ESEDÎ-i TÛSÎ

أسدئ طوسى

Ebû Mansûr Alî b. Ahmed b. Mansûr (ö. 465/1073)

İranlı şair ve dil âlimi.

Tûs’ta doğdu. Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Esedî lakabı veya mahlasıdır. Eserlerinden, döneminin edebî bilgilerinin yanı sıra matematik, ilâhiyat ve felsefe gibi ilimleri de bildiği anlaşılmaktadır. Muhtemelen Gazneliler’in çökmesi ve Selçuklular’ın Horasan’ı ele geçirmeleri üzerine Tûs’tan ayrılarak Deylem hükümdarlarından Ebû Nasr Cestân’ın yanma gitti (410/1019-20). Bu hükümdarın sarayında on yıl saray şairi olarak bulundu. 447’de (1055), Ebû Mansûr el-Herevî’nin yaklaşık 345 (957) yılında telif ettiği, günümüze intikal eden en eski Farsça yazma eserlerden biri olan Ebniye Ǿan ĥaķāǿiķi’l-edviye adlı ilk Farsça tıp kitabını istinsah etti. Daha sonra Deylem’den ayrılarak Nahcıvan’a gitti. 458’de (1066) Gerşâspnâme adlı eserini tamamlayıp Arap asıllı Nahcıvan Hükümdarı Ebû Dülef’e ithaf etti. Bir süre sonra Şeddadîler’den Ani Hükümdarı Minûçihr b. Şâver’e intisap etti. Bu hükümdar hakkında yay ve mızrağın münazarası ile ilgili kasidesini yazdı. Kaynaklarda Esedî’nin bundan sonraki hayatı hakkında bilgi verilmeden 465’te (1073) öldüğü kaydedilmektedir.

Yakın zamana kadar biri baba (Ahmed b. Mansûr), diğeri de oğlu (Ali b. Ahmed) olmak üzere iki Esedî’nin varlığı kabul edilmekte, Gerşâspnâme adlı eser oğula, Ķaśâǿid-i Münažara ise babasına atfedilmekteydi. Yapılan son araştırmalarda bu iki şahsın aynı kişi olduğu anlaşılmıştır. Esedî’nin Firdevsî’nin hocası olarak gösterilmesi yanında Şehnâme’yi yazma görevinin kendisine verilmek istendiği, ancak kabul etmeyip bu işi Firdevsî’ye havale ettiği şeklindeki rivayetin de gerçekle ilgisi yoktur.

İran edebiyatının yanı sıra Arap edebiyatını da çok iyi bilen Esedî dindar, duygulu, hayal gücü geniş bir şairdir.

Eserleri. 1. Ķaśâǿid-i Münažara. Ebû Dülef ve Minûçihr b. Şâver’i öven bu kasideler yer ile göğün (âsumân ü zemîn), ateşperest ile müslümanın (mug u müselmân), mızrak ile yayın (nîze vü kemân), gece ile gündüzün (şeb ü rûz) münazaralarından oluşur. Bu dört kasideye bir de Arap’la İranlı’nın (Arab ü Pârsî) münazarası eklenmiştir. Ancak bu son münazaranın ona ait olduğu kesin değildir. Fazla bir edebî değerleri bulunmayan bu kasideler, İran edebiyatnda ilk münazara örneği oldukları için önem taşımaktadırlar. 2. Gerşâspnâme (Kerşâspnâme). İran millî destanları arasında Şehnâme’den sonra en önemli yere sahip olan eser Şehnâme vezninde (faûlün faûlün faûlün faûl) yazılmıştır. Bazı nüshaları 7000, bazıları ise 10.000 beyittir. Esedî’nin 456-458 (1064-1066) yılları arasında yazıp Ebû Dülef’e ithaf ettiği eser, daha önce şehnâme yazan Ebü’l-Müeyyed el-Belhî’nin mensur şehnâmesiyle Kitâb-ı Gerşâsp (Aħbâr-ı Gerşâsp) adıyla tanınan eserlerine dayanmaktadır. Eserde, ünlü destan kahramanı Rüstem’in büyük ceddi ve Sîstan’ın en meşhur pehlivanlarından olan Gerşâsp ve etrafındakilerin maceraları anlatılmaktadır. Gerşâspnâme, eski İran sosyal hayatıyla ilgili deyim ve terimlerle bunları ifade etmek için kullanılan arkaik Farsça kelimeler bakımından da önem taşır. Eser aynı zamanda birtakım öğütler ihtiva ettiği için müellifine “hakîm” unvanı verilmiştir. Gerşâspnâme ilk olarak Hindistan’da (1307), daha sonra bir bölümü tek cilt halinde Cl. Huart tarafından Fransızca çevirisiyle (Paris 1926), geri kalan bölümü ise yine Fransızca tercümesiyle beraber H. Massé tarafından bu baskının II. cildi olarak yayımlanmıştır (Paris 1951). Eserin tamamını geniş bir önsözle birlikte Habîb-i Yağmâî neşretmiştir (Tahran 1317 hş./1938). 3. Luġat-ı Fürs. Ferheng-i Esedî adıyla da tanınan eser Farsça’nın en eski sözlüklerinden olup Erdeşîr b. Deylemsipâr-i Necmî adında bir şaire ithaf edilmiştir. Sözlükte kelimeler son harflerine göre sıralanmış, anlam verildikten sonra eski şairlerden alınan beyitler örnek olarak gösterilmiştir. Luġat-ı Fürs, adları ve eserleri günümüze kadar gelmeyen birçok şair ve bunların eserleri hakkında bilgi edinme imkânı verdiği için ayrı bir önem taşımaktadır. Eser Paul Horn (Göttingen 1897), Abbas İkbal (Tahran 1319 hş.), Debîr-i Siyâkī tarafından (Tahran 1336 hş.) yayımlanmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Esedî-i Tûsî, Gerşâspnâme (nşr. Habîb-i Yağmâî), Tahran 1317 hş., nâşirin önsözü; Firdevsî, Şehnâme (trc. ve nşr. J. Mohl), Paris 1876-78, mütercimin önsözü, I, 58 vd.; Devletşah, Tezkire, s. 16; Mücmelü’t-tevârîh ve’l-kısas (nşr. Bahâr), Tahran 1318 hş., s. 2-3; Nûrullah et-Tüsterî, Mecâlisü’l-müǿminîn, Tahran 1365 hş., II, 609-612; H. Ethé, “Uber Persische Tenzonen”, Verhandlungen des fünften orientalisten Congresses, Berlin 1881, s. 48-135; W. Geiger - E. Kuhn, Grundriss der Iranischen Philologie, Strassburg 1904, II, 226-228; Hidâyet, MecmaǾu’l-fusahâǿ, I, 107; Browne, LHP, Cambridge 1964 (2. bs.), I, 272-274; Scarcia, “Nota al verso 2075 b del Garsaspname”, Annali Institute Orientale di Napoli, Napoli 1967, s. 267-270; Reyhânetü’l-edeb, Tebriz 1346 hş., I, 116; Rypka, HIL, s. 162 vd.; Bedîüzzaman Fürûzanfer, Sühan ü Sühanverân, Tahran 1350 hş., s. 438-491; Safâ, Hamâse - serâyî der Îrân, Tahran 1351 hş., s. 96-97; a.mlf., Edebiyyât II, 403-421; K. I. Çaykin, “Asadi Staršîĭ Asadi mladšliĭ”, Sb. Firdousi, Leningrad 1934, s. 119-160; M. Molé, “Garshâsp et les Sagsâr”, Clio, sy. 3, Paris 1951, s. 119-160; a.mlf., “L’épopée Iranienne après Firdosi”, a.e., sy. 5 (1953), s. 377-393; Dj. Khaleghi Motlagh, “Esedî-yi Tûsî”, Mecelle-i Dânişkede-i Edebiyyât u ǾUlûm-i İnsânî-yi Dânişgâh-ı Firdevsî, sy. 2, Meşhed 1356 hş., s. 68-130; a.mlf., “Gerdişî der Gerşâspnâme”, Îrânnâme, I/1, Bethesda 1983, s. 383-433; I/4 (1983), s. 513-559; II/1 (1984), s. 94-147; a.mlf., “Asadi Tusı”, EIr., II, 699; H. Massé, “Asadı”, EI² (İng.), I, 685-686.

Orhan Bilgin