FASIL

الفصل

Mantıkta beş küllî adıyla bilinen genel kavramlardan biri.

Sözlükte “kesmek, uzaklaştırmak, ayırmak” mânasına gelen fasıl (fasl) isim olarak “iki şey arasındaki boşluk veya engel” demektir. Türkçe’de ayrım kavramıyla da ifade edilen bir mantık terimi olarak hem bir şeyi diğerinden ayıran herhangi bir niteliği, hem de bu niteliklerin en önemli ve en ayırıcı olanını belirtmek üzere kullanılır; meselâ insanı insan yapan ve sadece ona has olan “konuşma” niteliği gibi. İbn Sînâ faslı bu ikinci anlamda olmak üzere şöyle tarif etmiştir: “Fasıl, bir cinsin altında yer alan tür (nevi) hakkında, ‘O şey nedir?’ sorusuna verilen cevaptır” (en-Necât, s. 16). Bir başka deyişle fasıl varlığa yüklenen ve varlığın özüyle ilgili bir küllîdir. Daha sonraki İslâm mantıkçıları bu tariften hareketle faslı, “Bir şeyin hakikatinin ne olduğu sorusuna verilen cevaptır” şeklinde tanımlamışlardır (et-TaǾrîfât, “faśl” md.). Bu terim günümüz felsefe sözlüklerinde ve mantık kitaplarında daha açık olarak şu şekilde tanımlanır: “Fasıl, aynı cinsin türlerinden birini gösteren ve onu diğer türlerden ayırt eden karakter veya karakterler bütünüdür”. Port-Royal mantığının bu konudaki açıklaması ise şöyledir: İki tür olan bir cins düşünelim. Bu türlerden her birinin bağlı bulunduğu cinsten farklı bazı temel özelliklere sahip olması zorunludur. Aksi takdirde cins-tür ayırımı yapılamaz. İşte her türün cinsten farklı olarak ihtiva ettiği birinci temel vasıf fasıldır. Meselâ cevher cinsinin cisim ve ruh olmak üzere iki türü vardır. Cismin ihtiva ettiği temel ve ayrı vasıf yayılım (l’etendue). ruhunki ise düşüncedir. Şu halde cismin faslı yayılım, ruhun faslı düşüncedir.

Mantıkta uzak fasıl (el-faslü’l-baîd) ve yakın fasıl (el-faslü’l-karîb) olmak üzere iki çeşit fasıldan söz edilir. Eğer bir temel özellik bir türü yakın cinsindeki ortaklarından ayırt ediyorsa buna yakın fasıl, uzak cinsindeki ortaklarından ayırt ediyorsa buna da uzak fasıl denir. Meselâ “duyuya sahip olma” hayvan için yakın fasıl, insan için uzak fasıldır. İnsanın yakın faslı ise “konuşma”dır. Çünkü “duyuya sahip olma” karakteri hayvanı, yakın cinsi olan “üreyen cisim”deki (el-cismü’n-nâmî) ortaklarının tamamından ayırt ederken insanı canlılar içinde yer alan bitkilerden ayırt edip diğer hayvan türlerinden ayırmaz. Buna karşılık insanın yakın faslı olan “konuşma” onu yakın cinsindeki bütün ortaklarından ayırt eder. Bu bakımdan karakteristik tanım, diğer bir ifadeyle, tanımı yapılan şeyin özüne ve mahiyetine delâlet etmek üzere “efradını cami ve ağyarını mâni” bir tanım ancak o şeyin yakın cinsi ve yakın faslı ile yapılabilir.

BİBLİYOGRAFYA:

et-TaǾrifât, “fasl” md.; Tehânevî, Keşşaf, “fasl” md.; M. Namık Çankı, Büyük Felsefe Lûgatı, İstanbul 1954, I, 598-599 (fasıl); A. Lalande, Vocabulaire technique et critique de la philosophie, Paris 1976, s. 323-324; Paul Foulquie - R. Saint-Jean, Dictionnaire de la langue philosophique, Paris 1969, s. 176-177; Cemîl Salîbâ, el-MuǾcemü’l-felsefî, “el-Fasl”, md.; İbn Sînâ, en-Necât (nşr. M. Takı Dânişpejûh), Tahran 1364 hş., s. 16-17; Ebü’l-Ferec İbnü’t-Tayyib, Tefsîru Kitabi Îsagucî li-Firfûryûs (nşr. Kwame Gyekye), Beyrut 1986, s. 113-136; Necati Öner, Klasik Mantık, Ankara 1974, s. 23-24; Tj. De Boer, “Fasıl”, İA, IV, 516.

Hasan Kâtipoğlu