FETÂVÂ-yı ABDÜRRAHÎM

فتاواى عبد الرحيم

Şeyhülislâm Menteşzâde Abdürrahim Efendi’nin (ö. 1128/1716) fetvalarını bir araya getiren eser.

XII. (XVIII.) yüzyıl Osmanlı Devleti’nde günlük hayatta karşılaşılan veya tartışılan konularla ilgili 11.000’i aşkın fetvayı ihtiva eden eser devrinin din anlayışını, toplum yapısı ve sosyokültürel değerlerini yansıtması bakımından önemlidir. Türkçe olan fetvaların içinde dağınık bir şekilde yer alan yirmi civarında Arapça fetva da bulunmaktadır. Bazı fetvalarda rastlanan, “Şeyhülislâm efendimizin (...) hususundaki görüşü nedir?” tarzında ifadeler, Abdürrahim Efendi’nin bu eserini III. Ahmed döneminde on yedi ay boyunca yürüttüğü şeyhülislâmlık hizmeti sırasında hazırladığı fikrini vermektedir.

Hanefî fıkhı yanında akaid, kelâm ve tasavvuf gibi ilimlere dair fetvaları da ihtiva eden eser klasik fıkıh kitaplarındaki gibi “kitab” ve “bab”lara göre tanzim edilmiştir. Başlıkların hemen hepsi Arapça’dır. Her bab soru-cevap şeklinde düzenlenmiş fetvalardan oluşmaktadır. Fetvalar çoğunlukla “olur” ya da “olmaz” biçiminde kısa cevaplardan meydana gelmekte, bunların delillerine ve kaynaklarına yer verilmemektedir.

Taharet, namaz, zekât, oruç ve hac ibadetleriyle ilgili fetvaların 300 kadar olduğu eserde ağırlık muamelât konularına verilmiştir. En çok fetva ihtiva eden bölüm, yaklaşık 1600 fetva ile “Kitâbü’l-Vakf’tır. Bunu sırasıyla talâk, nikâh, büyû‘ gibi bölümler takip etmektedir. Talâk bölümünde talâk üzerine yapılan yeminlerin oldukça ayrıntılı bir şekilde ele alınması dikkat çekicidir. Arazi ve vergi hukukuyla ilgili bablar ise şer’î-örfî uygulamayı yansıtmaları bakımından esere ayrı bir değer kazandırmaktadır. Vergi hukukuna dair babların kitabın başında ibadetlerle ilgili bölümlerin hemen ardından gelmesi, arazi hukukuna dair olanların ise sonda yer alması eserin sistematiğinin ilginç bir yanıdır. Kitabın bir başka özelliği de 385 fetva ihtiva eden “hudûd” bölümünün % 80’inin ta’zîrle ilgili bablardan oluşmasıdır.

Hanefî mezhebi dışındaki bir başka mezhebe geçmenin câiz olmadığına dair eserde yer alan fetvalar, müellifin taassubundan ziyade Osmanlı Devleti’nin benimsediği hukukun birliği politikasının bir tezahürü olarak değerlendirilmelidir.

İki cilt halinde taş baskısı yapılan kitap üzerinde (İstanbul 1243) Feyżü’l-kerîm fî nuķūli Fetâvâ ǾAbdirraĥîm adıyla bir çalışma yapan Gedizli Mehmed Efendi (ö. 1253/1837), fetvaların orijinallerini kaydetmeden klasik fıkıh kitaplarında bunlara mesnet teşkil eden hükümleri, kaynağın adını ve bölümünü belirterek Arapça metinleriyle birlikte nakletmiştir (Süleymaniye Ktp., Yazma Bağışlar, nr. 2006; Hasan Hüsnü Paşa, nr. 498).

BİBLİYOGRAFYA:

Abdürrahim Efendi, Fetâvâ-yı Abdürrahîm, İstanbul 1243, I-II; Hilmar Krüger, Fetwa und Siyar, Wiesbaden 1978, s. 76, 84-86.

Cengiz Kallek