İBN MİKSEM el-ATTÂR

(ابن مقسم العطّار)

Ebû Bekr Muhammed b. el-Hasen b. Ya‘kūb el-Attâr el-Bağdâdî (ö. 354/965)

Kıraat ve nahiv âlimi.

265 (878-79) yılında Bağdat’ta doğdu. Bu tarih, el-Bidâye ve’n-nihâye’de (XI, 259) muhtemelen bir dizgi hatası yüzünden 205 (820-21) olarak geçmektedir. Hatîb el-Bağdâdî’nin tesbit ettiği soy zincirinde sekizinci ceddi olarak görünen ve Abdullah b. Abbas’ın mevlâsı olan Miksem’e nisbetle İbn Miksem diye meşhur oldu. Brockelmann’ın Miksem’i bir yerde doğru okurken diğer bir yerde Muksim diye kaydetmesi (GAL Suppl., I, 328) ve Zehebî’ye ait Târîħu’l-İslâm’da Mukassim şeklinde harekelenmesi dikkatsizlik eseri olmalıdır (Tâcü’l-Ǿarûs, “ķsm” md.). İdrîs b. Abdülkerîm, Dâvûd b. Süleyman ve Hâtim b. İshak el-Mevsılî’den arz yoluyla kıraat tahsil eden İbn Miksem, Ebû Müslim el-Keccî, Sa‘leb, İdrîs b. Abdülkerîm, Ebû Ca‘fer İbn Ebû Şeybe gibi şahıslardan hadis dinledi. Sa‘leb’in Mecâlisü ŜaǾleb adlı eserini rivayet edenler arasında yer aldı (İbnü’n-Nedîm, s. 335) ve ondan Arap dili ve edebiyatı alanında geniş ölçüde istifade etti. Kendisinden oğlu Ahmed, İbrâhim b. Ahmed et-Taberî, Ebü’l-Ferec Abdülmelik b. Bekrân en-Nehrevânî, İbn Mihrân en-Nîsâbûrî, Ebü’l-Ferec eş-Şenebûzî arz yoluyla kıraat öğrendiler; Ebü’l-Hasan İbn Rizkaveyh ve İbn Şâzân el-Bağdâdî hadis rivayet etti.

Bağdat’ın ileri gelen kurrâsından olup kıraatlerin meşhur, garîb ve şâzlarını iyi bilen (Zehebî, MaǾrifetü’l-ķurrâǿ, II, 598) ve Arap dilinde otorite kabul edilen İbn Miksem için İbnü’n-Nedîm, “Dilde ve şiirde âlimdi” derken Hatîb el-Bağdâdî onu sika olarak değerlendirmiş ve Kûfeliler’in nahvine en çok vâkıf olan kişi diye tanıtmıştır. Zehebî bir yerde İbn Miksem hakkında ileri geri konuşulduğunu söylemiş (Mîzânü’l-iǾtidâl, III, 519), başka bir yerde hadisini almakta sakınca bulunmadığını kaydetmiştir (MaǾrifetü’l-ķurrâǿ, II, 600). Ancak İbn Miksem, Kur’an tilâvetinde icmâa aykırı okuyuşları yüzünden eleştirilmiştir. Devrin kurrâsının karşı çıktığı bu okuyuşları savunması ve talebelerine okutması sebebiyle tartışmaların yayılması ve durumun Halife Kāhir-Billâh’a intikal etmesi üzerine, 321 (933) yılında Hâcib Selâme et-Tûlûnî el-Mü’temin’in huzuruna celbedilerek (İbn Miskeveyh, I, 285) başta Irak şeyhülkurrâsı İbn Mücâhid olmak üzere kıraat ve fıkıh âlimlerinden oluşan bir heyet önünde sorguya çekildi ve bu yanlış okuyuşlarından vazgeçerek tövbe etmesi istendi. İbn Miksem, bu baskı karşısında hatalı olduğunu kabul etmiş görünerek tövbe etti; müzakereler bir tutanakla tesbit edilip imzalandı ve muhtemelen tartışmaya konu olan kitapları yakıldı (a.g.e., a.y.). Ancak konuyla ilgilenenlerin bu olayı değerlendirmeleri farklı olmuş, onun kendiliğinden bir şey uydurmadığı, İbn Şenebûz’a yapıldığı gibi kendisine de haksızlık edildiği, özellikle İbn Mücâhid’in bu iki âlimi incittiği ileri sürülmüştür (Ebû Hayyân et-Tevhîdî, VIII, 65).

İbn Miksem, İbn Mücâhid’in ölümünden sonra (Zehebî, MaǾrifetü’l-ķurrâǿ, II, 598) farklı kıraat vecihlerini okumaya ve okutmaya devam etti. Ona ait vecihlerin Arap diline ve Mushaf’ın hattına uygunluğu kabul edilmekle birlikte isnadının bulunmaması, icmâa aykırı olması ve bazı örneklerinde mânanın bozulması gibi gerekçelerle bunlara karşı çıkılmıştır. Meselâ Yûsuf sûresinin 80. âyetindeki نجيّا kelimesini نجباء diye okumuş ve bu şekilde âyetin, “Ondan ümitlerini kesince fısıldaşarak bir kenara çekildiler” cümlesinde bulunan “fısıldaşarak” ifadesi “asil bir şekilde” anlamına dönüşmüştür. Arap dili ve Mushaf’ın imlâsı açısından bu okuyuş mümkünse de burada ve benzeri örneklerde icmâa muhalefet edildiği ve bu okuyuşların herhangi bir mesnedinin bulunmadığı kesindir. Nitekim İbn Miksem de böyle bir iddiada bulunmamış, talebelerinden Ebü’l-Ferec eş-Şenebûzî’nin kendisinden naklettiğine göre sadece Mushaf’ın hattına ve bir vecihle de olsa Arap diline uyan her okuyuşun câiz olduğunu söylemiş (İbnü’l-Cezerî, II, 124), yapılan itirazlar karşısında Halef b. Hişâm’ın ve diğerlerinin tercihlerde bulunup kendilerine özel kıraat oluşturduklarını öne sürerek aynı şeyin kendisi için de mümkün olduğunu ifade etmiştir. Ancak Halef’in uyguladığı yöntemin, Arap diline ve Mushaf’ın hattına uygunluğu yanında isnadı da bulunan kıraat vecihleri arasından seçim yapmaktan ibaret olduğunu dikkate almamıştır (Yâkūt, XVIII, 150-151; Zehebî, MaǾrifetü’l-ķurrâǿ, II, 598-600; İbnü’l-Cezerî, II, 124; İbn Miksem’in tefsir ve kıraat kitaplarında yer alan farklı okuyuşları için bk. Jeffery, I, 9-32).

Arthur Jeffery, İbn Miksem’in okuyuşunun genelde Kûfe kurrâsına dayandığını, onlardan ayrıldığı yerlerde Nâfi‘ b. Abdurrahman ve Ebû Ca‘fer el-Kārî’nin okuyuşlarını tercih ettiğini belirtmiş, onun okuyuşundan tesbit ettiği 500’ün üzerindeki örneğin beşte birinde Hasan-ı Basrî’nin okuyuşlarıyla uyuştuğunu zikretmiştir (a.g.e., I, 33). Ebû Hayyân et-Tevhîdî, 352 (963) yılında kendisinden Mecâlisü ŜaǾleb’i dinlediği İbn Miksem’in o sırada gözlerinin görmediğini bildirmiştir. 8 Rebîülâhir 354’te (13 Nisan 965) vefat eden İbn Miksem’in ölüm tarihi 353, 355 ve 362 (973) olarak da kaydedilmiştir.

Eserleri. 1. el-Envâr fî tefsîri (Ǿilmi)’l-Ķurǿân. İbnü’l-Cevzî’nin benzerini görmediğini söylediği eserin bir nüshası Râmpûr Devlet Kütüphanesi’ndedir (Brockelmann, GAL Suppl., I, 943). 2. Cüzǿ fîhi min ĥadîŝi İbn Miķsem Ǿan şüyûħih. Bir nüshası Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de (Hadis, nr. 1558) bulunmaktadır (Fuâd Seyyid, I, 215). İbn Miksem’in kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Kitâbü’l-Meśâĥif, el-Leŧâǿif fî cemǾi hecâǿi’l-meśâĥif, İĥticâcü’l-ķırâǿât, el-Vaķf ve’l-Ǿibtidâǿ, Kitâbü’s-SebǾa bi-Ǿileliha’l-kebîr, Kitâbü’s-SebǾati’l-evsaŧ, Kitâbü’l-Aśġar (Şifâǿü’ś-śudûr), el-İntiśâr li-ķurrâǿi’l-emśâr, Kitâbü’l-Muvażżıĥ, Kitâb fî ķavlihî teǾâlâ “ve men yaķtül”, ǾAdedü’t-tamâm, el-Maķśûr ve’l-memdûd, Kitâb fi’n-naĥv, el-Müźekker ve’l-müǿenneŝ, el-Medħal ilâ Ǿilmi’ş-şiǾr, er-Red Ǿale’l-MuǾtezile, Aħbâru nefsih.


BİBLİYOGRAFYA:

Tâcü’l-Ǿarûs, “ķsm” md.; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Şüveymî), s. 160-162, 335; Ebû Hayyân et-Tevhîdî, el-Beśâǿir ve’ź-źeħâǿir (nşr. Vedâd el-Kādî), Beyrut 1408/1988, VIII, 65-66; İbn Miskeveyh, Tecâribü’l-ümem, I, 285; Hatîb, Târîħu Baġdâd, II, 206-208; İbnü’l-Cevzî, el-Muntažam (Atâ), XIV, 170-172; Yâkūt, MuǾcemü’l-üdebâǿ, XVIII, 150-154; İbnü’l-Kıftî, İnbâhü’r-ruvât, III, 100-103; Zehebî, MaǾrifetü’l-ķurrâǿ (Altıkulaç), II, 597-600; a.mlf., Târîħu’l-İslâm: sene 351-380, s. 114-115; a.mlf., Teźkiretü’l-ĥuffâž, III, 924; a.mlf., AǾlâmü’n-nübelâǿ, XVI, 105-107; a.mlf., Mîzânü’l-iǾtidâl, III, 519; Safedî, el-Vâfî, II, 337-338; İbn Kesîr, el-Bidâye, XI, 259-260; İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, II, 123-125; İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, s. 130-131; Süyûtî, Buġyetü’l-vuǾât, I, 89-90; Dâvûdî, Ŧabaķātü’l-müfessirîn, II, 127-129; Brockelmann, GAL Suppl., I, 183, 328-329, 943; Arthur Jeffery, “The Qur’an Readings of Ibn Miqsam”, Ignace Goldziher Memorial Volume (ed. S. Samuel Löwinger - J. Samogyi), Budapest 1948, I, 1-38; Fuâd Seyyid, Fihrisü’l-maħŧûŧât, Kahire 1380/1961, I, 215; G. H. A. Juynboll, “Ibn Miķsam”, EI² Suppl. (İng.), s. 393; Abdülemîr Selîm, “İbn Miķsem”, DMBİ, IV, 661-662.

Tayyar Altıkulaç