İBN BERRÎ

(ابن برّيّ)

Ebû Muhammed Abdullāh b. Berrî b. Abdilcebbâr b. Berrî el-Makdisî el-Mısrî (ö. 582/1187)

Lugat ve nahiv âlimi.

5 Receb 499 (13 Mart 1106) tarihinde Kahire’de doğdu. Aslen Kudüslü olduğu için Makdisî, Mısır’da doğup büyüdüğü için Mısrî, temayüz ettiği ilmî sahalar dolayısıyla da Lugavî ve Nahvî nisbeleriyle anılır. İbn Berrî küçük yaşta Kur’an’ı ez-berledi. Ailenin adını yaşatacak büyük bir âlim olmasını isteyen babası gördüğü bir rüya üzerine (Safedî, XVII, 83-84) onu nahiv tahsiline yönlendirdi. Mısır ve Suriye (Dımaşk) ulemâsı ile Endülüs’ten Mısır’a göç eden âlimlerden başta lugat ve nahiv olmak üzere edebiyat, şiir, ahbâr, hadis, tefsir ve fıkıh okuyan İbn Berrî, Dîvân-ı İnşâ’da görev yapabilecek seviyede ilmî ve edebî kültüre sahip oldu. İbnü’l-Kattâ‘ es-Sıkıllî ve Muhammed b. Abdülmelik eş-Şenterînî’den nahiv, lugat ve edebiyat öğrenimi gördü. et-Tenbîh ve’l-îżâĥ adlı eserinde İbnü’l-Kattâ‘ın etkisi açıkça görülür. Nahiv, lugat ve edebiyat âlimi Muhammed b. Berekât es-Saîdî ile nahiv ve edebiyat âlimi Abdülcebbâr b. Muhammed el-Meâfirî de hocaları arasında yer alır. Ebû Sâdık el-Medînî, Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed er-Râzî, Ali b. Abdurrahman el-Hadramî, İbnü’l-Mufaddal el-Makdisî gibi âlimlerden hadis dinleyen İbn Berrî (İbn Hallikân, III, 108; Zehebî, s. 140), ayrıca kitapçı olan babasının dükkânından aldığı kitapları okuyarak kendini yetiştirdi. Hocası Muhammed b. Berekât es-Saîdî’nin ölümü üzerine yirmi bir yaşlarında iken Dîvân-ı İnşâ’ya başkâtip ve “mutasaffıh” olarak tayin edildi. Burada diğer kâtipler tarafından hazırlanan her türlü resmî yazı ve mektuptaki yazım hatalarını düzelten İbn Berrî’nin (İbn Hallikân, III, 108; İbnü’l-Kıftî, II, 110-111) bu görevinin ne kadar sürdüğü konusunda kaynaklarda bilgi yoktur. Bir süre Kahire’de Amr b. Âs Camii’nde lugat, nahiv, kıraat ve hadis dersleri veren, Fustat’taki el-Câmiu’l-atîk’te hadis hocalığı da yapan İbn Berrî 27 Şevval 582 (10 Ocak 1187) tarihinde Kahire’de vefat etti.

İbn Berrî özellikle lugat ve nahiv sahalarında, hataların tesbit ve tashihinde yoğunlaşan eleştiri ağırlıklı hâşiye, ta‘lik ve şerhler kaleme almıştır. Şerh ve hâşiye ile tenkidi birleştirmek onun üslûbunun temel özelliğidir. Nahiv alanında Sîbeveyhi’ye özel sevgisi ve Basra mektebine temayülü bulunmakla birlikte kendine has görüşleri de mevcuttur. Eleştirilerinde gerçek bir âlime yakışır tarzda nazik davranmış, kendisinden önceki âlimlere saygıda kusur etmemiştir. Onun edep, terbiye ve tevazuuna hayran olan Tâcü’l-Ǿarûs müellifi Zebîdî, Fîrûzâbâdî’nin Cevherî’nin eś-Śıĥâĥ’ını eleştirirken kullandığı, “Cevherî hata etti” ifadesindeki kabalığa dikkat çekerek İbn Berrî’nin Cevherî’nin hatalarını açıklarken kullandığı, “Durum zikredildiği gibi değildir” sözündeki nezaketi övmektedir.

İbn Berrî’nin en ünlü öğrencisi nahiv âlimi Îsâ b. Abdülazîz el-Cezûlî’dir. Cezûlî’nin el-Ķānûn (el-Muķaddimetü’l-Cezûliyye) adıyla tanınan nahiv muhtasarı İbn Berrî’nin derslerinde tuttuğu notlardan meydana gelmiştir (İbn Hallikân, III, 108). Cezûlî’nin öğrencisi İbn Mu‘tî’de İbn Berrî’nin tesiri görülür. Kıraat ve nahiv âlimi Ebû Tâhir İsmâil b. Zâfir el-Ukaylî, Ebü’l-Hüseyin (Seltü’l-Fîl) en-Nahvî, nahiv, lugat ve edebiyat âlimi Süleyman b. Benîn b. Halef ed-Dakīkī, hadis hâfızı Abdülganî el-Cemâîlî, nahiv âlimi Abdülmün‘im b. Sâlih et-Teymî, nahiv âlimi Mühezzebüddin Mühelleb b. Hasan el-Mühellebî, muhaddis Ebû Ömer Muhammed b. Ahmed b. Kudâme, fıkıh ve hadis âlimi İbn Şâs da İbn Berrî’nin seçkin öğrencileri arasında yer alır. Selâhaddîn-i Eyyûbî, el-Melikü’l-Kâmil ve el-Melikü’l-Azîz İmâdüddin gibi Eyyûbî melik ve emîrlerinin birçoğu ve Mısır’ın ileri gelen devlet ricâli onun ders halkalarına katılmış ve aralarından kendisinden icâzet alanlar da olmuştur (İbnü’l-Kıftî, II, 110; İbn Tağrîberdî, VI, 127, 227-228). İbn Hallikân da Mısır’da İbn Berrî’nin öğrencilerinden okuyup icâzet aldığını kaydeder (Vefeyâtü’l-aǾyân, III, 109).

Eserlerinden keskin bir zekâya sahip titiz bir araştırmacı olduğu anlaşılan İbn Berrî’nin son derece saf ve temiz kalpli olması gafil ve dalgın olduğuna dair bir hikâyenin (Yâkūt, XII, 56-57; İbnü’l-İmâd, VI, 449) uydurulmasına yol açmış olmalıdır. Eserlerinde dalgınlık izi göremeyenler bu hikâyeyi günlük hayatında dalgın olduğu şeklinde yorumlamışlardır. Dîvân-ı İnşâ gibi son derece dikkat isteyen bir görevde bulunması, derslerini melik ve emîrlerin ilgiyle takip etmiş olması ve eserlerinde gaflet ve dalgınlık izi bulunmaması bu fıkranın uydurma olduğunu göstermektedir.

Eserleri. 1. et-Tenbîh ve’l-îżâĥ (ifśâĥ) Ǿammâ vaķaǾa (mine’l-vehm) fî (Kitâbi)’ś-Śıĥâĥ. Cevherî’nin eś-Śıĥâĥ’ı üzerine kaleme alınmış en mükemmel hâşiye ve eleştiridir. İbn Berrî, 576’da (1180) yazmaya başladığı eserde eś-Śıĥâĥ’taki eksik kelimeleri tamamlamış, nahiv ve sarfla ilgili bilgileri değerlendirmiş, kökü yanlış veya ihtilâflı kelimelerin köklerini tesbit etmiş, anlam ve yorum hatalarını düzeltmiş, örnek eksikliğini gidermiştir. Eser Lisânü’l-ǾArab’ın beş temel kaynağından biri olup özeti Emâlî İbn Berrî adıyla Lisânü’l-ǾArab’da nakledilmiştir. İbnü’l-Kıftî, İbn Berrî’nin eś-Śıĥâĥ üzerine düştüğü notların başkaları tarafından düzenlenerek buna et-Tenbîh ve’l-îżâĥ adının verildiğini kaydeder (İnbâhü’r-ruvât, II, 110). Safedî ise eserin ilk iki cildini İbn Berrî’nin yazdığını, onun vefatı üzerine Abdullah b. Muhammed el-Endelüsî tarafından tamamlandığını ve toplam sekiz cilt olduğunu söyler (el-Vâfî, XVII, 82). Diğer bir rivayete göre de İbn Berrî, eserini hocası İbnü’l-Kattâ‘ın yazmaya başladığı


hâşiye üzerine kurmuştur (Keşfü’ž-žunûn, II, 1072). Ancak eserdeki üslûp birliği bu rivayetin doğru olmadığını göstermektedir. İbnü’l-Kattâ‘ın da eś-Śıĥâĥ üzerine bir hâşiyesi bulunması böyle bir karışıklığa yol açmış olabilir. Ayrıca Lisânü’l-ǾArab’da eserden yapılan nakillerin son maddelere kadar gelmiş olması eserin tamamının İbn Berrî tarafından yazıldığını ortaya koymaktadır. et-Tenbîh ve’l-îżâĥ’ın Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Fâtih, nr. 5234) tam bir nüshasının bulunduğu (Şeşen, I , 40), Konya Yusuf Ağa Kütüphanesi’nde ise (nr. 214 veya 6813) üçüncü cüzünün mevcut olduğu (Sezgin, I, 29) şeklindeki tesbitler de bu durumu teyit etmektedir. Öte yandan Kâtib Çelebi et-Tenbîh ile el-Îżâĥ’ı iki ayrı eser olarak gösterir (Keşfü’ž-žunûn, I, 214; II, 1072). el-Îżâĥ’ın İbn Berrî’ye ait olması, et-Tenbîh’in İbnü’l-Kattâ‘, İbn Berrî ve Bestî’nin hâşiyelerinden meydana gelmiş olması da mümkündür. Eserin “vķś” maddesine kadar olan iki cildi yayımlanmıştır (I, nşr. Mustafa Hicâzî, Kahire 1980; II, nşr. Abdülâlim et-Tahâvî, Kahire 1981). 2. Fevâǿid mülteķaŧa muħtâre min Kitâbi Ĥavâşi’ś-Śıĥâĥ. Önceki eserden yapılmış seçmeler olup yirmi üç varaklık bir nüshası Köprülü Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Fâzıl Ahmed Paşa, nr. 1521). 3. Ĥâşiye (Ĥavâsin) Ǿalâ Dürreti’l-ġavvâś. Harîrî’nin, âlimlerle edip ve yazarların dil hatalarına dair Dürretü’l-ġavvâś fî evhâmi’l-ħavâś adlı eserine hâşiye olarak yazılmıştır. Eseri Ahmed Tâhâ Hasânîn Sultân, İbn Zafer’in hâşiyesiyle birlikte Ĥavâşî İbn Berrî ve’bn Žafer Ǿalâ Dürreti’l-ġavvâś fî evhâmi’l-ħavâś li’l-Ĥarîrî (Kahire 1411/1990), Abdülhafîz Fergalî Ali el-Karanî de asıl Dürretü’l-ġavvâś’ın metniyle birlikte Dürretü’l-ġavvâś ve şerĥuhâ ve ĥavâşîhâ ve tekmiletühâ adıyla neşretmişlerdir (Beyrut 1417/1996). 4. Ĥâşiye Ǿale’l-MuǾarreb li’bni’l-Cevâlîķī. İbnü’l-Cevâlîkī diye de anılan Mevhûb el-Cevâlîkī’nin Arapça’ya başka dillerden girmiş (muarreb) kelimelere dair eserine yapılmış bir hâşiyedir. Eleştiri ağırlıklı olan eserde ilgili kelimeler alfabetik olarak dizilmiş, kök, iştikak ve anlam hataları düzeltilmiş, eksik olan muarreb kelimeler tamamlanmıştır. Eser Arapçalaştırma, yabancı kelimeleri Arapça kalıplara uydurma usulüne dair bir mukaddime ile başladığından Fi’t-TaǾrîb ve’l-muǾarreb adıyla yayımlanmıştır (nşr. İbrâhim es-Sâmerrâî, Beyrut 1405/1985). Hâtim Sâlih ed-Dâmin, Mülâĥažât Ǿalâ Kitâbi Ĥâşiyeti İbn Berrî Ǿalâ Kitâbi’l-MuǾarreb adıyla eseri değerlendiren bir çalışma yapmıştır (Küveyt 1986). 5. Ĥâşiye Ǿalâ Tekmileti’l-Cevâlîķī. TaǾķībâtü İbn Berrî adıyla da anılan eser (Brockelmann, GAL Suppl., I, 492), Harîrî’nin Dürretü’l-ġavvâś’ına Cevâlîkī tarafından yazılan tekmilenin hâşiyesidir. Çeşitli yazmalarda et-Tekmile (fîmâ yelĥamü fîhi’l-Ǿâmme), Tekmile ve źeyl (Ǿalâ Dürreti’l-ġavvâś), (Tekmiletü) Iślâĥı mâ taġleŧu fîhi’l-Ǿâmme, Ħaŧaǿü’l-Ǿavâm adlarıyla anılan eser (Brockelmann, GAL, I, 332; Suppl., I, 488, 492), halkın yaptığı dil yanlışlarına dair olup âlimlerin dil hatalarıyla ilgili Dürretü’l-ġavvâś’ın zeylidir. Tekmile’deki hataların tashihi, eksiklerin tamamlanması ile eserin tenkidinde yoğunlaşan İbn Berrî’nin hâşiyesi, İzzeddin et-Tenûhî tarafından Ĥavâşî Ǿalâ Tekmileti ıślâĥı mâ taġleŧu fîhi’l-Ǿâmme adıyla yayımlanmıştır (Dımaşk 1355/1936). 6. el-Lübâb fi’r-red Ǿalâ İbni’l-Ħaşşâb. İbnü’l-Haşşâb’ın Harîrî’nin el-Maķāmât’ı üzerine yazdığı eleştiriye reddiyedir. Bu eleştiri ve karşı eleştiri yazma nüshalarda değişik adlarla ve birlikte geçmektedir (a.g.e., I, 493-494). İbnü’l-Haşşâb’ın reddiyesi müstakil olarak yayımlanmış (Kahire 1326), daha sonra her iki reddiye birlikte (İstanbul 1328/1910) el-Maķāmât’ın zeyli olarak (Kahire 1329) ve Şerĥu Maķāmâti Ĥarîrî içinde (Beyrut 1388/1968) basılmıştır. Ayrıca Hâkim Mâlik, İbn Berrî’nin reddiyesini doktora çalışması olarak tahkik edip neşretmiştir (Bağdad 1981). Eserin, İbnü’l-Haşşâb tarafından yazılan Dürretü’l-ġavvâś (li’l-Ĥarîrî) adlı reddiyeye cevap olduğuna dair bilgi ise yanlıştır (krş. Süyûtî, Buġyetü’l-vuǾât, II, 34). Abdüllatîf el-Bağdâdî, İbnü’l-Haşşâb ve İbn Berrî’nin reddiyelerini değerlendiren el-İntiśâf beyne İbn Berrî ve İbni’l-Ħaşşâb fî kelâmihimâ Ǿale’l-Maķāmât (el-Ĥâşiyetü’l-Laŧîfe) adıyla bir eser yazmıştır. 7. Ġalaŧü (Aġlâŧü)’đ-đuǾafâǿ mine’l-fuķahâǿ (min ehli’l-fıķh). Fukaha tarafından yanlış olarak kullanılan 100 kadar kelimeyle ilgili olan eser ilk defa Ch. C. Torrey tarafından Orientalische Studien’de (Th. Nöldeke gewidmet I [1906], s. 211-224) yayımlanmış, daha sonra Nâsır b. Sa‘d er-Reşîd (Mecelletü’l-Baĥŝi’l-ilmî ve’t-türâŝi’l-İslâmî, III [Mekke 1980], s. 353-365), Hâtim Sâlih ed-Dâmin (MMİIr., XXXVI/3 [Bağdad 1965], s. 168-206) ve Îyd Mustafa Dervîş (ǾÂlemü’l-kütüb, XIII/1 [Riyad 1412]) tarafından neşredilmiştir. Eser ayrıca ErbaǾatü kütüb fi’t-taśĥîĥi’l-luġavî içinde de yayımlanmıştır (Beyrut 1407/1987, s. 96-142). 8. Cevâbü’l-mesâǿili’l-Ǿaşr el-mütǾıbe li (ile)’l-ĥaşr. Melikü’n-nühât lakabıyla tanınan Ebû Nizâr Hasan b. Sâfî el-Bağdâdî’nin bazı âyet, hadis, şiir ve sözlerdeki gramer ve i‘rab meselelerinde eski nahiv âlimlerine, özellikle Sîbeveyhi’ye muhalefet ettiği on meseleye İbn Berrî tarafından


verilmiş cevaplardan oluşur. Alemüddin es-Sehâvî Sifrü’s-saǾâde’sinde (II, 779-846) on meseleyi ve cevaplarını, cevap verenin adını belirtmeden zikretmiş, Süyûtî ise bu eserden yaptığı nakilde cevap verenin İbn Berrî olduğunu açıklamıştır (el-Eşbâh, III, 381-386). Bu on meseleyi ve cevaplarını Teźkiretü’n-nüĥât’ında kısmen nakleden (s. 164-171, 596-599) Ebû Hayyân el-Endelüsî cevap sahibinin Ahmed b. Muhammed İbnü’l-Cebbâb el-Celîs (ö. 648/1250) olduğunu söylemiştir. İbn Berrî’nin öğrencisi olan bu zatın muhtemelen eserin râvisi olması Ebû Hayyân’ı yanıltmış olmalıdır. Eser Muhammed Ahmed ed-Dâlî tarafından neşredilmiştir (Dımaşk 1418/1997). 9. Şerĥu şevâhidi’l-Îżâĥ. Konulara göre düzenlenen eser, Ebû Ali el-Fârisî’nin Arap gramerine dair el-Îżâĥ ile et-Tekmile adlı eserlerinde geçen şiir örneklerinin şerhi olup Îyd Mustafa Dervîş tarafından yayımlanmıştır (Kahire 1985). 10. Mesâǿil menŝûre fi’t-tefsîr ve’l-ǾArabiyye ve’l-meǾânî. Bazı âyet ve şiirlerdeki anlam ve gramer meselelerinin izahına dair olan eseri Hâtim Sâlih ed-Dâmin neşretmiştir (MMİIr., XLI/1 [Bağdad 1990], s. 1-36). 11. el-Emŝâlü’l-ǾArabiyye (Dımaşk 1988). 12. en-Naśîĥa fi’l-edǾiyeti’ś-śaĥîĥa. Hz. Peygamber’den nakledilen dua niteliğindeki sahih hadisleri toplayan bir kitaptır (Beyrut 1985).

Muhammed Ahmed ed-Dâlî, İbn Berrî’nin Risâle fî “lev” li’l-imtinâǾ, Faślun fî şurûŧi’l-ĥâl ve aĥkâmihâ ve aķsâmihâ, Mesâǿil süǿile Ǿanhâ adlı risâlelerini tahkik ettiğini, ancak henüz neşredemediğini söyler (Cevâbü’l-mesâǿili’l-Ǿaşr, neşredenin giriş, s. 29-30). Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki bir mecmuada (Şehid Ali Paşa, nr. 2740), İbn Berrî’nin çeşitli gramer meseleleriyle bazı müşkil âyetlerin nahiv ve i‘rab bakımından açıklanmasına dair birkaç risâlesi yer almaktadır. Bu risâlelerin bir kısmı Sehâvî’nin Sifrü’s-saǾâde’siyle (II, 747-752) Süyûtî’nin el-Eşbâh’ında da (IV, 217-227) nakledilmiştir. Müellifin ayrıca Tâcü’l-Ǿarûs’ta kendisinden nakillerin yer aldığı el-Furûķ ile el-İħtiyâr (el-İħbâr) fi’ħtilâfi eǿimmeti’l-emśâr (Îżâĥu’l-meknûn, I, 49; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 457), Şerĥu Edebi’l-kâtib (li’bn Ķuteybe) ve Ĥâşiye Ǿale’l-Müǿtelif ve’l-muħtelif (li’l-ǾÂmidî) adlı eserlerinin bulunduğu kaydedilmektedir.

Hartwig Derenbourg ile Carl Brockelmann, Muhammed İbnü’s-Sakkāt’a (VI./XII. yüzyıl) ait İħtiśârü’l-Ǿarûż (el-Ġumûz min mesâǿili’l-Ǿarûż) adlı eser üzerine yazılmış şerhi İbn Berrî’ye nisbet etmişlerse de bu şerh İbn Berrî er-Ribâtî et-Tâzî’ye (ö. 730/1330) aittir (krş. İbnü’d-Demâmînî, s. 231). Yine kendisinden iki beyit dışında (İbn Tağrîberdî, VI, 104) şiir nakledilmediği halde Lisânü’l-ǾArab’da “ĥâl” ve “ħâl” kelimelerinin çeşitli anlamlarını açıklayan iki didaktik kasidenin İbn Berrî’ye izâfe edilmesi de yanlış olmalıdır. Nitekim Ebû Hilâl el-Askerî “ħâl” ile ilgili kasideyi Sa‘leb’e nisbet etmiştir (Kitâbü’ś-ŚınâǾateyn, s. 475-476).

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Berrî, Ġalaŧü’đ-đuǾafâǿ mine’l-fuķahâǿ (nşr. Hâtim Sâlih ed-Dâmin, ErbaǾatü kütüb fi’t-taśĥîĥi’l-luġavî içinde), Beyrut 1407/1987, neşredenin girişi, s. 100-110; a.mlf., Cevâbü’l-mesâǿili’l-Ǿaşr (nşr. M. Ahmed ed-Dâlî), Dımaşk 1418/1997, neşredenin girişi, s. 5-7, 24-45; a.mlf., Fi’t-TaǾrîb ve’l-muǾarreb ve hüve’l-maǾrûf bi-Ĥâşiyeti İbn Berrî Ǿalâ Kitâbi’l-MuǾarreb li’bni’l-Cevâlîķī (nşr. İbrâhim es-Sâmerrâî), Beyrut 1405/1985, neşredenin girişi, s. 11-14; Ĥavâşî İbn Berrî ve İbn Žafer Ǿalâ Dürreti’l-ġavvâś fî evhâmi’l-ħavâś li’l-Ĥarîrî (nşr. Ahmed Tâhâ Hasânîn Sultân), Kahire 1411/1990, neşredenin girişi, s. 8-17, 31-64; Lisânü’l-ǾArab, “ĥvl”, “ħyl” md.leri; Ma‘mer b. Müsennâ, Mecâzü’l-Ķurǿân (nşr. Fuat Sezgin), Kahire 1374/1955; Ebû Hilâl el-Askerî, Kitâbü’ś-ŚınâǾateyn (nşr. Müfîd Kumeyha), Beyrut 1404/1984, s. 475-476; Yâkūt, MuǾcemü’l-üdebâǿ, XII, 56-57; İbnü’l-Kıftî, İnbâhü’r-ruvât, II, 110-111; İbn Hallikân, Vefeyât, III, 108-109; Ebû Hayyân el-Endelüsî, Teźkiretü’n-nüĥât (nşr. Afîf Abdurrahman), Beyrut 1986, s. 164-171, 596-599; Zehebî, Târîħu’l-İslâm: sene 581-590, s. 138-140; Abdülbâkī b. Abdülmecîd el-Yemânî, İşâretü’t-taǾyîn fî terâcimi’n-nüĥât ve’l-luġaviyyîn (nşr. Abdülmecîd Diyâb), Riyad 1986, s. 161; Safedî, el-Vâfî, XVII, 80-84; İbnü’d-Demâmînî, el-ǾUyûnü’l-ġāmize (nşr. Hassânî Hasan Abdullah), Kahire 1415/1994, s. 231; İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, VI, 103-104, 127, 227-228; Sehâvî, Sifrü’s-saǾâde (nşr. M. Ahmed ed-Dâlî), Dımaşk 1403/1983, II, 747-752, 779-846; Süyûtî, el-Eşbâh ve’n-nežâǿir fi’n-naĥv (nşr. Abdülilâh Nebhân v.dğr.), Dımaşk 1985, III, 381-386; IV, 217-227; a.mlf., Buġyetü’l-vuǾât, II, 34; Keşfü’ž-žunûn, I, 214; II, 1072; İbnü’l-İmâd, Şeźerât (Arnâût), VI, 449-450; Îżâĥu’l-meknûn, I, 49; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 457; Brockelmann, GAL, I, 134, 332; Suppl., I, 488, 492-494, 529; Sezgin, GAS, I, 29; Ramazan Şeşen, Nevâdirü’l-maħŧûŧâti’l-ǾArabiyye, Beyrut 1975, I, 40; Hakîm Mâlik, İbn Berrî ve cühûdühü’l-luġaviyye, Bağdad 1981; Ahmed Abdülgafûr Attâr, Muķaddimetü’ś-Śıĥâĥ, Beyrut 1404/1984, s. 161-162; Îyd Mustafa Dervîş, İbn Berrî ve cühûdühû fi’n-naĥv ve’l-luġa ve’t-taśrîf, Kahire 1405/1985; Hâtim Sâlih ed-Dâmin, Mülâĥažât Ǿalâ Kitâbi Ĥâşiyeti İbn Berrî Ǿalâ Kitâbi’l-MuǾarreb, Küveyt 1986; Kannevcî, el-Bülġa fî uśûli’l-luġa, Beyrut 1408/1988, s. 400; Abdül‘âl Sâlim Mekrem, el-Medresetü’n-naĥviyye, Küveyt 1410/1990, s. 47-52; a.mlf., “İbn Berrî el-Mıśrî”, ME, XL/5 (1968), s. 376-381; Ahmed Muhtar Ömer, “Kitâbü’t-Tenbîh ...”, MMMA, XXVI/1 (1982), s. 395-405; M. Ben. Cheneb, “Ibn Barrī”, EI (Fr.), II, 390; H. Fleisch, “Ibn Barrī”, EI² (Fr.), III, 755-756.

İsmail Durmuş