EZÂRİKA

الأزارقة

Haricîler’in ilk büyük fırkası.

Ezrakıyye’nin çoğulu olan Ezârika, Hz. Ali’nin Muâviye İle uzlaşmasını protesto ederek ondan ayrıldıkları ve isyancı bir hareket başlattıkları için Havâric (Haricîler) diye anılan fırkanın liderlerinden Ebû Râşid Nâfi’ b. Ezrak’a (ö. 65/685) uyanları ifade etmek üzere kullanılır. Çoğunluğunu Benî Temîm kabilesi mensupları teşkil etmekle birlikte aralarında mevâlî de vardı. Eş’arî’nin naklettiğine göre Nâfi’ b. Ezrak “kaade’den (Muhalif müslüman gruplarla savaşmak istemeyenler) teberrî edilmesi, muhaliflerin kadın ve çocuklarının öldürülmesi, kendilerine katılmayanların tekfir edilmesi, katılacakların da imtihandan geçirilmesi gerektiği şeklindeki fikirleriyle Haricîler arasında ilk defa ihtilâfa sebebiyet veren kişi olmuştur. Bu görüşleri ileri sürenin Abdürabbih el-Kebîr veya Abdullah b. Vadîn olduğuna dair bazı rivayetler varsa da (Makâlât, s. 86) Ezârika’nın Nâfi‘ b. Ezrak’a nisbetle anılması fırkanın onun tarafından kurulduğu kanaatini vermektedir.

Basra’da yaşayan Nâfi‘, Emevî valilerinden Ubeydullah b. Ziyâd’ın Hâricîler’e karşı uyguladığı katı kurallardan rahatsızlık duyarak Abdullah b. İbâz ve Necde b. Âmir’in de dahil olduğu bir grupla Mekke’ye gidip Emevîler’e karşı mücadele eden Abdullah b. Zübeyr’in ordusuna katıldı. Bir müddet Emevîler’e karşı savaştıktan sonra Yezîd b. Muâviye’nin ölümünü takip eden günlerde Abdullah b. Zübeyr ile aralarının açılması veya Ubeydullah b. Ziyâd’ın Basra’yı terketmesi sebebiyle taraftarlarını yanına alarak Basra’ya döndü. Nâfi‘ b. Ezrak’ın yönetimindeki Haricîler, Emevîler’in Basra’ya vali olarak tayin ettiği Mes’ûd b. Amr’ı öldürüp şehri ele geçirdiler. Abdullah b. Zübeyr’in tayin ettiği vali Ömer b. Ubeydullah’ın şehre girmesine engel oldular. Daha sonra Hâricîler’e karşı olan halkın da katılmasıyla teşkil edilen ordunun Basra’ya hâkim olması üzerine Nâfi‘ ve taraftarları şehri terketmeye mecbur kaldılar. Ancak dışarıdan gelen takviye kuvvetleriyle Haricîler Basra’yı tekrar ele geçirince Abdullah b. Zübeyr Müslim b. Ubeys kumandasındaki bir orduyu Basra’ya gönderdi. Abdullah b. İbâz ile ona uyan bir kısım Haricîler bu orduya karşı savaşmak istemeyip Basra’da kaldılar. Nâfi‘ b. Ezrak ise Atıyye b. Esved el-Hanefî. Osman b. Zübeyr Mâhûz, Amr b. Ömer el-Anberî, Abîde (veya Ubeyde) b. Hilâl el-Yeşkürî, Katari b. Fücâe gibi ileri gelen Hâricîler’le Basra’dan ayrılıp Ahvaz ve Hûzistan’a doğru yola çıkarak bu bölgelerde hâkimiyet sağladı. Ahvaz yakınlarında Müslim b. Ubeys’in ordusuyla yapılan savaşta hem Müslim hem de Nâfi‘ b. Ezrak öldürüldü (65/685). Nâfi‘in yerine geçen Ubeydullah b. Mâhûz’un liderliğinde mücadeleyi sürdüren Ezrakiler karşı güçleri Basra’ya dönmeye mecbur ettiler. Hârise b. Bedr el-Gudânî kumandasında gönderilen ikinci bir orduyu da mağlûp ettikten sonra Basra ile Ahvaz arasındaki bölgeye tamamen hâkim oldular. Civar bölgelerde yaptıkları yağmalama esnasında muhaliflerden birçok kişiyi öldürdüler. Halkın yoğun şikâyetleri üzerine Abdullah b. Zübeyr, Horasan’da bulunan Mühelleb b. Ebû Sufre’yi Ezârika’ya karşı savaşmakla görevlendirdi. Basra’ya gelen Mühelleb 20.000 kişilik bir ordu ile Ezârika üzerine yürüdü ve Sillabrâ denilen mevkide onları bozguna uğrattı. Bu savaşta Ubeydullah b. Mâhûz’un öldürülmesi üzerine yerine geçen kardeşi Zübeyr b. Mâhûz kısa sürede Ezrakîler’i toparlayarak emrindeki kuvvetlerle Medâin ve İsfahan’a varıncaya kadar yağmacılığa ve muhalifleri öldürmeye devam etti. Fakat Ezrakîler İsfahan yakınlarında Attâb b. Verkā kumandasındaki ordu ile yaptıkları savaşta mağlûp oldular; reisleri Zübeyr de öldürüldü (68/687-88). Geride kalanlar Kirman dağlarına kaçarak kurtuldular. Yeni liderleri Katarî b. Fücâe bir müddet sonra Ezârika’yı toparladı ve tekrar Ahvaz’ı zaptedip Basra’ya doğru ilerledi. Mühelleb b. Ebû Sufre ikinci defa onlara karşı savaşmakla görevlendirildiyse de uzun müddet devam eden mücadelelerde kesin bir sonuç elde edemedi. Irak yeniden Emevîler’in idaresine geçince Haccâc b. Yûsuf es-Sekafî ile Mühelleb b. Ebû Sufre Ezârika’ya karşı birlikte düzenledikleri askeri hareketler neticesinde onları Düzeyl, Kâzırun ve Fâris bölgelerini boşaltıp Cirüft’e çekilmeye mecbur ettiler. Ezârika içindeki me-vâlîlerle Araplar arasında anlaşmazlık çıkınca Abdürabbih el-Kebîr’in emrindeki 7000 kişi Cirüft’te kalırken Abdürabbih es-Sagîr kumandasında 4000 kişi Kirman’a, Katarî b. Fücâe’ye bağlı 10.000 kişi de Fâris’e doğru çekildi. Mühelleb b. Ebû Sufre Ezrakîler’den Katarîye ve Abdürabbih el-Kebîr’e bağlı olanlara, oğlu Yezîd de Abdürabbih es-Sagir’e mensup olanlara karşı düzenledikleri seferlerle onları bulundukları bölgelerden kaçmaya zorladılar. Sonunda Süfyân b. Ebred el-Kelbî kumandasındaki Emevî kuvvetleri Taberistan dağlarında Katarî’yi öldürerek taraftarlarını dağıttı (79/698). Ezârika liderlerinden Abîde b. Hilâl el-Yeşkürî’ye bağlı olanlar da Kümis’teki Sezevver Kalesi’nde kuşatılarak imha edildiler. Böylece Ezârika fırkası tamamen ortadan kaldırılmış oldu.

Ezârika’nın bütün Haricîler tarafından kabul edilenlerin dışında kalan başlıca görüşleri şöyledir: 1. Müslümanlardan Ezârika’ya mensup olmayanlar sadece kâfir değil aynı zamanda müşriktirler ve çocukları dahil hepsi ebedî olarak cehennemde kalacaklardır. Bunların kadınları ile çocuklarını öldürmek veya köle statüsüne geçirmek, ayrıca mallarını yağmalamak caizdir. Zira yaşadıkları topraklar dârülharp sayılır. 2. Kendileriyle birlikte düşmana karşı savaşa katılmayan ve Ezârika’nın bulunduğu yere hicret etmeyen diğer Haricîler de kâfirdir. Bunlardan kendilerine katılmak isteyenler imtihana tâbi tutulmalıdır. 3. İslâm’da recm cezası yoktur. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm’de böyle bir hüküm bulunmamakta, zina yapanlara dayak atılması emredilmektedir. 4. Namuslu kadınlara zina isnat ederek bunu şahitlerle ispat edemeyenlere uygulanan ceza aynı şeyi namuslu erkeklere isnat edenler için uygulanmaz. Zira Kur’an’da bunu belirten bir lafız yoktur. 5. Peygamberlerin nübüvvetle görevlendirildikten sonra büyük veya küçük günah işlemesi caiz olduğu gibi nübüvvetten önce kâfir olan bir kimsenin peygamber olarak gönderilmesi de caizdir. 6.Vergilerini ödeyen yahudi ve hıristiyanların öldürülmesi haramdır. 7. Kadınların âdet esnasında


kılamadıkları namazları kaza etmeleri gerekir. 8. Çalınan malın miktarı ne olursa olsun hırsıza omuzdan kol kesme cezası uygulanır.

Ezrakîler Hâricîler’in en kalabalık kolunu teşkil etmiş, çok kısa bir süre ayakta kalabilmelerine rağmen İslâm dünyasının en tehlikeli fitne ve fesad unsurlarından birini oluşturmuşlardır. Ezrakîler gayri müslimlere zarar vermeyi haram telakki edip bundan son derece sakındıkları halde kendi fırkalarına bağlı olmayan müslümanları müşrik sayarak öldürülmelerini caiz görmüş, fiilen de pek çok müslüman kanı akıtmışlardır; ayrıca malî, sosyal ve siyasî alanlarda da çok büyük zarar ve tahribata yol açmışlardır. Dinî bilgileri zayıf olan Ezrakîler İslâmî hükümleri anlayamamış ve bu sebeple de çelişkilerden kurtulamamışlardır.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Kuteybe, el-MaǾârif(Ukkâşe). s. 622; Belâzürî, Fütûh (Rıdvan), s. 67; Dîneverî el-Ahbârü’t-tıvâl, s. 304, 340; Müberred, el-Kâmil (nşr. Muhammed Ahmed ed-Dâlî), Beyrut 1406/1986, III, 1205-1209; Ya’kübî, Târîh, II, 262, 275; Taberî, Târih (Ebü’l-Fazl), V, 566-569, 613-622; VI, 119-127, 195-199, 211-215, 300-311; Ebû Mutî en-Nesefî, er-RedǾalâ ehli’l-bidaǾ (nşr. Marie Bernand, Alsl. içinde), XVI, Kahire 1980, s. 69; Eş’arî, Makâlât (Ritter), s. 86-89; Malatî, et-Tenbîh ve’r-red, s. 178; Mes‘ûdî, Mürücü’zeheb (Abdülhamîd), III, 145-146; Bağdadî, el-Fark (Abdülhamîd), s. 82-87; İbn Hazm, el-Faśl, IV, 189-190; İsferâyînî, et-Tebśîr (Kevserî), s. 29-30; Şehristânî, el-Milel (Kîlânî), I. 118-122; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IV, 165-168, 194-201, 281-287; İbn Haldun, el-Ǿİber, III, 40, 160-161; C. Brockelmann İslâm Milletleri ve Devletleri Tarihi (trc. Neşet Çağatay), Ankara 1964, I, 79; M. Ebû Zehre. Târihu’l-mezâhibi’l-İslâmiyye, Kahire, ts. (Dârü’l-Fikri’l-Arabî), s. 74; M. Rıza Hasan ed-Düceylî, Fırkatü’l-Ezârika, Necef 1393/1973; W. Montgomery Watt, İslam Düşüncesinin Teşekkül Devri (trc. Ethem Ruhi Fığlalı), Ankara 1981, s. 25-27; A. J.Wensinck, “Nâfî”, İA, IX, 31; R. Rubinacci. EI² (İng.), “Azârika”, I, 810-811.

Mustafa Öz