FEHRESE

الفهرسة

Âlimlerin, hocaları ile onlardan okudukları kitapların adını alfabetik olarak kaydettikleri eserlerin ortak adı.

Farsça’dan Arapça’ya geçen fehrese kelimesi fihrist şeklinde de kullanılmakla beraber Arapça’ya uygun olan biçimi fihris’tir (çoğulu fehâris). Fehrese, “tanınmış bir âlimin hocaları ile onlardan okuduğu kitapların adlarını yazdığı eser” anlamında daha çok Kuzey Afrika’da ve Endülüs’te kullanılmıştır. Bu ülkelerde fehrese karşılığı olarak Farsça bernâmec ile (çoğulu berâmic) Arapça mu‘cem (çoğulu meâcim) kelimelerinin kullanıldığı da görülmektedir. Doğu İslâm dünyasında ise bu kitap türü sebet, meşyeha (meşîha) ve mu‘cem terimleriyle karşılanmıştır. Endülüs’te bu nevi eserleri en çok muhaddisler veya hadis yönü ağır basan âlimlerle fakihler ve dilciler kaleme almışlardır. Fehrese müellifleri, hangi hocalardan kimin hangi kitaplarını nerede ve ne zaman okuduklarını kıraat silsilesiyle birlikte zikretmişlerdir.

İlimlere göre tertip edilen fehreselere genellikle Kur’an ilimleriyle başlanmakta, daha sonra hadis ilimleri, siyer, ensâb, fıkıh, usûl-i fıkıh, kelâm, lugat gramer, edebiyat ve şiire dair kitaplar sıralanmaktadır. Bu türün en ünlü eserlerinden biri olan İbn Hayr el-İşbîlî’nin (ö. 575/1179) Fehrese’si (bk. Bibl.) incelendiğinde onun Kur’an ilimlerine dair 131, hadis İlimlerine dair 291, diğer ilimlerde de 330 kitabı okuduğu anlaşılmakta ve bu eserleri hocalarından hangi tahammül* yoluyla aldığı görülmektedir.

Hocaların adlarına göre düzenlenen fehreselerde her hocadan okunan kitapları bir arada görme imkânı bulunmakla beraber aynı kitabın çeşitli hocalardan okunması halinde tekrar kaçınılmaz olmaktadır. Bunların bir kısmında alfabetik tertip, bir kısmında ise ilk hocadan son hocaya doğru sıralama veya daha başka yollar tercih edilmiştir. İbn Atıyye el-Endelüsî’nin (ö. 541/1147 [?]) Fihris’i ile (bk. Bibl.) Ebü’l-Hasan Ali b. Muhammed er-Ruaynî’nin Bernâmec’i (bk. Bibl.) bu türün belli başlı kitaplarıdır.

İki metodu birleştirmek suretiyle yazılan eserlerde önce hocaların biyografilerine yer verilmekte, ardından da okunan kitaplar zikredilmektedir. Genelde


konularına göre sıralanan kitaplar kaydedilirken âlî isnadla alınan rivayetler bilhassa belirtilmekte, aynı kitap birden çok hocadan okunmuşsa bunların isimlerine de yer verilmektedir. Ebû Abdullah Muhammed b. Câbir el-Vâdîâşî’nin (ö. 749/1348) Bernâmec’i (bk. bibl.) bu türün en tanınmış örneklerinden biridir. İbn Hacer el-Askalânî, hocalarından okuduğu ilimlere göre el-Mu Ǿcemü’l-müfehres (Murad Molla Ktp., nr. 609, müellif hattıyla 218 varak), 730 hocasının adlarına göre de önce Muhammedler’den başlamak üzere el-MecmaǾu’l-müǿesses adlı eserlerini kaleme almıştır. Bu kıymetli çalışmalar Yusuf Abdurrahman el-Mar’aşlî’nin titiz neşriyle ve el-MecmaǾu’l-müǿesses li’l-MuǾcemi’l-müfehres adıyla üç cilt halinde yayımlanmıştır (Beyrut 1413-1415/1992-1994). İlk bakışta fehrese gibi görünmekle beraber şiir, hikâye, fıkra, dua gibi çeşitli unsurları toplaması sebebiyle fehrese olmaktan çıkan çalışmalar da vardır.

Bazı âlimlerin tahsil için yaptıkları seyahatler esnasında karşılaştıkları hocalarla onlardan okudukları kitaplardan veya görüştükleri edip ve şairlerle onların meclislerinde yapılan sohbetlerden bahseden “rihle”lere “er-rahalâtü’l-fehresiyye” adı verilmektedir. İbn Rüşeyd’in (ö. 721/1321) Milǿü’l-Ǿaybe bimâ cü-miǾa bi-tûli’l-ġaybe fi’l-vicheti’l-vecîhe ile’l-Haremeyn Mekke ve Taybe’si ile (nşr. Muhammed Habîb b. Hoca, Beyrut 1408/1988) Makkarî’nin Ravżatü’l-âsi’l-Ǿâtırati’l-enfâs fî źikri men lekītühû min aǾlâmi’l-ĥađırateyn Merâkeş ve Fâs (Rabat 1983) adlı eserleri bu türün tanınmış örnekleridir.

Fehrese, bernâmec, sebet, meşyeha ve daha çok da mu‘cem adlarıyla anılan eserlerden fehreselere misal olarak Abdülhay el-Kettânî’nin Fihrisü’l-fehâris ve’l-eŝbât ve muǾcemü’l-meǾâcim ve’l-meşyeħât ve’l-müselselât’ı zikredilebilir (I-III, Beyrut 1402/1982, 2. bs.). Ayrıca İbn Hayr el-İşbîlî’nin, bir kısmının adı değişik olmakla beraber hepsini fehrese diye kaydettiği ve tamamını bizzat okuyup rivayet ettiğini belirttiği yetmiş dört fehreseye de (İbn Hayr, Fehrese, nşr. İbrâhim el-Ebyârî, II, 557-571) burada işaret etmek gerekir. Bernâmeclere örnek olarak Kāsım b. Yûsuf et-Tücîbî’nin (ö 730/1330) Bernâmec’i ile (nşr. Abdülhafîz Mansûr, Tunus 1981) Ebû Abdullah Muhammed b. Muhammed el-Mücârî’nin Bernâmec’i (bk. bibl.; diğer bernâmecler için bk. Abdulhay el-Kettânî, III, 258-259); sebetler için Ebû Ca‘fer Ahmed b. Ali el-Belevî el-Vâdîâşî’nin (ö. 938/1532) Ŝebet’i ile (nşr. Abdullah el-Amrânî, Rabat-Beyrut 1403/1983) İbn Fakīh Fussa (Fıssa) diye bilinen Abdülbâkī b. Abdülbâkī el-Hanbelî’nin Ravżu ehli’l-cenne fî âŝâri ehli’s-sünne olarak da anılan (Abdülhay el-Kettânî, I, 450-451, Ziriklî, III, 272) Ŝebet’i (Süleymaniye Ktp., Âşir Efendi, nr. 37; diğer sebetler için bk. Abdülhay el-Kettânî, III, 274-280); meşyehalar için Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî’nin Meşyeħa’sı ile (nşr. Muhammed Mahfuz, Beyrut 1400/1980) Bedreddin İbn Cemâa’nın Meşyeħa’sı (nşr. Muvaffak b. Abdullah b. āAbdülkdir, I-II, Beyrut 1408/1988; diğer meşyehalar için bk. Abdülhay el-Kettânî, III, 344-348; Kettânî, s. 289-313) zikredilebilir.

Mu‘cem terimi Endülüs’te doğu İslâm ülkelerinden biraz daha farklı mânada, “bir âlimin tanınmış bir hocasını veya hocalarını yahut hocasının talebelerini alfabetik olarak kaydettiği kitap” anlamında kullanılmıştır. İbnü’l-Ebbâr’ın, hocası Ebû Ali es-Sadefî’nin 315 talebesi hakkında bilgi verdiği el-MuǾcem fî aśĥâbi’l-Ķāđî eś-Śadefî adlı eseri (nşr. İbrâhim el-Ebyârî, Kahire-Beyrut 1410/1989) bu türün örneklerindendir. Zehebî, doğu İslâm ülkelerinde fehrese karşılığında kullanılan bu türde üç ayrı telif ortaya koymuştur. Onun, kendileriyle çocukluğunda veya daha sonra görüştüğü yahut görüşmediği halde icâzet aldığı 1043 hocasına dair el-MuǾcemü’l-kebîr diye de anılan MuǾcemü’ş-şüyûħ’u ile (nşr. Muhammed Ceyb el-Heyle, I-II, Tâif 1988; nşr. Rûhiyye Abdurrahman es-Süyûfî [es-Süveyfîl], Beyrut 1410/1990) 393 muhaddis hocasını bir araya getirdiği MuǾcemü muĥaddiŝi’ź-Źehebî (nşr. Rûhiyye Abdurrahman es-Süyûfî) ve el-MuǾcemü’ś-śaġīr (el-latîf) (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, Mecmua, nr. 12) adlı eserleri mu‘cem isminin doğu İslâm ülkelerindeki yaygınlığı hakkında bir fikir verebilir (Diğer mu‘cemler için bk. Abdulhay el-Kettânî, III, 349-352; Kettânî, s. 282-289).

Fehrese vb. isimlerle anılmadığı halde bu türün en tanınmış eserlerinden olan Kādî İyâz’ın el-Ġunye’si ile (nşr. Mâhir Züheyr Cerrâr, Beyrut 1402, 1982), meşhur bir âlimin hocalarını kaydetmek maksadıyla daha sonraki dönemlerde yapılan çalışmaları da bu arada anmak gerekir. İbn Halfûn el-Endelüsî’nin (ö. 636/1239) Esmâǿü şüyûħi’l-İmâm Mâlik b. Enes (nşr. Muhammed Zeynühüm Muhammed Azb, Zâhir, ts. [Mektebetü’s-sekāfeti’d-dîniyye]), el-MuǾlim bi esmâǾi şüyûħi’l-Buħârî ve Müslim, Şüyûħu Ebî Dâvûd es-Sicistânî ve Şüyûĥu Ebî ǾÎsâ et-Tirmiźî (Ziriklî, VI, 36) adlı eserleriyle Radıyyüddin es-Sâgānî’nin (ö. 650-1252) EsmâǾü şüyûħi’l-Buħârî’si (Süleymaniye Ktp., Karaçelebizâde Hüsâmeddin, nr. 68) bu çalışmalardan bazılarıdır.

Fehrese yazarları, bizzat görüşüp kendilerinden faydalandıkları kişilerin güvenilirlik dereceleri ve ilmî kapasiteleri


hakkında bilgi vermek suretiyle hadis ilmine, tabakat kitaplarına girmeyen pek çok kişiyi ve bunların eserlerini tanıttıkları için de biyografik ve bibliyografik çalışmalara önemli derecede hizmet etmişlerdir. Fehreseler yazıldıkları dönemlerin sosyal ve kültürel tarihi, ilimler tarihi, eğitim öğretim tarihi ve metotları hakkında değerli bilgiler verdikleri gibi hangi eserlerin hangi ülkelerde ne zaman okutulduğunu göstermeleri bakımından da önemlidirler. Öte yandan meselâ Kuzey Afrika ve Endülüs’te yazılan bir kitabın kimin vasıtasıyla doğu İslâm ülkelerine geçtiğinin veya doğuda yazılan bir eserin ne zaman batıda okutulmaya başlandığının bilinmesi de bu tür çalışmalar sayesinde mümkün olmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Tâcü’l-Ǿarûs, “brnmc”, “fhrs” md.leri; Kāmus Tercümesi, I, 704; II, 982; İbn Atıyye el-Endelüsî, Fihris (nşr. Muhammed Ebü’l-Ecfân - Muhammed ez-Zâhî), Beyrut 1980; İbn Hayr, Fehrese (nşr. F. Codera - J. R. Tarrago), Kahire 1893 →(nşr. İbrâhim el-Ebyârî), Kahire 1410/1989, I-II; Mutarrizî, et-Muġrib fî tertîbi’l-muǾrib (nşr. Mahmud Fâhûrî - Abdülhamîd Muhtâr), Halep 1399/1979, s. 66; Ruaynî, Bernâmecü şuyûħi’r-RuǾaynî (nşr. İbrâhim Şebbûh), Dımaşk 1381/1962, nâşirin mukaddimesi, s. cimhâ;Vâdîâşî, Bernâmec (nşr. Muhammed Mahfûz), Beyrut 1400/1980, nâşirin mukaddimesi, s. 23-25; a.e. (nşr. M. Habîb Heyle), Mekke 1981; Mücârî, Bernâmec (nşr. Muhammed Ebü’l-Ecfân), Beyrut 1982, nâşirin mukaddimesi, s. 58-69; Muhammed b. Abdülbâkî el-Hanbelî, Meşyeħatü Ebi’l-Mevâhib el-Hanbelî (nşr. M. Mutî‘ el-Hâfız) Beyrut 1410/1990, nâşirin mukaddimesi, s. 25-29; İbn Osman el-Miknâsî, el-Iksîr fî ftkâki’l-esir (nşr. Muhammed el-Fâsî), Rabat 1965, nâşirin mukaddimesi, s. zâl; Abdülhay el-Kettânî, Fihrisü’l-fehâris, I, 67-71, 450-451; III, 258-259, 274-280, 322-328, 344-352; Ziriklî, el-AǾlâm, III, 272; VI, 36; Şâkir Mahmûd Abdülmun‘im, İbn Ĥacer el-ǾAsķalânî ve dirâsetü müśannefâtih, Bağdad 1978, s. 467-475; Ahmed M. Nûrseyf, Ǿİnâyetü’l-muĥaddiŝîn bitevŝîkı’l-merviyyât, Dımaşk 1407/1987, s. 29-31; Kettânî, er-Risâletü’l-müstetrafe (Özbek), s. 282-313; Abdülazîz el-Ehvânî, “Kütübü berâmici’l-Ǿulemâǿ fi’l-Endelüs”, MMMA (Kahire), I/1 (1955), s. 91-120; Ch. Pellat, “Fahrasa”, El2 (Fr.), II, 762.

M. Yaşar Kandemir