazla yer vermiş, Kur’an âyetlerinden ve hadislerden bol miktarda iktibaslar yapmıştır.

Eserleri. 1. Dîvânü İbn Nübâte el-Mıśrî (Kahire 1288, 1289, 1323; Beyrut 1304).


İbn Hacer’in hocası Muhammed b. İbrâhim el-Beştekî’nin İbn Nübâte’nin şiirlerinden derlediği bu esere İbn Hacer eź-Źeyl Ǿalâ mâ cemeǾahû el-Beştekî min nažmi İbn Nübâte (el-İǾtirâf ve’l-istidrâk Ǿalâ men cemaǾa Dîvâne İbn Nübâte el-Mıśrî) adıyla bir zeyil yazmıştır. 2. Ĥažîretü’l-üns ilâ ĥażreti’l-Ķuds. Müellifin Kudüs şehrine yaptığı seyahati anlatan bir risâle olup İbn Hicce’nin Ŝemerâtü’l-evrâķ’ı içinde yayımlanmıştır (nşr. Muhammed Ebü’l-Fazl İbrâhim, s. 358-370; nşr. Müfîd Kumeyha, s. 235-244). 3. Ħubzü’ş-şaǾîr. Arapça’da mevcut, “Arpa ekmeği hem yenir hem de yerilir” anlamındaki atasözünün açıklanmasına dair bir risâle olup İbn Hicce bunu eserinde iktibas etmiştir (bk. Ħizânetü’l-edeb, s. 14-15, 284-289). 4. Dîvânü’l-ħuŧabi’l-minberiyye. Memlük Sultanı el-Melikü’n-Nâsır Hasan b. Muhammed adına yazılmış elli iki hutbeyi ihtiva etmektedir (Kahire 1302, 1304). 5. Serĥu’l-Ǿuyûn fî şerĥi Risâleti İbn Zeydûn. İbn Zeydûn’un, sevgilisi ve Endülüs Emevî Halifesi Müstekfî-Billâh’ın kızı Vellâde’nin ağzından Vezir İbn Abdûs’e yazdığı alaylı risâlenin şerhidir. Defalarca basılan eseri (İstanbul 1275; Kahire 1278, 1290, 1305, 1321, 1348, 1377) Muhammed Ebü’l-Fazl İbrâhim tahkik ederek yayımlamıştır (Kahire 1383/1964). Serĥu’l-Ǿuyûn, Karahalilzâde Mehmed Saîd (ö. 1168/1754) tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiştir (İstanbul 1257). 6. Ferâǿidü’s-sülûk fî meśâǿidi’l-mülûk. Şair, 167 beyitten oluşan bu manzumesinde el-Melikü’l-Efdal’le beraber çıktıkları bir avı tasvir etmektedir. Kaside diva-nın içinde yer aldığı gibi (s. 585-592) Muhammed Es‘ad Tales tarafından müsta-kil olarak da neşredilmiştir (MMİIr., II, 302-310). 7. MaŧlaǾu’l-fevâǿid ve mecmaǾu’l-ferâǿid. Üç bölümden meydana gelen eserin birinci bölümünde bazı hadislerdeki garîb kelimeler açıklanmış, ikinci ve üçüncü bölümlerde şair ve ediplerin yenilik ve buluşlarından söz edilmiştir (nşr. Ömer Mûsâ Bâşâ, Dımaşk 1392/1972). 8. el-Müfâħare beyne’s-seyf ve’l-ķalem. İbn Hicce, ihtiva ettiği edebî sanatlar dolayısıyla risâleyi Ħizânetü’l-edeb’de (s. 104-109) iktibas etmiş, eser ayrıca Beyrut (1312) ve Kahire’de (1934) yayımlanmıştır. 9. Münteħabü’l-hediyye mine’l-medâǿiĥi’l-Müǿeyyediyye (el-Müǿeyyediyyât). Müellifin el-Melikü’l-Müeyyed Ebü’l-Fidâ hakkında yazdığı methiyeleri ihtiva etmektedir (Kahire 1289, 1323; Beyrut 1304). 10. Muħtâru Dîvâni İbn Ķalâķıs (nşr. Halîl Mutrân, Kahire 1323).

İbn Nübâte’nin kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: el-Ķaŧrü’n-Nübâtî, Sûķu’r-raķīķ, Muĥtâru Dîvâni İbni’r-Rûmî, es-SecǾu’l-muŧavvaķ, el-Fâżıl min inşâǿi’l-Fâżıl, el-Ecvibetü’l-muǾtebere Ǿani’l-fütye’l-mübtekere, TaǾlîķu’d-dîvân, Talŧîfü’l-mizâc min şiǾri İbnü’l-Ĥaccâc, Ħuŧbe fî taǾžîmi şehri Receb, ez-Zehrü’l-menŝûr, Sülûkü düveli’l-mülûk, Mürâselâtü İbn Nübâte, İbrâzü’l-aħbâr, Celâsetü’l-ķaŧr, es-SebǾatü’s-seyyâre, ŞeǾâǿiru beyti’t-taķvâ, Žarâǿifü’z-ziyâde, Muħtâru Dîvâni İbn Senâǿilmülk, Muħtâru Dîvâni Şerefiddîn el-Enśârî, el-MeŧâliǾu’s-sitte, el-Müfaħare beyne’l-verd ve’n-nercîs, el-Münteħabü’l-Manśûrî, en-Niĥletü (et-Tuĥfetü)’l-ünsiyye fi’r-riĥleti’l-Ķudsiyye.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Nübâte el-Mısrî, MaŧlaǾu’l-fevâǿid ve mecmaǾu’l-ferâǿid (nşr. Ömer Mûsâ Bâşâ), Dımaşk 1392/1972, neşredenin girişi, s. 5-24; Safedî, el-Vâfî, s. 311-331; Sübkî, Ŧabaķāt (Tanâhî), IX, 273; İbn Kesîr, el-Bidâye, XIV, 322; İbn Hicce, Ŝemerâtü’l-evrâķ (nşr. M. Ebü’l-Fazl), Kahire 1971, s. 358-370; a.mlf., Ħizânetü’l-edeb, Kahire 1304, s. 14-15, 104-109, 284-289; İbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine (nşr. Seyyid Câdelhak), Kahire 1966, IV, 339-340; İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, XI, 95-97; Süyûtî, Ĥüsnü’l-muĥâđara, I, 571; Keşfü’ž-žunûn, I, 3, 480, 841; II, 961, 979, 1009, 1047, 1243, 1351, 1720, 1850; İbnü’l-İmâd, Şeźerât (Arnaût), VIII, 364; Şevkânî, el-Bedrü’ŧ-ŧâliǾ, II, 252-254; Serkîs, MuǾcem, I, 262-264; Brockelmann, GAL, II, 11-12; Suppl., II, 47; a.mlf., “İbn Nübâte”, İA, V/2, s. 777; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II, 164; M. Zağlûl Sellâm, el-Edeb fi’l-Ǿaśri’l-Memlûkî, Kahire 1971, II, 221-233; C. Zeydân, Âdâb (Dayf), III, 132-133; Ömer Ferruh, Târîħu’l-edeb, III, 794-800; Cevdet er-Rikâbî, el-Edebü’l-ǾArabî mine’l-inĥidâr ile’l-izdihâr, Dımaşk 1403/1983, s. 185-193; a.mlf., “Ibn Nubāta”, EI² (İng.), III, 900-901; Ömer Mûsâ Bâşâ, Târîħu’l-edebi’l-ǾArabî: el-Ǿaśrü’l-Memlûkî, Dımaşk-Beyrut 1409/1989, s. 342-390; a.mlf., İbn Nübâte el-Mıśrî: emîru şuǾarâǿi’ş-şarķ, Kahire 1992; Sâlihiyye, el-MuǾcemü’ş-şâmil, V, 217-219; Muhammed Rızâ Nâcî, “İbn Nübâte”, DMBİ, V, 22-29.

Hüseyin Tural