HEBBÂR b. ESVED

(هبّار بن الأسود)

(ö. 15/636’dan sonra)

Şair sahâbî.

Hayatı hakkında fazla bilgi bulunmamakta, İslâmiyet’i kabul etmeden önce Hz. Peygamber’i ve müslümanları hicvettiği bilinmektedir. Hebbâr, kendisi gibi bazı İslâm aleyhtarlarıyla birlikte, Bedir Gazvesi’nden bir ay kadar sonra Medine’ye hicret etmekte olan Resûl-i Ekrem’in kızı Zeyneb’e yolda rastlamış, onu rahatsız ederek devesinden yere düşmesine ve karnındaki çocuğu zayi etmesine sebep olmuştu. Bunun üzerine Hz. Peygamber, görevlendirdiği askerî birliklere Hebbâr’ı ele geçirdikleri takdirde yakmalarını emretmiş, ancak daha sonra bu tür cezalandırmanın Allah’a mahsus olduğunu söyleyerek onu öldürmekle yetinmelerini istemişti. Bir türlü ele geçirilemeyen Hebbâr, Mekke’nin fethedildiği gün öldürülmeleri emredilen on kişi arasında yer aldı, fakat yine bulunamadı. Bir müddet sonra müslüman olmaya karar vererek Medine’ye dönmekte olan Resûlullah’a Mekke yakınlarındaki Ci‘râne mevkiinde yetişti. Hakkındaki öldürülme emrinden dolayı müslümanlar onun üzerine hücum ettiyse de Resûlullah onlara engel oldu. Resûl-i Ekrem’in huzurunda kelime-i şehâdet getiren Hebbâr uzun süre kaçtığını, hatta yabancı ülkelere sığınmayı düşündüğünü, fakat Resûlullah’ın kendisine kötülük edenleri bağışladığını öğrenince bundan vazgeçtiğini söyledi; hicivleriyle onu çok üzdüğünü itiraf ederek affedilmesini diledi. Hz. Peygamber onu dinledikten sonra kendisini bağışladığını ve İslâmiyet’i kabul etmekle de daha önceki günahlarının affedildiğini belirtti.

Hebbâr, Hz. Peygamber’in vefatından sonra fetihler dolayısıyla Şam’a gitti. Bir müddet orada ikamet edip Hz. Ömer’in hilâfeti zamanında haccetmek amacıyla Medine’ye döndü; fakat hac günlerinde Mekke’ye yetişemediği için halifenin tavsiyesine uyarak bir yıl sonra haccetmek üzere o yıl umre yapmakla yetindi (el-Muvaŧŧaǿ, “Ĥac”, 154). Sind’i ilk defa ele geçiren Benî Hebbâr’dan Ömer b. Abdülazîz b. Münzir (ö. 250/864 [?]) Hebbâr b. Esved’in torunlarındandır.

BİBLİYOGRAFYA:

el-Muvaŧŧaǿ, “Ĥac”, 154; Vâkıdî, el-Meġāzî, II, 825, 857-859; İbn Hişâm, es-Sîre2, II, 309-312; Zübeyrî, Nesebü Ķureyş, s. 219-220; İbn Düreyd, el-İştiķāķ, s. 95; Merzübânî, MuǾcemü’ş-şuǾarâǿ (nşr. F. Krenkow), Kahire 1354 → Beyrut 1402/1982, s. 310; İbn Hazm, Cemhere, s. 118-119; İbn Abdülber, el-İstîǾâb, III, 609-610; İbn Beşküvâl, Ġavâmiżü’l-esmâǿi’l-mübheme (nşr. İzzeddin Ali es-Seyyid - M. Kemâleddin İzzeddin), Beyrut 1407/1987, I, 119-120; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe, V, 384-385; İbn Hacer, el-İśâbe, III, 597-599; Ziriklî, el-AǾlâm (Fethullah), VIII, 70.

Nuri Topaloğlu