HATİM

(الختم)

Kur’an ilimleriyle hadis literatüründe kullanılan bir tabir.

Hatm ve hıtâm sözlükte “örtmek, mühürlemek, bir şeyi tamamlayıp sonuna ulaşmak” gibi mânalara gelir. Kur’ân-ı Kerîm’i başından sonuna kadar yüzünden veya ezbere okuyarak bitirmeye,


ayrıca Śaĥîĥ-i Buħârî başta olmak üzere tanınmış hadis kitaplarını okuyup sona erdirmeye hatim (hatim indirmek, hatmetmek) denilmiştir.

TEFSİR. Kur’an’ın, okunup anlaşılması ve gereğince hareket edilmesi amacıyla indirildiği şüphesizdir (bk. M. F. Abdülbâkī, el-MuǾcem, “ķrǿe”, “tlv” md.leri). Hz. Peygamber, Kur’an okuyup onunla amel edenlerin gıpta edilecek kimseler olduğunu, okunan Kur’an’ın her harfine karşılık on sevap verileceğini, okuyanlar için Kur’an’ın dünyada huzur kaynağı, âhirette de şefaatçi olacağını bildirmiştir (Buhârî, “Feżâǿilü’l-Ķurǿân”, 17, 20; Müslim, “Śalâtü’l-müsâfirîn”, 243, 266, 268; Tirmizî, “Ķırâǿât”, 12; Ebû Dâvûd, “Vitir”, 14). Allah kelâmı olan Kur’ân-ı Kerîm’in müslümanlar nezdindeki büyük değeri ve onun okunmasıyla ilgili emir ve teşvikler sebebiyledir ki ashâb-ı kirâm ve onları takip eden nesiller Kur’an okumayı, onunla meşgul olmayı daima ön planda tutmuşlardır. Resûl-i Ekrem ayrıca, Kur’an’ı tertip üzere okuyarak hatim indirmeyi Allah’ın en çok sevdiği işlerden biri olarak nitelendirmiştir (Dârimî, “Feżâǿilü’l-Ķurǿân”, 33; Tirmizî, “Ķırâǿât”, 13).

Hz. Peygamber ile Cebrâil’in, her yılın ramazan ayında o zamana kadar nâzil olan âyet ve sûreleri birbirlerine okuyarak mukabele ettikleri ve bir anlamda hatim indirdikleri bilinmektedir (Buhârî, “Feżâǿilü’l-Ķurǿân”, 7; bk. ARZA). Müslümanlar da ramazan ayında genellikle camilerde ve bazı evlerde Kur’an okutup dinlemek suretiyle hatim indirmeyi âdet haline getirmişlerdir (bk. MUKABELE). Hatim indirmenin belli bir zamanı ve süresi yoktur. Hz. Peygamber’in bilhassa geceleri çokça Kur’an okuduğu bilinmekteyse de nasıl bir tertiple okuduğuna ve eğer o ana kadar nâzil olan bütün âyetleri okuyor idiyse bunu ne kadar bir zaman içinde yaptığına dair kesin bilgi bulunmamakta, ancak, “Üç günden daha az bir zamanda Kur’an’ı hatmeden kişi ne okuduğunu anlamamıştır” dediği kaydedilmektedir (İbn Mâce, “İķāme”, 178: Ebû Dâvûd, “Ķırâǿât”, 1; Tirmizî, “Ķırâǿât”, 13; ). Hz. Âişe de bunu teyit ederek Resûl-i Ekrem’in üç günden az bir sürede Kur’an’ı hatmetmediğini söylemiştir (İbn Sa‘d, I, 376; Münâvî, Feyżü’l-ķadîr, V, 188). Ashap içinde haftada veya üç günde bir hatim indirenler olduğu gibi, bazılarının bundan daha az veya daha çok bir süre içinde bu işi gerçekleştirdikleri rivayet edilmiştir. Sahâbîler, her gün için okuyacakları kadar Kur’an’ı bölümlere (hizip) ayırır ve her gün bu bölümlerden birini okurlardı (İbn Mâce, “İķāme”, 178; Ebû Dâvûd, “Śalât”, 329: Abdürrezzâk es-San‘ânî, III, 352). Hz. Peygamber’in de böyle bir uygulamayı onayladığı anlaşılmaktadır (Müslim, “Śalâtü’l-müsâfirîn”, 142). Bu bilgiler hatim indirmede belli bir sürenin tayin edilmediğini, herkesin kendi durumuna göre hareket edebileceğini göstermektedir. Esasen ezberleme amacı dışında Kur’an okumanın gayesi önce onu anlamak, sonra da anladığıyla amel etmektir. Resûl-i Ekrem’in, Kur’an’ı teennî ile ve geniş zaman içinde okumayı tavsiye etmesinin sebebi de bu olmalıdır (Tirmizî, “Ķırâǿât”, 11). Sevabını bağışlamak amacıyla Kur’an okumanın câiz olup olmadığı hususu tartışmalı ise de (bk. KUR’AN [Kur’an’la İlgili Fıkhî Hükümler]) ölünün yıkanıp kefenlenmesinden sonra yahut defnedildiği gün veya gece Kur’an okunması veya hatim indirilip dua edilmesi bazı müslüman çevrelerde âdet hale gelmiştir.

Hatim indirilirken, Duhâ’dan itibaren her sûrenin sonunda veya bir görüşe göre başında tekbir getirme işi, yedi kıraat imamından İbn Kesîr’in râvisi Bezzî tarafından Hz. Peygamber’e isnat edilen bir hadis olarak rivayet edilmiştir (Hâkim, III, 304). Ancak munkatı‘ rivayetleri muttasılmış gibi nakletmekle suçlanan Bezzî’nin bu tür rivayetleri muhaddislerce kabul görmemiştir (DİA, VI, 115). Bununla birlikte sûre sonlarında tekbir getirmek bir gelenek halinde devam etmiş, zamanla buna tehlîl ve tahmîd cümleleri de ilâve edilerek bazı ibareler oluşturulmuştur. Bunlardan en yaygın olanı şudur: Allāhü ekber lâ ilâhe illallāhu vallāhü ekber Allāhü ekber ve lillâhi’l-hamd (الله أكبر لا اله الا الله والله أكبر الله أكبر ولله الحمد). Hatim Nâs sûresinin okunmasıyla sona ererse de ardından Fâtiha ile Bakara sûresinin ilk beş âyetinin okunması yeni bir hatme başlangıç sayılmıştır.

Hatim tamamlandıktan sonra dua edilir. Bu duadan önce İhlâs sûresinin üç defa okunmasının bir dayanağının bulunmadığı ve bid‘at olduğu bildirilmiştir (Zerkeşî, I, 474; İbnü’l-Cezerî, II, 451). Resûl-i Ekrem’in, “Kur’an’ı hatmeden kişinin kabul olunacak bir duası vardır” dediği (Heysemî, VII, 172; Münâvî, Künûzü’l-ĥaķāǿiķ, I, 73), kendisinin de hatimden sonra dua ettiği bildirilmekte ve bu dualardan bazıları nakledilmektedir (Ali Muhammed es-Sehâvî, I, 123; İbnü’l-Cezerî, II, 464). Abdullah b. Mes‘ûd, Abdullah b. Abbas ve Enes b. Mâlik başta olmak üzere bazı sahâbîlerin de hatim dualarına katıldıkları, aile fertleriyle birlikte hatim duası yaptıkları rivayet edilmiştir (Dârimî, “Feżâǿilü’l-Ķurǿân”, 33; İbnü’d-Düreys el-Becelî, s. 51 vd.; Heysemî, VII, 172). Bu uygulama çok değişik ve gösterişli merasimler halinde günümüze kadar gelmiş olup halk arasında ilk defa hatim indiren çocuklar için bir tören düzenleyenler de görülmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “ħtm” md.; Lisânü’l-ǾArab, “ħtm” md.; M. F. Abdülbâkī, el-MuǾcem, “ķrǿe”, “tlv” md.leri; Kāmus Tercümesi, IV, 255; Dârimî, “Feżâǿilü’l-Ķurǿân”, 33; Buhârî, “Feżâǿilü’l-Ķurǿân”, 7, 17, 20, 21; Müslim, “Śalâtü’l-müsâfirîn”, 142, 243, 266, 268; İbn Mâce, “İķāme”, 178; Ebû Dâvûd, “Vitir”, 14, “Ķırâǿât”, 1, “Śalât”, 329; Tirmizî, “Ķırâǿât”, 11, 12, 13, “Feżâǿilü’l-Ķurǿân”, 15; Abdürrezzak es-San‘ânî, el-Muśannef, Beyrut 1983, III, 352; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, I, 376; Ebû Şâme, el-Mürşidü’l-vecîz, s. 193; Dânî, et-Teysîr fi’l-ķırâǿâti’s-sebǾ (nşr. O. Pretzl), İstanbul 1930, s. 226; Hâkim, el-Müstedrek, III, 304; Gazzâlî, İĥyâǿ (Beyrut), I, 250; Şîrûye b. Şehredâr ed-Deylemî, el-Firdevs bi-meǿŝûri’l-ħiŧâb (nşr. Saîd b. Besyûnî), Beyrut 1406/1986, III, 451; Ferrâ el-Begavî, Şerĥu’s-sünne (nşr. Şuayb el-Arnaût - Züheyr eş-Şâvîş), Beyrut 1983, IV, 439; Ali b. Muhammed es-Sehâvî, Cemâlü’l-ķurrâǿ ve kemâlü’l-iķrâǿ (nşr. Ali Hüseyin el-Bevvâb), Mekke 1987, I, 123, 125; Nevevî, et-Tibyân fî âdâbi ĥameleti’l-Ķurǿân [baskı yeri ve tarihi yok], (Dârü’l-Fikr), s. 45, 110; İbnü’d-Düreys el-Becelî, Feżâǿilü’l-Ķurǿân (nşr. Gazve Bedîr), Dımaşk 1408/1988, s. 51 vd.; Kurtubî, el-CâmiǾ, I, 30; İbn Müflih el-Makdisî, el-Âdâbü’ş-şerǾiyye ve’l-mineĥu’l-merǾiyye, Beyrut 1996, II, 295; Zerkeşî, el-Burhân, I, 474; Heysemî, MecmaǾu’z-zevâǿid (Dervîş), VII, 172; İbnü’l-Cezerî, en-Neşr, II, 451, 464; Fîrûzâbâdî, Beśâǿir (nşr. M. Ali en-Neccâr), Beyrut, ts. (el-Mektebetü’l-İlmiyye), II, 526; İbn Hacer, Fetĥu’l-bârî (Sa‘d), Kahire 1978, IX, 82; a.mlf., el-Meŧâlibü’l-Ǿâliye, Küveyt 1973, II, 526; Süyûtî, el-İtķān, Kahire 1951, I, 110; Münâvî, Feyżü’l-ķadîr, V, 188; a.mlf., Künûzü’l-ĥaķāǿiķ, Beyrut 1996, I, 73; Ahmed b. Muhammed el-Bennâ, İtĥâfü füżalâǿi’l-beşer (nşr. Şa‘bân M. İsmâil), Beyrut 1407/1987, II, 640; M. Tayyib Okiç, Kur’ân-ı Kerîm’in Üslûb ve Kırâati, Ankara 1963, s. 25; Tayyar Altıkulaç, “Hatim İndirme”, Diyanet Dergisi, sy. 108-109, Ankara 1971, s. 169; a.mlf., “Bezzî”, DİA, VI, 115.

Abdurrahman Çetin




HADİS. Bazı hadis kitapları için de hatim merasimleri yapılmıştır. Bu merasimler, o kitapların ya bir hoca tarafından talebelerine okutulup bitirilmesi veya bir cemaat tarafından sevap kazanmak için okunup tamamlanması üzerine icra edilmiştir. Sevap kazanma yanında maddî ve mânevî sıkıntılardan, hastalık ve belâlardan, düşman istilâsından kurtulma


ve her türlü murada nâil olma amacıyla en fazla okunup hatmedilen hadis kitabının Śaĥîĥ-i Buħârî olduğu bilinmektedir. Mısırlı tarihçi İbn İyâs, 1505 yılında Mısır sultanına ait sarayın bahçesinde kurulan büyük bir çadırda Śaĥîĥ-i Buħârî hatmi yapıldığını haber vermekte, daha önceki tarihlerde eserin sarayda okunduğunu, hatim merasiminin büyük sarayda yapıldığını, bu esnada kadılara ve ileri gelen âlimlere hil‘atler giydirilip bahşişler verildiğini, fakat sonraları hatmin Kale Camii’nde okunup sultanın huzurunda yapılan kısa bir merasimle bitirildiğini söylemektedir (BedâǿiǾu’z-zühûr, IV, 88). Śaĥîĥ-i Buħârî’nin 1798 yılında Kahire’de Ezher Camii’nde Napolyon Bonapart’ın şehre girmemesi dileğiyle, 12 Eylül 1902’de yine aynı yerde kolera tehlikesi sebebiyle hatmedildiği belirtilmekte, Türkiye’de Birinci Büyük Millet Meclisi açılacağı zaman ülkenin her yerinde Śaĥîĥ-i Buħârî hatimleri yapıldığı bilinmektedir (geniş bilgi için bk. DİA, VII, 118).

Hadis hatmi merasimlerinde okunmak üzere bazı eserlerin kaleme alındığı görülmektedir. Bunlar arasında, Muhammed b. Abdurrahman es-Sehâvî’nin Kütüb-i Sitte’nin her biri için telif ettiği risâlelerden şu ikisi zikredilebilir: ǾUmdetü’l-ķāriǿ ve’s-sâmiǾ fî ħatmi’ś-Śaĥîĥi’l-câmiǾ, Ġunyetü’l-muĥtâc fî ħatmi Śaĥîĥi Müslim b. el-Ĥaccâc (Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, Hadis, nr. 2569, 26 varak). Bu tür eserlerde bir hadis kitabının son hadisi geniş bir şekilde şerhedilmiş veya hatmi yapılan eserin ve musannifinin değerine ve benzeri hususlara dair rivayetler bir araya getirilmiştir. “Bu türde yazılan eserler arasında İbnü’l-Cezerî’nin el-MaśǾadü’l-aĥmed fî ħatmi Müsnedi’l-İmâm Aĥmed’i (nşr. Ahmed Muhammed Şâkir, Kahire, ts., Mektebetü’t-türâsi’l-İslâmî, ŦalâǿiǾu’l-Müsned ile beraber, s. 12-40) ve İbn Zahîre diye tanınan Ebû Hâmid el-Kudsî’nin Tuĥfetü’l-ķārî Ǿinde ħatmi’l-Buħârî’si (DTCF Ktp., İsmail Saib Sencer, nr. 3732; diğer nüshalar için bk. Sezgin, I, 129-130) anılabilir. Sehâvî, hadisle dolaylı olarak ilgili bulunan başka önemli eserler için de şu hatim kitaplarını kaleme almıştır: el-Ķavlü’l-mürtaķī fî ħatmi Delâǿili’n-nübüvve li’l-Beyĥaķī, el-İntihâż fî ħatmi’ş-Şifâǿ li’l-Ǿİyâż, er-Riyâż fî ħatmi’ş-Şifâǿ li’l-Ǿİyâż, el-İlmâm fî ħatmi’s-Sîreti’n-nebeviyye li’bni Hişâm ve RefǾu’l-ilbâs Ǿan ħatmi Sîreti İbni Seyyidi’n-nâs.

BİBLİYOGRAFYA:

Kirmânî, el-Kevâkibü’d-derârî fî şerĥi Śaĥîĥi’l-Buħârî, Beyrut 1401/1981, I, 5; İbn İyâs, BedâǿiǾu’z-zühûr, IV, 88; Sehâvî, Buġyetü’r-râġıbi’l-mütemennî fî ħatmi’n-Nesâǿî rivâyeti İbni’s-Sünnî (nşr. Ebü’l-Fazl İbrâhim b. Zekeriyyâ), Kahire-Beyrut 1411/1991, neşredenin mukaddimesi, s. 12-13; Sezgin, GAS, I, 129-130; M. Yaşar Kandemir, “el-Câmiu’s-sahîh”, DİA, VII, 117-118.

M. Yaşar Kandemir