ERDMANN, Kurt

(1901-1964)

Türk ve İslâm sanatları üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Alman sanat tarihçisi.

Hamburg’da doğdu. Yüksek öğrenimini önce Hamburg ve Tübingen üniversitelerinde Germanistik (Alman dili ve edebiyatı), daha sonra Marburg ve yine Hamburg üniversitelerinde sanat tarihi okuyarak yaptı; özellikle Hamburg’da ünlü sanat tarihçisi E. Panofski’nin öğrencisi oldu. Almanya’nın 1920-1924 yılları arasında geçirdiği iktisadî kriz yüzünden tahsiline ara vermek zorunda kaldı ve geçimini sağlamak için eski eser ticareti yaptı. Bu onun sanat eserlerini yakından tanımasına ve maddî değerlerini ölçmesine yardımcı oldu. “Bir sanat biçimi olarak kemer” konusunda yazdığı tezle 1927’de doktorasını verdi (“Der Bogen eine Studie zur Geschichte der Architektur”, Jahrbuch für Kunstwissenschaft, XXII [1929], s. 100-144 ve 37 resim).

Erdmann meslek hayatına Berlin Devlet Müzeleri’nin İslâm Sanatları Bölümü’nde başladı. O yıllarda bu bölümün başkanı, İran ve Anadolu Selçuklu sanatları başta olmak üzere genel İslâm sanatları hakkında araştırma ve yayınları ile tanınan F. Sarre idi. 1933’te bölümün başkanlığına İslâm sanatı uzmanlarından E. Kühnel geçince Erdmann onun da asistanı oldu. İlk gençlik yıllarında müze kadrosuna giren Erdmann, daha sonra inceleme ve araştırmalar yapmak üzere çeşitli ülkelere gitti. Bu arada bir süre Kahire ve İstanbul’da kaldı. Kahire’de bulunduğu esnada 1938 kışından itibaren Câmiatü Fuâdi’l-evvel’de misafir öğretim üyesi olarak dersler verdi. O sıralarda özellikle halı sanatına ilgi duyduğundan müzelerdeki halıları inceledi ve “Kahire halıları” denilen bir grup halı üzerinde araştırmalar yaptı. II. Dünya Savaşı başladığında Berlin’deki görevinin başına döndü ve 1941’de müzedeki işinin yanında buradaki üniversitede İran arkeolojisi öğretim görevlisi oldu. 1944’te müzenin İslâm Sanatları Bölümü muhafızlığına getirildi ve aynı yıl üniversiteye profesör olarak tayini teklif edildi. Ancak bu sırada askere alındı ve muhtemelen o günlerde birçok Alman vatandaşı gibi o da sivil savunma hizmetinde çalıştırıldı.

Savaşın bitmesinden kısa bir süre sonra Hamburg Üniversitesi’nde görev alan Erdmann 1948’de buraya profesör oldu; bir yıl sonra da Bonn Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi sıfatıyla ders verdi. 1951’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından E. Diez’den boşalan Türk ve İslâm sanatı öğretim üyeliğine davet edildi ve bu davet R. Ettinghausen’in ifadesiyle onun için meslek hayatında önemli bir dönüm noktası oldu. Erdmann İstanbul Üniversitesi’nde 1951’den 1958’e kadar ders verdi ve aynı zamanda üniversite profesörü olmanın kendisine sağladığı imkânlardan âzami derecede faydalandı. Bir taraftan yurt içinde devamlı inceleme gezileri yaparak ilmî malzeme toplarken fırsat düştüğünde yurt dışında da bu inceleme ve araştırmalarını sürdürdü. Bu arada her imkândan istifade etmek suretiyle Türkiye’den eski eser toplayıp bunları dönüşünde memleketine götürerek satmış, bir kısmını da müzelere bağışlamıştır. 1956’da Amerika Birleşik Devletleri’ne giderek üç ay boyunca müzelerdeki eserleri inceledi. 1960’ta da New York ve Washington’da düzenlenen Milletlerarası İran Sanatı Konferansı’na katıldı ve burada kendisine İran Devleti tarafından bir nişan verildi.

Erdmann Türkiye’den ayrıldıktan sonra 1958 yılı Ekiminde Alman Devlet Müzeleri’nin İslâm Sanatları Bölümü’ne müdür olarak tayin edildi. Bu arada Hamburg Üniversitesi’ndeki öğretim üyeliğine de devam etti. 30 Eylül 1964’te akciğer kanserinden öldü.

1958’den ölümüne kadar geçen süre içinde Erdmann, Berlin Devlet Müzeleri İslâm Sanatları Bölümü’nün yeniden düzenlenmesi ve zenginleştirilmesine büyük çaba harcadı. 1904 yılında Wilhelm von Bode ile Friedrich Sarre’nin, sonra da uzun yıllar Kühnel’in idare ettiği bu bölüm II. Dünya Savaşı’nda fazla zarar görmemiş ve Almanya teslim olup ikiye ayrıldığında büyük bir kısmı Berlin’in Batı kesimindeki Dahlem’de kalarak yeniden düzenlenmişti. Erdmann bu idarî çalışması yanında bilhassa Türkiye’den topladığı ilmî malzemenin yardımıyla çeşitli eserler yayımladı. Eşi Hanna Erdmann tarafından çekilen fotoğraflardan oluşan ve notları büyük bir intizamla yazılmış olan foto arşivi zaman zaman eşi eliyle değerlendirilmektedir.

Erdmann Türkiye’de sekiz yıl kalmış olmasına rağmen Türkler’i pek sevmemiş ve Türkçe öğrenmeye de heves etmemiştir. Onun burayı, sadece kendisine araştırma imkânları ve çeşitli kolaylıklar sağlayan bir ülke olarak gördüğü belli oluyordu. Edebiyat Fakültesi’nde öğrencileriyle fazla ilgilenmediği gibi uzun yaz tatillerinde başlıca meşguliyetini yalnız ilmî malzeme toplamak teşkil ediyordu. Ancak bu olumsuz yanlarına rağmen Erdmann’ın çok sayıdaki yayınları ile İslâm sanatının yanında Türk sanatının da tanınmasında büyük hizmeti olduğu inkâr edilemez.

Eserleri. Erdmann’ın 1928’de başlayan yazı hayatı büyük bir kısmı Türk ve İslâm sanatları hakkında olmak üzere 360’ı aşkın kitap ve makale ile ölümüne kadar sürmüştür. Erdmann uzmanlık sahasında yeni görüşleri olan bir araştırmacı idi ve bunları ilmî çalışmalar halinde derhal tanıtmaya özen gösteriyordu. İlk yayınını 1928’de Flaman sanatıyla ilgili bir konuda yaptı ve bundan sonra da Alman sanat tarihi dergilerinde Batı Avrupa sanatları üzerine kaleme aldığı bazı yazıları çıktı. Bu arada İran’ın eski medeniyetlerine, özellikle Sâsânîler’e ilgi duyuyor ve bu sanat çevresi hakkında da yayınlar yapıyordu. Berlin Müzesi’nde yanında çalıştığı Sarre onu İslâm âleminin halı sanatıyla ilgilenmeye yöneltmişti. Aynı yıl F. Sarre ile H. Trenkwald’ın yayımladıkları eski Doğu halılarına dair Altorientalische Teppiche (Leipzig 1928) adlı kitap için bir bibliyografya hazırlamak suretiyle İslâm sanatına ilk adımını atmış oldu; bunun arkasından da dergilerde halılar hakkında küçük makaleleri çıkmaya başladı. Erdmann meslek hayatının daha başında, Batı Avrupa ressamlarının XIV ve XV. yüzyıllarda yaptıkları tablolarda aksesuar olarak bazı İslâm halılarının da yer aldığına dikkat ederek bunları tesbite çalışmıştı. Böylece Avrupa’nın Rönesans çağında Doğu halılarının dinî veya resmî mekânların değerli mefruşatı arasında yer aldığı görülüyordu. Bu konudaki ilk araştırması 1929’da basıldı (“Orientalische


Tierteppiche auf Bildern des XIV. und XV. Jahrhunderts”, Jahrbuch der preussischen Kunstsammlungen, L [Berlin 1929], s. 261-298, 44 resim). Sonraları aynı konuya tekrar dönmüş (“Neue orientalische Tierteppiche auf Bildern des XIV. und XV. Jahrhunderts”, a.e., LXIII [1941], s. 121-126) ve birçok küçük makale yayımladıktan sonra konuyu başlı başına bir kitap halinde takdim etmiştir (Europa und der Orientteppich, Mainz 1962). Gerçekte Osmanlı dönemi işi olan ve “Şam halıları” denilen bazı halılara dair araştırmasının (“Some Observations on the So - called Damascus Rugs”, Art in America, XIX [1930], s. 3-22) arkasından Şefik Paşa’nın koleksiyonundaki halıların açık arttırma katalogunu (Sammlung orientalischer Teppiche aus dem Besitzt Exz. Schefik Pascha Stamboul, Berlin 1931, s. 151-245), Kahire’deki Türk halılarına dair araştırmalarını (“Kairener Teppiche I - Europaisehe und islamische Quellen des 15. bis 18. Jahrhunderts”, Ars Islamica, V [1938], s. 179-206; “Kairener Teppiche, II - Mamluken und Osmanen Teppiche”, a.e., VII [1940], s. 55-81; “Weitere Beitrage zur Frage der kairener Teppiche”, Berliner Museen, yeni dizi, IX [1959], s. 12-22) yayımladı ve bunların da Osmanlı dönemi Türk eserleri olduğunu ispatladı. Bu arada halı sanatıyla ilgili genel mahiyette kitapları da basıldı: Orientalische Teppiche aus Vier Jahrhunderten (Hamburg 1950; Felemenkçe’si, Gravenhage 1951); Der orientalische Knüfteppich, Versuch einer Darstellung seiner Geschichte (Tübingen 1955, 1960, 1965; İngilizce’si, NewYork 1960; London 1960, 1962). Erdmann’ın en eski Türk halılarına dair bir kitabı da Almanca ve Türkçe olarak İstanbul’da basılmıştır: Der türkisehe Teppich des 15. Jahrhunderts - 15. Asır Türk Halısı (1957). Büyük bir halı sanatı tarihi olan Siebenhundert Jahre Orienteppich, zu seiner Geschichte und Erforschung (Herford 1966; İngilizce’si, Oriental Rugs and Carpets, London 1970) adlı eseriyle Hannover’de Kestner Müzesi’ndeki Doğu halılarına dair kitabı Orienteppiche 16 - 19. Jahrhundert (Hannover 1966) ölümünden sonra eşi tarafından düzenlenerek yayımlanmıştır. Erdmann, halı konusunda sayısı yüzü geçen yayınları ile bu sanatın en eski ve en güzel örneklerini Anadolu Türkleri’nin vermiş olduğunu ortaya koymuştur.

Erdmann’ın İran ve özellikle Sâsânî sanatlarına dair pek çok sayıdaki yayınından Sâsânî sanatı hakkındaki genel kitabı anılabilir (Die Kunst Irans zur Zeit der Sassaniden, Berlin 1943; ilaveli yeni baskısı, Mainz 1969). Bu kitap Sâsânî sanatını bütün dalları ile toplu biçimde okuyucuya sunan ilk eser olarak tanınmaktadır. İslâm sanatlarının bazı hususlarda Sâsânî sanatından etkilendiği göz önünde tutulursa Erdmann’ın bu kitabının önemi daha iyi anlaşılır. Çok değişik konudaki bir araştırması ise Arap yazısının Batı Avrupa sanatında bezeme motifi olarak kullanılışı üzerinedir. Erdmann bu ilgi çekici konuya Avrupa ressamlarının tablolarında görülen Doğu, özellikle de Türk halılarından dolayı yaklaşmıştı (“Arabische Schrifteichen als Ornamente in der abendlandischen Kunst des Mittelalters”, Akademie der Wissenschaften und Literatür, Abhandlungen der Ceistesund Sozialwissenschaft, 1953 yıllığı [Mainz], s. 465-513). Herbert Duda, Anadolu Selçuklu tarihine dair başta gelen kaynaklardan olan İbn Bîbî’nin el-Evâmirü’l-Ǿalâǿiyye adlı Farsça eserinin kendi devrinde yapılan muhtasarının Almanca tercümesini yayımladıktan sonra Erdmann da bu çeviriyi tarayarak içindeki Selçuklu sanatına yarayacak bilgileri derlemiştir (İbn Bîbî als kunsthistorische Quelle, İstanbul 1962). Edebiyat Fakültesi’ndeki öğretim üyeliği sırasında Erdmann, Anadolu gezilerinde tuttuğu notları yayımlarken (“Beobachtungen auf einer Reise in Zentralanatolien im Juli 1953”, Archäologischer Anzeiger, LXIX [Berlin 1954], sütun 160-208; “Notizen zum inneranatolischen Karavansaray”, Kunst des Orients, II [1955], s. 5-29; “Weitere Nachtrage zu den Beobachtungen auf einer Reise in Zentralanatolien”, Archäologischer Anzeiger, LXXI [1957], sütun 361-372) bir taraftan da Türk mimarisi ve diğer sanat dallarına dair makaleler yazdı (“Zum Vierbogenbau von Keykubadiye”, Ankara Üniversitesi İslâm Sanatı Enstitüsü Yıllık Araştırmalar Dergisi, [1958], s. 93-106; “Zur türkischen Baukunst seldschukischer und osmanischer Zeit”, İstanbuler Mitteilungen, VIII [1958], s. 1-39; “Saraybauten des dreizehnten und vierzehnten Jahrhunderts in Anatolien”, Ars Orientalis, III [1959], s. 77-94; “Ka‘bah Fliesen”, a.e., s. 193-197; “Der Kargı Han bei Alanya”, Kunst des Orients, III [1959], s. 5-13; “Die Fliesen am Sünnet Odası des Topkapı Saray in İstanbul”, Aus der Welt der islamischen Kunst-Festschrift für Ernst Kühnel, 1959, s. 144-153; “Die Sonderstellung der anatolischen Moschee des 12. Jahrhunderts”, I. Türk Sanatları Kongresi: Ankara 1959 - Bildiriler, Ankara 1961, s. 94-101; “Neue Arbeiten zur türkischen Keramik”, Ars Orientalis, V [1963], s. 191-219; “Vorosmanische Medresen und Imarets von Medresentyp in Anatolien”, Studies in Islamic art and Architecture in Honor of Professor K. A. C. Creswell, Kahire 1965, s. 49-62).

Bu makalelerden başka Erdmann, Türk müzelerindeki halılara dair bazı kısa yazılar kaleme almasının dışında XIII. yüzyıl Anadolu kervansarayları hakkında da bir kitap yazdı (Das anatolische Karavansaray des 13. Jahrhunderts, I, Berlin 1961). İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından yayımlanan bu eserde Anadolu’da tesbit edilebilen bütün kervansarayların yerleri, tarihleri, mimarileri, bugünkü durumları ve kitâbeleri plan ve fotoğraflarla birlikte açıklanmış, ayrıca bibliyografyaları ile buraları ziyaret eden eski seyyahlar hakkında bilgi verilerek bütün bunlar sistematik bir katalog içinde toplanmıştır. Bu önemli eserin I. cildinin müstakil kitaplar halinde basılan 217 sayfalık ilk kısmında bu bilgiler verilirken ikinci kısmında 59 plan ile 358 fotoğraf yer almıştır. Kitabın II. cildini teşkil eden yapıları değerlendirme bölümü Erdmann’ın ölümünden çok sonra eşi tarafından tamamlanarak yayımlandı (Berlin 1976). Bunların dışında diğer İslâm sanatlarından maden, cam, kristal, ahşap vb. işçiliği üzerine pek çok makalesi, II. Dünya Savaşı sırasında Berlin Müzesi’nin İslâmî sanat eserleri bakımından uğradığı kayıplara, İstanbul’daki Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’ndeki eserlere dair çeşitli yazılan ve Batı’nın çeşitli ilmî dergilerinde kendi uzmanlık sahasına giren yeni yayınlara dair tanıtma, tahlil ve tenkit yazıları da neşredilmiştir ki bu sonunculardan bazıları başlı başına birer araştırma makalesi ölçüsündedir.

İngiliz sanat dergisi Apollo, Erdmann’ın ölümünden az önce onun Berlin Devlet Müzeleri’nin zenginleşmesi hususunda gösterdiği çabaya temas eden özel bir sayı çıkarmış, ayrıca ölümünden sonra, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin Türk ve İslâm Sanatı Kürsüsü tarafından bir hâtıra kitabı yayımlanmıştır (Forschungen zur Kunst Asiens-In Memoriam Kurt Erdmann, İstanbul 1970). Bu eserin içindeki yirmi dört makalenin ikisi hariç hepsi yabancı ilim adamlarına ait olup Erdmann’ın ilgilendiği konular üzerine yazılmıştır.


BİBLİYOGRAFYA:

H. Erdmann, “Verzeichnis der Schriften von Kurt Erdmann”, Forschungen zur Kunst Asiens-In Memoriam kurt Erdmann, İstanbul 1970, s. 305-321; R. Ettinghausen, “Kurt Erdmann (1901-1964)”, XLI (1965), s. 253-260.

Semavi Eyice