HUTTELÎ, İbnü’l-Cüneyd

(ابن الجنيد الختّلي)

Ebû İshâk İbrâhîm b. Abdillâh b. el-Cüneyd el-Huttelî el-Bağdâdî (ö. 270/884 [?])

Muhaddis ve sûfî.

200 (816) yılı civarında doğdu. İbnü’l-Cüneyd olarak da tanınır. Ebû İshak künyesiyle anılması, İshak adında bir oğlu olduğu için değil adı İbrâhim olanların genellikle bu künyeyi alması sebebiyledir. Aslen Horasan bölgesinin kuzeyindeki Huttel kasabasından olan Huttelî’nin Bağdat’ta yaşadığı ve genellikle Sâmerrâ’da oturduğu kaydedilmektedir. En eski hocalarının vefat tarihlerinden anlaşıldığına göre 214 (829) yılından önce ilim tahsiline başlamıştır. Huttelî Bağdat’ta Kabîsa b. Ukbe es-Süvâî, Muâviye b. Amr b. Mühelleb el-Bağdâdî, Yahyâ b. Maîn, Süleyman b. Harb el-Ezdî el-Basrî ve sûfî Ebû Ca‘fer Muhammed b. Hüseyn el-Bürcülânî’den hadis dinledi. Basralı muhaddislerden Ebû Seleme et-Tebûzekî ile Amr b. Merzûk’tan, Kûfe’de Ebû Nuaym Fazl b. Dükeyn’den, Dımaşk’ta Saîd b. Ebû Meryem ve Saîd b. Kesîr b. Ufeyr gibi muhaddislerden hadis ilimlerini okudu. İbn Asâkir, Huttelî’nin Dımaşk’ta Süleyman b. Abdurrahman, Hişâm b. Ammâr, Muhammed b. Âbid, Duhaym ve Safvân b. Sâlih gibi muhaddislerden hadis dinlediğini belirtmektedir (Târîħu Dımaşķ, VII, 4). Basra, Kûfe, Şam, Mısır vb. şehirlere ilmî seyahatler yapan Huttelî’nin buralarda seksen sekiz kadar hocadan hadis dinlediği tesbit edilmiştir (Süǿâlâtü İbni’l-Cüneyd, neşredenin mukaddimesi, s. 15, 59-66).

Evlenmediği kendi ifadesinden anlaşılan Huttelî’nin Yahyâ b. Maîn’in, “Hanımın ve çocukların yoksa senin burada işin ne? Ya sınırlarda asker ol veya kendini şu sahillere at; çünkü dünya değersizdir” (a.g.e., s. 346) şeklindeki kınamasından sonra zâhidâne bir hayat yaşamaya başladığı kaydedilir.

Zehebî Teźkiretü’l-ĥuffâž’da (II, 586) Huttelî’nin muhtemelen 260 (874) yılı civarında vefat ettiğini söylerken AǾlâmü’n-nübelâǿda (XII, 632) 270 (884) yılı civarına kadar yaşadığını kaydetmektedir. Süyûtî ile günümüz araştırmacıları bu tarihlerden birincisini tercih ediyorlarsa da Zehebî gibi bir tarihçinin daha sonra telif ettiği eserinde verdiği tarih daha doğru olmalıdır.

Hatîb el-Bağdâdî Huttelî’nin sika bir râvi olduğunu söylemiş (Târîħu Baġdâd, VI, 120), daha sonraki muhaddisler de ona katılmış, Zehebî de onun hadiste imam ve hâfız olduğunu ifade etmiştir (AǾlâmü’n-nübelâǿ, XII, 631). Kendisini Sâmerrâ’da gördüğünü kaydeden İbn Ebû Hâtim babasının Huttelî’den hadis yazdığını belirtmiştir (el-Cerĥ ve’t-taǾdîl, II, 110). Huttelî’nin adı Ahmed b. Hanbel’den hadis rivayet eden âlimler arasında da zikredilmektedir (İbn Ebû Ya‘lâ, I, 96).

Huttelî’den hadis dinleyenler arasında İbn Ebü’d-Dünyâ, Ebû Bişr ed-Dûlâbî ve Harâitî gibi âlimler vardır. Günümüze ulaşan iki eserini rivayet eden Ebû Bekir Muhammed b. Ahmed b. Hârûn el-Askerî ile Ebü’t-Tayyib Muhammed b. Kāsım b. Ca‘fer el-Kevkebî’den başka Fazl b. Muhammed eş-Şa‘rânî, Ebü’l-Abbas Ahmed b. Muhammed b. Mesrûk et-Tûsî, Ebû Bekir Muhammed b. Ca‘fer b. Muhammed es-Sâmerrî ve et-Teheccüd adlı eserini rivayet etmiş olan Muhammed b. Hâmid b. Serî de (İbn Hayr, s. 287) onun öğrencileridir.

Eserleri. 1. Süǿâlât li-Yaĥyâ b. MaǾîn fi’l-cerĥ ve’t-taǾdîl. Süǿâlâtü İbni’l-Cüneyd adıyla da tanınan ve bu adla yayımlanan eser, uzun zaman derslerini dinlediği Yahyâ b. Maîn’e hadis râvilerinin cerh ve ta‘dîli konusunda sorduğu 890 soru ve bunların cevaplarından oluşmaktadır. Onun diğer eserlerinin ilmî seviyesi konusunda bir fikir veren bu eser Ahmed Muhammed Nûrseyf ile (Medine 1408/1988) Seyyid Ebü’l-Meâtî en-Nûrî ve Mahmûd Muhammed Halîl (Beyrut 1410/1990) tarafından yayımlanmıştır. 2. el-Maĥabbetü li’llâh sübĥânehû ve teǾâlâ. Sûfîlerin Allah sevgisi konusunda yazdıkları ilk eserler arasında yer alır. Hellmut Ritter, sûfîlerin bu hususta kaleme aldıkları en eski eserin Ebü’l-Hasan Ali b. Muhammed ed-Deylemî’nin ǾAŧfü’l-ilfi ve’l-meǿlûf Ǿale’l-lâmi’l-maǾŧûf olduğunu söylüyorsa da (İbnü’d-Debbâğ, neşredenin mukaddimesi, s. “he”), Deylemî’nin kaynakları arasında olduğu görülen Hâris el-Muhâsibî’nin el-Ĥubbü li’llâh ve merâtibü ehlih ile (Ebü’l-Hasan ed-Deylemî, vr. 35b; İbn Hayr, s. 272) Ebû Abdullah Amr b. Osman el-Mekkî’nin Kitâbü’l-Maĥabbe (Ebü’l-Hasan ed-Deylemî, vr. 20b, 37b, 38b, 46b, 92a, 148b; Hücvîrî, s. 552) adlı eserlerinin zamanımıza ulaşıp ulaşmadığı henüz bilinmediğinden Huttelî’nin kitabının bu konuda yazılmış ilk eser olduğu söylenebilir. Huttelî eserde Allah sevgisi konusunda tefsir veya te’vilini verdiği âyetleri (27 adet), hadisleri (26 adet), diğer peygamberlere veya ilâhî kitaplara nisbet edilen sözleri (23 adet), adlarını verdiği sûfî, zâhid ve sâlihlerin sözlerini (101 adet), zühd konusundaki şiirleri (8 adet) ve adlarını vermediği rahip ve filozofların sözlerini (78 adet) toplamış; kendi sözlerine (12 adet) ilâve olarak naklettiği yirmi iki söz dışında bütün sözleri (239 adet) senedleriyle birlikte zikretmiştir. Bu eseri kendisinden talebesi Ebû Bekir el-Askerî nakletmiştir. Muhaddislerin usulüyle yazılan kitap, Abdülkerîm Zuhûr Adî tarafından tek yazma nüshasına dayanılarak Şam’da Mecelletü’l-mecmaǾi’l-luġati’l-ǾArabiyye’nin dört sayısında (LVIII/4 [1403/1983], s. 657-729; LIX/1 [1404/1984], s. 3-44; LIX/2, s. 245-284; LIX/3, s. 463-504) yayımlanmıştır. Huttelî’nin et-Teheccüd, ez-Zühd, el-Ħavf, el-VeraǾ, el-Evliyâǿ ve er-Ruhbân adlı eserlerinin günümüze ulaşmadığı sanılmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Huttelî, Süǿâlâtü İbni’l-Cüneyd (nşr. Ahmed M. Nûrseyf), Medine 1408/1988, s. 346, ayrıca bk. neşredenin mukaddimesi, s. 11-17, 59-66; Fîrûzâbâdî, el-Ķāmûsü’l-muĥîŧ, “ħtl” md.; İbn Ebû Hâtim, el-Cerĥ ve’t-taǾdîl, II, 110; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist, s. 237; Ebü’l-Hasan ed-Deylemî, ǾAŧfü’l-ilfi ve’l-meǿlûf Ǿale’l-lâmi’l-maǾŧûf, Tübingen Üniversitesi Ktp., nr. 81, vr. 20b, 35b, 37b, 38b, 46b, 92a, 148b; Sehmî, Târîħu Cürcân (nşr. M. Abdülmuîd Han), Beyrut 1407/1987, s. 187; Hatîb, Târîħu Baġdâd, II, 222; VI, 120; Abdülganî el-Ezdî, Müştebehü’n-nisbe (nşr. Ömer Abdüsselâm Tedmürî), Beyrut 1417/1997, s. 85; İbn Mâkûlâ, el-İkmâl, III, 219; Hücvîrî, Keşfü’l-maĥcûb (trc. İs‘ad Abdülhâdî Kındîl), Kahire 1395/1975, s. 552; İbn Ebû Ya‘lâ, Ŧabaķātü’l-Ĥanâbile, I, 96; Sem‘ânî, el-Ensâb, II, 131; V, 44; İbn Asâkir, Târîħu Dımaşķ, VII, 4-7; İbn Hayr, Fehrese, s. 272, 287; Yâkūt, MuǾcemü’l-büldân, II, 346; İbn Nukta, Tekmiletü’l-İkmâl (nşr. Abdülkayyûm b. Abdürrabbinnebî - M. Sâlih Abdülazîz el-Murâd) Mekke 1408/1987, II, 487; İbnü’l-Esîr, el-Lübâb, I, 421; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, II, 586; XII, 631-632; a.mlf., Teźkiretü’l-ĥuffâž, II, 586; a.mlf., el-Müştebih, I, 136; İbn Nâsıruddin, Tavżîĥu’l-müştebih (nşr. M. Naîm el-İrgusûsî), Beyrut 1414/1993, II, 201; İbn Hacer, Tebśîrü’l-müntebih, I, 396; Süyûtî, Ŧabaķātü’l-ĥuffâž (Ömer), s. 260; a.mlf., Lübbü’l-lübâb (nşr. M. Ahmed Abdülazîz - Eşref Ahmed Abdülazîz), Beyrut 1411/1991, I, 273; İbnü’d-Debbâğ, Meşâriķu envâri’l-ķulûb (nşr. H. Ritter), Beyrut, ts. (Dâru Sâdır), neşredenin mukaddimesi, s. “he”; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, I, 51; Sezgin, GAS, I, 107, 645.

Cemil Akpınar