HAKEM b. EBÜ’l-ÂS

(الحكم بن أبي العاص)

Ebû Mervân el-Hakem b. Ebi’l-Âs b. Ümeyye el-Ümevî (ö. 31/651)

Hz. Peygamber’in Tâif’e sürgüne gönderdiği sahâbî.

Hz. Osman’ın amcası, Ebû Süfyân’ın amcasının oğlu, Emevî Halifesi I. Mervân’ın babasıdır. İslâmiyet’i kabul etmeden önce Resûlullah’a eziyet edenler arasında zikredilen Hakem Mekke’nin fethi sırasında müslüman oldu. Daha sonra Medine’ye giderek orada bir müddet kaldı. Bu süre içerisinde Hz. Peygamber’i üzecek bazı davranışlarda bulundu. Resûl-i Ekrem’in yürüyüşünü ve hareketlerini alaylı şekilde taklide yeltendiği, kapısını dinlediği ve Hz. Peygamber’in müşrikler hakkında bazı sahâbîlere verdiği özel bilgileri etrafa yaydığı rivayet edilmektedir. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem onu Tâif’e sürdü.

Hakem’in Tâif’teki sürgün hayatı Hz. Peygamber’in vefatına kadar devam etti. Halife Ebû Bekir’e ve ardından Hz. Ömer’e Hakem’i Medine’ye getirtmeleri


yolunda teklifte bulunulduysa da Resûlullah’ın sürgüne gönderdiği bir kimseyi geri getiremeyeceklerini söyleyerek kabul etmediler. Fakat Hz. Osman halife olunca amcasını Tâif’ten Medine’ye çağırdı ve ayrıca kendisine 100.000 dirhem verdi. Hakem’i geri çağırmasının yanlış bir davranış olduğu söylenince de Peygamber hayatta iken amcasının geri getirilmesi hususunda ondan söz aldığını ileri sürdü. Hz. Osman’ın bu tutumunun, daha sonra kendisine karşı gerçekleştirilecek ayaklanmanın sebeplerinden birini teşkil ettiği belirtilmektedir.

Hakem, Hz. Osman’a karşı başlatılan isyandan birkaç ay önce Medine’de öldü. Onun vefat tarihi 32 (652) olarak da kaydedilmektedir (İbn Hacer, el-İśâbe, I, 346). Hz. Osman, Hakem’in ölümünden sonra mezarını üzerine bir mahfaza örterek koruma altına almıştır.

Resûl-i Ekrem’in sohbetinden gereği gibi faydalanamadığı bildirilen Hakem ve soyu aleyhinde Hz. Peygamber’den ve sahâbîlerden sahih olmadığı belirtilen pek çok haber nakledilmiştir (bk. Heysemî, V, 241-244; İbn Hacer, el-Meŧâlibü’l-Ǿâliye, IV, 329-332).

BİBLİYOGRAFYA:

İbn İshak, es-Sîre, s. 125-126; Vâkıdî, el-Meġāzî, II, 594, 846; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, V, 447; Yahyâ b. Maîn, et-Târîħ, II, 124; Câhiz, el-Burśân ve’l-Ǿurcân (nşr. M. Mursî el-Havlî), Beyrut 1407/1987, s. 69, 275, 276, 362; İbn Kuteybe, el-MaǾârif (Ukkâşe), s. 194, 353, 576; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), X, 58; İbn Ebû Hâtim, el-Cerĥ ve’t-taǾdîl, III, 20; İbn Abdülber, el-İstîǾâb (Bicâvî), I, 359-360; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe, II, 37-38; Zehebî, el-Ǿİber, I, 23; a.mlf., AǾlâmü’n-nübelâǿ, II, 107-108; a.mlf., Târîħu’l-İslâm: ǾAhdü’l-ħulefâǿi’r-râşidîn, s. 365-368; a.mlf., Tecrîdü esmâǿi’ś-śaĥâbe, Haydarâbâd 1315, I, 135; Heysemî, MecmaǾu’z-zevâǿid, V, 241-244; İbn Hacer, Fetĥu’l-bârî, Beyrut 1988, XIII, 9; a.mlf., el-İśâbe, I, 345-346; a.mlf., el-Meŧâlibü’l-Ǿâliye, IV, 329-332; Abdüsselâm Hârûn, Tehźîbü Sîreti İbn Hişâm, Kahire 1402/1982, s. 79.

Selman Başaran