ESFÂR b. ŞÎREVEYH

أسفار بن شيرويه

Esfâr b. Şîreveyh (Şîrûye) el-Gîlî

(ö. 319/931 [?])

Kuzeybatı İran’ın siyasî tarihinde önemli rol oynayan Gîlânlı kumandan.

Taberistan’da hüküm süren Zeydîler hânedanının meşhur kumandanlarından Mâkân b. Kâkî’nin ordusunda görevli iken bazı davranışları yüzünden ihraç edilince Nîşâbur Emîri Bekir b. Muhammed’e intisap etti. Taberistan’ın Zeydî hükümdarlarından Hasan el-Utrûş’un ölümünden (304/917) sonra bölgede başlayan nüfuz mücadeleleri sırasında kendini gösterdi. Şiîler’in bölgede giderek güçlenmesinden endişe eden Abbâsî Halifesi Muktedir - Billâh, Sâmânî Hükümdarı Nasr b. Ahmed’den Taberistan’ı Şiî nüfuzundan kurtarmasını istedi. Nasr da Esfâr


b. Şîreveyh ile Horasan Emîri Muhammed b. Muzaffer el-Muhtâcî’yi Mâkân b. Kâkî üzerine gönderdi. Yapılan savaşta Mâkân mağlûp edilerek Taberistan kısa bir süre için de olsa Şiî hâkimiyetinden kurtarıldı. Esfâr bu başarısı üzerine Nasr b. Ahmed tarafından Cürcân valiliğine tayin edildi. Ancak Dâü’s-sagīr lakabıyla meşhur olan Zeydî imamı Hasan b. Kāsım’ın Rey, Zencan, Kazvin, Kum ve Ebher gibi bazı şehirleri ele geçirmesi üzerine Esfâr b. Şîreveyh, emîrlerinden Merdâvic b. Ziyâr ile birlikte ona karşı bir sefer düzenledi. Yapılan savaşta mağlûp olan Hasan b. Kāsım kaçarken Merdâvic b. Ziyâr tarafından yakalanarak öldürüldü (316/928). Böylece bölgeye hâkim olan Esfâr, burada Abbâsî halifesi ve Sâmânî hükümdarı adına hutbe okuttu ve Şiî ileri gelenlerini Sâmânî başşehri Buhara’ya sürdü.

Esfâr geniş bir alanda hâkimiyet kurunca bağımsızlık arzusuna kapılarak Muktedir - Billâh ile Nasr b. Ahmed’e meydan okurcasına kendini melik ilân etti ve Reyde tahta çıkıp altın taç giydi. Bunun üzerine Muktedir - Billâh, Hârûn b. Garîb kumandasındaki bir orduyu Esfâr’a karşı sevketti. Kazvin yakınlarında meydana gelen savaşta Hârûn mağlûp oldu ve ağır kayıplar verdi. Esfâr daha sonra halifenin ordusuna yardım ettikleri için Kazvin halkından pek çok kişiyi kılıçtan geçirdi. Çocuk ve kadınları esir alıp her türlü ahlâk dışı muameleyi mubah gördü, halka ağır vergiler yükledi. Ezan okuyan bir müezzini minareden aşağı attı, mescidleri tahrip edip namaz kılınmasına engel oldu. Bu hareketleri onun Mecûsîlik’le itham edilmesine sebep olmuştur. Bunun üzerine Nasr b. Ahmed büyük bir ordu ile Esfâr’a karşı sefere çıktı. Esfâr da asker toplayıp çevreden kendisine iltihak edenlerle birlikte savaşa hazırlanırken veziri Mutarrif el-Cürcânî ona savaştan kaçınmasını, Sâmânî emîrine itaat arzedip mal göndermesini ve adına hutbe okutmasını tavsiye etti. Esfâr bu tavsiyeye uyarak savaştan vazgeçti ve Nasr b. Ahmed’e bir mektup göndererek itaatini bildirdi. Devlet erkânını toplayıp durumu değerlendiren Nasr b. Ahmed bazı şartlarla bir anlaşmaya razı oldu. Esfâr, Sâmânîler’e ödeyeceği haracı temin etmek için müslim gayri müslim demeden kişi başına muayyen bir cizye alınmasını emretti. Hatta yabancı tüccar ve yolcular bile cizye ödemek zorunda bırakıldı.

Ancak Esfâr bir süre sonra Sâmânîler’le yaptığı anlaşmanın şartlarına aykırı davranmaya başladı. Hâkimiyet sahalarını genişletmek amacıyla emîrlerinden Merdâvic b. Ziyâr’ı Müsâfirîler (Sellârîler) hânedanından Târum Emîri Muhammed b. Müsâfir’e gönderip kendine itaat arzetmesini istedi. Merdâvic Târum’a varınca Muhammed b. Müsâfir’e Esfâr’ın müslümanlara yaptığı zulüm ve haksızlıkları anlattı. Sonunda müslümanları onun elinden kurtarmak için savaşmaya yemin ettiler. Yapılan savaşta Esfâr mağlûp oldu ve Sârî’ye kaçtı. Merdâvic onun veziri Mutarrif el-Cürcânî’yi yakalayıp Esfâr’ın hazine ve erzakını askerlere dağıttı. Esfâr Beyhak’a kaçarken hazinelerinin bulunduğu Alamut Kalesi’ne gidip hem hazinelerini kurtarmaya, hem de asker toplayıp yeniden savaşa girmeye karar verdi. Ancak dönüşte Kazvin ile Zencân arasındaki Tâlekân’da Merdâvic tarafından yakalanarak öldürüldü. Ölüm tarihi bazı kaynaklarda 316 (928), bazılarında ise 319 (931) olarak gösterilmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

Mes‘ûdî, Mürûcü’z-zeheb (Abdülhamîd), IV, 373-379; Muhammed b. Abdülmelik el-Hemedânî, Tekmiletü Târîhi’t-Taberî (Taberî, Târîh [Ebü’l-Fazl] içinde), XI, 251; Tenûhî, Nişvârü’l-muhâdara (nşr. D. S. Margoliouth), London 1921, I, 156; İbn Miskeveyh, Tecâribü’l-ümem, I, 161-162; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, VIII, 175-176, 189-196; Zahîrüddîn-i Mar‘aşî, Târîh-i Taberistân ve Rûyân ve Mâzenderân (nşr. Muhammed Hüseyin Tesbîhî), Tahran 1966, s. 69, 152; DMF, I, 137; M. Nazım, “Mâkân”, İA, VII, 201-202; Cl. Huart, “Taberistan”, a.e., XI, 598; M. Canard, “Asfâr b. Shirawayhı”, EI² (İng.), I, 688; W. Madelung, “The Minor Dynasties of Northern Iran”, CHIr., IV, 83, 211-212, 223, 225; a.mlf., “Hasan b. Kasım”, EI² Suppl. (İng.), s. 357.

Abdülkerim Özaydın