FATİH-HARBİYE

Peyami Safa’nın (ö. 1961), bir aşk teması etrafında Türkiye’de Doğu-Batı çatışmalarını ele aldığı romanı.

Peyami Safa’nın edebî mahiyetteki on bir romanından yayın sırasına göre yedincisidir. Bu durumda eser roman tekniği bakımından arzu ettiği hedefe yaklaştığı üçüncü devre romanları arasına girmektedir.

Romanda olaylar Cumhuriyet’in ilk yıllarında İstanbul’da, Batılılaşma ve devrimler süreci içinde, muhtemelen 1925-1930 yılları arasında geçer. Yedi yıllık mahalle arkadaşlıkları zamanla aşka dönüşen Neriman ve Şinasi Dârülelhan’da Türk mûsikisi bölümü öğrencisidirler. Her ikisi de muhafazakâr bir çevrede yetişen iki genci bu çevre birçok özelliğiyle birbirine bağlamıştır. Ancak Neriman bir süre sonra yine Dârülelhan’dan alafranga mûsiki tahsili yapan daha modern bir gence, Macit’e ilgi duymaya başlar. Bu ilgi zamanla onu bütün eski değerlerden nefrete ve Avrupaî bir yaşayışa özenmeye sürükler. Babası Faiz Bey ise kızının gitgide değiştiğini farkederek bir an evvel Şinasi ile evlenmesini istemektedir.

Neriman’ı Şinasi ile Macit arasında seçim yapma mecburiyetinde bırakan sebep, Macit’in onu Beyoğlu’nda verilecek bir baloya çağırması olmuştur. Roman biraz da bu baloya gidip gitmeme tereddütleri etrafında döner. Şinasi, Neriman’ı düşmek üzere olduğunu hissettiği alafranga hayattan uzaklaştırmak için güvendiği dostu Ferit’le beraber çare ararken Neriman balo hakkında danışmak üzere Şişli’de oturan akraba kızlarının apartmanına gider. Konuşma arasında onlardan şahit oldukları bir facianın hikâyesini dinler. İstanbul’da Beyoğlu’nun arka sokaklarında bir Beyaz Rus gitarcı ile yaşayan bir Rus kızı, bir gün gönlünü zengin bir Rum’a kaptırarak ilk sevgilisinden yüz çevirmiş, ancak mesut olamayınca eski sevgilisine de dönememiş ve sonunda terkedilmiş bir durumda kalınca kurtuluşu intihar etmekte bulmuştur. Neriman’ın iç düğümleri bu hikâye ile çözülmeye başlar, olayın kendi hayatı ile benzerliklerini düşünür. Dönüşte Şişli’den bindiği tramvay Fatih’e doğru yaklaştıkça o da Macit’ten, onun samimiyetsiz, yapmacık tavırlarından, en önemlisi de teklif ettiği hayat tarzından uzaklaşır. O akşam Ferit’in evinde Şinasi’nin ve Faiz Bey’in de bulunduğu, mûsiki ve medeniyetler üzerinde gelişen bir sohbet faslı Neriman’ı yeniden Şinasi’ye ve eski tabii hayatına döndürür.

Fatih-Harbiye, Berna Moran’ın Peyami Safa romanları için ileri sürdüğü şemaya uygun olarak dört kişilik bir karakter grubu gösterir: Yanlış Batılılaşma özentisi içinde bir genç kız (Neriman), Doğu’nun olumlu değerlerine sahip genç adam (Şinasi), onunla rekabeti oluşturan alafranga, zengin ve havai erkek (Macit) ve yazarın fikirlerini temsil eden, kültürlü, konuşmalarıyla ikna edici bir şahsiyet (Ferit). Bütün roman, muhafazakâr Doğu’yu temsil eden Fatih ile alafrangalığın sembolü Harbiye semtleri arasındaki tezat üzerine kurulmuştur. Bu tezat romanda açıkça görülen ve yer yer kahramanları tarafından tartışma konusu da yapılan diğer zıtlıkları çağrıştırın Konak-apartman, sokak-cadde, kahvehane-pastahane, kedi-köpek, hacıyağı-parfüm, Doğu ve Batı mûsikisi gibi. Neriman, Şinasi ve Macit’in Dârülelhan öğrencisi olmaları, özellikle mûsikinin romanda Doğu-Batı çatışmasının esas temasını teşkil etmesine sebep olmuştur. Neriman önce alaturka mûsikiden nefret ederek Şinasi’den uzaklaşmış, ancak yine aynı yoldan ona dönmüştür.

1931’de yayımlanan Fatih-Harbiye, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’ndan sonra Peyami Safa’nın en çok basılan romanlarındandır (13. bs., İstanbul 1993). 1943’te Almanca’ya tercüme edilmiş, 1992’de de televizyon dizisi haline getirilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Cahit Sıtkı Tarancı, Peyami Safa: Hayatı ve Eserleri, İstanbul 1940, s. 17-19; Berna Moran, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış, İstanbul 1983, s. 185-199; Mehmet Tekin, Peyami Safa’nın Roman Sanatı ve Romanları Üzerine Bir Araştırma, Konya 1990, s. 61-72; a.mlf., “Fatih-Harbiye”, TDEA, III, 164-165.

M. Orhan Okay