ERDEBİL, Ahmed b. Muhammed

أحمد بن محمد الأردبيلي

Ahmed b. Muhammed Ahmed b. Muhammed el-Erdebîlî (ö. 993/1585)

İmâmiyye’nin kelâm ve fıkıh âlimlerinden.

Kendisine atfedilen kerametler sebebiyle “Mukaddes”, geniş ve derin bilgisi dolayısıyla da “Muhakkik” unvanlarıyla anılır. Doğum yeri Erdebil olduğu için Erdebîlî, memleketinden dolayı Âzerbaycânî, Necef’te ikamet ettiği için Necefî nisbeleriyle de bilinir. Ayrıca Zencânî nisbesine de rastlanmaktadır (Brockelmann, II, 582). Bu sonuncu nisbe doğru ise onun hiç olmazsa bir süre Zencan’da kaldığı söylenebilir.

Erdebîlî’nin ailesi ve çocukluk yılları hakkında bilgi yoktur. Celâleddin ed-Devvânî’nin öğrencilerinden Cemâleddin Mahmûd eş-Şîrâzî’den büyük ihtimalle Şîraz’da kelâm ve felsefe okudu. Bir süre Cebeliâmil’de fıkıhla meşgul olduktan sonra Necef’e döndü ve ölünceye kadar burada kaldı. Ĥadîķatü’ş-ŞîǾa adlı eserinde İsfahan’da kaldığı ve hac için Mekke’ye gittiğinden söz ediyorsa da bunların tarihi hakkında herhangi bir bilgi vermemektir. Bu arada birçok defa Kerbelâ, Kâzımeyn ve Sâmerrâ’da Şîa imamlarının türbelerini ziyaret ettiğini de kaydetmektedir. Safevî hükümdarları I. Tahmasb ile I. Abbas’ın ona büyük saygı gösterdiklerine, İran’a gelmesi için onu ikna etmeye çalıştıklarına dair verilen bilgilerden Şah I. Tahmasb ile ilgili olanların gerçekle bağdaşabileceği, Şah I. Abbas ile ilgili olanların ise (krş. AǾyânü’ş-ŞîǾa, III, 81) itimada şayan bulunmadığı anlaşılmaktadır. Zira I. Abbas Erdebîlî’nin ölümünden sonra hükümdar olmuştur.

Yetiştirdiği çok sayıda öğrenci arasında en ünlüleri, el-Medârik adlı tefsirin müellifi Seyyid Muhammed b. Ali el-Âmilî, el-MeǾâlim müellifi Hasan b. Zeynüddin el-Âmilî, Molla Abdullah b. Hüseyin et-Tüsterî, Seyyid Feyzullah b. Abdülkādir-i Tefrîşî ve Mirza Muhammed el-Esterâbâdî’dir.

Zühd ve takva sahibi olan, ayrıca keramet ehli olduğu kabul edilen, cömert ve dürüst bir mümin, araştırmalarında titiz bir âlim olarak nitelendirilen Erdebîlî Safer 993 (Şubat 1585) tarihinde Necef’te vefat etti.

Eserleri. A) Arapça Eserleri. 1. Zübdetü’l-beyân fî şerĥi âyâti aĥkâmi’l-Ķurǿân. İlki Tahran’da 1305’te (1887) olmak üzere üç baskısı yapılmıştır (Tahran, ts., 1368). Fazlullah el-Esterâbâdî, Muhammed b. Abdülfettâh, İsmâil b. Muhammed Hüseyin el-Hâcûî, Feyz-i Kâşânî, Ni‘metullah el-Cezâirî gibi müellifler esere hâşiye yazmışlardır. 2. Ĥâşiyetü’t-Tecrîd. Ali Kuşçu’nun, Nasîrüddîn-i Tûsî’ye ait Tecrîdü’l-kelâm adlı eserin ilâhiyyât bölümüne yazdığı şerhle ilgili bir hâşiyeden ibarettir (yazma nüshaları için bk. Kays Âl-i Kays, III, 358). 3. MecmaǾu’l-fâǿide ve’l-burhân fî şerĥi İrşâdi’l-eźhân. İbnü’l-Mutahhar el-Hillî’nin fıkha dair İrşâdü’l-eźhân ilâ aĥkâmi’l-îmân adlı eserinin şerhidir. Şerhin halen elde bulunan nüshalarında asıl metinde yer alan nikâh, talâk gibi bazı bölümler mevcut değildir. Âgā Büzürg-i Tahrânî’nin eź-ŹerîǾa ilâ teśânîfi’ş-ŞîǾa’da belirttiğine göre MecmaǾu’l-fâǿide’nin müellif nüshası Hillî’nin eserinin tam şerhi olmakla birlikte nikâh bahsinden “sayd” bölümünün başına kadar olan kısmın ilk nüshadaki hattı son derece kötü olduğundan istinsah edilememiş ve böylece eserin sonraki nüshalarında bu kısım tamamen ortadan kalkmıştır (bk. a.g.e., III, 356). MecmaǾu’l-fâǿide’de Erdebîlî’nin bazı ictihadî görüşleri de yer almaktadır. Eserin ilk baskısı Tahran’da yapılmış (ts.), daha sonra yine aynı yerde basılmıştır (1274). 4. er-Risâletü’l-ħarâciyye. Ali b. Hüseyin el-Kerekî’nin aksine, zamanındaki diğer Şîa ulemâsı gibi devlete haraç vermenin aleyhinde bulunan İbrahim el-Katîfî’yi desteklemek amacıyla yazdığı iki risâleden ibaret olup Şeyh Murtazâ el-Ensârî’nin Dürerü’l-fevâǿid adlı eseriyle birlikte (Tahran 1381) ayrıca hem el-Kelimâtü’r-rıżâǿiyyât ve’l-ħarâciyyât (Tahran 1313 - 1315), hem de Kelimâtü’l-muĥaķķıķīn (Tahran 1313-1315) içinde basılmıştır. 5. Ĥâşiyetü Şerĥi Muħtaśari’l-uśûl. Adudüddin el-Îcî’ye ait Muħtaśarü’uśûl adlı kitap üzerine İbnü’l-Hâcib tarafından yapılan şerhin icmâ‘ bölümünün hâşiyesidir (AǾyânü’ş-ŞîǾa, III, 82). 6. Risâletü’l-leyl ve’n-nehâr. Gece ve gündüzü ilgilendiren şer‘î kurallardan söz eder. 7. Risâle fi’l-ictihâd ve’t-taķlîd.

B) Farsça Eserleri. 1. Risâletü iŝbâti’l-vâcib. Allah’ın varlığının ispatı ve diğer bazı akaid konuları yanında özellikle imamet meselesinin ele alındığı bir risâledir (bk. a.g.e., III, 82). 2. Ĥadîķatu’ş-ŞîǾa. İki ana bölümden meydana gelen eserin ilk bölümünde Hz. Peygamber’in hayatı ile atalarının kısa hal tercümeleri, ikinci bölümde ise imamet meselesiyle İsnâaşeriyye imamlarının biyografileri yer alır. Ĥadîķatü’ş-ŞîǾa’nın Erdebîlî’ye ait olup olmadığı XI. (XVII.) yüzyıldan itibaren tartışılagelmiştir. Bu tereddüdün başlıca sebepleri, eserin Erdebîlî’nin diğer kitaplarına göre daha avamî bir karakter taşıması ve tasavvufî düşünce ile tarikat uygulamalarına şiddetli tenkitler yönelmiş olmasıdır. Halbuki Erdebîlî, konuyla ilgili diğer bazı eserlerinde tasavvuf düşüncesini ve bilhassa vahdet-i vücûd anlayışını daha olumlu bir yaklaşımla ele almıştır. Bununla birlikte eserin ona ait olmadığı görüşü Şiî araştırmacılarının çoğu tarafından isabetli görülmemiştir. Muhsin el-Emîn, Ĥadîķatü’ş-ŞîǾa ile Erdebîlî’nin Zübdetü’l-beyân ve İŝbâtü’l-vâcib gibi eserleri arasındaki ifade benzerliklerini gösteren bazı örnekler naklederek eserin ona ait olduğunu ileri sürmüş ve Mirza Hüseyin en-Nûrî, Yûsuf b. Ahmed el-Bahrânî, Süleyman b. Abdullah el-Bahrânî, Sâlih Abdullah b. Sâlih gibi âlimlerin de eserin Erdebîlî’ye ait olduğuna dair görüşlerini nakletmiştir (bk. a.g.e., III, 82-83). Eserde Erdebîlî’nin diğer kitaplarının zikredilmesi hem müellifinin Erdebîlî olduğu ihtimalini kuvvetlendirmekte, hem de müellifin bu kitabı ömrünün sonuna doğru yazdığını göstermektedir. Ĥadîķatü’ş-ŞîǾa’nın tamamı basıldığı gibi (Tahran 1260, 1266, 1279) bazı kısımlarını ihtiva eden baskıları da yapılmıştır (Tahran 1265, 1272, 1303). Bunun yanında imâmet bahsine dair olan ikinci kısmı ayrıca yayımlanmıştır (Tahran 1265, 1279). Eserin tasavvufa dair tenkitleri içine almayan bir versiyonu daha bulunmaktadır (EIr., II, 369). Ĥadîķatü’ş-ŞîǾa’daki bu tenkitler Erdebîlî’nin bir çağdaşı tarafından müstakil risâle haline de getirilmiştir (Kays Ali Kays, III, 360).

BİBLİYOGRAFYA:

Hür el-Amilî, Emelü’l-ǾAmil (nşr. Ahmed el-Hüseynî), Bağdad 1385, II, 23; Tefrîşî, Nakdü’r-ricâl, Tahran 1318/1900, s. 29; Hânsârî, Ravzâtü’l-cennât (nşr. A. İsmâiliyân), Kum 1390-92, I, 79-85; Mâzenderânî, Müntehe’l-makâl: Ricâl-i Ebû ǾAlî, Tahran 1268, s. 40; M. Ali Terbiyet, Dânişmendân-ı Âzerbâycân, Tahran 1314 hş., s. 31 vd.; Brockelmann, GAL Suppl., II, 582; Ziriklî, el-AǾlâm, I, 223-224; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, II, 79-80; Mirza Abdullah el-İsfahânî, Riyâzü’l-Ǿulemâǿ, Kum 1401, I, 56-57; Nüveyhiz, MuǾcemü’l-müfessirîn, I, 73; AǾyânü’ş-ŞîǾa, III, 80-83; Kays Âl-i Kays, el-Îrâniyyûn, III, 350-362; M. Rızâ el-Hakîmî, Târîhu’l-Ǿulemâǿ Ǿabre’l-Ǿûsûri’l-muhtelife, Beyrut, ts., s. 33-39; Pîr Hâşimî, “Molla Ahmed-i Erdebîlî”, Varlık, X, Tahran 1980, s. 53-55; W. Madelung, “Ardabılı”, EIr., II, 368-370.

Tahsin Yazıcı