İBN CİNNÎ

(ابن جنّيّ)

Ebü’l-Feth Osmân b. Cinnî el-Mevsılî el-Bağdâdî (ö. 392/1002)

Arap dili ve edebiyatı âlimi.

Musul’da dünyaya geldi. Doğum tarihiyle ilgili olarak kaynaklarda 300 (913), 321 (933), 322 (934), 330 (942) gibi farklı tarihler verilmektedir. Yunan asıllı bir babanın çocuğudur. Musul’un ileri gelenlerinden Süleyman b. Fehd b. Ahmed el-Ezdî’nin âzatlısı olan babasının buraya nereden ve ne zaman geldiği bilinmemektedir. Babasının adı olan Cinnî Yunanca’da “cömert, asil, güzel fikirli ve saygın kişi” anlamlarına gelen Gennaius kelimesinin Arapçalaştırılmış şeklidir. İbn Cinnî, daha çok babasının bu adına nisbetle meşhur olmakla birlikte nahiv ilmindeki geniş bilgisi sebebiyle Nahvî, doğduğu yere nisbetle Mevsılî, lugat ilmindeki yüksek mevkiinden dolayı Lugavî, babasının hizmetinde bulunduğu aileye izâfetle Ezdî nisbeleriyle de anılmıştır. Künyesi olan Ebü’l-Feth’i ise dil ve edebiyat ilimlerine vukufu ve bunlarla ilgili problemleri çözmedeki (feth) mahareti sebebiyle almış olmalıdır. Mütenebbî divanının şerhine dair eserine el-Fetĥu’l-vehbî Ǿalâ müşkilâti’l-Mütenebbî adını vermesi ve


Bâharzî’nin onun karmaşık dil meselelerini çözme kabiliyetinin hiçbir edebiyat âliminde bulunmadığını söylemesi (Dümyetü’l-ķaśr, I, 481) bu ihtimali güçlendirmektedir.

İbn Cinnî ilk tahsilini Musul’da Ebü’l-Abbas Muhammed el-Mevsılî’nin yanında tamamladı. Özellikle dil ilimlerinde kendini yetiştirerek daha on dört-on beş yaşlarında iken camide gramer dersleri vermeye başladı. Ebü’l-Abbas el-Mevsılî’den sonra en önemli hocası Ebû Ali el-Fârisî’dir. Rivayete göre Ebû Ali el-Fârisî, İbn Cinnî’nin ders verdiği camiye uğramış ve ona sarf ilmiyle ilgili bir soru sormuş, beklediği cevabı alamayınca da bu alanda henüz yeterli seviyeye gelmediğini söylemiştir (Yâkūt, XII, 90-91). İbn Cinnî kendisiyle ilk defa karşılaştığı bu kişinin meşhur nahiv âlimi Ebû Ali el-Fârisî olduğunu öğrenince ders vermeyi bırakıp onun öğrencisi olmuş, yaklaşık kırk yıl yanından ayrılmamıştır. İlmî ve fikrî şahsiyetinin teşekkülünde ve özellikle dil ilimleri sahasında yetişmesinde büyük etkisi olan Ebû Ali el-Fârisî’nin görüşlerine çok değer vermiş, çalışmalarında uyguladığı yöntemi büyük ölçüde ondan almıştır.

Çok defa Ebû Ali el-Fârisî ile birlikte Halep, Dımaşk, Vâsıt, Şîraz ve Bağdat gibi devrin önemli kültür merkezlerine seyahatlerde bulunan İbn Cinnî, önde gelen âlim ve şairlerle tanışma ve onlarla dil meselelerini tartışma imkânı buldu. Ünlü şair Mütenebbî ile Halep ve Şîraz’da birçok defa görüştü ve aralarında samimi bir dostluk kuruldu. Ebû Ali el-Fârisî’nin aracılığıyla Halep’te Hamdânî, Bağdat’ta Büveyhî hânedanı mensuplarıyla tanıştı ve saraylarındaki ilmî münazaralara katıldı. Dil ve kıraat âlimi İbn Miksem el-Attâr, el-Eġānî müellifi Ebü’l-Ferec el-İsfahânî gibi hocalardan da istifade etti. Fasih Arapça konuşan bedevîlerden dile dair malzeme topladı ve rivayetlerde bulundu. Daha sonra Bağdat’a yerleşen İbn Cinnî ilmî çalışmalarını hayatının sonuna kadar burada sürdürdü. 28 Safer 392 (16 Ocak 1002) tarihinde Bağdat’ta öldü. Genellikle mutasavvıfların defnedildiği Şünûziyye Kabristanı’nda hocası Ebû Ali el-Fârisî’nin yakınında gömüldü.

IV. (X.) yüzyılın en önemli dil âlimlerinden olan İbn Cinnî, Hamdânî hâkimiyetinde bulunan Musul’daki ilk tahsil ve çocukluk yılları dışında hayatının büyük bir kısmını Büveyhî hânedanı döneminde geçirmiş, bu dönemdeki ilmî ve kültürel gelişmelerden, serbest fikrî ve felsefî tartışma ortamından büyük ölçüde faydalanmıştır. Büveyhî hânedanından yakın ilgi görmüş, Dicle nehrinde yapılan, başka nahivcilerin de katıldığı kayık gezintilerinde sultanın yanında oturmuştur (İbnü’l-Esîr, IX, 392).

İbn Cinnî’nin çalışmalarının hemen hepsi dil ilimlerine dairdir. Bu çalışmalarıyla İbn Cinnî IV. (X.) yüzyılda kıyas geleneğine bağlı olarak sürdürülegelen, çok defa Basra ve Kûfe dil mektepleri arasındaki rekabete dayalı klasik tarzdaki dil çalışmalarına yeni bir anlayış getirmek istemiştir. Gramer kurallarıyla ilgili tartışmalardan ziyade dilin ortaya çıkışı, dilin ilâhî mi (tevkîfî) beşerî mi (ıstılâhî) olduğu konusu üzerinde durmuş, dil kurallarının tesbit ve tayininde rol oynayan sebepleri, bunların arkasındaki felsefî unsurları, özellikle dilin temel kurallarına uymayan söyleyiş ve kullanışların sebeplerini araştırmış, bunlara yeni yorumlar getirmeye çalışmıştır. Arapça kelimelerin türeme biçimlerini de ciddi bir şekilde inceleyen ve bu bağlamda “el-iştikāku’l-ekber” tabirini ilk defa kullanan İbn Cinnî bu suretle Arap dili etimolojisinin temellerini atmıştır. Halîl b. Ahmed’den (ö. 175/791) sonra durma noktasına gelmiş olan Arap fonetiğiyle ilgili çalışmaları da yeniden başlatmış, bu sahada yoğunlaşmış olan Sırru śınâǾati’l-iǾrâb gibi müstakil eserler kaleme almıştır. Dilde icmâ meselesini ilk defa İbn Cinnî gündeme getirmiş ve bunun sınırlarını tayin etmiştir. Dilde icmâa muhalefeti câiz görmüş ve bu düşünceden hareketle, II. (VIII.) yüzyılın ortalarına kadar yazılan şiirlerle sınırlandırılan gramer kurallarını şiirle örneklendirmenin (istişhâd) kapsamını genişleterek daha sonraki devirlerde yazılan şiirlerden de örnek verilebileceğini savunmuştur. İbn Cinnî’nin, her eserini dilin bu tür problemlerinden birini çözmek için kaleme aldığını söylemek mümkündür. Dil meseleleriyle ilgili tahlil, tesbit ve tenkitlerinde ön yargıdan uzak kalan İbn Cinnî, akıl ve mantığı ön plana çıkararak mektepler üstü bir yaklaşım içinde olmayı tercih etmiştir. Basralılar’dan “arkadaşlarımız” diye söz etmesine (meselâ bk. el-Ħaśâǿiś, I, 166; el-Muĥteseb, I, 349) ve bu mektebin bazı ilkelerini esas almasına rağmen, “Basralılar’la benim aramda usul bakımından bir yakınlık yoktur, yakınlık benimle doğru arasındadır” diyerek (el-Muĥteseb, I, 167) her türlü taassuptan uzak olduğunu göstermiştir. Hocası Ebû Ali el-Fârisî’nin görüşlerine güvenmesine rağmen bazı meselelerde ona da muhalefet etmiş ve kendi metoduyla ulaştığı sonuçları doğru kabul etmiştir (meselâ bk. el-Ħaśâǿiś, II, 387; Sırru śınâǾati’l-iǾrâb, II, 568). Bu sebeple İbn Cinnî’yi devrindeki dil mekteplerinden herhangi birine mensup saymak doğru değildir. Onun bu tavrı, ele alıp tartıştığı meselelerde müsbet ve mâkul sonuçlara ulaşmasında etkili olmuştur. Bugün dil biliminin başlıca konuları olan dilin esası, tarifi, lafzın mânaya delâlet şekilleri, lafızmâna ilişkisi, iştikak, i‘rab, âmil-mâmul münasebeti, dilin morfolojik yapısı ve onunla ilgili kalb, ibdâl ve ivaz gibi meselelerdeki görüş ve tesbitleri günümüzde yapılan Arap filolojisine dair çalışmalara ışık tutmakta ve yeni yorumlara kaynak teşkil etmektedir.

İbn Cinnî gerek Bağdat’ta gerekse gittiği diğer şehirlerde birçok talebe yetiştirmiştir. En önemli talebeleri şunlardır: Şerîf er-Radî, Ali b. Zeyd el-Kâşânî en-Nahvî, İbnü’l-Bevvâb, Ebü’l-Hasan Ali b. Ubeydullah es-Simsimî, Şerîf el-Murtazâ, Zâkir en-Nahvî, Ebü’l-Kāsım Ömer b. Sâbit es-Semânînî ve Muhammed b. Ahmed el-Vâsıtî. Ali, Âl ve Alâ adlarındaki üç oğlunu da öğrencileri arasında saymak gerekir. Âl ve Alâ daha sonraları önemli birer nahiv ve hadis âlimi olarak temayüz etmişlerdir (İbn Mâkûlâ, II, 585).

Eserleri. A) Gramer. 1. el-ƒaśâǿiś*. Nahiv ilminin metodolojisini ortaya koymak amacıyla kaleme alınmış olup Arap dilinin genel yapısı ve bu yapıyı oluşturan temel ilkelerin felsefî açıdan yorumlandığı ve özelliklerinin belirtildiği bir eserdir. I. cildi Kahire’de basılan (1331) eserin tamamı Muhammed Ali en-Neccâr tarafından neşredilmiştir (I-III, Kahire 1371-1376/1952-1956). Abduh er-Râcihî eserden yaptığı seçmeleri Nuśûś min Kitâbi’l-Ħaśâǿiś adıyla yayımlamıştır (Kahire 1972). 2. Ǿİlelü’t-teŝniye. Tesniye alâmeti olan elif ve yâ harflerinin kelimenin bünyesindeki görev ve özelliklerine dair bir eserdir. İbn Cinnî, kendinden önceki dilcilerin konuyla ilgili tartışmalarını ve farklı görüşlerini değerlendirdikten sonra kendi görüşünü açıklamıştır. Bu konuya dair ilk ve tek eser olan Ǿİlelü’t-teŝniye’yi Abdülkādir el-Mehîrî (Tunus 1385/1965) ve Sabîh et-Temîmî (Kahire 1413/1992) neşretmiştir. 3. el-LümaǾ fi’l-ǾArabiyye. Nahivle ilgili temel meselelerin sade bir üslûpla ele alındığı eser yazıldığı tarihten itibaren büyük ilgi görmüş, asırlarca ders kitabı olarak okutulmuştur. Eser üzerine başta müellifin talebeleri olmak üzere birçok dilci tarafından yirmiyi aşkın şerh yazılmıştır (Sezgin, IX, 174-176). el-LümaǾ Fâiz Fâris (Küveyt 1392/1972), Hâdî Kişrîde (Uppsala 1396/1976),


Muhammed M. Şeref (Kahire 1400/1979), Hüseyin Muhammed (Kahire 1400/1979), Hâmid el-Mü’min (Beyrut 1405/1985, 2. bs.) ve Semîh Ebû Muğlî (Amman 1409/1988) tarafından yayımlanmıştır. 4. Mesǿeletân min Kitâbi’l-Eymân li-Muĥammed b. Ĥasan eş-Şeybânî. Şeybânî’nin Kitâbü’l-Eymân’ında yemin ifadeleriyle ilgili iki meselenin gramer açısından şerhidir (nşr. Muhammed Mehdî, MMMA [Küveyt], XXXIII/1 [1989], s. 89-120). 5. et-Taśrîfü’l-mülûkî*. Sarf ilmine dair olan eser, Muħtaśarü’t-taśrîf Ǿalâ icmâlihî, Cümelü uśûli’t-taśrîf, el-Cümel min uśûli’t-taśrîf adlarıyla da anılır. İlk defa G. Hoberg tarafından Latince tercümesiyle birlikte neşredilen eseri (Leipzig 1885) daha sonra Muhammed Saîd en-Na‘sân yayımlamıştır (Kahire 1332/1913, 1970). et-Taśrîfü’l-mülûkî, İbnü’ş-Şecerî ve Ebü’l-Bekā İbn Yaîş’in de aralarında bulunduğu bazı dil âlimleri tarafından şerhedilmiştir (diğer şerhleri için bk. Sezgin, IX, 178-179). 6. el-Muķteđab min kelâmi’l-ǾArab. Eserde ecvef fiiller son harflerine göre yirmi dokuz bölüme ayrılarak ism-i mef‘ûlleriyle birlikte verilmiştir. el-Muķteđab Edgar Pröbster (Leipzig 1913), Vecîh Fâris el-Kîlânî (Kahire 1342/1923), Mâzin el-Mübârek (Dımaşk 1408/1988) ve Câbir M. Mahmûd el-Berâce (Cîze 1408/1988) tarafından yayımlanmıştır. 7. el-Münśıf. Sarf âlimi Ebû Osman el-Mâzinî’nin et-Taśrîf’inin şerhidir. İbn Cinnî’nin en önemli ve hacimli eserlerinden biri olan el-Münśıf’ı İbrâhim Mustafa ve Abdullah Emîn neşretmiştir (I-III, Kahire 1373-1379/1954-1960; ayrıca bk. et-TASRÎF). 8. Sırru śınâǾati’l-iǾrâb. Arap alfabesini oluşturan yirmi dokuz harfin mahreç ve sıfatlarının, i‘lâl, ibdâl, idgam, kalb ve hazif gibi değişik özelliklerinin incelendiği eser Arap dili fonetiğinin en önemli kaynaklarından biridir (Fleisch, CVIII/1 [1958], s. 74-105). Eser, Mustafa es-Sekkā başkanlığındaki bir heyet (Kahire 1374/1954) ve ayrıca Hasan Hindâvî (I-II, Dımaşk 1405/1985) tarafından yayımlanmıştır. 9. Şerĥu’l-Îżâĥ li-Ebî ǾAlî el-Fârisî (Süleymaniye Ktp., Kılıç Ali Paşa, nr. 930). 10. ǾUķūdü’l-LümaǾ fi’n-naĥv (nşr. Hasan Şâzelî Ferhûd, Mecelletü Külliyeti’l-âdâb, V [Riyad 1977-1978], s. 135-153). 11. MecmûǾ fi’n-naĥv ve’l-luġa ve şerĥ ebyât şiǾriyye mine’l-vicheti’n-naĥviyye ve’l-luġaviyye (Escurial Library, nr. 778). 12. el-Müźekkirât. Bir nüshası Vatikan Kütüphanesi’nde Bahâeddin İbnü’n-Nehhâs el-Halebî’nin mecmuası içinde yer almaktadır. 13. Ħulâśatü’l-mesǿele fi’n-naĥv (Nuruosmaniye Ktp., nr. 4383/3).

B) Lugat. 1. el-Elfâžü’l-mehmûze. Eserde hemzeli fiiller ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış, kullanılışları örneklerle gösterilmiştir. Vecîh Fâris el-Kîlânî’nin Ŝelâŝü resâǿil li’bn Cinnî adıyla neşrettiği (Kahire 1343/1924) risâleler arasında yayımlanan eseri daha sonra Selâhaddin el-Müneccid (Dımaşk 1366/1947), Selâhaddin el-Münsıf (Beyrut 1981), Abdülbâkī el-Hazrecî (Cidde 1407/1987) ve Mâzin el-Mübârek (Dımaşk 1409/1988) yayımlamıştır. 2. el-Mübhic fî tefsîri es-mâǿi şuǾarâǿi’l-Ĥamâse. Ebû Temmâm’ın Dîvânü’l-Ĥamâse’sinde yer alan yaklaşık 220 şairin adlarının iştikakı ve mânalarını açıklayan bir eserdir (Dımaşk 1348/1929; nşr. Hasan Hindâvî, Dımaşk 1407/1987). 3. el-Müźekker ve’l-müǿenneŝ. Eserde önce semaî müennes kelimeler, daha sonra müzekker ve müenneslerle her iki şekli de câiz olan kelimeler alfabetik sırayla ele alınmıştır. Son kısmında ise üç, dört ve beş harfli müennes kelimelerin tasgīrlerinde takip edilecek usuller hakkında bilgi verilmiştir. Eser Oscar Rescher (MO, VIII/3 [1914], s. 193-202), Târık Necm Abdullah (Cidde 1405/1985) ve Târık Abdüavn el-Cenâbî (MMİIr., XXXVIII [1987], s. 202-241) tarafından neşredilmiştir. 4. Tefsîrü’l-luġa min Kitâbi’t-Taśrîf li’l-Mâzinî. Mâzinî’nin et-Taśrîf adlı eserindeki az kullanılan (garîb ve nâdir) kelimelerin açıklamasına dair bir risâle olup el-Münśıf’ın III. cildi içinde yer almaktadır (s. 3-93). 5. ǾUķūdü’l-hemz (ve ħavâśśu emŝileti’l-efǾâl). Kâtiplerin resmî yazışmalarda hemzenin başta, ortada ve sondaki yazılışında takip ettikleri usullere dairdir. Vecîh Fâris el-Kîlânî’nin yayımladığı Ŝelâŝü resâǿil li’bn Cinnî’nin (Kahire 1343/1924) üçüncü risâlesi olan eser daha sonra Mâzin el-Mübârek tarafından neşredilmiştir (Dımaşk 1408/1988). 6. Mâ yaĥtâcü ileyhi’l-kâtib min mehmûz ve maķśûr ve memdûd. Eseri Vecîh Fâris el-Kîlânî Ŝelâŝü resâǿil li’bn Cinnî içinde yayımlamıştır. 7. el-Mesâǿilü’l-luġaviyye (Escurial Library, nr. 778). 8. el-Fevâǿidü’l-luġaviyye ve’l-edebiyye (Escurial Library, nr. 778).

C) Edebiyat. 1. Fesrü şiǾri’l-Mütenebbî. İbn Cinnî’nin Mütenebbî divanı üzerine yazdığı iki şerhten hacimli olanıdır (nşr. Safâ Hulûsî, I, Bağdat 1390/1970, II, 1398/1978). Bu şerh üzerinde, aralarında müellifin çağdaşlarının da bulunduğu bazı dilciler tarafından reddiye, tenkit ve ihtisar mahiyetinde çalışmalar yapılmıştır (Sezgin, II, 492-493; DİA, VII, 515; X, 156). 2. el-Fetĥu’l-vehbî Ǿalâ müşkilâti’l-Mütenebbî. Müellifin Mütenebbî divanına yazdığı küçük şerh olup Muhsin Gayyâz tarafından yayımlanmıştır (Bağdat 1393/1973). 3. Muħtaśarü’l-Ǿarûż ve’l-ķavâfî. Eseri bu adla Hasan Şâzelî Ferhûd (Beyrut 1392/1972; Kahire 1395/1975), Kitâbü’l-ǾArûż adıyla Ahmed Fevzî el-Heyyib (Küveyt 1407/1987) ve Hasan el-Cübûrî (Kahire 1407/1987) neşretmişlerdir. 4. Men nüsibe ilâ ümmihî mine’ş-şuǾarâǿ. Aslı dil ve ensâb âlimi Muhammed b. Habîb’e (ö. 245/860) ait olup İbn Cinnî kitaba bazı ilâveler yapmış ve açıklamalarda bulunmuştur. Eserin ikisi Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de (Mecâmî‘, nr. 57, 122), diğeri Medine’de Ârif Hikmet Bey Kütüphanesi’nde olmak üzere üç nüshasının varlığı bilinmektedir (Muhammed Es‘ad Tales, XXXII [1957], s. 663). 5. el-MuǾrib (Şerĥu Ķavâfî Ebi’l-Ĥasan el-Aĥfeş). Ahfeş el-Evsat diye tanınan Ebü’l-Hasan Saîd b. Mes‘ade’nin Kitâbü’l-Ķavâfî’sinin (nşr. İzzet Hasan, Dımaşk 1390/1970) şerhi olup kafiyeye dair bir bölümünün yazma nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’ndedir (Lala İsmâil Paşa, nr. 736/4). el-Kâfî fî şerĥi’l-Ķavâfî adıyla İbn Cinnî’ye nisbet edilen eser de bu kitap olmalıdır. 6. Tefsîru urcûzeti Ebî Nüvâs (fî taķrîżi’l-Fażl b. er-RebîǾ). Ebû Nüvâs’ın Abbâsî vezirlerinden Fazl b. Rebî‘ için yazdığı elli dört beyitlik kasidenin şerhi olup Muhammed Behcet el-Eserî tarafından yayımlanmıştır (Dımaşk 1386/1966). 7. et-Tamâm fî tefsîri eşǾâri Hüzeyl mimmâ aġfelehû Ebû SaǾîd es-Sükkerî. Ebû Saîd es-Sükkerî’nin, Hüzeyl kabilesi şairlerinin şiirlerini derleyip şerhettiği Şerĥu eşǾâri’l-Hüzeliyyîn (Dîvânü’l-Hüzeliyyîn) adlı eserinin (nşr. Abdüssettâr Ahmed Ferrâc, Kahire 1963-1965) tetimmesi olup Ahmed Nâcî el-Kaysî, Hatîce Abdürrezzâk el-Hadîsî ve Ahmed Matlûb tarafından neşredilmiştir (Bağdat 1382/1962). 8. et-Tenbîh (Şerĥu müstaġlaķı ebyâti’l-Ĥamâse). Ebû Temmâm’ın el-Ĥamâse’sinin şerhi olan eser üzerinde Yesrî el-Kāsımî Kahire Üniversitesi’nde yüksek lisans tezi hazırlamıştır (1971). İbn Cinnî’nin bu şerhi üzerine Ebû Nasr Mansûr b. Müsellem ed-Dümeyk el-Halebî Tetimmetü mâ ķaśśara fîhi İbn Cinnî fî şerĥi ebyâti’l-Ĥamâse adıyla bir eser yazmıştır.

D) Diğer Eserleri. 1. el-Muĥteseb fî tebyîni vücûhi şevâźźi’l-ķırâǿât ve’l-îżâĥ Ǿanhâ. Temel kaynağı Ebû Bekir İbn Mücâhid’in el-Ķırâǿâtü’ş-şâźźe’si olan eserde şâz kıraatler özellikle gramer ve i‘rab yönünden incelenmiştir (nşr. Ali en-Necdî Nâsıf - Abdülfettâh İsmâil Şelebî - Abdülhalîm en-Neccâr, I-II, Kahire 1386-1389/1966-1969, 1414/1994). Eser üzerinde


daha önce G. Bergsträsser bir çalışma yapmıştır (bk. bibl.) 2. Şevâźźü’l-Ķurǿân. Berlin’de Staatsbibliothek’te (nr. 674) bir nüshası mevcuttur. 3. el-Ħâǿât fî kitâbillâh (nşr. Nevâr Muhammed Hasan Âl-i Yâsîn, Mecelletü’l-Belâġ, sy. IV-V [1976], s. 62-73). 4. el-Ħâŧıriyyât. Çoğu gramere dair olmak üzere yaklaşık 279 konudan oluşan eser Ali Zülfikar Şâkir tarafından neşredilmiştir (Beyrut 1408/1988). Muhammed Ahmed ed-Dâlî, eserin yazma nüshaları üzerinde yaptığı çalışmalar sonunda bu neşirde tesbit ettiği eksik bölümleri Baķıyyetü’l-Ħâŧıriyyât adıyla yayımlamıştır (MMLADm., LXVII [1992], s. 417-494). İlâve edilen bölümlerle birlikte eserin tamamı 369 konuya ulaşmıştır.

İbn Cinnî’nin kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: el-Müfîd fi’n-naĥv, et-Telķīn fi’n-naĥv, Risâle fî meddi’l-eśvât ve meķādîri’l-meddât, TeǾâķubü’l-ǾArabiyye, Şerĥu’l-Faśîĥ li-ŜaǾleb, en-Nevâdirü’l-mümtiǾa fi’l-ǾArabiyye, Şerĥu’l-Maķśûr ve’l-memdûd li’bni’s-Sikkît, Muħtaśarü (Muĥtârü)’l-erâcîz, Kitâbü’z-Zecr, el-Faśl (el-Farķ) beyne’l-kelâmi’l-ħâś ve’l-Ǿâmm, en-Naķż Ǿalâ İbn VeķīǾ fî şiǾri’l-Mütenebbî, Tefsîrü’l-ǾAleviyyât (Şerif er-Radî’nin dört mersiyesinin şerhi), el-Müheźźeb fi’l-ķırâǿât, el-Vaķf ve’l-ibtidâǿ, el-Mesâǿilü’d-Dımaşķıyyât, el-Mesâǿilü’l-Vâsıŧıyyât, Meĥâsinü’l-ǾArabiyye, el-Büşrâ ve’ž-žafer, et-Teźkiretü’l-Iśbahâniyye, Źü’l-ķad fi’n-naĥv, et-Tebśıra, el-Ħaŧîb, Sırrü’s-sürûr, el-Fâǿiķ, Şerĥu’l-Müźekker ve’l-müǿenneŝ li’bni’s-Sikkît, Muħtaśaru Teźkireti Ebî ǾAlî el-Fârisî, el-MeǾâni’l-mücerrede. İbn Cinnî, Ebü’l-Esved ed-Düelî’nin divanını istinsah ederek şiirlerini şerhetmiş (DİA, X, 312), Abdullah b. Ömer el-Arcî’nin divanı da (nşr. Hıdr et-Tâî - Reşîd Ubeydî, Bağdat 1375/1956) onun rivayetiyle zamanımıza intikal etmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Cinnî, el-Ħaśâǿiś (nşr. M. Ali en-Neccâr), Beyrut 1371/1952, neşredenin girişi, s. 3-73; a.mlf., el-LümaǾ fi’l-ǾArabiyye (nşr. Fâiz Fâris), Küveyt 1392/1972, neşredenin girişi, s. c-kz; a.e. (nşr. Hâmid el-Mü’min), Beyrut 1405/1985, neşredenin girişi, s. 7-30; a.mlf., el-Müźekker ve’l-müǿenneŝ (nşr. Târık Necm Abdullah), Cidde 1405/1985, neşredenin girişi, s. 5-40; a.mlf., Sırru sınâǾati’l-iǾrâb (nşr. Hasan Hindâvî), Dımaşk 1405/1985, neşredenin girişi, s. 5-53; a.mlf., el-Mübhic fî tefsîri esmâǿi şuǾarâǿi’l-Ĥamâse (nşr. Hasan Hindâvî), Dımaşk-Beyrut 1407/1987, neşredenin girişi, s. 5-22; a.mlf., el-Ħâŧıriyyât (nşr. Ali Zülfikār Şâkir), Beyrut 1408/1988, neşredenin girişi, s. 7-15; a.mlf., Ǿİlelü’t-teŝniye (nşr. Sabîh et-Temîmî), Kahire 1413/1992, neşredenin girişi, s. 5-39; a.mlf., el-Muĥteseb (nşr. Ali en-Necdî Nâsıf v.dğr.), Kahire 1414/1994, neşredenin girişi, s. 5-22; İbn Mis‘ar et-Tenûhî, Târîħu’l-Ǿulemâǿi’n-naĥviyyîn (nşr. Abdülfettâh M. el-Hulv), Cîze 1412/1992, s. 24-25; Ali b. Hasan el-Bâharzî, Dümyetü’l-ķaśr (nşr. Sâmî Mekkî el-Ânî), Bağdad 1971, I, 481; İbn Mâkûlâ, el-İkmâl, II, 585; Kemâleddin el-Enbârî, Nüzhetü’l-elibbâǿ (nşr. Muhammed Ebü’l-Fazl), Kahire 1386/1967, s. 332-334; Ebü’l-Bekā el-Ukberî, el-MüttebaǾ fî şerĥi’l-LümaǾ (nşr. Abdühamîd Hamed M. Mahmûd ez-Zevî), Bingazi 1994, neşredenin girişi, I, 19-31; Yâkūt, MuǾcemü’l-üdebâǿ, XII, 81-115; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IX, 179, 392; İbnü’l-Kıftî, İnbâhü’r-ruvât, II, 335-340; İbn Hallikân, Vefeyât, III, 246-248; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XVII, 17-19; Taşköprizâde, Miftâĥu’s-saǾâde, Haydarâbâd 1356/1937, I, 114-115; G. Bergsträsser, Nichtkanonische Koranlesarten im Muĥtasab des Ibn Ğinnī, München 1933; Muhammed Ali el-Kassâs, İbn Cinnî ve felsefetühü’l-luġaviyye (yüksek lisans tezi, 1939), Câmiatü’l-Kahire Külliyyetü’l-âdâb; Brockelmann, GAL, I, 126; Suppl., I, 191-192; a.mlf., “Ibn Ginni über das weibliche demonstra-tivpronomen”, Islamica, III, Leipzig 1927, s. 319-324; Sezgin, GAS, II, 492-493; IX, 173-182; Hüsâm Saîd en-Naîmî, ed-Dirâsâtü’l-leheciyye ve’ś-śavtiyye Ǿinde İbn Cinnî, Bağdad 1980; a.mlf., İbn Cinnî Ǿâlimü’l-ǾArabiyye, Bağdad 1990; Abbas el-Kummî, el-Künâ ve’l-elķāb, Beyrut 1983, I, 246-247; Abdülvehhâb İbrâhim Ebû Süleyman, Kitâbetü’l-baĥŝi’l-Ǿilmî, Cidde 1403/1983, s. 198, 501-502, 523; Mahmûd Hüseynî, el-Medresetü’l-Baġdâdiyye fî târîħi’n-naĥvi’l-ǾArabî, Beyrut 1407/1986, s. 319-391; Hasan İsmâil Abdürrâzık, Ħaśâǿiśü’n-nažm fî Ħaśâǿiśi’l-ǾArabiyye li-Ebi’l-Fetĥ ǾOŝmân İbn Cinnî, Kahire 1987; Bû Şitâ el-Attâr, Fıķhü’l-luġati’l-ǾArabiyye: Nemûźec İbn Cinnî, Dârülbeyzâ 1988; Ahmed Süleyman Yâkūt, ed-Dersü’d-delâlî fî Ħaśâǿiśi İbn Cinnî, İskenderiye 1989; Abdülmün‘im Seyyid Abdüsselâm el-Eşkar, el-Belâġa fi’l-ķırâǿâti’ş-şâźźe Ǿinde İbn Cinnî, Kahire 1410/1990; Abdülvehhâb es-Sâbûnî, ǾUyûnü’l-müǿellefât (nşr. Mahmûd Fâhûrî), Halep 1413/1992, I, 264-266; Abdülkerîm Muhammed el-Es‘ad, el-Vasîŧ fî târîħi’n-naĥvi’l-ǾArabî, Riyad 1992, s. 129-131; Abdül‘âl Sâlim Mekrem, el-Ķırâǿatü’l-Ķurǿâniyye, Beyrut 1417/1996, s. 254-267; Mehmet Yavuz, İbn Cinnî, Hayatı ve Arap Gramerindeki Yeri (doktora tezi, 1996), İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; Oscar Rescher, “Studen über Ibn Ğinni’s und die allgemeinen politischen und kulturellen Verhältniss seiner Zeit”, ZA, XXIII (1909), s. 1-54; Muhammed Es‘ad Tales, “Ebü’l-Fetĥ b. Cinnî”, MMİADm., XXIV (1949), s. 537-546; XXV (1950), s. 78-86; XXXI (1956), s. 106-118, 283-300, 451-472, 631-648; XXXII (1957), s. 338-352, 658-671; H. Fleisch, “La conception phonétique des arabes d’après le Sırr śınā‘at al-i‘rāb d’Ibn Jinnī”, ZDMG, CVIII/1 (1958), s. 74-105; Jean-Patrick Guillaume, “Le statut des représentations sousjacentes en morphophonologie d’après Ibn Ğınnī”, Arabica, XXVIII, Leiden 1981, s. 222-241; Abdüsselâm Seyyid Hâmid, “İbn Cinnî beyne nâķıdîhî fî tefsîri’l-Mütenebbî”, MMMA (Kahire), XXXVI (1992), s. 225-247; J. Pedersen, “İbn Cinnî”, İA, V/2, s. 720; a.mlf., “Ibn Ғјinnī”, EI² (İng.), III, 754; Ebû Muhammed Vekîlî, “İbn Cinnî”, DMBİ, III, 252-258.

Mehmet Yavuz