eş-ŞÜRÛTÜ’l-ÖMERİYYE

(الشروط العمريّة)

Hz. Ömer tarafından zimmîler hakkında konulduğu ileri sürülen şartlar.

Hz. Ömer’in hilâfeti esnasında Irak ve İran’ın, Suriye, Ürdün, Filistin ve Mısır’ın fethi tamamlanmış, müslümanlar büyük bir gayri müslim nüfusla meşgul olmak durumunda kalmıştı. Barış veya savaş yoluyla bu fetihleri gerçekleştiren kumandanlar, ele geçirilen şehir yahut bölgelerde yaşayan gayri müslimlerin başta cizye vergisi olmak üzere hak ve mükellefiyetlerini tayin ve tesbit edip onlarla anlaşmalar yapmışlar, bunları Hz. Ömer’in onayına sunduktan sonra yürürlüğe koymuşlardır. Kudüs’ün teslim anlaşması, Kudüslüler’in teklifi dolayısıyla oraya giden ve şartları bizzat belirleyen Hz. Ömer tarafından imzalanmıştır. Ebû Yûsuf’un Kitâbü’l-Ħarâc’ı, Belâzürî’nin Fütûĥu’l-büldân’ı ve Taberî’nin Târîħ’i gibi kaynaklarda yer alan bu şartlara, bir kısmı benzer veya aynı olan esaslar yanında çoğu zimmîlerin aleyhine bazı şartlar içeren ve Hz. Ömer’e nisbet edilen bir metin bazı muahhar kaynaklarda ve bilhassa bazı fıkıh kitaplarında “eş-şürûtü’l-Ömeriyye” veya kısaca “eş-şürût” yahut “ahidnâme-i Ömer” adıyla yer almaktadır.

Ebû Abdullah İbn Mende’nin Ġarâǿibü ŞuǾbe adlı eserinde geçtiği söylenen (Müttakī el-Hindî, IV, 503-504) ve iki sayfa kadar olan bu metin Beyhakī (es-Sünenü’l-kübrâ, IX, 202), İbn Ebû Rendeka et-Turtûşî (Sirâcü’l-mülûk, s. 110-111) ve İbn Asâkir’in (Târîħu Dımaşķ, II, 174-179) eserlerinde kaydedilmiş, daha sonraki müellifler tarafından da nakledilmiştir. Hz. Ömer’e izâfe edilen metnin bir kısmında şehirlerde


yeniden kilise ve manastır inşa edilmeyeceği, casusların saklanılmayacağı, âyinlerin açıkta yapılmayacağı, kıyafetlerin müslümanlarınkine benzetilmeyeceği, silâh imal edilmeyeceği ve üstte taşınmayacağı, çarşı pazarlarda açıktan haçlarla dolaşılmayacağı gibi eski kaynaklarda mevcut şartların bulunduğu görülmektedir. Buna karşılık eski kaynaklarda yer almayan, bir kısmı Emevîler ve çoğu Abbâsîler zamanında konulan mâbedlerinden harap olanları, özellikle de müslüman mahallelerinde bulunanları tamir etmeyecekleri, müslümanların kiliselerine girmelerine engel olmayacakları, seyahat eden her müslümanı evlerinde üç gün barındıracakları, çocuklarına Kur’an okutmayacakları, kimseyi dinlerine davet etmeyecekleri, müslümanları daima hürmetle karşılayacakları, müslümanların konuştuğu dille konuşmayacakları, onların künyelerini almayacakları, eyerli hayvanlara binmeyecekleri, mühürlerini Arapça kazdırmayacakları, alkollü içki satmayacakları, bellerine zünnar takacakları ve aynı kıyafeti her yerde koruyacakları, müslümanların evlerinin içine bakmayacakları gibi Hz. Ömer’e ve onun devrine nisbet edilmesi doğru olmayan şartların yer alması dikkat çekmekte ve bu metnin sonradan ilâve edilen benzeri diğer maddelerinin de Hz. Ömer’e izâfe edildiği anlaşılmaktadır.

eş-Şürûtü’l-Ömeriyye metninin Hz. Ömer dönemine ait olmadığı hususuyla ilgili görüşlerin ileri sürülmesi, yalnızca yukarıda bir kısmı yazılan ve o dönem antlaşmalarında bulunmayan esasların burada mevcut olmasından ibaret değildir. Şöyle ki: Abdurrahman b. Ganm’dan (ö. 78/697) rivayet edilen ve Suriye yahut el-Cezîre bölgesi hıristiyanları tarafından Hz. Ömer’e yazılmış bir mektuptan ibaret olan bu metnin “falan şehir hıristiyanlarından Ömer’e…” şeklinde bir şehir adı zikredilmeden yazılmış olduğu görülmektedir. Ayrıca hemen hiçbir antlaşmada rastlanmayan bir üslûpla kaleme alınan şartlar, Hz. Ömer ya da onun vali veya kumandanlarından biri tarafından değil bir bölgenin hıristiyanları yahut bütün hıristiyanlar adına ve onların ağzından yazılmıştır. Belgede bir şehir isminin zikredilmemesi ve metindeki şartların hıristiyanlar tarafından kendileri için belirlenmesi belgenin daha başından itibaren Hz. Ömer’e nisbetinde şüphe uyandırmıştır. Tesbit edilebildiği kadarıyla bu belgeye ilk defa eş-şürûtü’l-Ömeriyye adını veren İbn Kayyim el-Cevziyye’nin çok meşhur olan bu mektubun isnada ihtiyacı olmadığını, çünkü imamların bunu kabul edip kitaplarında zikrettiklerini ve delil olarak gösterdiklerini, halifelerin de bununla amel ettiklerini … belirtmesi (Aĥkâmü ehli’ź-źimme, II, 663-664) yaygınlığın ve şöhretin metnin sıhhatine delil olamayacağı, sadece şöhretine bakılarak isnaddan müstağni kabul edilemeyeceği, metinde Hz. Ömer zamanında konulan bazı şartların bulunmasının metnin tamamının sahih kabul edildiğini göstermeyeceği gibi gerekçelerle eleştirilmiş, önemli farklılıklar taşıyan bu senedsiz metnin Hz. Ömer’e nisbetinin doğru olamayacağı ileri sürülmüştür (a.g.e., II, 663). İbn Kayyim adı geçen eserinin dörtte birini bu metne ve bu metin üzerine yazdığı şerhe ayırmış, ayrıca bu şerhin ayrı bir kitap olarak kabul edilmesini istemiş (a.g.e., II, 778, ayrıca bk. neşredenin girişi, I, 14, 25), eserin nâşiri Subhî es-Sâlih de müellifin bu isteğini göz önüne alarak şerhi hem Aĥkâmü ehli’ź-źimme içinde (II, 657-893) hem de ayrı kitap halinde Şerĥu’ş-Şürûŧi’l-ǾÖmeriyye adıyla yayımlamıştır (Dımaşk 1381/1961). eş-Şürûŧ metnini inceleyen Subhî es-Sâlih, bunun muhtevasının İslâm hukukunun gayri müslimlerle ilgili hemen bütün hükümlerini ve İbn Kayyim’in yaşadığı dönemde zimmîlere karşı sertleşen hukukî anlayışın esaslarını ihtiva ettiğini belirtir (a.g.e., neşredenin girişi, I, 14 vd.). Corcî Zeydân ise bu metne ahidnâme-i Ömer adını verip Hz. Ömer’e nisbet edilmesinin uygun olmadığı gibi bir anlayışın Halife Ömer’in âdil şahsiyeti göz önüne alındığında düşünülebileceğini söylemekle birlikte sonunda metnin Hz. Ömer’e aidiyetini kabul ederek inceleme cihetini tercih etmiştir (Medeniyyet-i İslâmiyye Târihi, IV, 177-190). Hangi şehir halkınca düzenlendiğinin belirtilmemesi, mağlûp tarafça tertip edilmesi, Hz. Ömer zamanında yapılan diğer antlaşmalarda bulunmayan şartlar ihtiva etmesi gibi sebeplerle çağdaş müslüman ve Batılı araştırmacıların hemen hemen tamamı bu metni gayri mevsuk bulmuş ve daha sonraki dönemlerde ortaya çıkan kısıtlamaların Hz. Ömer’e nisbet edilmesi gayretinden doğduğunu ileri sürmüştür (Fattal, s. 66-69; Tritton, s. 8-10; Tevfîk Sultân el-Yûzbekî, s. 130-136; Fayda, s. 180; Öztürk, s. 239-240). Tarih boyunca bir kısım gayri müslim zümrelerin Hz. Peygamber’e “ahd” veya “ahid-nâme-i nebevî” adıyla bazı muahede metinleri nisbet ettikleri bilinmektedir; bunlardan biri “el-ǾAhd ve’ş-şürûŧ elletî şereŧahâ Muĥammed resûlullāh li-ehli’l-milleti’n-naśrâniyye” ismiyle Antonius Vitray tarafından Arapça metni ve Latince çevirisiyle birlikte basılmıştır (Paris 1630; uydurma başka metinler için bk. C. Zeydan, IV, 174-177; Muhammed Hamîdullah, s. 180-190, 195-197 [nr. 96-97, 102], ayrıca bk. s. 549 vd.).

BİBLİYOGRAFYA:

Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, es-Sünenü’l-kübrâ, Haydarâbâd 1356, IX, 202; İbn Ebû Rendeka et-Turtûşî, Sirâcü’l-mülûk, Kahire 1306, s. 110-111; İbn Asâkir, Târîħu Dımaşķ (Amrî), II, 174-179; Celâleddin eş-Şeyzerî, Nihâyetü’r-rütbe fî ŧalebi’l-ĥisbe (nşr. Seyyid el-Bâz el-Arînî), Kahire 1365/1946, s. 106-107; Bedreddin İbn Cemâa, Taĥrîrü’l-aĥkâm fî tedbîri ehli’l-İslâm (nşr. H. Kofler, Islamica, VII içinde), Leipzig 1935, s. 27-34; İbn Kayyim el-Cevziyye, Aĥkâmü ehli’ź-źimme (nşr. Subhî es-Sâlih), Dımaşk 1381/1961, II, 657 vd., ayrıca bk. neşredenin girişi, I, 14-46; a.mlf., Şerĥu’ş-Şürûŧi’l-ǾÖmeriyye (nşr. Subhî es-Sâlih), Dımaşk 1381/l961, neşredenin girişi, s. c-k; Müttakī el-Hindî, Kenzü’l-Ǿummâl, IV, 503-504; C. Zeydân, Medeniyyet-i İslâmiyye Târihi (trc. Zeki Mugāmiz), İstanbul 1329, IV, 174-190; A. Fattal, Le statut légal des non-musulmans en pays d’Islam, Beyrouth 1958, s. 60-69; A. S. Tritton, Ehlü’ź-źimme fi’l-İslâm (trc. Hasan Habeşî), Kahire 1967, s. 1-10; Tevfîk Sultân el-Yûzbekî, Târîħu ehli’ź-źimme fi’l-ǾIrâķ, Riyad 1403/1983, s. 127-137; a.mlf., “Dirâsât fi’l-Veŝâǿiķı’l-İslâmiyye”, Âdâbü’r-râfideyn, V, Musul 1974, s. 191-203; Nâdiye Hüsnî Sakr, MaŧlaǾu’l-Ǿaśri’l-ǾAbbâsiyyi’ŝ-ŝânî, Cidde 1983, s. 168-173; Mustafa Fayda, Hz. Ömer Zamanında Gayr-i Müslimler, İstanbul 1989, s. 177-181; Levent Öztürk, İslâm Toplumunda Birarada Yaşama Tecrübesi, İstanbul 1995, s. 239-240; Sellâm Şâfiî Mahmûd Sellâm, Ehlü’ź-źimme fî Mıśr fi’l-Ǿaśri’l-Fâŧımiyyi’l-evvel, Kahire 1995, s. 175-184; Muhammed Hamîdullah, el-Veŝâǿiķu’s-siyâsiyye, Beyrut 1422/2001, s. 180-190, 195-197, 549 vd.; B. C. Nedkoff, “Osmanlı İmparatorluğunda Cizye” (trc. Şinasi Altundağ), TTK Belleten, VIII/3 (1944), 601-606; Ahmet Özel, “Gayri Müslim”, DİA, XIII, 426.

Mustafa Fayda