HACIM SULTAN

Bektaşî tarikatı geleneğine göre Hacı Bektâş-ı Velî’nin önde gelen halifelerinden biri.

Rivayete göre asıl adı Receb’dir. Hacı Bektaş Vilâyetnâmesi ile kendi adına düzenlenen Vilâyetnâme’de belirtildiği üzere Koluaçık (Kolaçık) Hacım Sultan diye de bilinir. Batı Anadolu’daki konar göçer Türkmen oymakları içinde Hacı Bektâş-ı Velî kültünün yayılmasında çok önemli rolü bulunmasına rağmen hakkında bilinenler. Hacım Sultan Vilâyetnâmesi ile Hacı Bektaş Vilâyetnâmesi’nde kendisine ayrılan ve birincisinin bir özeti olan kısma dayanmaktadır.

Hacım Sultan Vilâyetnâmesi’nin, büyük bir ihtimalle Hacım Sultan’ın başhalifesi Derviş Burhan (Burhan Abdal) tarafından Hacı Bektaş Vilâyetnâmesi’nden en az yirmi otuz yıl önce ve en geç XV. yüzyılın ortalarında yazıldığı, Hacı Bektâş-ı Velî ile ilgili şifahî gelenekleri kendi menâkıbnâmesinden de önce yazıya geçiren ilk metnin de bu olduğu söylenebilir. Bu metin günümüze ulaşmasaydı Hacım Sultan’ın hayalî bir şahsiyet olduğu düşünülebilirdi. Çünkü konar göçer Türkmen oymakları içinde faaliyet gösteren sûfîlerin, önemli hadiselere karışmadıkları sürece genellikle dönemin şehirlerde yazılan eserlerinde yer almaları zordu. Bu bakımdan eser onun hakkında başvurulacak yegâne kaynak durumundadır.

Hacı Sultan Vilâyetnâmesi’nde Hacım Sultan da tıpkı Hacı Bektâş-ı Velî gibi on iki imam soyundan bir seyyid olarak gösterilir. Esere göre Hacım Sultan, onuncu imam Ali en-Nakī’nin torunu ve Şahzâde Hüseyin’in oğludur. Bununla beraber “doksan dokuz bin Türkistan evliyasının pîri” Hâce Ahmed Yesevî’nin müridlerindendir. Ahmed Yesevî Hacı Bektaş’ı Rum diyarına (Anadolu) halife olarak gönderdiği zaman yanına Hacım Sultan’ı da katar (Hacı Bektaş Vilâyetnâmesi’ne göre ise Hacı Bektaş Rum’a yalnız gider). Bunlar önce hacca gider, dönüşte Anadolu’ya gelirler. Hacı Bektaş’ın yanındaki uzun müridlik yıllarından sonra bir gün şeyhi kendisine “cihâz-ı fakr” denen taç, hırka, alem, seccade ve sofra verir; beline mürşidlik alâmeti olan kendi bâtın kılıcını kuşatıp Germiyan iline (Kütahya, Afyonkarahisar, Uşak bölgesi) gönderir.

Vilâyetnâme’de zaman zaman namaz kılan, hacca giden, Kur’an okuyan ve zikirle meşgul olan bir derviş olarak tanıtılan Hacım Sultan, Ahmed Yesevî’nin emriyle Germiyan iline geldiğinde önce Üveyik köyünde sığır çobanı olur, ardından Sandıklı’ya gider. Uğradığı her yerde tuhaf kılık kıyafetinden dolayı halk onu barındırmak istemez; çünkü Hacım Sultan da tıpkı şeyhi Hacı Bektaş gibi saçı sakalı, kaşı kirpiği kazınmış, belden yukarısı çıplak bir “ışık”tır. Eserde Hacım Sultan, XIV. yüzyılda Kalenderî ve Haydarî dervişleri için kullanılan bu terimle nitelendirilmektedir. Gittiği her yerden kovulur. Sonunda rüyasında gördüğü Hz. Peygamber’in irşadıyla, o sıralar Akkoyunlu yörüklerinden bir grubun yaylağı olan Susuz’a gelir. Burada âsitânesini inşa eder ve gösterdiği kerâmetler sayesinde şöhreti kısa zamanda etrafa yayılır. Pek çok kimse kendisine mürid olur. Hacım Sultan Vilâyetnâmesi’nin muhtemel yazarı Burhan Abdal da bu esnada kendisine intisap eder; yanında uzun müddet hizmet ettikten sonra halifeliğe kadar yükselir. Hacım Sultan’ın Vilâyetnâme’deki hayat hikâyesi kısaca bundan ibarettir. Uşak’a üç saat mesafede bulunan Hacımköy’de yattığı kabul edilir.

Vilâyetnâme’nin, Orhan Gazi zamanında yaşamış olan Geyikli Baba’ya bağlı dervişlerin (Geyikliler cemaati) zaman zaman şeyhin ziyaretine geldiklerini kaydetmesi ve Fâtih Sultan Mehmed devrinin Kalenderî şeyhi Otman Baba’yı da (Osman Baba) Hacım Sultan’ın himmetiyle yaşlı bir kadından olma nefes evlâdı olarak göstermesi, çözümü güç birtakım problemlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu durumda Hacım Sultan’ın gerçekten bizzat Hacı Bektaş’ın halifesi olup olamayacağı meselesi söz konusu olmaktadır. Çünkü arada önemli bir zaman farkı bulunmaktadır. Öte yandan eğer Hacım Sultan gerçekten Hacı Bektaş’ın halifesi ise ne Geyikliler cemaatini ne de Osman Baba’yı tanımış olabilir. Zira Geyikli Baba XIV. yüzyılda, Osman Baba ise Germiyan’da doğup bir müddet orada hayatını geçirmiş olmakla birlikte XV. yüzyılda yaşamıştır. Ayrıca eserde bahsedilen köy ve kasabalar da Hacı Bektaş zamanında henüz Türk hâkimiyetine girmiş değildi. Bütün bunlardan, Hacım Sultan’ın Hacı Bektaş zamanında değil muhtemelen XIV. yüzyılda yaşamış Hacı Bektaş kültüne bağlı bir Kalenderî veya


Haydarî şeyhi olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim eserde geçen “ışık” teriminin XIV. yüzyıldan önce kullanılmadığı bilinmektedir (Ocak, s. 103-110). Sonuç olarak, Hacım Sultan’m Hacı Bektaş’ın çağdaşı ve halifesi olmadığını ve Bektaşî geleneklerine tıpkı Abdal Mûsâ, Kaygusuz Abdal gibi Kalenderî-Haydarî şeyhi hüviyetiyle intikal ettiğini kabul etmek daha doğru görünmektedir. Kilerci postunun Hacım Sultan makamı sayılması daha sonra onun Bektaşîlik’te kazandığı önemi gösterir.

BİBLİYOGRAFYA:

Das Vilâjet-nâme des Hâdschim Sultan (nşr. Rudolf Tschudi), Berlin 1914; Manâkıb-ı Hacı Bektâş-ı Velî: Vilâyetnâme (haz. Abdülbâki Gölpınarlı), İstanbul 1958, s. 83-88; Hacı Bektâş-ı Velî Velâyetnâmesi (nşr. Bedri Noyan), Aydın 1986, s. 400-419; Ahmet Yaşar Ocak, Osmanlı İmparatorluğu’nda Marjinal Sûfîlik: Kalenderîler, Ankara 1992, s. 103-110; “Hacım Sultan”, TA, XVIII, 284.

Ahmet Yaşar Ocak