GULÂM HASAN

غلام حسن

(ö.1201/1786)

İran asıllı Hint şairi.

Delhi’de doğdu. Doğum tarihini bazı kaynaklar 1140 (1728), bazıları 1150 (1737) veya 1154 (1741) olarak kaydeder. Babası Mîr Gulâm Hüseyin Dâhik, özellikle hiciv ve latifeleriyle tanınmış bir şairdi. Dedesi Mîr İmâmî, Bâbürlü hükümdarlarından I. Şah Cihan döneminde (1628-1657) Herat’tan gelip Delhi’ye yerleşmişti.

Öğrenimini ailesinin yanında tamamlayan Gulâm Hasan, 1739’da Delhi’de çıkan karışıklıktan dolayı babası ile birlikte Evedh (Avad/Oudh) Devleti’nin başşehri Feyzâbâd’a gitti. Burada Nevvâb Âsafüddevle’nin hizmetine girdi. Âsafüddevle 1775’te başşehri Leknev’e naklettikten sonra Gulâm Hasan da oraya yerleşti. Leknev’de Sâlâr Ceng ile oğlu Nevâziş Han ve Cevâhir Ali Han gibi ileri gelen devlet adamlarıyla tanıştı. Kaside ve mesnevilerini ithaf ettiği bu kişiler tarafından himaye edilen Gulâm Hasan Leknev’de vefat etti.

Önce Farsça, daha sonra Urduca yazdığı şiirlerinden bilhassa Farsça olanlarında başarılı bir sanatkâr olduğu herkesçe kabul edilmiştir. Urduca şiirlerinde Mîr Ziyâ, Mirza Sevdâ-i Dihlevî, Süz ve Hâce Mîr Derd gibi şairlerin etkisi görülür.

Eserleri. Gulâm Hasan’ın başlıca eserleri şunlardır: 1. Siĥrü’l-beyân. Bir kaside ile birlikte Âsafüddevle’ye takdim ettiği Urduca bir mesnevi olup Delhi şiir akımının en güzel örneğini oluşturur. Eski bir Hint halk hikâyesini konu alan ve Urdu şiirinin de en mükemmel eseri olarak kabul edilen Siĥrü’l-beyân’ın Urdu edebiyatı üzerinde büyük etkisi olmuştur. Eser, Sâlim Abdullah (Karaçi 1955) ve Vahîd Kureyşî (Lahor 1966) tarafından neşredilmiştir. Mîr Bahadır Ali Hüseynî’nin nesre çevirdiği Siĥrü’l-beyân’ı Aram, Ronak Banarsi, Fâhir Muhammed Tâig, Zarîf ve Abdullah Fetihpûrî tiyatro eseri haline getirmişlerdir. Eser Bowdler Bell, M. H. Court ve diğer bazı kişiler tarafından İngilizce’ye çevrilmiştir. 2. Teźkire-i ŞuǾarâ-yı Urdû (Aligarh 1922). Müellifin Farsça tek mensur eseri olup Urduca şiir yazan 300 şairin hal tercümesini ihtiva eder. Eski, orta ve çağdaş dönem şairlerine göre üç bölüme ayrılmıştır. Şairlerin alfabetik sıra ile kaydedildiği eserin dili ağır olmakla birlikte şairler ve şiirleri hakkında isabetli değerlendirmeler yapmıştır. 3. Meŝneviyyât. Müellifin kendi mesnevilerinden oluşan Urduca bir mecmua olup bu mesnevilerin başlıcaları şunlardır. Naķl-i Zen-i Faĥişe, Şâdî-i Âśafüddevle, Tehniyet-i ǾÎd, Vaśf-ı Ķaśr-i Cevahir, Ħân-ı NiǾmet, Rumûzü’l-Ǿârifîn ve Gülzâr-ı İrem. Bunlardan Rumûzü’l-Ǿârifîn, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin Meŝnevî’si örnek alınarak yazılmıştır. Gülzâr-ı İrem tarihle ilgili bir eser niteliğindedir. Vaśf-ı Ķaśr-i Cevahir ise Cevâhir Ali Han’ın methine dairdir. Şairin bu mesnevileri Meŝneviyyât-ı Mîr Ĥasan adıyla Abdülbârî Âsî tarafından yayımlanmış (Leknev 1945), daha sonra Vahîd Kureyşî tarafından eserin yeni baskısı yapılmıştır (Lahor 1966).

BİBLİYOGRAFYA:

Gulâm Hasan, Siĥrü’l-beyân (nşr. Sâlim Abdullah), Karaçi 1955, nâşirin önsözü, s. 5; Muhammed Hüseyin Âzâd, Âb-ı Ĥayât, Lahor 1950, s. 249-250; Vahîd Kureyşî, Mîr Ĥasan ôr un kâ Zamâne, Lahor 1959, s. 201-204; S. M. Akīl, Urdû Meŝnevî kâ İrtiķāǿ Şimâl-i Hind me, Allahâbâd 1965, s. 118-126, 333-339, 373-374; Râm Bâbu Seksîne, Târîħ-i Edeb-i Urdû, Lahor 1967, s. 89; Târtħ-i Edebiyyât-ı Müselmânân-ı Pâkistân u Hind, Lahor 1971, VII/2, s. 168; Îcâz Hüseyin, Muħtaśar-ı Târîħ-i Edeb-i Urdû, Karaçi 1971, s. 87-92; Muhammad Sadiq, A History of Urdu Literatüre, Calcutta 1984, s. 150-153; Cemîl Câlibî, Târîħ-i Edeb-i Urdû, Lahor, ts., II, 819; Ebü’l-Leys Sıddîkî, Leknev kâ Debistân-ı ŞâǾirî, Karaçi 1987, s. 108; a.mlf., “Mîr Ĥasan Dihlevî”, UDMİ, XXI, 935-937; J. A. Haywood, “Ĥasan, Mīr Җћulām”, El2 Suppl. (İng.), s. 358-359.

Hanıf Fauq