HEFT EVRENG

(هفت اورنگ)

Abdurrahman-ı Câmî’nin (ö. 898/1492) yedi mesneviden oluşan eseri.

İranlı mutasavvıf şair Abdurrahman-ı Câmî, Ħamse’sine Silsiletü’ź-źeheb ve Selâmân ü Ebsâl mesnevilerini ekleyerek bu yeni tertibe, Farsça “yedi taht” anlamına gelen ve büyük ayı yıldız kümesinin adı olan Heft Evreng adını vermiştir. Eserin mukaddimesinde Câmî yedi mesneviyi, Vâsıt’ta yetişen en iyi yazı kamışıyla Çin hokkasının evlenmesi sonucunda dünyaya gelen yedi kardeşe benzeterek bunların gayb âleminden varlık alanına çıktıklarını söyler. Müellifin Külliyyât’ı içinde veya müstakil olarak çok sayıda yazma nüshası bulunan Heft Evreng (Münzevî, IV, 3312-3316; FME, I, 416-420) Âgā Murtazâ Müderris-i Gîlânî tarafından yayımlanmıştır (Tahran 1337 hş.). Eseri oluşturan mesneviler ayrı ayrı olarak da basılmış, bazıları çeşitli dillere tercüme edilmiştir.

Heft Evreng’de şu mesneviler yer almaktadır: 1. Silsiletü’ź-źeheb. Üç ciltten (defter) meydana gelen eserin ilk cildi, Senâî’nin Ĥadîķatü’l-ĥaķīķa’sı ve Evhadüddîn-i Merâgī’nin Câm-ı Cem’inin üslûbuyla yazılmış olup Sultan Hüseyin Baykara’ya ithaf edilmiştir. Ahlâkî ve tasavvufî meselelerin ele alındığı bu cilt, Câmî’nin mürşidi Ubeydullah Ahrâr’ın tavsiyesiyle nazma çekilen “İ‘tikādnâme” başlıklı bölümle sona erer. İkinci ciltte, ilâhî aşk konusu sûfîlerin menkıbeleri ve sözleriyle desteklenerek işlenmiştir. Silsiletü’ź-źeheb’in III. cildi 500 beyitlik kısa bir mesnevi olup II. Bayezid’e ithaf edilmiştir. “Fâilâtün mefâilün fa‘lün” vezniyle yazılan ve 7200 beyitten meydana gelen eserin sadece II. cildinin 890 (1485) yılında tamamlandığı bilinmektedir. 2. Selâmân ü Ebsâl. Huneyn b. İshak tarafından Yunanca’dan tercüme edilen, daha sonra İbn Sînâ ve İbn Tufeyl tarafından yeniden yazılan Selâmân ü Ebsâl adlı sembolik aşk hikâyesini Câmî bazı telif unsurları da katarak mesnevi tarzında kaleme almıştır. Câmî’nin bu üç eserden hangisini örnek aldığı tartışmalıdır. M. Nazif Şahinoğlu, eserin İbn Sînâ ve İbn Tufeyl’in eserleriyle bir ilgisi bulunmadığını, Câmî’nin, Huneyn b. İshak’ın tercümesinin Nasîrüddîn-i Tûsî’nin Şerĥu’l-İşârat’ında yer alan özetinden faydalandığını söylemektedir (Nuvîdi-yi Şîrazî, s. 19). Heft Evreng’deki mesnevilerin en küçüğü olan bu eser 1130 beyit olup 894 (1489) yılında tamamlanmıştır. “Fâilâtün fâilâtün fâilâtün” vezniyle yazılan Selâmân ü Ebsâl, Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’ın oğlu Yâkub Bey’e ithaf edilmiştir. Forbes Falconer (London 1850) ve Reşîd-i Yâsemî (Tahran 1305


hş.) tarafından yayımlanan eseri Edward Fitzgerald özet halinde İngilizce’ye (London 1856), Auguste Bricteux Fransızca’ya (Paris 1911), Kemal S. Aini Rusça’ya (Douşanbe 1977), Lâmiî Çelebi (ö. 938/1532) ve Abdülvehhab Tarzî (İstanbul 1944) Türkçe’ye tercüme etmişlerdir. 3. Tuĥfetü’l-Aĥrâr. Nizâmî-i Gencevî’nin Maħzenü’l-esrâr’ı ve Emîr Hüsrev-i Dihlevî’nin MaŧlaǾu’l-envâr’ının üslûbunda yazılan eser dinî, ahlâkî ve edebî konuları ihtiva eden yirmi bölümden (makale) oluşur. Câmî bu eseri mürşidi Ubeydullah Ahrâr’a armağan etmiştir. Mensur bir mukaddimenin ardından gelen dört münâcât, beş na‘t, Bahâeddin Nakşibend’in faziletlerine dair menâkıbnâme mahiyetinde bir kısım ve Ubeydullah Ahrâr hakkında uzunca bir methiyeden sonra eserin bölümlerine geçilir. Burada Hz. Âdem’in yaratılışı, namaz, zekât, hac, uzlet, sükûn, felekler, mutasavvıflar, zâhir ulemâsı, gençlik, ihtiyarlık, iyilik, güzellik ve aşk gibi çeşitli konular işlenmiştir. 894 (1489) yılında tamamlanan ve 1710 beyitten meydana gelen eser “müfteilün müfteilün fâilün” vezniyle yazılmıştır. Tuĥfetü’l-Aĥrâr ilk olarak Forbes Falconer tarafından yayımlanmış (London 1848), 1869’da Leknev’de taş baskısı yapılmıştır. Rahmi Mehmed Çelebi’nin (ö. 1000/1592) Türkçe’ye çevirdiği eseri Şem‘î Farsça olarak şerhetmiştir. 4. Śubĥatü’l-ebrâr. Ağır bir üslûpla yazılmış mensur mukaddime, na‘t ve padişaha dua ile başlayan eser dinî, tasavvufî, ahlâkî konuların ele alındığı kırk bölüme ayrılmıştır. Câmî’nin bu eserde kullandığı “fâilâtün fâilâtün fâilât” veznini kendisinden önce sadece Emîr Hüsrev-i Dihlevî Nüh Sipihr adlı mesnevisinin birkaç beytinde kullanmış, Câmî’den sonra bu vezinle başka mesnevi yazılmamıştır. 2700 beyit olan eser Sultan Hüseyin Baykara’ya ithaf edilmiştir. Śubĥatü’l-ebrâr ilki Kalküta’da (1818) olmak üzere birkaç defa basılmıştır. 5. Yûsuf u Züleyħâ. Nizâmî’nin Hüsrev ü Şîrîn’i, Gürgânî’nin Vîs ü Râmîn’i üslûbunda “mefâîlün mefâîlün feûlün” vezniyle yazılan eser 889’da (1484) tamamlanmış olup 4000 beyitten meydana gelir. Câmî’nin en tanınmış mesnevisi olan Yûsuf u Züleyħâ’nın birçok baskısı yapılmış, V. E. von Rosenzweig tarafından Almanca’ya (Vienne 1824), A. Rogers tarafından İngilizce’ye (London 1889) ve Auguste Bricteux tarafından Fransızca’ya (Paris 1927) tercüme edilmiştir. 6. Leylâ vü Mecnûn. Nizâmî ile Emîr Hüsrev-i Dihlevî’nin Leylâ vü Mecnûn’larına nazîre olarak yazılmıştır. 889 (1484) yılında tamamlanan mesnevi “mef‘ûlü mefâilün feûlün” vezniyle yazılmış olup 3760 beyittir. Eseri A. L. Chezy Fransızca’ya (Paris 1805) ve Hartmann Almanca’ya (Leipzig 1807) çevirmiştir. 7. Ħırednâme-i İskenderî. Aristo, Eflâtun, Sokrat gibi filozofların İskender’e öğütlerini, İskender ile bu filozoflar arasındaki konuşma ve mektuplaşmaları anlatan eser Nizâmî’nin İskendernâme’sine nazîre olarak yazılmıştır. “Feûlün feûlün feûlün feûl” vezniyle kaleme alınan ve Sultan Hüseyin Baykara’ya ithaf edilen bu mesnevi Taşkent (1913) ve Leknev’de (1923) basılmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Câmî, Heft Evreng (nşr. Âgā Murtazâ), Tahran 1337 hş.; a.mlf., Dîvân-ı Kâmil (nşr. Hâşim Râzî), Tahran 1341 hş., s. 295-297; a.mlf., Salaman and Absal (trc. Kamal S. Aini), Douşenbe 1971, s. 19-23; Lâmiî, Nefehât Tercümesi (haz. Süleyman Uludağ - Mustafa Kara), İstanbul 1995, s. 32-33, 569, 570; Rieu, Catalogue of the Persian Manuscripts, II, 644-649; Flügel, Handschriften, I, 564-570; Ethé, Catalogue of the Persian Manuscripts, s. 754-756; Browne, LHP, III, 516-540; Ali Asgar Hikmet, Câmî, Tahran 1363 hş., s. 183-203; a.mlf., Camî, Hayatı ve Eserleri (trc. M. Nuri Gençosman), İstanbul 1991, s. 300-328; Karatay, Farsça Yazmalar, s. 244-258; Zehrâ-yi Hânlerî, Rahnümâ-yı Edebiyyât-ı Fârsî, Tahran 1341 hş., s. 99, 146, 207-208; Âsaf Hâlet Çelebi, Molla Câmî, İstanbul, ts. (Kanaat Kitabevi), s. 56-62; FME, I, 416-420; Münzevî, Fihrist, IV, 2706-2712, 2780, 2892, 2912, 2914, 3100, 3312-3316; Nefîsî, Târîħ-i Nažm u Neŝr, I, 287; Ferheng-i Fârsî, V, 777-779; Rypka, HlL, s. 287; Hânbâbâ, Fihrist, tür.yer.; M. Nazif Şahinoğlu, Nuvîdi-yi Şîrazî ve Salaman u Absal’ı, İstanbul 1981, s. 15-20; G. Morrison v.dğr., History of Persian Literature, Leiden-Köln 1981, s. 140; Hicabi Kırlangıç, Câmî’nin Subhetü’l-ebrâr Mesnevisi ve Çevirisi (yüksek lisans tezi, 1989, AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü); Yusuf Öz, Câmî, Tuhfetü’l-ahrâr ve Türkçe Çevirisi (yüksek lisans tezi, 1990, AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü); Iraj Dehghan, “Jami’s Salaman and Absal”, JNES (1971), s. 118-126; Cl. Huart - (H. Massé), “Djāmī”, EI² (İng.), II, 421-422; P. Heath, “Salāmān and Absāl”, a.e., VIII, 920-921.

Rıza Kurtuluş