er-RED ale’z-ZENÂDIKA ve’l-CEHMİYYE

(الردّ على الزنادقة والجهميّة)

Ahmed b. Hanbel’in (ö. 241/855) Selef akîdesiyle bağdaşmayan görüşleri eleştirdiği eseri.

Tam adı er-Red Ǿale’z-zenâdıķa ve’l-Cehmiyye fîmâ şekket fîhi min müteşâbihi’l-Ķurǿân ve teǿevvelethü Ǿalâ ġayri teǿvîlih olup müellife nisbeti konusunda bazı tereddütler vardır. Zâhid Kevserî tarafından ileri sürülen, eserde özellikle “halku’l-Kur’ân” bahsine ait fikirlerin Ahmed b. Hanbel gibi bir imama nisbet edilemeyeceği ve risâlenin râvilerinden Hadır b. Müsennâ’nın tanınmayan bir kişi olduğu noktalarında yoğunlaşan bu görüşler (M. Zâhid Kevserî, Maķālât, s. 324-332) isabetli görünmemektedir. Çünkü risâlenin ihtiva ettiği fikirler İbn Hanbel’in akîdesinden bahseden diğer eserlerde de yer almakta (meselâ bk. İbn Ebû Ya‘lâ, tür.yer.), ancak Buhârî’nin de işaret ettiği gibi (Ħalķu efǾâli’l-Ǿibâd, s. 154) onun halku’l-Kur’ân konusundaki görüşleri yanlış yorumlanmaktadır. Risâlenin rivayet zincirine yapılan itiraz başka yollarla bertaraf edildiği gibi Ali Sâmî en-Neşşâr ile Kıvâmüddin’in de (Burslan) kaydettiği üzere (ǾAķāǿidü’s-selef,


s. 13-17; DİFM, II/5-6 [1927], s. 278-327) İbnü’n-Nedîm’den itibaren birçok müellif eseri Ahmed b. Hanbel’e nisbet etmekte ve ondan nakiller yapmaktadır. Zındıklara ve Cehmiyye’ye dair iki bölümden meydana gelen risâlenin yazma ve matbu nüshalarının bir kısmında sadece Cehmiyye’ye ait bölüm yer aldığından risâleye “er-Red Ǿale’l-Cehmiyye” adı verilmişse de diğer nüshalar ikinci kısmı da ihtiva ettiği gibi eser bazı kaynaklarda her iki bölümü kapsayacak şekilde isimlendirilmiştir.

Birinci bölüm Kur’an’ın bir grup müteşâbih âyetini ele alan, bu âyetleri, içinde bulundukları metnin kompozisyonundan ayırıp tefsir edici mahiyetteki diğer âyetlerle mukayese etmeden âyetler arasında çelişki bulunduğunu sanıp Allah’ın kitabı hakkında şüpheye düşerek hem kendileri sapıtan hem de cahil insanları saptıran “zındıklar”a cevap niteliğindedir. Bu bölümde çeşitli âyetler ele alınıp önce iddialar zikredilir, ardından dil kuralları ve Kur’an’ın üslûbu çerçevesinde zındıklara cevap teşkil edecek mânalar verilir. Eserin ikinci bölümünde Cehmiyye’nin görüşleri incelenir. Burada ele alınan ihtilâf noktaları ilâhî sıfatların nefyedilişi, Kur’an’ın mahlûk oluşu, rü’yetullahın inkârı, Allah’ın arşta veya semada bulunmayışı ve âhiret hayatının fâniliğinden ibarettir. Müellif Cehmiyye’ye nisbet ettiği bu görüşleri eleştirmekte, bu arada kendisinin dayandığı delillerle birlikte karşı tarafın delillerini de kaydetmektedir.

Ahmed b. Hanbel’in “zenâdıka”dan kimleri kastettiği konusunda risâlede bilgi yoktur. Kur’an’da çelişkili âyetlerin bulunduğu iddiası ve bu iddianın ispatı için ortaya konan fikirlerin mantıkî temellerden yoksun olması, zenâdıkadan Mu‘tezile ve benzeri bid‘at gruplarının kastedilmiş olmasını şüpheli hale getirir. Buna karşılık eserde, müellifin çağdaşı olan ve Kur’an’a ta‘n ettiği nakledilen İbnü’r-Râvendî ile taraftarlarının hedef alınmış olması kuvvetle muhtemeldir. İbn Hanbel de Cehmiyye ile, Cehm b. Safvân ve mensuplarını kastettiğini ilgili bölümün baş tarafında ifade etmektedir. Aynı bölümde Ebû Hanîfe ile Amr b. Ubeyd taraftarlarından bazılarının da Cehm’in görüşlerine katıldığını söyler. Ancak Ebû Hanîfe yanlılarının Cehmiyye’ye nisbet edilen görüşlerden benimseyebileceği yegâne husus Allah’a arş veya sema gibi belli bir mekânın izâfe edilemeyeceği görüşüdür.

er-Red Ǿale’z-zenâdıķa ve’l-Cehmiyye akaid hususundaki tartışmaları aksettirmesi bakımından önem taşır. Müellifin akaid konularının naklî delillerini sunuşu, âyetleri, içinde bulundukları bağlam çerçevesinde ve ilgili diğer âyetlerin ışığı altında Arap dilinin inceliklerinden hareketle tefsir edişi dikkat çekicidir. Onun bu başarısı risâlenin birinci bölümünde daha belirgin şekilde ortaya çıkar. Cehmiyye’ye nisbet edilen fikirlerden halku’l-Kur’ân, arşa istivâ ve bazı ilâhî sıfatların anlaşılması konularında ise belki de mihne olayının etkisiyle Ahmed b. Hanbel’in sert hükümler verdiği görülmektedir. Te’vile şiddetle karşı çıktığı bilinen müellif, risâlede zenâdıka ve Cehmiyye’nin itirazlarına cevap verirken yer yer te’vil metodunu kullanmıştır (meselâ bk. s. 64, 76 vd.). Özellikle Hanbelî âlimlerinin önem verdiği risâleden Ebû Bekir el-Hallâl, Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, Hanbelî Ebü’l-Vefâ İbn Akīl, İbn Ebû Ya‘lâ, İbn Teymiyye, İbn Kayyim el-Cevziyye ve Seffârînî gibi müellifler nakiller yapmış ve içerdiği görüşlerle istidlâlde bulunmuştur (ǾAķāǿidü’s-selef, s. 14-17).

Risâlenin çeşitli yazma nüshaları mevcuttur (Brockelmann, I, 310; Sezgin, I, 507). Kıvâmüddin Burslan, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde kayıtlı bulunan (Revan Köşkü, nr. 510/4) nüshanın mukaddimesi ile “er-Red Ǿale’l-Cehmiyye” bölümünün tıpkıbasımını ve Türkçe tercümesini yayımlamıştır (DİFM, II/5-6 [1927], s. 280-327). Kitabın Muhammed Hâmid el-Fıkī (Kahire 1375 [Şeźerâtü’l-belâŧîn adlı derlemesi içinde, s. 4-40]), ayrıca Ali Sâmî en-Neşşâr ve Ammâr et-Tâlibî’nin yaptığı dikkatsiz bir neşrinden başka (İskenderiye 1971, ǾAķāǿidü’s-selef içinde, s. 51-103) Abdurrahman Âmire (Riyad 1982) ve Abdülazîz İzzeddin es-Seyrevân (Dımaşk 1408/1988) tarafından gerçekleştirilen neşirleri mevcuttur. M. S. Seale risâleyi İngilizce’ye (Muslim Theology, London 1964, s. 96-125), Ahmed İsmailoviç Boşnakça’ya (Islamska Misao, IX/105-106 [Sarajevo 1987], s. 14-20) tercüme etmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Buhârî, Ħalķu efǾâli’l-Ǿibâd (nşr. Ali Sâmî en-Neşşâr - Ammâr C. et-Tâlibî), İskenderiye 1971, s. 154; İbn Kuteybe, el-İħtilâf fi’l-lafž (nşr. M. Zâhid Kevserî), Kahire 1349, s. 55 (neşredenin dipnotu); İbn Ebû Ya‘lâ, Ŧabaķātü’l-Ĥanâbile, I, 24-31, 241-246, 311-313, 341-345; II, 265-290, 293-307; M. Zâhid Kevserî, Tekmiletü’r-red Ǿalâ Nûniyyeti İbni’l-Ķayyim (Sübkî, es-Seyfü’ś-śaķīl [nşr. Abdülhafîz Sa‘d Atıyye] içinde), Kahire 1356/1937, s. 34-35; a.mlf., Maķālât, Kahire 1372, s. 324-332; Brockelmann, GAL Suppl., I, 310; Sezgin, GAS, I, 507; ǾAķāǿidü’s-selef, s. 13-17; Kıvâmüddin, “İmam Ahmed’in Bir Eseri”, DİFM, II/5-6 (1927), s. 278-327; Y. Şevki Yavuz, “Ahmed b. Hanbel”, DİA, II, 82-83.

Bekir Topaloğlu