İBN KALÂKIS

(ابن قلاقس)

Ebü’l-Feth (Ebü’l-Fütûh) Nasr (Nasrullāh) b. Abdillâh b. Mahlûf b. Kalâkıs el-Lahmî el-İskenderî (ö. 567/1172)

Fâtımîler dönemi edip ve şairi.

4 Rebîülâhir 532’de (20 Aralık 1137) İskenderiye’de doğdu. Öğrenimine Hâfızıyye Medresesi’nde başladı. Şiir alanında belli bir şöhrete ulaştıktan sonra Kahire’ye


giderek tahsilini orada sürdürdü. Fıkıh ve hadis âlimi Ebû Tâhir es-Silefî başta olmak üzere zamanın ileri gelen âlimlerinden ders okudu. Divanındaki en eski tarihli şiir 555 (1160) yılında hocası Silefî için yazdığı kasidedir (Dîvân, s. 597-599). Bundan hareketle onun yirmi yaşlarında şiir yazmaya başladığı söylenebilir. Edebî sanatları başarılı bir şekilde kullandığı bu şiir, kendisine karşı büyük bir ilginin uyanmasına vesile oldu.

Seyahati ve özellikle deniz yolculuğunu çok sevdiği anlaşılan İbn Kalâkıs (a.g.e., s. 153), Sicilya’daki müslüman cemaatin lideri Ebü’l-Kāsım b. Hammûd b. Hacer es-Sıkıllî’nin daveti üzerine 563’te (1168) Sicilya’ya gitti. Burada Sicilya Kralı II. William dahil birçok devlet adamı için kasideler yazdı (a.g.e., s. 145-147). ez-Zehrü’l-bâsim adlı eserini adanın zenginlerinden Sedîd el-Husrî’ye ithaf etti. İki yıl kadar Sicilya’da kaldıktan sonra İskenderiye’ye döndü. 565’te (1170) Yemen’e gitmek üzere yola çıktı. Bu sırada Yemen, Fâtımîler’in nüfuzundaki Zürey‘î ailesi tarafından yönetiliyordu. İbn Kalâkıs, İskenderiye’de iken Zürey‘îler’in Aden’deki veziri ve Divân-ı İnşâ Nâzırı Ebû Bekir el-Îdî’ye bir mektup yazarak kendisini ziyarete gideceğini bildirmişti. Bir süre Zebîd ve Ayzâb şehirlerinde kalan İbn Kalâkıs, şiirlerinden elde ettiği ihsanlarla memleketine dönmek üzere Yemen’den ayrıldı. Ancak bindiği gemi Dehlek takımadalarından Nâmûs (Nuhra) yakınında bir kayaya çarparak parçalanınca geri dönmek zorunda kaldı. Bu hadise üzerine Dehlek adalarını ve adaların hâkimi Mâlik b. Ebü’s-Sedâd’ı hicveden bir şiir yazdı (a.g.e., s. 488). Yemen’den deniz yoluyla İskenderiye’ye gitmek için 567 (1172) yılında tekrar yola çıkan İbn Kalâkıs, bindiği geminin bu defa Kızıldeniz’de Ayzâb Limanı yakınlarında batması üzerine bu kazada öldü. İmâdüddin el-İsfahânî onun otuz yaşına henüz gelmeden (Ħarîdetü’l-ķaśr, I, 145), Süyûtî ise 607 (1210) yılında yetmiş beş yaşında vefat ettiğini söyler (Ĥüsnü’l-muĥâđara, I, 564). Bu bilgiler diğer kaynakların ittifakla verdiği ölüm tarihiyle uyuşmamaktadır.

İbn Kalâkıs’ın Kur’an ve hadis ilimleri başta olmak üzere dinî ilimlere vâkıf olduğu, şiirlerinde bu zengin birikimden büyük ölçüde faydalandığı, Câhiliye döneminden itibaren süregelen klasik şiiri çok iyi özümsediği görülür. Fâtımîler’in yıkılmaya yüz tuttuğu devrede yaşamış olan şair İsmâiliyye’nin prensiplerini övmemiş, ancak onlara karşı düşmanlık ifade eden şiirler de yazmamış, Fâtımî muhaliflerini de methetmemiştir. Şiirlerinden hareketle onun Şîa’ya ve devrinde ortaya çıkan siyasî düşüncelere pek iltifat etmediği söylenebilir. Fâtımî Halifesi Âdıd-Lidînillâh için nazmettiği sanılan beş beyitlik bir şiiri dışında (Dîvân, s. 269-270) halifeler için kaleme aldığı herhangi bir eseri zamanımıza ulaşmamıştır. İbn Kalâkıs’ın Muvahhidler’den Abdülmü’min b. Ali’ye yazdığı kasideden (a.g.e., s. 149-152) onun Muvahhidî dâîlerden etkilendiği anlaşılmaktadır. Devrin emîr, vezir ve önde gelen ulemâsı için nazmettiği kasideler divanında büyük bir yekün tutar. Genç yaşta ölmesine rağmen şiir ve nesir olarak Arap edebiyatına küçümsenmeyecek katkılarda bulunan İbn Kalâkıs’ın şiirlerinin önemli bir bölümünü methiyeler oluşturur. Şair özellikle tabiat tasvirlerinde başarılıdır; mersiye, hiciv, gazel ve hamriyyâta dair şiirleri de vardır.

Eserleri. 1. Muħtâru Dîvâni İbn Ķalâķıs. İbn Nübâte el-Mısrî’nin şairin şiirlerinden yaptığı seçmelerden oluşur. Divanında yer almayan bazı şiirleri ihtiva eden eser Halîl Mutrân tarafından yayımlanmıştır (Kahire 1323). 2. Dîvân. 500’ü aşkın kaside ve kıta içeren eseri Sehâm el-Füreyh şairin hayatı ve eserleri hakkında bir mukaddime ile birlikte neşretmiştir (Küveyt 1408/1988). 3. ez-Zehrü’l-bâsim ve’l-Ǿarfü’n-nâsim fî medîĥi’l-ecel Ebi’l-Ķāsım. Şairi Sicilya’ya davet eden Ebü’l-Kāsım b. Hacer’i öven mensur ve manzum parçalardan oluşmaktadır. Sicilya’nın çeşitli şehirleriyle ilgili tasvirlerin de yer aldığı bu şiirler tarihî açıdan da önemlidir. ez-Zehrü’l-bâsim Abdülazîz Nâsır el-Mâni‘ tarafından yayımlanmıştır (Riyad 1984). 4. Dîvânü’t-teressül. Şairin özellikle Sicilya sarayının ileri gelenlerine hitaben sanatlı nesirle kaleme aldığı mektuplarından oluşan eseri Abdülazîz Nâsır el-Mâni‘ Teressülü İbn Ķalâķıs el-İskenderî adıyla yayımlamıştır (Riyad 1404/1984).

Şairlerle ilgili bir tabakat kitabı olduğu anlaşılan Ravżatü’l-ezhâr fî ŧabaķāti’ş-şuǾarâǿ ile (Safedî, I, 54) şairin seçilmiş şiir ve nesirlerini ihtiva ettiği sanılan Mevâŧırü’l-ħavâŧır adlı eserlerin zamanımıza ulaşıp ulaşmadığı bilinmemektedir. İbn Hicce el-Hamevî şairin şiirlerinden yaptığı seçmeleri Nâđıcü Ķalâķıs adını verdiği bir eserde toplamıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Kalâkıs, Dîvân (nşr. Sehâm el-Füreyh), Küveyt 1408/1988, neşredenin girişi, s. 9-93, ayrıca bk. tür.yer.; İmâd el-İsfahânî, Ħarîdetü’l-ķaśr: şuǾarâǿü Mıśr (nşr. Ahmed Emîn, v.dğr.), Kahire 1951, I, 145-146; Yâkūt, MuǾcemü’l-üdebâǿ, XIX, 226-228; Ebû Şâme, er-Ravżateyn, I/1, s. 523-524; İbn Hallikân, Vefeyât, V, 385-389; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, II, 546; İbn Fazlullah el-Ömerî, Mesâlik, XVIII, 23-58; Safedî, el-Vâfî, I, 54; Yâfiî, Mirǿâtü’l-cenân, III, 383; Süyûtî, Ĥüsnü’l-muĥâđara, I, 564; Keşfü’ž-žunûn, I, 768, 923; Brockelmann, GAL, I, 261; Suppl., I, 461; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, XIII, 97; Ömer Ferruh, Târîħu’l-edeb, III, 342-344; Abdülazîz Nâsır el-Mâni‘, “İbn Ķalâķıs el-İskenderî ve Resâǿilüh”, Mecelletü Külliyyeti’l-âdâb, V, Riyad 1977-78, s. 269-310; a.mlf., “İbn Ķalâķıs el-İskenderî fî Śıķılliyye”, Mecelletü Külliyyeti’l-âdâb ve’l-Ǿulûmi’l-insâniyye, IV-V, Cidde 1984, s. 45-64; Sehâm el-Füreyh, “İbn Ķalâķıs: ĥayâtühû ve şıǾruh”, Ĥavliyyâtü Külliyyeti’l-âdâb, III, Küveyt 1399/1980, s. 8-45; U. Rizzitano, “Ibn Ķalāķıs”, EI² (İng), III, 814-815; İnâyetullah Fâtihî Nejâd, “İbn Ķalâķıs”, DMBİ, IV, 485-486.

Nevzat H. Yanık