HASAN PAŞA, Yemenli

(ö. 1017/1608)

Yemen beylerbeyi.

Arnavut asıllı olup İstanbul’da uzun zaman bostancıbaşı olarak vazife yaptı. Zeki ve ileri görüşlü olması yanında idareciliğiyle de dikkati çekerek III. Murad tarafından, Kuyucu Murad Paşa’nın dört yıl devam eden beylerbeyiliğinin ardından vezâret rütbesiyle Yemen beylerbeyiliğine getirildi. Yemen, İstanbul’a uzaklığı sebebiyle merkezin güçlükle kontrol altında tuttuğu vilâyetlerden biriydi. Buranın nüfusunun önemli bir kısmını dağlık kesimlerde yaşayan, Sünnîler’den ayrı bir hilâfet ve imâmet anlayışına sahip Zeydîler oluşturmakta ve bunlar Osmanlı idaresine muhalefet etmekteydiler. Zeydîler’in ilk kanlı isyanı 1567’de olmuş, o sırada Serdârıekrem Koca Sinan Paşa kumandasında sevkedilen birlikler sayesinde isyan bastırıldıktan sonra 1571’de onlarla bir barış antlaşması yapılmıştı. Ancak antlaşmaya rağmen Zeydîler itaat altına alınamamış ve reisleri olan İmam Mutahhar da isyan etme temayülünden vazgeçmemişti. Barış yapıldığı sırada Zeydîler’in çoğu dağlara ve kalelere sığınmış durumdaydılar ve beylerbeyilere istemeyerek tâbi olmuşlardı.

Yemen beylerbeyiliğine tayin edilen Hasan Paşa, beraberinde, dirayetiyle meşhur bostancılar kethüdâsı Sinan kethüdâ olduğu halde 18 Haziran 1580’de İstanbul’dan Mısır’a gitti. İki ay sonra deniz yoluyla Süveyş’ten Yemen’e hareket etti. Önce Mekke’ye uğradı ve burada yirmi gün kaldı. 30 Kasım 1580’de Mekke’den ayrılarak 17 Aralık 1580’de Kemerân Limanı’na ulaştı. 1581’de Taiz’e, buradan da vilâyet merkezi olan San‘a’ya vardığında bütün Yemen ülkesinin karışıklıklar içinde olduğunu gördü. Burada halkı adaletle idare etmeye çalıştı. Zeydî imamı Şerefeddin hânedanı ile yapılan antlaşmaları kaldırdı ve kuvvet kullanarak Yemen’i Osmanlı idaresi altına almaya karar verdi. Kethüdâsı Emîr Sinan’ı eşkıya ve âsilerin üzerine gönderdi. Emîr Sinan, beş yıl içinde âsi şeriflerin itaatini sağlayıp zaptedilmiş olan Sa‘de, Ahnum gibi yerleri ve bazı kaleleri geri aldı. Böylece Mutahhar’ın kalelerini ve topraklarını ele


geçiren Hasan Paşa, isyanların önünü alabilmek için Ekim 1586’da Mutahhar ailesi ileri gelenlerinden bazılarını İstanbul’a gönderdi.

Hasan Paşa ayrıca Hint sularında Portekizliler’in yerini almaya çalışan İspanyollar’la da mücadele etti. Dört gemiden oluşan bir İspanyol donanmasını ele geçirerek kumandanlarını İstanbul’a yolladı. Daha sonra birkaç küçük kaleden başka Yâfi‘ arazisini de Osmanlı idaresi altına aldı ve 1591’de bütün Yemen vilâyetinde sükûneti sağladı. Ancak Zeydîler 1597’de, başlarında İmam Mansûr-Billâh Kāsım b. Muhammed olduğu halde yeniden ayaklanarak Kevkeban ile Sülâ’yi zaptettiler. Kanlı çarpışmalardan sonra 1599’da buralardan âsileri uzaklaştıran Hasan Paşa, bu başarılardan dolayı “Yemen fâtihi” unvanıyla anıldığı gibi görevini de uzun süre korudu. Yaklaşık yirmi dört yıl (1580-1604) hiç azledilmeden beylerbeyilik yapması sebebiyle Yemenli sıfatıyla anıldı. Bu müddet zarfında emniyet ve asayişin temini yanında vilâyetin imarıyla da uğraştı. Birçok hayır eserinden başka San‘a’da İstanbul selâtin camilerine benzeyen tek kubbeli, tek minareli ve Bekir adını verdiği zarif bir cami yaptırdı. Caminin hazîresinde medfun olan çok sevdiği kölesinin adını taşıyan camiye halk arasında Bekriyye denildi.

Hizmetleri dolayısıyla III. Murad’ın iltifatına mazhar olan Hasan Paşa, birkaç defa Yemen beylerbeyiliğinden affını istediyse de kabul edilmedi. Bu isteğinin ancak I. Ahmed zamanında uygun görülmesi üzerine 20 Haziran 1604’te Yemen’den ayrıldı. Yerine kethüdâsı Emîr Sinan beylerbeyi oldu. Hasan Paşa aynı yıl Mısır valiliğine getirildi (1604). Üç yıl bu görevde kaldı ve oradan dönüşünden az sonra Cemâziyelevvel 1017’de (Ağustos 1608) vefat ederek Atik Ali Paşa Camii hazîresine defnedildi. Hasan Paşa’nın Yemen’e tayiniyle 1580-1592 yılları arasındaki faaliyetleri ve meydana gelen olaylar, onun yanında bulunduğu anlaşılan Abdülazîz b. Saîd el-Havlânî tarafından kaleme alınan bir eserde anlatılmıştır (bk. bibl.). Ayrıca Hasan ed-Diâmî’nin yazdığı ve 1838’de Latince’ye tercüme edilen bir başka kitabın varlığı da bilinmektedir (bu eserler için bk. Fayda, sy. 32 [1979], s. 167-172). Osmanlı müelliflerinden Câfer İyânî Zübdetü’n-neśâǿiĥ ve Ǿumdetü’t-tevârîħ adlı eserini ona ithaf etmiştir (DİA, VI, 552).

BİBLİYOGRAFYA:

BA, MD, nr. 43, hk. 151; nr. 48, hk. 920; BA, MAD, nr. 442, 882, 899, 1081, 1291, 20164 (Hasan Paşa’nın valiliği sırasında tutulan Yemen’e ait muhasebe ve mukātaa defterleridir); Âlî Mustafa, Ahbârü’l-Yemânî, Süleymaniye Ktp., Hamidiye, nr. 886, vr. 201b, 202b; Selânikî, Târih (İpşirli), I, 176, 184, 194; Abdülazîz b. Saîd el-Havlânî, Târîħu’l-Yemen: müddetü vilâyeti Ĥasan Bâşâ, Medine el-Mektebetü’l-Mahmûdiye, nr. 17; Ahmed Râşid, Târîh-i Yemen ve San‘a, İstanbul 1291, I, 153, 155, 163-168, 185; Abdullah Ali b. Dâir, el-Fütûĥâtü’l-Murâdiyye fi’l-cihâdi’l-Yemeniyye, Râgıb Paşa Ktp., AY, nr. 979, vr. 303b vd.; Ali el-Medâh, el-ǾOŝmâniyyûn ve’l-Ķāsım b. Muĥammed b. ǾAlî fi’l-Yemen 1006/1593-1029/1620, Cidde 1402/1982; Mustafa Fayda, “Osmanlı Dönemi Yemen Tarihine Aid Arabça Bir Eser”, TD, sy. 32 (1979), s. 167-172; Barbara Finster, “An Outline of the History of Islamic Religious Architecture in Yemen”, Muqarnas, IX, Leiden 1992, s. 135; J. H. Mordtmann, “Hasan Paşa”, İA, V/1, s. 330; Mehmet Kirişçioğlu, “Câfer İyânî”, DİA, VI, 552.

Hulûsi Yavuz