FASÎH AHMED DEDE

(ö. 1111/1699)

Divan şairi ve hattat.

Adı Ahmed, mahlası Fasih’tir. El yazısı ile tertip ettiği Türkçe divanının (Millet Ktp., Ali Emîrî, Manzum, nr. 328) başındaki Ali Emîrî’nin, “Fasîh Dede merhumun hatt-ı destiyle şöyle görülmüştür” diyerek düştüğü not ile divanın diğer bir nüshasındaki kayda göre (Millet Ktp., Ali Emîrî, Manzum, nr. 326, vr. 73a) künyesi Fasîh Ahmed b. Mehmed b. Dukakinzâde Ahmed Bey b. Mehmed Paşa b. Ahmed Paşa şeklinde tesbit edilmektedir, Nitekim Belîğ onun Dukakinzâde diye tanındığını (Nuhbetü’l-âsâr, vr. 71a), Müstakimzâde de ceddinin vüzerâdan Dukakinzâde olduğunu (Tuhfe, s. 644) söyler. Bu durumda Ahmed Dede’nin, Fâtih Sultan Mehmed zamanında Arnavutluk’un fethedilmesiyle İslâmiyet’i benimseyen ve daha sonra devlet adamı, âlim ve şairler yetiştiren Dukakinzâde ailesine mensup olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Ancak kendi eserlerinde, Safâî ve Sâlim gibi devrin diğer şuarâ tezkireleriyle Mevlevî kaynaklarında bu konuda herhangi bir bilgi yoktur.

Fasih Dede XVII. yüzyılın ikinci çeyreğinin başlarında İstanbul’da doğdu. Tahsiline dair bilgi bulunmamakla birlikte hakkındaki övgülü ifadelerden, Arapça ve Farsça’ya vukufundan, şiir ve inşâdaki ustalığıyla hat, resim ve minyatür sahalarındaki maharetinden iyi bir tahsil gördüğü anlaşılmaktadır. Bir müddet Dîvân-ı Hümâyun kâtipliği yaptı. Daha sonra Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa’nın hazine kâtibi ve musahibi oldu. Onun himaye ve yardımlarını gördü. Bu görevi sırasında meşhur hattat Derviş Ali’den sülüs ve nesih öğrenen Fasîh hurde ta‘lik hattını ilk yazan hattat olarak anılmaktadır.

Köprülüzâde’nin hazine kâtipliğinden ayrıldıktan sonra muhtemelen 1670’li yılların başlarında Galata Mevlevîhânesi Şeyhi Gavsî Dede’ye intisap etti. Hayatının bundan sonraki yıllarını hat dersi vermek ve divanını yazmakla geçirmiştir. Eserlerinin hemen hepsini ömrünün son otuz yıla yakın kısmını geçirdiği bu mevlevîhânede kaleme alan Fasîh Dede’nin melâmet neşvesi, hakkında dedikodu mahiyetinde bazı menkıbelerin oluşmasına yol açmıştır.

Fasîh Ahmed Dede vefatından önce dostlarını ziyaret etti ve dervişlerle tek tek helâlleşti. Naaşını vasiyeti üzerine Şâbaniyye tarikatının Nasûhiyye kolunun pîri Mehmed Nasûhî Üsküdârî yıkadı. Cenazesinde büyük bir kalabalık hazır bulundu ve Galata Mevlevîhânesi’nin hâmûşânına defnedildi. Vefatı için Nihâdî ve Şehdî gibi şairler tarafından mersiye ve tarihler yazılmıştır. Kabrinde, Şâhin Giray’ın, “Göçtü bakî mülküne dervîş Fasîh-i Mevlevî” mısraını ihtiva eden tarih kıtasının yazılı olduğu baş taşı bulunmaktadır. Fasîh Dede’nin kabrinin yanına sonradan Esrar Dede defnedilmiştir. Daha sonraki yıllarda her iki kabir bir ihata duvarıyla çevrilerek üzerine 27 Receb 1330’da (12 Temmuz 1912) tamir edildiklerini belirten bir kitâbe konmuştur.

Dili mahlasının ifade ettiği şekilde fevkalâde güzel kullanan, vezne hâkim olan Fasîh Dede pürüzsüz söyleyişi, orijinal mazmun ve benzetme unsurları ile kendine has bir üslûp ortaya koymuştur. Özellikle çoğu rindâne ve âşıkane olan gazellerinde büyük bir başarı göstermiş, şiirlerinde hat, resim ve mûsiki unsurlarına yer vermiş, deyim ve atasözlerini ustalıkla kullanmıştır. Dokunaklı mersiyeleri çok beğenilerek belirli günlerde mersiyehanlar tarafından okunmuştur. Başta Necâtî ve Fuzûlî olmak üzere otuz beş şairin 100’den fazla gazelini büyük bir başarıyla tanzîr eden Fasîh Dede’nin bazı gazelleri bestelenmiştir.

Fasîh Dede, Şinâsi ve Fasîhî gibi divan sahibi iki şair yetiştirmiş, Nedîm, Esrar Dede ve Şeyh Galib başta olmak üzere pek çok şairi de etkilemiştir. Şiirleri daha


sonraki dönemlerde de sevilerek okunan Fasîh Dede, Şeyhülislâm Zekeriyyâzâde Yahyâ Efendi, Nailî, Neşâtî, Nedîm-i Kadîm gibi çağdaşı büyük şairler arasında anılmaya hak kazanmış zarif bir şahsiyettir.

Eserleri. 1. Divan. Fasîh Dede’nin yeni yazdığı şiirlerini de ilâve etmek suretiyle birkaç defa tertip ettiği divanı vefatından sonra pek çok defa istinsah edilmiştir. Bu bakımdan tesbit edilebilen otuz yedi nüshası arasında (meselâ bk. İÜ Ktp., TY, nr. 492, 1776, 2919; Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2682/1, Halet Efendi, nr. 678; Millet Ktp., Ali Emîrî, Manzum, nr. 326-330; Millî Ktp., Fahri Bilge, nr. 550/1, 553/2) bazı farklar mevcuttur. Eserin Mustafa Çıpan tarafından hazırlanan tenkitli metninde (bk. bibl.) altı kaside, 472 gazel, beş terkip, iki tercî, yedi mesnevi, yirmi bir kıta, yirmi iki nazım, 160 rubâî, yedi tarih, bir muamma, seksen altı matla‘ ve altmış bir müfred bulunmaktadır. 2. Dîvânçe. Şairin Farsça şiirlerini ihtiva eden eserde beş kaside, otuz üç gazel, bir mesnevi, kırk rubâî, üç tarih, bir muamma, on bir matla‘ ve on iki müfred vardır. On bir yazma nüshası bilinen eser (meselâ bk. İÜ Ktp., FY, nr. 492, 1776; Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3682/1; TSMK, Emanet Hazinesi, nr. 1629; Millet Ktp., Ali Emîrî, nr 326, 328) şairin Farsça’ya vukufunu göstermesi bakımından önemlidir. 3. Münşeât. Fasîh Dede Mecmuası adıyla da anılan ve onun inşâ alanındaki kabiliyetiyle seçme zevkini gösteren bu eserde Türkçe ve Farsça bazı şiirler, tarihî hikâyeler, fıkralar, tarihler, risâleler, hal tercümeleri ve çeşitli eserlerden örnekler bulunmaktadır. Münşeât’ın dört nüshası tesbit edilebilmiştir (Süleymaniye Ktp., Nâfiz Paşa, nr. 1514/14, Esad Efendi, nr. 3301; TSMK, Revan Köşkü, nr. 1978; Konya İl Halk Ktp., Uzluk, nr. 7012). 4. Münâzara-i Gül ü Mül. Temsilî bir eser olan ve dinî, ahlâkî, tasavvufî düşüncelere yer verilen eserin on üç yazma nüshası arasında en iyileri İstanbul Üniversitesi (TY, nr. 492, 1776) ve Süleymaniye (Esad Efendi, nr. 2682/3) kütüphanelerinde mevcuttur. 5. Münâzara-i Rûz u Şeb. Yazma nüshası bulunamayan bu tasavvufî-temsilî eser Muhammed Lebîb tarafından yayımlanmıştır (İstanbul 1278). 6. Tenbâkûnâme. Divan nüshalarının sonunda veya Münşeât’ın içerisinde yer alanlar da dahil beş nüshası tesbit edilen bu eserde tütün ve içki hakkında bilgi verilmiştir. İstanbul Üniversitesi (TY, nr. 5561) ve Süleymaniye (Nâfiz Paşa, nr. 1514/14) kütüphanelerindeki yazmaları mevcut nüshaların en iyileridir. 7. Kalem Makalesi. Kalemin levh-i mahfûzdan itibaren hükmünü icra ettiği hususunun işlendiği, Kalem sûresinin ilk âyetiyle başlayan eserin üçü Süleymaniye’de olmak üzere (Reşid Efendi, nr. 855; Nâfiz Paşa, nr. 1514/14; Esad Efendi, nr. 2682/1) altı yazma nüshası bilinmektedir (İÜ Ktp., TY, nr. 5561; Millet Ktp., Ali Emîrî, Manzum, nr. 328; Wien, Hofbibliothek, nr. 710).

Fasîh Ahmed Dede’nin kaynaklarda adı geçen Hüsrev ü Şîrîn, Mahmûd u Ayaz (Hâs u Ayâz) ve Behiştâbâd adlı eserleri henüz bulunamamıştır. Onun Topkapı Sarayı Müzesi (Hazine, nr. 1127, 1968; Emanet Hazinesi, nr. 1470), Süleymaniye (Esad Efendi, nr. 2682/1) ve Millet (Ali Emîrî, nr. 328, 329, 377) kütüphanelerinde bulunan çeşitli mecmualarda da şiirleri vardır.

BİBLİYOGRAFYA:

Safâî, Tezkire, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2549, vr. 268a-269b; Belîğ, Nuhbetü’l-âsâr, İÜ Ktp., nr. 1182, vr. 71a-72b; Sâkıb Dede, Sefîne, I11, 101-102; Sâlim, Tezkire, istanbul 1315, s. 530-541; Müstakimzâde, Tuhfe, s. 644-645; Esrar Dede, Tezkire, Konya Mevlânâ Müzesi İhtisas Ktp., nr. 1502, vr. 255a-256a; Ali Enver, Semâhane-i Edeb, İstanbul 1309, s. 193-195; Sicill-i Osmânî, IV, 21; Osmanlı Müellifleri, II, 113-114; Nail Tuman, Tuhfe-i Nâilî, Millî Ktp., nr. 611, II, 1101-1104; Karatay, Türkçe Yazmalar, s. 163-164, 267, 323; TYDK, II, 494-504; Abdülbâki Gölpınarlı, Mevlânâ’dan Sonra Mevlevîlik (İstanbul 1953), İstanbul 1983, s. 212-214, 309, 446-447; Mustafa Çıpan, Fasîh Ahmed Dede, Hayatı, Edebî Kişiliği, Eserleri ve Dîvânı’nın Tenkidli Metni (doktora tezi, 1991), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; “Fasîh Ahmed Dede”, TDEA, III, 161.

Mustafa Çıpan