İBN KĀDÎ ACLÛN, Takıyyüddin

(تقيّ الدين ابن قاضي عجلون)

Ebü’s-Sıdk Takıyyüddîn Ebû Bekr b. Abdillâh b. Abdirrahmân ez-Zer‘î ed-Dımaşkī (ö. 928/1522)

Şâfiî fakihi.

Şâban 841’de (Şubat 1438) Dımaşk’ta doğdu. Babasının dedesi Dımaşk köylerinden Aclûn’da kadılık yaptığı için onun soyundan gelenler İbn Kādî Aclûn lakabıyla tanınmıştır. İlk öğrenimini babasından, ağabeyi Necmeddin, Zeynüddin el-Hattâb ve Şemseddin eş-Şirvânî gibi âlimlerden gördü. Kur’an’ı ve çeşitli ilim dallarına ait birçok temel eseri ezberledi. 860 (1456) yılında gittiği Kahire’de aralarında Sâlih b. Ömer el-Bulkīnî, Yahyâ b. Muhammed el-Münâvî ve Celâleddin el-Mahallî’nin de bulunduğu birçok âlimden hadis ve fıkıh dersleri aldı. Ayrıca İbn Hacer el-Askalânî’den mükâtebe yoluyla faydalandı.

Dımaşk’ta eş-Şâmiyyetü’l-Berrâniyye Medresesi ile Emeviyye Camii’nde ve Kahire’de Ömeriyye Medresesi’nde Şâfiî fıkhı okuttu. 866’da (1462) hacca gitti. 877 (1472) ve 888 (1483) yıllarında Kahire’ye seyahat etti. İkinci seyahatinde bir müddet orada kalarak Ezher’de ve diğer medreselerde ders verdi. Talebeleri arasında Bedreddin el-Gazzî, Muhibbüddin İbn Fehd, Şemseddin İbn Tolun ve Kemâleddin İbn Hamza gibi âlimler bulunmaktadır. Bedreddin el-Gazzî’ye Kütüb-i Sitte’yi okutup icâzet verdiğine dair kayıttan anlaşıldığına göre fıkıh yanında hadis sahasında da geniş bilgi sahibiydi. 880 (1475) yılında Dımaşk’ta Muhyiddin İbnü’l-Arabî ile İbnü’l-Fârız’ı hulûl ve ittihâd isnadıyla tekfir eden, Gazzâlî’ye akaidle ilgili bir meselede tenkitler yönelten ve onların çeşitli görüşlerine reddiyeler yazan Burhâneddin el-Bikāî’ye şiddetle karşı çıkması kelâm ilmine de vâkıf olduğunu göstermektedir.

İbn Kādî Aclûn, yaptığı haksızlıklarla tanınan İbn Muhibbüddin lakaplı üstâdüddâr Hasan b. Abdullah et-Trablusî el-Eslemî’nin kabrinin yıkılmasıyla sonuçlanan olaylar sırasında verdiği bir fetva sebebiyle Sultan Kansu Gavri döneminde Kahire’ye çağrıldı. Bu yüzden ağır borç altına girdi ve kitaplarının büyük bir kısmını satmak zorunda kaldı. Ancak sonuçta kendi görüşü ağır basınca talebesi ve kız kardeşinin oğlu Kemâleddin İbn Hamza’nın fetvasıyla yıktırılan İbn Muhibbüddin’in kabri tekrar inşa edildi. Beraberce Dımaşk’a döndüğü oğlu Necmeddin de burada Şâfiî kādılkudâtlığına getirildi.

Sûfîlerin şeriatın zâhirine uymayan davranışlarını şiddetle eleştiren İbn Kādî Aclûn’un İbnü’l-Arabî’ye karşı mutedil bir tavra sahip olmasına ve onun bazı bâtınî görüşleri hususunda susmayı tercih etmesine rağmen Şemseddin el-Ömerî’yi İbnü’l-Arabî’nin kitaplarını okuması ve bazı şathiyeleri sebebiyle uyarmış, onu konuşmaktan menetmişti. Ancak Ömerî kendisini Sultan Kayıtbay’a şikâyet edince İbn Kādî Aclûn, Muhibbüddin el-Hısnî ile birlikte Kahire’ye çağrıldı. Sultanın da hazır bulunduğu bazı meclislerde ilmî münazaralar yaptıktan sonra geri döndü. 905 (1500) yılında hacca gitti. 11 Ramazan 928 (4 Ağustos 1522) tarihinde Dımaşk’ta vefat etti ve Bâbüssagīr Kabristanı’na defnedildi.

Eserleri. 1. İǾlâmü’n-nebîh bimâ zâde Ǿale’l-Minhâc mine’l-Ĥâvî ve’l-Behce ve’t-Tenbîh. Şâfiî fıkhının temel kaynaklarından Yahyâ b. Şeref en-Nevevî’nin Minhâcü’ŧ-ŧâlibîn’i ile Abdülgaffâr b. Abdülkerîm el-Kazvînî’nin el-Ĥâvi’ś-śaġīr, Zeynüddin İbnü’l-Verdî’nin el-Behcetü’l-Verdiyye ve Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin et-Tenbîh adlı kitaplarını karşılaştırarak son üçünde bulunup birincisinde yer almayan bilgileri derlediği bir eserdir. 2. ǾUmdetü’n-nüžžâr fî taśĥîĥi Ġāyeti’l-iħtiśâr. Ebû Şücâ‘ el-İsfahânî’nin Şâfiî fıkhına dair Ġāyetü’l-iħtiśâr (el-Muħtaśar) adlı kitabındaki bazı zor meselelerin halli için kaleme alınmıştır. 3. Menâsikü’l-ĥac (Süleymaniye Ktp., Murad Buhârî, nr. 115/M/2). 4. Risâletü Ǿimâmeti’n-nebî. Klasik kaynaklarda ismine rastlanmayan eser Brockelmann tarafından kaydedilmektedir (bu eserlerin yazma nüshaları için bk. GAL, I, 498; Suppl., I, 677; II, 119). İbn Kādî Aclûn’un bunlardan başka ağabeyi Necmeddin’in Taśĥîĥu’l-Minhâc’ı üzerine bir eser yazdığı, Şehâbeddin İbn Tavk’ın onun fetvalarından bazılarını derlediği ve yaptığı ilâvelerle bunları zenginleştirdiği belirtilmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

Sehâvî, eđ-Đavǿü’l-lâmiǾ, XI, 38-39; Süyûtî, Nažmü’l-Ǿiķyân (nşr. Philip K. Hitti), New York 1927, s. 94; Nuaymî, ed-Dâris fî târîħi’l-medâris (nşr. Ca‘fer el-Hasenî), Kahire 1988, I , 296; Gazzî, el-Kevâkibü’s-sâǿire, I, 114-118; Keşfü’ž-žunûn, II, 1189; İbnü’l-İmâd, Şeźerât, VIII, 157-158; Pertsch, Gotha, II, 239; Brockelmann, GAL, I, 498; Suppl., I, 677; II, 119; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 238; Îżâĥu’l-meknûn, I, 104; Ziriklî, el-AǾlâm, II, 42; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, III, 65; a.mlf., el-Müstedrek, Beyrut 1406/1985, s. 153; Hânî Subhî el-Amed, MuǾcemü’n-nâbihîn, Amman 1985, s. 90-91.

Cengiz Kallek