EMÎRÜ’l-MÜSLİMÎN

أمير المسلمين

Murâbıt ve Merînî hükümdarları tarafından kullanılan bir unvan.

İslâm tarihinde bu tabir ilk defa Murâbıtlar (1056-1147) tarafından kullanılmış ve Murâbıtlar’ın kurucusu Abdullah b. Yâsîn, dinî lider olarak otoriteyi elinde tutmakla beraber devlet idaresini ve ordu kumandanlığını emîrü’l-müslimîn unvanını verdiği Yahyâ b. Ömer ile Ebû Bekir b. Ömer’e bırakmıştır. Hıristiyanlara karşı kazandığı zaferlerle meşhur olan Murâbıt Hükümdarı Yûsuf b. Tâşfîn’in Mağrib ve Endülüs’ü ele geçirmesi, bilhassa VI. Alfonso’ya karşı 12 Receb 479’da (23 Ekim 1086) Zellâka Savaşı’nı kazanması üzerine metbû tanıdıkları Abbâsî halifesi tarafından kendisine bir menşur ve emîrü’l-müslimîn unvanı verilmiştir. Bu unvanla Murâbıtlar, bir nevi mahallî hilâfet ihdas edip “emîrü’l-mü’minîn” unvanını taşıyan Abbâsî halifelerinden bir derece aşağıda bulunduklarını kabul etmiş oluyorlardı.

Hasan el-Bâşâ, Murâbıtlar’ın emîrü’l-mü’minîn yerine emîrü’l-müslimîn unvanını kullanmalarını Abbâsî hilâfetini tanımaları yanında bir başka sebebe bağlamaktadır. Buna göre Murâbıtlar zamanında basılan 503 (1109-10) ve 522 (1128) tarihli sikkelerin bir yüzünde “Emîrü’l-müslimîn Ali b. Yûsuf”, diğer yüzünde ise devletin kurucusu Abdullah b. Yâsîn’e izâfetle “el-İmâm Abdullah emîrü’l-mü’minîn” ibaresi bulunmaktadır. Murâbıt emîrleri, kurucuları ve mânevî liderleri Abdullah’a “emîrü’l-mü’minîn” unvanını vermiş olduklarından ona hürmeten kendileri bu unvanı kullanmışlardır (el-Elķābü’l-İslâmiyye, s. 193-194). Ancak Hasan Ahmed Mahmûd bu görüşün doğru olmadığını ve buradaki “Abdullah” ile Abbâsî halifesinin kastedildiğini ileri sürmektedir (Ķıyâmü devleti’l-Murâbıŧîn, s. 335-336). Nitekim Kalkaşendî de bütün halifelerin Abdullah’ı bir lakap olarak kullandıklarını, hatta ismi Abdullah olan Me’mûn’un mektuplarında adını “min Abdillâh Abdillâh b. Hârûn” şeklinde yazdırdığını kaydeder (Śubĥu’l-aǾşâ, V, 476). Merînîler de başlangıçta Murâbıtlar gibi emîrü’l-müslimîn unvanını kullanmışlar, ancak VIII. (XIV.) yüzyıldan itibaren emîrü’l-mü’minîn unvanını tercih etmişlerdir. Ebû İnan el-Merînî’nin (1348-1358) Fas’ta bastırdığı bir sikkede emîrü’l-mü’minîn unvanı yer almaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Haldûn, Mukaddime (trc. Süleyman Uludağ), İstanbul 1982, I, 609-615; Kalkaşendî, Subhu’l-aǾşâ, V, 476; Hasan Ahmed Mahmûd, Kıyâmü devleti’l-Murâbıtîn, Kahire 1956, s. 333-337; Hasan el-Bâşâ, el-Elkâbü’l-İslâmiyye, Kahire 1409/1989, s. 193-194; Abdülhay el-Kettânî, et-Terâtîbü’l-idâriyye (Özel), I, 87-90; M. Max Van Berchem, “Titres califiens d’occident”, JA, IX (1907), s. 245-335; “Emîrülmüslimîn”, İA, IV, 264; “Amir al-Muslimîn”, EI² (Fr.), I, 458; Maya Shatzmiller, “Marinides”, a.e., VI, 557; H. T. Norris, “al-Murâbitun”, a.e., VII, 585; el-Kâmûsü’l-İslâmî, I, 188; Abdülkerim Özaydın, “Abdullah b. Yâsîn”, DİA, I, 142.

Mustafa Fayda