İBN CÜREYC

(ابن جريج)

Ebü’l-Velîd Abdülmelik b. Abdilazîz b. Cüreyc el-Kureşî (ö. 150/767)

Tefsir, hadis ve fıkıh âlimi, tâbiî.

80 (699) yılında doğdu. Rum asıllı olup Ebû Hâlid künyesi ve Rûmî, Mekkî, Ümevî nisbeleriyle de anılmıştır. Ümeyye b. Hâlid’in mevlâsı olduğu söylenir. Dedesi Cüreyc’in de Abdülazîz b. Abdullah b. Hâlid b. Esîd’in hanımı Ümmü Habîb’in kölesi olduğu ileri sürülmüştür. Kendi beyanına


göre garip şiirler yazıp nesep konularını araştırmakla meşgul iken Atâ b. Ebû Rebâh’tan faydalanması yolundaki bir tavsiye üzerine bu zatın ders halkasına katıldı, on sekiz-on dokuz yıl süre ile bu hoca-talebe ilişkisi devam etti. Yine kendisinin belirttiği üzere Atâ b. Ebû Rebâh’tan tahsilini tamamladıktan sonra yedi veya dokuz yıl müddetle Amr b. Dînâr’a talebe oldu. Bu arada Tâvûs b. Keysân’dan bir mesele, Mücâhid b. Cebr’den kıraate dair iki vecih öğrendi; ayrıca İbn Ebû Müleyke, Nâfi‘, Hişâm b. Urve, İbn Muhaysın, Meymûn b. Mihrân’dan hadis dinledi. Hadis hocaları arasında İbn Şihâb ez-Zührî de zikredilmekte (Hatîb, X, 400), ancak kendisi Zührî’den bir şey dinlemediğini, sadece ondan aldığı bir cüzü yazdığını ve bu cüzde olanları rivayet etmek üzere Zührî’nin kendisine icâzet verdiğini belirtmektedir (İbn Ebû Hâtim, V, 357-358). Ebû Ma‘bed İbn Kesîr’den de kıraat rivayet etti. Sellâm b. Süleyman, Yahyâ b. Saîd el-Ensârî ve Süfyân es-Sevrî kendisinden kıraatle ilgili rivayette bulunurken yine Süfyân es-Sevrî ile Süfyân b. Uyeyne, Hasan b. Ziyâd, Yahyâ b. Saîd el-Ensârî, Yahyâ b. Saîd el-Kattân, Vekî‘ b. Cerrâh, Hammâd b. Seleme gibi âlimler de hadis dinledi. Hazırladığı tefsir, bu eseri yazdırdığı talebelerinden biri olan Haccâc b. Muhammed el-Missîsî tarafından rivayet edilmiştir.

İbn Cüreyc, Mekke dışına seyahatler yapmış olup Bağdat’ta Halife Mansûr’un huzurunda bulunmuş, Abdullah b. Abbas’ın hadislerini bir araya getirip ona sunmuş, ancak karşılığında halifenin kendisine hiçbir şey vermemesinden yakınmıştır (Hatîb, X, 400-401). Mansûr’un valisi Ma‘n b. Zâide ile birlikte Yemen’de bulunup ders vermiş, hac mevsimi vesilesiyle de buradan ayrılmıştır. Bir ara Basra’da hadis rivayet etmiş, Kûfe’de tefsirini yazdırmıştır. Hayatının sonuna kadar ilim öğrenmeye ve öğretmeye devam ettiği anlaşılan İbn Cüreyc 1 Zilhicce 150’de (28 Aralık 767) vefat etti. Ölüm tarihi 147 (764), 149, 151 ve 160 (777) olarak da kaydedilmiştir.

Zehebî, İbn Cüreyc için “melikü’l-kurrâ” ifadesini kullanırken (Teźkiretü’l-ĥuffâž, I, 171) onun kıraat ilmindeki önemli yerine işaret etmiş, “Mekkeliler’in fakihi” derken de (Mîzânü’l-iǾtidâl, II, 659) fıkıh ilmindeki saygın kişiliğini belirtmiştir. İbn Hibbân da onu Hicaz bölgesinin fakihlerinden saymıştır. Bir muhaddisin yazılı metnini rivayet ederken bu metni bizzat sahibinden okuyup okumamak arasında fark gözetmeyen İbn Cüreyc için İbn Sa‘d, Yahyâ b. Maîn, İclî ve Zehebî gibi otoriteler sika tabirini kullanmış; Yahyâ b. Maîn yazılı metinlerden yaptığı rivayetlerinin güvenilir olduğunu özellikle belirtmiş, İbn Sa‘d ayrıca çok hadis rivayet ettiğine işaret etmiştir. Gerçekten de İbn Cüreyc’in yaklaşık 1000 merfû hadisi bulunduğu, bunun dışında pek çok rivayeti olduğu, rivayetlerinin Kütüb-i Sitte ile Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’inde ve Taberânî’nin el-MuǾcemü’l-ekber’inde bol miktarda yer aldığı zikredilmiştir (Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, VI, 332, 336). Yahyâ b. Saîd el-Ensârî, İbn Cüreyc’i Nâfi‘den yazılı olarak yaptığı rivayetlerde en sağlam râvi diye nitelendirirken Yahyâ b. Saîd el-Kattân yazılı metin dışında yaptığı rivayetlerin faydasız olduğuna dikkat çekmiş, Ebû Hâtim onun için “sâlihu’l-hadîs” ifadesini kullanmıştır. Ahmed b. Hanbel de hadis alanında güvenilir kişiliğine işaret etmekle birlikte (İbn Ebû Hâtim, V, 357) “bana söylediğine göre”, şeyh adı zikretmeksizin “filân dedi ki”, “bana ulaştığına göre” vb. ifadelerle yaptığı rivayetlerin uydurma olduğunu, şeyh adı zikrederek “ahberanî, semi‘tü” gibi ifadelerle yaptığı rivayetlere ise güvenilebileceğini belirtmiştir (Hatîb, X, 404, 405).

İbn Cüreyc’in hadis rivayetinde tedlîs yapması üzerinde durulmuştur. Mâlik b. Enes, hadislerin güvenilirliğine bakmaksızın rivayette bulunduğunu söylerken, Yezîd b. Zürey‘ de “çer çöp sahibi” derken herhalde onun bu yönüne işaret etmişlerdir. İbn Hibbân, bir taraftan Kitâbü’ŝ-Ŝiķāt’ında İbn Cüreyc’in biyografisine yer verirken diğer taraftan onu sika tedlîsçiler arasında zikretmiş (el-Mecrûĥîn, I, 92), İbn Hacer biyografisini Ŧabaķātü’l-müdellisîn adlı eserinde ele almıştır. Zehebî ise onun tedlîs yaptığını belirtirken sika kişiliği üzerinde icmâ bulunduğuna özellikle dikkat çekmiştir. İbn Cüreyc’in, tedlîsi uydurma bir metnin illetini gizlemek amacıyla değil onun müdelles bir haber olduğunu ortaya koyan bir siga ile yaptığı ve bunu rivayet ilkelerine aykırı görmediği anlaşılmaktadır. Ancak Dârekutnî onun tedlîsi için en ağır ifadeyi kullanarak, “Tedlîsin en kötüsü İbn Cüreyc’in tedlîsidir” demiştir (İbn Hacer, Ŧabaķātü’l-müdellisîn, s. 41). İbn Cüreyc’in ilmî kişiliği konusunda önemli sayılması gereken görüş hocası Atâ b. Ebû Rebâh’a ait olup bu zata kendisinden sonra ilim meclisindeki yeri için kimi düşündüğü sorulduğunda İbn Cüreyc’i işaret etmiş (İbn Ebû Hâtim, V, 356) ve onu “Hicaz gençlerinin efendisi” diye nitelendirmiştir (Hatîb, X, 403).

Kaynaklarda İbn Cüreyc’le ilgili olarak üzerinde durulan bir başka husus da onun müt‘a nikâhına cevaz vermesidir. İbn Cüreyc’in bu görüşünü, Câbir b. Abdullah’ın Hz. Peygamber’den rivayet ettiği ileri sürülen bir hadisine dayandırdığı anlaşılmaktadır. Güvenilir hadis kaynaklarında yer almayan bu rivayete göre Resûl-i Ekrem, helâl olan üç birleşmeden söz ederken bunlardan birinin müt‘a nikâhıyla yapılan birleşme olduğunu söylemiştir. Zehebî, İbn Cüreyc’in müt‘a nikâhına ruhsat verildiğine inandığını ve bu ruhsatı kullanarak birçok evlilik yaptığını rivayet eder (Mîzânü’l-iǾtidâl, II, 659; Teźkiretü’l-ĥuffâž, I, 170-171).

İbn Cüreyc’in İslâm tarihinde kitap yazan ilk müellif olduğu söylenmiştir (İbn Ebû Hâtim, V, 357; İbn Hallikân, II, 338). Çağdaşı bazı müelliflerin çalışmalarından söz edilerek bunun doğru olmadığı ileri sürülmüşse de (Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları, s. 41-42; EI² Suppl. [İng.], s. 386) bu çalışmaların birtakım derleme metinler olduğu, telif anlamında ilk çalışmanın ise İbn Cüreyc’e ait bulunduğu kabul edilebilir. Nitekim bizzat kendisinin, “İlmi benim gibi tedvin eden hiç kimse olmadı” (Hatîb, X, 402) şeklindeki beyanından bu sonucun çıkarılması mümkündür. Diğer taraftan hadislerin bablara göre tasnifini yapan ilk âlimlerin Mekke’de İbn Cüreyc, Yemen’de Ma‘mer b. Râşid, Kûfe’de Süfyân es-Sevrî, Medine’de Mâlik b. Enes olduğuna dair bilgiler (DİA, XI, 547; XV, 32) dikkate alındığında İbn Cüreyc’in hadis konusunda Mekke’de ilk müellif olduğu düşünülebilir.

Eserleri. 1. Tefsîru İbn Cüreyc. Günümüze ulaşmayan bu eserden daha sonra yazılan tefsir kaynaklarında bolca faydalanılmıştır. İbn Cerîr et-Taberî CâmiǾu’l-beyân’da, Begavî MeǾâlimü’t-tenzîl’de, Kurtubî el-CâmiǾ li-aĥkâmi’l-Ķurǿân’da, İbn Hayyân el-Baĥrü’l-muĥîŧ’te, İbn Kesîr Tefsîrü’l-Ķurǿâni’l-Ǿažîm’de, Süyûtî ed-Dürrü’l-menŝûr’da bu eserdeki rivayet ve görüşlerden nakiller yapan müfessirlerden bazılarıdır. Hasan Ali Abdülganî, bunlardan isnadı İbn Cüreyc’de sona eren rivayetleri Kur’an’daki sûre sırasına göre tertip ederek bir araya getirmiş ve Tefsîru İbn Cüreyc adıyla yayımlamıştır (bk. bibl.). 2. Kitâbü’s-Sünen. Fıkıh konularına göre düzenlenen eser İbnü’n-Nedîm’in el-Fihrist’inde kaydedilmiştir. 3. Menâsikü’l-ĥac (Keşfü’ž-žunûn, II, 1831). 4. Cüzǿü İbn Cüreyc.


Abdullah b. İbrâhim er-Reşîd tarafından neşredilmiştir (Riyad 1412, 71 sayfa).

İbn Cüreyc’in bunlardan başka İbn Mahled el-Attâr (ö. 331/943) tarafından düzenlenen Mâ revâhü’l-ekâbir Ǿan Mâlik b. Enes ve Yaĥyâ el-Enśârî ve İbn Cüreyc adlı eser içinde hadisleri bulunmakta olup bu çalışmanın bir nüshası Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye’dedir (Mecmua, nr. 98/17, vr. 202a-209b). Onun hadislerinden bir bölüm, “Ĥadîŝü İbn Cüreyc” başlığıyla yine Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye’de mevcut bir mecmua içinde (nr. 24, vr. 117-135) yer almaktadır (Sezgin, GAS, I, 91; Elbânî, s. 83).

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, V, 491-492; Ahmed b. Hanbel, el-Ǿİlel (Vasiyyullah), II, 69; Buhârî, et-Târîħu’l-kebîr, V, 422-423; İbn Kuteybe, el-MaǾârif (Ukkâşe), s. 488-489; İbn Ebû Hâtim, el-Cerĥ ve’t-taǾdîl, V, 356-358; İbn Hibbân, el-Mecrûĥîn, I, 92; a.mlf., eŝ-Ŝiķāt, VII, 93-94; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist, Kahire, ts. (Matbaatü’l-İstikāme), s. 330; Ebû Ca‘fer et-Tûsî, Tehźîbü’l-aĥkâm (nşr. Seyyid Hasan el-Mûsevî), Necef 1971, VII, 241; Hatîb, Târîħu Baġdâd, X, 400-407; İbnü’l-Cevzî, Śıfatü’ś-śafve (nşr. İbrâhim Ramazan - Saîd el-Lahhâm), Beyrut 1409/1989, II, 145; İbn Hallikân, Vefeyât (Abdülhamîd), II, 338; Mizzî, Tehźîbü’l-Kemâl, XVIII, 338-354; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, VI, 325-336; a.mlf., Mîzânü’l-iǾtidâl, II, 659; a.mlf., Târîħu’l-İslâm: sene 141-160, s. 210-212; a.mlf., Teźkiretü’l-ĥuffâž, I, 169-171; Fâsî, el-Ǿİķdü’ŝ-ŝemîn, V, 508-510; İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-nihâye, I, 469; İbn Hacer, Tehźîbü’t-Tehźîb, VI, 402-406; a.mlf., Ŧabaķātü’l-müdellisîn (nşr. Âsım b. Abdullah el-Karyûtî), Amman 1983, s. 41; Dâvûdî, Ŧabaķātü’l-müfessirîn, I, 352-353; Keşfü’ž-žunûn, I, 437; II, 1008, 1831; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 623; Kettânî, er-Risâletü’l-müsteŧrafe, s. 9, 34; Brockelmann, GAL Suppl., I, 255; Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları Hakkında Araştırmalar, İstanbul 1956, s. 41-42; a.mlf., GAS, I, 91; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, VI, 183; Elbânî, Maħŧûŧât, s. 83; Ali Hasan Abdülganî, Tefsîru İbn Cüreyc, Kahire 1413/1992, s. 6-26; Ch. Pellat, “Ibn Ғјurayғј”, EI² Suppl. (İng.), s. 386; Ali Refîî, “İbn Cüreyc”, DMBİ, III, 226-227.

İsmail Cerrahoğlu