HÂLÎ

(حالي)

(1837-1915)

Urdu edebiyatının önde gelen şair ve yazarlarından.

Panipat’ta doğdu. Asıl adı Eltâf Hüseyin olup daha çok Hâlî mahlasıyla tanınmıştır. Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin soyundan geldiği rivayet edilen ataları, Delhi Türk sultanlarından Balaban Han döneminde (1266-1287) Hindistan’a gelip Panipat’a yerleşmişlerdi. Küçük yaşta anne ve babasını kaybeden Hâlî, ilk öğrenimini ağabeyinin desteğiyle gördükten sonra ilim tahsil etmek için 1854 yılında Delhi’ye gitti. Burada tanıştığı dönemin ünlü şairi Mirza Esedullah Gālib kendisini şiir yazmaya teşvik etti. Delhi’de Arapça, Farsça, hadis, tefsir, felsefe ve mantık öğrenen Hâlî, 1857’de İngilizler’e karşı girişilen Sipahi ayaklanmasındaki sıkıntılı günlerden sonra Cihangirâbâd’da aynı zamanda Şîfte mahlasıyla şiir yazan nevvâb Mustafa Han’ın maiyetine girdi. Gālib dışında onu en çok etkileyen kişilerden biri olan Mustafa Han Hâlî’nin sade şiirden zevk almasını sağladı. Hâlî, onun 1872’de ölümünden sonra Lahor’a gitti ve burada Pencap devlet kitap deposunda göreve başladı. Dört yıla yakın süren bu vazifesi sırasında İngilizce’den Urduca’ya yapılan çevirilerin tashih işiyle uğraştı. Bu görev Hâlî’nin Batı edebiyatı ile temasını sağladı. Bu arada Lahor’da edebî toplantılara katıldı. Daha sonra Delhi’ye dönerek Anglo-Arabic School’da Arapça hocalığına başladı ve burada Seyyid Ahmed Han’la tanışarak onun teşvikiyle Müseddes-i Ĥâlî adlı eserini yazdı. Bu karşılaşma edebiyat hakkındaki görüşlerini yeniledi. 1887’de kendisine Haydarâbâd Devleti tarafından emeklilik maaşı bağlandı. Bundan sonra eser yazmaya devam etti ve çeşitli toplantılara katıldı. 1904’te “şemsü’l-ulemâ” unvanı alan Hâlî 1 Ocak 1915’te Panipat’ta vefat etti.

Şiirleriyle olduğu kadar nesirleriyle de Urdu edebiyatını büyük ölçüde etkileyen Hâlî Hindistan müslümanlarının düşünce dünyasına yeni bir yön vermiş, Seyyid Ahmed Han’a ve onun Aligarh’taki modernleşme hareketine destek olmuştur. Hâlî’de büyük bir tarih sevgisi vardı; bu sevgi onun İslâm medeniyetine ve İslâmî değerlere bağlı kalmasını sağlamış, hayat ve edebiyat hakkındaki yenilikçi düşüncelerini İslâm toplumuna kabul ettirmiştir. Dünü ve bugünü kavrama yeteneği, açık üslûbu ve samimiyeti Hâlî’yi Hindistan’da İslâmî uyanışın en ünlü siması haline getirmiştir.

Eserleri. A) Manzum Eserleri. 1. Müseddes-i Ĥâlî (Müseddes-i Medd ü Cezr-i İslâm) (Delhi 1935). Müellifin 1879’da telif ettiği bu eser Muhammed İkbal’e ilham kaynağı olmuştur. 2. Münâcât-ı Bîve. Dul kadınlarla ilgili meselelere dairdir. 3. Şikve-i Hind. Müslümanların İngilizler’den şikâyetlerini anlatan eser 1887 veya 1888’de kaleme alınmıştır. 4. Çup kî Dâd. Kadın eğitimine dair olan bu eser 1905’te yazılmıştır. 5. Dîvân (Delhi 1945). Hâlî’nin kaleme aldığı birçok mesnevi, kaside ve rubâî kıtaları onun şiir yeteneğini gösterir. Kıtaları Ekber, Zafer Ali Han ve Muhammed İkbal’in şiirlerine rehberlik etmiştir. Hâlî’nin Arapça ve Farsça şiirleri de vardır.

B) Mensur Eserleri. Hâlî Mevlûd-i Şerîf (Panipat 1937), Tiryâk-i Mesmûm (Panipat 1868), Uśûl-i Fârsî (Lahor 1953), Şevâhidü’l-ilhâm (telifi 1872), Tercüme-i Ĥâlî (otobiyografisi) adlı eserlerle birçok makale ve deneme kaleme almıştır. Ayrıca mektupları da Mektûbât-ı Ĥâlî adıyla iki cilt halinde derlenmiştir (Leknev 925, 950). Müellifin bunlardan başka kadın eğitimine dair hikâye şeklinde yazılmış Mecâlisü’n-nisâ (telifi 1874) adlı eseriyle Sa‘dî-i Şîrâzî (Ĥayât-ı SaǾdî, Delhi 1884), şair Gālib (Yâdgâr-i Ġālib, Kanpûr 1897) ve Seyyid Ahmed Han’a (Ĥayât-ı Câvid, Kanpûr 1901) ait hal tercümeleri vardır. Hâlî’nin mensur eserlerini Muhammed İsmâil Pânîpetî Külliyyât-ı Neŝr-i Ĥâlî (I-II, Lahor 1967-1968), manzum eserlerini de İftihâr Ahmed Sıddîkī Külliyyât-ı Nažm-ı Ĥâlî (I-II, Lahor 1967-1968) adı altında neşretmiştir. Müslüman halkın sömürgeciliğe karşı bilinçlenmesine yardım eden makaleleri Encümen-i Terakkî-i Urdû tarafından derlenip Maķālât-ı Ĥâlî adıyla yayımlanmıştır (Delhi 1934-1936). Müellifin Muķaddime-i ŞiǾr u ŞâǾirî adlı eseri, Doğu ve Batı kavramlarını Urdu edebiyatında kullanan ilk önemli nazarî tenkitli çalışmadır. Eser Vahîd Kureşî (Lahor 1953) ve Urdu Akademisi (Karaçi 1968) tarafından neşredilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Şücâat Ali Sandelvî - Nezîr Kakorvî, MüŧâlaǾa-i Ĥâlî, Leknev 1956; Hamîd Hasan Kadrî, Dâstân-ı Târîħ-i Urdu, Karaçi 1957, s. 609-696; Ahter Ensârî, Ĥâlî aôr Nayâ Tenķīdî ŞuǾûr, Karaçi 1962; Muîn Ahsen Cezbî, Ĥâlî ka Siyâsî ŞuǾûr, Lahor 1963; A. Kayyûm, Tenķīdî Nuķūş, Karaçi 1963, s. 171-190; a.mlf., Ĥâlî ki Urdu Neŝr Nigârî, Lahor 1964; Seyyid Abdullah, Çend Nayâ aôr Purâna ŞâǾir, Karaçi 1965, s. 115-128; Sâliha Âbid Hüseyin, Yâdgâr-i Ĥâlî, Lahor 1966; Gulâm Mustafa Han Mevlevî, Ĥâlî ka Źihnî İrtiķā, Lahor 1966; S. Eltâf Ali Birîlvî - Eyyûb Kadrî, Aligarh Teĥrîk aôr Ķavmî Nażmeyn, Karaçi 1970, s. 87-91, 175-176, 218-228, 263-269, 304-305, 407; Armaġān-ı Ĥâlî (haz. Hamîd Ahmed Han), Lahor 1971; S. İ‘câz Hüseyin, Muħtaśar Târîħ-i Edeb-i Urdu, Karaçi 1971, s. 160-162, 318-319; İbâdet Birîlvî, Urdu Tenķīd ka İrtiķā, Karaçi 1980, s. 156-199; Mecnûn Gorakpûrî, Nuķūş u Efkâr, Karaçi 1984, s. 220-235; Abdülhak, Çend Hem ǾAśr, Karaçi 1984, s. 159-184; a.mlf. - [T. H.], “Ĥâlî”, UDMİ, VII, 835-840; A. H. Kevser, Urdu ki Ǿİlmî Teraķķī meyn Sör Seyyid aôr Un key Rufaķā ka Ĥiśśa, Karaçi 1984, s. 260-290; Şeyh Muhammed İkrâm, Mevc-i Kevŝer, Lahor 1984, s. 123-128; Muhammed Sadiq, A History of Urdu Literature, Karachi 1985, s. 345-358; Vahîd Kureşî, Urdu Neŝr key Melânât, Lahor 1986, s. 84; M. Abbas, Urdu meyn Ķavmî ŞâǾirî [baskı yeri yok], 1987 (Mektebe-i Âliye), s. 105-231; Mümtâz Hüseyin, Ĥâlî key ŞiǾrî Nažariyyât, Karaçi 1988; İhtişâm Hüseyin, Urdu Edeb ki Tenķīdî Târîħ, Lahor 1989, s. 182-183, 190-193; Râm Bâbû Seksîne, Târîħ-i Edeb-i Urdu (trc. Mirza Muhammed Askerî) Leknev, ts. (Nivalkişôr Press), s. 404-417; S. Saran Kaif, The Development of Urdu Poetry, New Delhi 1990, s. 248; Zafer Hüseyin, Sör Seyyid aôr Ĥâlî ka Nažariyye-i Fıŧrat, Lahor 1990; Fermân Fetihpûrî, Urdu RubâǾî, Karaçi, ts., s. 141-147; A. K. Serverî, Cedîd Urdu ŞâǾirî, Lahor, ts., s. 91-102; Durmuş Bulgur, Şamsul ǾUlama Hvacah Altaf Husayn Hali’nin Hayatı Eserleri ve Edebi Kişiliği (yüksek lisans tezi, 1995), AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Doğu Dilleri ve Edebiyatı Bölümü; Aziz Ahmad, “Ĥālī”, EI² (Fr.), III, 96.

Hanıf Fauq