HASAN DİHLEVÎ

(حسن دهلوي)

Emîr Necmüddîn Hasen b. Alâ es-Siczî (ö. 737/1337 [?])

Hindistanlı mutasavvıf, şair ve menâkıbnâme müellifi.

651’de (1253) Bedâûn’da doğdu. Bazı kaynaklarda lakabı Celâleddin, babasının adı Alâeddin, nisbesi de Sencerî şeklinde kaydedilmiştir. Sencerî nisbesi, onun Sencer b. Melikşah veya Sencer b. Müeyyed b. Ayaba gibi Türk hükümdarları soyundan geldiği ihtimalini akla getirirse de kendisi bir gazelinde peygamber soyundan olduğunu ifade etmektedir. Siczî nisbesinden, ailesinin İran’ın Sîstan (Sicistan) bölgesinden geldiği anlaşılmaktadır. Tezkirelerin çoğu onun Delhi’de doğduğunu kaydederse de kendisi Bedâûn’da dünyaya geldiğini söyler. Hasan Dihlevî, muhtemelen çocukluğunda ailesiyle birlikte Delhi’ye yerleştiği için Dihlevî nisbesini almıştır. Gençliğinde fırıncılık yaptığı, hatta Nizâmeddin Evliyâ ile tanışmasının bu fırıncı dükkânında gerçekleştiği rivayet edilir. Moğol istilâsı sırasında Kuzey Hindistan’a sığınan âlim ve sanatkârların yaşattığı İran kültürünün hâkim olduğu bir bölgede yetişti. Bu dönemin ünlü şairlerinden Emîr Hüsrev-i Dihlevî ile tanıştı. Onunla birlikte Delhi sultanlarından Gıyâseddin Balaban’ın sarayına girdi ve Balaban’ın oğlu Muhammed Kaan’ın hizmetinde bulundu. Moğollar’ın Hindistan’ı işgali sırasında (684/1285) Şehzade Muhammed öldürüldü, Hasan da Emîr Hüsrev ile birlikte Moğollar’a esir düştü. İki yıl esir kaldıktan sonra Delhi’ye dönerek Balaban’ın ölümüne kadar (686/1287) ona hizmet etmeye devam etti. Hasan Dihlevî’nin bundan sonra yaklaşık on iki yıl ne ile meşgul olduğu bilinmemektedir. Daha sonra Alâeddin Muhammed Şah Halacî’nin (1296-1316) hizmetine girdi. Çok geçmeden başşehrini Delhi’den Devletâbâd’a (Devagiri) nakleden I. Gıyâseddin Tuğluk (1320-1325) ile birlikte oraya gitti. Gıyâseddin’in oğlu ve halefi Gıyâseddin Muhammed Şah döneminde (1325-1351) görevini sürdürdü. Elli yaşlarında iken Çiştî velîlerinden Nizâmeddin Evliyâ’ya intisap etti. Devletâbâd’da vefat etti ve oraya defnedildi. Ölüm tarihi olarak kaynaklarda 727 (1327), 729 (1329), 737 (1337), 738 ve 739 yılları kaydedilmektedir.

Hasan Dihlevî gazellerinde sade bir dil kullanmıştır. Saray şairi olarak kaside alanında çok şiiri bulunması gerekirken gazellerinin daha fazla oluşu methiyeciliği kötüleyen şeyhi Nizâmeddin Evliyâ’nın etkisiyle açıklanabilir. Nitekim az sayıda olan kasideleri yanında 800 civarında gazeli bulunmaktadır. Gazellerinde daha çok Sa‘dî-i Şîrâzî’nin etkisi görüldüğü için çağdaşları ona Sa‘dî-i Hind unvanı vermiştir. Kendisi de Kemâl-i Hucendî ve Demîrî-i İsfahânî’yi etkilemiştir.

Eserleri. 1. Dîvân. Kaside, gazel, tercîât (terciibend) ve terkîbât (terkibibend), rubâiyyât ve kısa mesnevilerden oluşan yaklaşık 9000 beyit hacmindeki divanı Külliyyât adıyla Mes‘ûd Ali Mahvî tarafından neşredilmiştir (Haydarâbâd 1352). 2. ǾIşķnâme (Ĥikâyet-i ǾÂşıķ-ı Nigôrî). Müellif, konusunu bir Hint halk hikâyesinden aldığı bu 606 beyitlik mesnevide Leylâ ve Mecnûn kıssasından esinlenerek iki gencin aşk hikâyesini anlatmıştır (Rypka, s. 718). 3. Merŝiye. Moğol istilâsı esnasında öldürülen Şehzade Muhammed Kaan için yazılmış mensur bir eserdir (a.g.e., s. 718). 4. Fevâǿidü’l-fuǿâd (Delhi 1865; Leknev 1885, 1908; Lahor 1966). Hasan Dihlevî’nin aynı zamanda menâkıbnâme müellifi olarak tanınmasını sağlayan bu eser, şeyhi Nizâmeddin Evliyâ’nın sözlerinin (melfûzât) derlenmesinden meydana gelmiştir. 5. Muħħu’l-meǾânî. Tasavvufa dair küçük bir risâle olup tek nüshası, Aligarh Âzâd Kütüphanesi Sir Şah Süleyman koleksiyonunda bulunmaktadır (Motasim A. Azad, XLIV/4, s. 233-243).

BİBLİYOGRAFYA:

Devletşah, Teźkire, s. 247-249; Lâmiî, Nefehât Tercümesi, s. 677-678; Mîrhord, Siyerü’l-evliyâǿ (trc. İ‘câzülhak Kuddûsî), Lahor 1992, s. 482-483; Abdülkādir el-Bedâûnî, Muntakhabu-t-Tawārīkh (trc. G. S. A. Ranking v.dğr.), Delhi 1986, I, 187, 188, 269; Abdülhak ed-Dihlevî, Aħbârü’l-aħyâr (trc. Sübhân Mahmûd - Muhammed Fâzıl), Delhi 1994, s. 218-221; Rieu, Catalogue of the Persian Manuscripts, II, 618; Browne, LHP, III, 106, 108; Hidâyet, Riyâżü’l-Ǿârifîn, Tahran 1305 hş., s. 188; Safâ, Edebiyyât, V, 817-831; K. A. Nizâmî, Târîħ-i Meşâyiħ-i Çişt, Delhi 1953, s. 181; a.mlf., Some Aspects of Religion and Politics in During the 13th Century, Aligarh 1961, s. 270; Rahman Ali, Teźkire-i ǾUlemâey Hind (trc. M. Eyyûb Kādirî), Karaçi 1961, s. 163-164; Nefîsî, Târîħ-i Nažm u Neŝr, I, 171-172; Ma‘sûm Ali Şah, Ŧarâǿiķ, II, 64-65; Rypka, HIL, s. 717-719; FME, s. 251-252; Münzevî, Fihrist, III, 2295-2297; Zehrâ-yi Hânlerî [Kiyâ], Ferheng-i Edebiyyât-ı Fârsî-yi Derî, Tahran 1348 hş., s. 182-183; Şiblî Nu‘mânî, ŞiǾrü’l-ǾAcem (nşr. M. Takī-yi Fahr-i Dâî-yi Gîlânî), Tahran 1348 hş., s. 81, 94-95; A. Schimmel, Islam in the Indian Subcontinent, Leiden 1980, s. 16-18, 29; Âgā Büzürg-i Tahrânî, eź-ŹerîǾa ilâ teśânîfi’ş-ŞîǾa, Beyrut 1403/1983, IX, 242; İkbâl Selâhaddin, Ĥażret-i Nižâmüddîn Evliyâǿ, Lahor 1988, s. 75; Motasim A. Azad, “Mukhulma‘ani of Hasan-ı Sijzi Dehlevi”, IC, XLIV/4 (1970), s. 233-243; Aziz Ahmed, “Ĥasan Dihlawī”, EI² (İng.), III, 249; “Ĥasan Dihlevî”, UDMİ, VIII, 228-229.

Rıza Kurtuluş